28 Nisan/April 1921 Azerbaycan Halk Cumhuriyeti 11.ci Rus Ordusu tarafından işgal edildi.
UNUTMADIK, UNUTTURMAYIN !!!
strateji, güvenlik, araştırma, istihbarat, komplo teorileri, mizah, teknoloji, mk ultra, nwo
28 Nisan/April 1921 Azerbaycan Halk Cumhuriyeti 11.ci Rus Ordusu tarafından işgal edildi.
UNUTMADIK, UNUTTURMAYIN !!!
Şehit ağabeyi Yarbay Alkan’dan çok sert sözler!..
Şırnak’ta jandarma karakoluna yapılan saldırıda şehit olan Yüzbaşı Ali Alkan’ın cenaze törenindeki haykırışlarıyla geniş yankı uyandıran ağabeyi Jandarma Yarbay Mehmet Alkan, "Dağdaki terörü şehre indirenler, bu akan kanların sorumlusudur" dedi.
İznini geçirmek üzere Osmaniye’ye gelen Yarbay Alkan, kardeşleri öğretmen Murat ve Deniz Astsubayı İsmail Alkan ile birlikte sabah saatlerinde ilk olarak şehit kardeşleri Yüzbaşı Ali Alkan’ın Garnizon Şehitliği’ndeki mezarını ziyaret etti. Daha sonra Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Osmaniye Şubesi’ni ziyaret eden Yarbay Alkan ve kardeşleri, burada Dernek Başkanı Durmuş Öksüz, şehit yakınları ve gaziler tarafından karşılandı.
Burada konuşan Yarbay Mehmet Alkan ise şehit kardeşi Yüzbaşı Ali Alkan’ın adının yaşatılması için bir vakıf kurma düşüncesinde olduklarını söyledi. Yarbay Alkan, “Alim’in askerleri terhis oldukları gün mezarını ziyaret ettiler. Allah razı olsun, ben hepsinin Osmaniyeli olduğunu sanıyordum ama farklı yerlerden gelmişler” dedi.
Şehit Yüzbaşı Ali Alkan’ın terhis olan askerlerinin kendisini de ziyaret ettiğini belirten Yarbay Mehmet Alkan, şunları söyledi:
“Bizleri de ziyaret ettiler. Orda olan olayları zaten bizler de az çok biliyorduk, bir kere daha onlardan canlı olarak dinledik. Ali’nin ne kadar cömert, fedakar, kahraman olduğunu bir kez daha onların ağzından canlı olarak dinledik. Onun adının yaşatılmasını istedik. Kendi adıma, kardeşlerimle beraber onun adıyla Şehit Yüzbaşı Ali Alkan Vakfı şeklinde bir çalışmamız var. Ankara’ya döndüğümde yasal işlemlerini başlatacağım. Onun fedakarlığının kahramanlığının karşılık bulması gerekir diye düşünüyorum.”
“ÜLKEYİ YÖNETENLER HANGİ BEDELİ ÖDEDİ?”
Devam eden terörle mücadele konusunda da konuşan Yarbay Alkan, şunları söyledi:
“Hani diyorlar ya, ‘Askersin kardeşim öleceksin’, eyvallah. Bakın bu kadar şehidimiz var. Bunların hepsi öldü, kanını canını verdi. 32 yıldır böyle. Peki bu ülkeyi yönetenler ne yaptı? Biz canımızla, kanımızla bedel ödedik. Ülkeyi yönetenler hangi bedeli ödedi, bunu gösterin bana. Onlar bedel ödemediği sürece bu iş de bitmeyecektir. Dağdaki terörü şehre indirenler, bu akan kanların sorumlusudur. Yine konuşuyor diyecekler ama. Biz kanımızı canımızı vermeyelim demiyoruz, veriyoruz zaten. Bundan bir çekincemiz yok. Bunu da herkes görüyor, mezarlıklar şehitlikler de bunun şahidi. Peki nereye kadar? Bu işin bir sorumlusu yok mu? Bizim kaybedecek bir şeyimiz yok. Biz kaybedeceğimizi kaybetmişiz zaten. Üzerimize düşeni de yapmışız. Artık üzerine bir şey düşmeyenlerin bir şeyler yapması lazım. Başkalarının bir şeyler yapması lazım. ”
“TERÖRİSTLER YILLARDIR BELEDİYELERİ YÖNETİYOR”
Yarbay Mehmet Alkan yerel yönetimlerde teröre destek uygulamalarının önlememesini de eleştirerek şöyle devam etti:”Bir taraftan ‘terörle mücadele ediyoruz’ diyorlar, diğer taraftan teröristler belediyeleri yönetiyor yıllardır. Koca koca belediyeleri yönetiyorlar, devletin tüm imkanları ellerinde. Bu nasıl mücadeledir? Doğruları söylemek ülkemizde suç maalesef. Aklı başında herkes bilir, odada sinek olduğu zaman ilaç alırsın öldürmeye çalışırsın. Ama dışarıda bataklık var, belediye görevini yapmıyor ilaçlamasını yapmıyor. O zaman burada sinek sizi ısıracak, siz sineği öldüreceksiniz, öyle devam edip gidecek. Ama bataklık orada duruyor, bataklığın kurutulması lazım. Yani terörle mücadele farklı bir şey, teröristle mücadele farklı bir şey. Bunu artık anlamamız lazım. Biz askeriz terörle mücadele ediyoruz, askeriz vur der vur, dur der dururuz, şuan olduğu gibi, yıllardır olduğu gibi.”
UYARI CEZASI ALMIŞTI
Şehit Jandarma Yüzbaşı Ali Alkan’ın Osmaniye’de düzenlenen cenaze törenine geçtiğimiz 21 Ağustos’ta üniformasıyla katılan ağabeyi Jandarma Yarbay Mehmet Alkan, Türk bayrağına sarılı tabutun başında şehit kardeşine “Ali’m” diye seslenmişti. Yarbay Alkan, tabutun başında şapkasını çıkarıp haykırarak, “Buradaki vatan evladı daha 32 yaşında. Vatanına, sevdiklerine doyamadı. Bunun katili kim? Bunun sebebi kim? Düne kadar çözüm diyenler ne oldu da sonradan savaş diyor” diye feryat etmişti. Bunun üzerine soruşturma başlatan Jandarma Genel Komutanlığı, Yarbay Mehmet Alkan’a uyarı cezası vermişti.
AHPARİG, geçen yıl yazdıklarıma tek kelime cevap alamadım. Hatırlar mısın? Herodot ve Eudoksos gibi tarihçilerin siz ERMENİLERİN acılarını, nasıl anlattıklarını, Thessaly’dan nasıl da TEHCİR edildiğinizi, ANADOLU’YA nasıl gelmiş olduğunuzu dikkatine sunmuştum!
Artavazt’ı, Pompeyüs’ü, Dejoter’i, Hititleri, Lukullos’u, I. Orodes’i, Antonnius’u, Pers, Makedon, Selefkit, Rum, Part, Sasani, Bizans, Arap ve Rusların ERMENİLERE SOYKIRIMI uyguladığını, ERMENİLERİ nasıl TEHCİR ettiklerinin altını çizmiştim.
İberya Kralı Parasman’ın saldırılarını, Roma Komutanı Corbulo’nun, Diocletianus’un katliamlarını, ARŞAG’IN başına gelenleri, Thesdosius’un, İustinianos’un ve Mauricius’un, Constant’ın ERMENİLERE yaptıklarını sıralamıştım. Ya Arapların yaptıkları? Ya Yezid’le beraber yaşamak? Ya, ERMENİLERİN ilk defa KİLİKYA’YA gelişleri? demiştim.
Türkler ANADOLU’YA girmeden önce, ERMENİLERİ katleden hangi milletti? diye sormuştum. Ani’den, Fransa’ya giden ERMENİLERİ, Ermeni Tarihçi MATEOS’UN ‘’Romalıların yaptıklarını” nasıl anlattığını, Tarihi coğrafya da hiçbir millet kadim ve kaim değilken, ERMENİLERİN, Lübnan, Suriye, Mısır, Kıbrıs, Yunanistan, Trakya, Balkanlar, Anadolu ve Anadolu’nun bütün şehirlerinde var oluşlarını, TARİHTE yaşadıkları SOYKIRIMIN ve TEHCİRLERİN sonucunda olduğunu belirtmiştim.
O nedenle, AHPARİG, o gün sıralamaya çalıştığım, yaşadığın bütün TEHCİRLER ile ilgili acılarını paylaşmış, SOYKIRIMLARINI TANIYORUM demiştim. Sen, nedense hâla sessizsin! Buna rağmen, tarihin her döneminde ERMENİLERİ aldatan, kullanan ve katleden RUSLARLA kucak kucağısın! Nasıl mı? Anlatayım;
Tarih 27 Şubat 2016. Yer Kremlin Kevorkiev Salonu. Burada 10. Ermenistan Müzik Ödülleri Töreni düzenleniyor. Salonda Harut Sasunyan, Sergey Smpatian ve Viladimir Jirinovski’de bulunuyor. Ve Jirinovski’ye ödül veriliyor. (herhalde zırvaladığı için olmalı) Törende yaptığı konuşmada da ”Bir gün gelecek, Ermeniler hür Batı Ermenistan topraklarında kendi festivallerini kutlayacaklar. Bu, Kars, Ardahan, Sason veya Trabzon’da olabilir. Bu sizin kutsal dağınızın, Ağrı Dağının adını taşıyabilir. Rus jetinin düşürülmesinin ardından, bana kalsa Türkiye’ye karşı çok güçlü bir saldırı emrim olurdu. Bu saldırıdan sonra Türkiye’nin az bir kısmı ayakta kalırdı. Dünyadaki bütün Ermenilerin dileğinin gerçekleşmesini diliyorum. I. Dünya Savaşı sırasında, Nisan 1915 tarihinde o korkunç soykırımı gerçekleştirenler cezalandırılacaklar.” Sözlerine devam eden Jirinovski, Türklerin asıl yurdunun Orta Asya olduğunu ve Türklerin oralara geri dönüp Anadolu’yu Kürtlere, Yunanlılara ve Ermenilere bırakmaları gerektiğini” ifade ediyor. Sonra söz alan Sasunyan da “Ermeni soykırımından bu yana 100 sene geçmiş olmasına rağmen, 1000 sene de geçse haklarından vazgeçmeyeceklerini” söylüyor. Sen, bu aşağılık nefret ve kin dolu sözler için neler düşünmektesin?
Ben, “Hafıza-ı beşer nisyan ile maluldür” atasözümüzü hatırlıyorum. Bilmem ki anlata bildim mi? O bildik yazı ve konuşmalarda sık rastladığımız gibi; ama-fakat bile diyemiyorsun neden?
Bugün hafızanı tazelemek, doğruları yorumlaman için yine siz ERMENİLERLE ilgili, HINÇAK ve TAŞNAK CEMİYETLERİNDEN başkaca ERMENİ CEMİYETLERİNİ hatırlatmaya çalışacağım.
· Cemiyet-i Tedrisiye Cemiyeti
· Ermeni Cemiyet-i Vataniyesi
· Ermeni Vatanperver Cemiyeti
· Ermeniyan Cemiyeti
· Engization Cemiyeti
· Feda-yi Nefs Cemiyeti
· Protestan Cemiyeti
· Vatandaş Cemiyeti
· Ermeni Suikast Cemiyeti
· İhtilalci Ermeniler Cemiyeti
· Arpeyaryan Cemiyeti
· Ermeni Cemiyet-i Müttehide-i Fesadiyesi
· Cemiyet-i Tasarrufiyye-i Şarkiyye
· Dinamit Cemiyet-i Fesadiyesi
· Anglo-Armenian Cemiyeti
· İngiliz Ermeni Dostları Cemiyeti
· Ermeni Muhibb-i Vatan Cemiyeti
· Kırımyan Cemiyeti i
· Narlıkapı Ermeni Şirketi İane Cemiyeti
· Truşak (Tarosak) Cemiyeti
· Kırmızı Komite Cemiyeti
· Ermeni Zadegan Cemiyeti
· Genç Hıristiyanlar Cemiyeti
· Hydepark Ermeni Cemiyeti
· Ermeni Müdafaa-i Nefs Cemiyeti
· Fukara-perver Nisvan Cemiyeti
Sevgili AHPARİG, bu CEMİYETLER senin için neler ifade ediyor? Neden kurulmuş, neden emperyal devletlerin maşası olmuşlardı? “Ne istemiştiniz de” Osmanlı Devleti, Ermenilere vermemişti? 1800’lerden itibaren, Osmanlı İmparatorluğuna karşı Ermenileri isyana sürükleyen ne idi?
AHPARİG, tarih sayfalarını çevirirken birlikte 21 Temmuz 1905 gününe gidelim. ERMENİ DEVRİMCİ FEDERASYONU (bak sen, istemeden yine Taşnakları yazmış oldum) tarafından, Osmanlı Padişahı II. Abdülhamit’e karşı yapılan Yıldız Camii önündeki BOMBALI suikastı hatırlayalım. Senin sözde SOYKIRIMI, benim ise TEHCİR dediğim olayın tarihi yanlışta olsa 24 Nisan 1915’dir. Kendi kendine hiç mi sormazsın! Biz ERMENİLER tebaası olduğumuz Osmanlı Padişahına ON YIL önce neden suikast düzenlemiştik? Ve neden TEHCİR edildik?
Bu gibi soruları uzun uzun sıralayabilirim. Demem o ki, o İttihat ve Terakki Cemiyeti, Teşkilât-ı Mahsusa’nın ve Divan-ı Harplerin neleri neden yaptığının, ERMENİ kaynaklarının iddia ettiği gibi olmadığını insafla değerlendirmelisin! 1919 da bile Osmanlı adliyesinde, hem de TEHCİRİ sorgulayan ERMENİ sorgu hâkiminin olduğunu, (Mart 1919, Trabzon, Setrag Karagözyan gb.) nasıl gözden kaçırabilirsin? Bunlar oldukça açık değil mi?
Şimdi senden tek ve samimi isteğim; yukarıda ismini verdiğim ERMENİ CEMİYETLERİNİN kurucularını, kuruluş yer ve tarihlerini, faaliyetlerini ve akıbetlerini hiç saptırmadan; İSTANBUL ERMENİ PATRİKHANESİ ENFORMASYON BÜROSU kayıtlarından, ERİVAN DEVLET, BOSTON TAŞNAK, KUDÜS ERMENİ PATRİKHANESİ ve PARİS ERMENİ HAYIRSEVERLER BİRLİĞİ NUBAR KÜTÜPHANESİ ARŞİVLERİNDEN belgeleri ile birlikte benimle paylaşa bilir mi sin?
Bana soracak olursan, yukarıda sıraladığım ERMENİ CEMİYETLERİ ile ilgili OSMANLI ARŞİV belge ve bilgilerini her zaman paylaşa bilirim. Bu nedenledir ki, SÖZDE SOYKIRIMINI arşiv belgelerine dayanarak karşılıklı ve de birlikte dürüstçe değerlendirelim. Ve senin SÖZDE SOYKIRIMI YALANINA artık bir son verelim.
Söz konusu yazımda da belirttiğim gibi ; “ Bil ki, TARİH de böyle okunuyor” demiştim. Yine mi cevap vermeyeceksin?
Kaynak:
-İstem • Yıl:8 • Sayı:15 • 2010 • s. 143- 157
Dr. Cahit Külekçi
– Ermeni İddialarının ve Türklere Karşı Önyargılarının
Günümüzdeki Kaynakları, Osman Gün
CEM CÜNEYD CANAN
MUHTEŞEM BİR ANI……
1931’de Ankara’da, Mustafa Kemal Atatürk, yurtdışında Türkiye’yi iyi temsil ettiğini duyduğu Kurtdereli’yle tanışıyor ve o günün geceyarısı kendisine bir mektup yazıyor. Mektubunda da: “Çoluk çocuğun için sana ufak bir armağan gönderiyorum. O, bu mektubumla beraberdir. Pehlivan ömrünün tam sağlıkla uzun sürmesini dilerim.” diyor. Geceyarısı bu mektubu, Salih Bozok’u görevlendirerek Zafer Oteli’nde kalmakta olan Kurtdereli’ye yolluyor. Mektubun içinde de 1000 Lira’lık bir İş Bankası çek’i koyuyor; çekin üzerini de imzalayarak ve “Kurtdereli Mehmet Pehlivan’a 1000 T. Lira veriniz. Bu para, Aralık ay’ı aylığımdan faiziyle kesilecektir.” diye yazarak. Kurtdereli, kısa bir süre sonra, bankaya gidip çek’i veriyor, 1000 Lira’lık ödül kendisine ödeniyor. Ama Kurtdereli bankadan gitmiyor. Niçin beklediğini soruyorlar; “Çeki vermenizi bekliyorum” diyor. “Parayı aldın, çek bizde kalacak. Bu işlerin usulü böyledir.” diyor banka müdürü. Kurtdereli de “O halde alın bu 1000 lira’yı, benim çekimi geri verin” diyor; Şaşıran banka müdürü: “Neden?” diye sorunca Kurtdereli: “Orada Mustafa Kemal’in resmi ve altında da imzası vardır.” diyor. Atatürk’ün kendi maaşından keserek uygun gördüğü ödülü, Atatürk’ün el yazısı ve imzası bulunan o çek’i ömür boyu saklayabilmek için reddediyor yani. Kurtdereli, bir demecinde bu olayı şöyle yorumluyor: “Sultan II. Abdülhamit’in saltanat döneminde Avrupa’ya gitmek için vapura bindiğim zaman, saray’dan bir mabeyinci gelip dedi ki: “Zat-i Şahane’nin selamları var, Avrupa’da güreşirken benim taç ve tahtımın şerefini koruyarak güreş yapsın, buyurdular.” Ben de kendisine dedim ki: “Zat-ı Şahane’nin taç ve tahtının olduğu kadar, benim sırtımın da şerefi vardır!” Mabeyinci bir şey demeden gitti. Kendisine söylediğimi aynen padişaha söylemiş olacak ki, Avrupa’dan dönen pehlivanlara hediyeler ihsan verilmek âdet olduğu halde, dönüşümde bana hiçbir şey verilmedi, fakat şu feleğin işine akıl sır erer mi? Bana dünyanın en büyük adamı, işte ömrümün son mükâfatını verdi. |
Selcuk Maruflu
19D. Istanbul Milletvekili
Onur Öymen’in yeni kitabı :
“Arka Plan – Teröre destek verenler"
Kitap tarih boyunca terörün kimler tarafından ve nasıl kullanıldığını anlatıyor.
Osmanlıya karşı Ermeni ayaklanmaları ve arkasındakileri, Milli Mücadele ve Cumhuriyet dönemindeki ayaklanmalar ve arkalarındaki dış güçler anlatılıyor.
Milli Mücadele dönemimde, İngilizlerin, Yunanlıların bu coğrafyada kimleri nasıl ve hangi gerekçelerle tahrik ve isyana teşvik ettiğini okuyacaksınız.
Kıbrıs Barış Harekatından sonra Kürt-Rum-Ermeni işbirliğinin nasıl gerçekleştiğini göreceksiniz.
Kitapta PKK terör örgütünün dış destekçilerini göreceksiniz
Asıl önemlisi, bir yalanı, “terör örgütüyle masaya oturun” diye telkinde bulunanların ne kadar iki yüzlü olduklarını gözler önüne seriyor.
Önceki Başkan George W. Bush 15 Mayıs 2008 de İsrail Meclisi Knesset’de yaptığı konuşmada, bazılarının Amerika’ya teröristlerle müzakere etmesini önerdiklerini, bunun çılgınca bir düşünce olduğunu, Amerika’nın hiçbir zaman teröristlerle görüşmeyeceğini söylediğini, okuyacaksınız.
Kitapta, Barack Obama’nın 2009 da TBMM de yaptığı konuşmada, PKK sorununu çözmek için Bağdat hükümetiyle, Barzani ile görüşün gerekli reform yasalarını çıkartın, dediğini okuyacaksınız.Yani Amerika için mücadele, Türkiye için müzakere yöntemi öngördüklerini göreceksiniz.
Bize insanlık dersi verenlerin, “tarihinizle yüzleşin” diyenlerin atalarının tarih boyunca milyonları nasıl katlettiğini okuyacaksınız.
Hiçbir terör örgütünün dış güçlerin tahrik ve desteği olmadan tek başına mücadele ile ayakta kalamayacağını okuyacaksınız.
Aslında terörle içerde güvenlikçi tedbirlerle mücadele ederken, elbette sosyal ve ekonomik tedbirleri alacağız, ama asıl ve en önemlisi terörün ve terör örgütünün arkasındaki dış desteği muhakkak etkisiz hale getirmenin şart olduğunu görüyoruz.
(Şahin Mengü)
İngiltere’de "Öcalan’a özgürlük" kampanyası başlatılması İngiltere’nin IRA terörünü nasıl bitirdiği sorusunu akla getirdi. Üstelik kampanyaya IRA bir zamanlar IRA destekçisi olan Sinn Féin’in milletvekilleri de bulunuyor.
İngiltere’de açılan "Öcalan’a özgürlük" kampanyası haberini okumak için TIKLAYINIZ..
Onur Öymen İngiltere’nin IRA terörünü nasıl bitidirdiğini Arka Plan kitabında yazdı.
İNGİLTERE VE IRA TERÖRÜ (Arka Plan’dan)
1921 yılında İrlanda, uzun bir mücadeleden sonra İngiltere’den bağımsızlığını kazanınca Ada İrlanda’yla İngiltere arasında paylaşıldı. 26 bölge Güneyde, 6 bölge de kuzeyde kaldı. Kuzey İrlanda, halkın çoğunluğu Protestan olan İngiltere’ye bağlı özerk bir bölge oldu. İrlanda’nın Güneyinde olduğu gibi, Kuzey’deki İrlanda asıllılar da Katolik’ti. Kuzey İrlanda’daki çatışmaların arka planında büyük ölçüde bu mezhep ayrılıkları yatıyor. Kuzey’deki Katolikler , eğitim, refah, konut, iş sahibi olma gibi alanlarda Protestanlar tarafından ayrımcı muameleye tabi tutulduklarını ileri sürmeye başladılar. 1960’lı yıllarda Katolik örgütlerin protestolarını eyleme dönüştürmeye başlamaları üzerine İngiltere o bölgeye asker gönderdi. Bu gelişme çatışmaları büsbütün arttırdı. Katolik direnişçiler ikiye ayrıldı. Resmi İrlanda Cumhuriyet Ordusu (IRA) ile Bölgesel İrlanda Cumhuriyet ordusu (PIRA) farklı mücadele yöntemleri benimsediler. Kısa bir süre sonra PIRA mücadelenin ağırlık noktası haline geldi. 1970’li yıllarda PIRA İngiliz askerlerini hedef aldı. Buna karşı İngiltere’yle birleşmek isteyen Protestanlar da Ulster Gönüllü Gücü (UVE) gibi kendi silahlı mücadele birliklerini oluşturdular. O tarihten sonra çatışmalar ve terör eylemleri bir yandan İngiliz askerlerini, bir yandan da bu iki grubu karşı karşıya getirdi.
1971 yılı terör eylemlerinin hızla yükselişe geçtiği bir yıl oldu. O yılın Ağustos ayına kadar 32 kişi öldürüldü. Aynı yılın Ağustos ayıyla Aralık sonu arasında bu sayı 154’e çıktı. 1972 yılının Ocak ayında İngiliz güvenlik güçleri silahsız göstericilere ateş açıp 13 sivilin ölümüne yol açınca çatışmalar büsbütün şiddetlendi. ‘Kanlı Pazar’ denilen bu katliam Kuzey İrlanda’da bir kırılma noktası oldu. İngiltere Hükümeti duruma hakim olamayacağını gördüğü Kuzey İrlanda’da yerel yönetimi feshetti ve bölgeyi doğrudan doğruya Londra’dan yönetmeye başladı. Özerklik beklenen sonucu vermemiş, soruna çözüm getirmemiş, çatışmaların büsbütün artmasına yol açmıştı. İngiltere Hükümeti böyle düşünüyordu. Artık Kuzey İrlanda’yı İngiliz Hükümetinin bir Devlet Bakanı yönetecekti.
1990’lı yılların ortalarına kadar 3,000 kişi çatışmalarda hayatını kaybetti. Bunların % 48’i PIRA tarafından öldürülmüştü. Ölenlerin %54’ü çatışmalara katılmayan masum sivillerden oluşuyordu.[1]
1974 ile 1994 yılları arasında birçok görüşme ve uzlaşma girişimi oldu ancak bunlar sonuç vermedi. Katoliklerle Protestanlar arasında yetki paylaşımı konusunda anlaşmaya varılamadı ve çatışmalar büsbütün şiddetlendi.
İngiltere Hükümeti Kuzey İrlanda’daki tarafları devre dışı bırakarak doğrudan doğruya İrlanda Hükümetiyle temasa geçti. Perdenin arkasında İrlanda Hükümeti’nin etkili rol oynadığı anlaşılmıştı. İki Hükümet 1985 yılında bir anlaşma imzaladılar. Buna göre, İngiltere, İrlanda Hükümetiyle, Kuzey İrlanda’daki gelişmeler hakkında danışmalarda bulunacak, İrlanda ise Kuzey İrlanda’daki çoğunluğun iradesini kabul edecekti. Protestanlar bu anlaşmaya karşı çıktılar. Güney Afrika’dan silah alarak mücadeleyi şiddetlendirdiler. Terörü masa başında çözmek kolay değildi.
Bazı sivil toplum örgütleri ve din adamları dolaylı temaslar sağlamaya çalıştılarsa da bekledikleri sonucu alamadılar. İngiliz Hükümeti, IRA’yı desteklediği için Sinn Féin’in Başkanı Gerry Adams ile görüşmeyi kabul etmiyordu.
1994 yılında çatışmalar şiddetlendi. Protestan terör örgütleri ilk defa PIRA’dan daha fazla kişiyi öldürdüler. Sonunda, 31 Ağustos 1994’de PIRA tek taraflı ateş kes ilan etti ve silahlı eylemlerini tamamen durdurduğunu açıkladı. Bu arada İngiliz güvenlik ve istihbarat güçlerinin hem Katolik hem de Protestan terör örgütlerinin içine sızdığı ve üst kademelere kadar ulaştığı anlaşıldı. PIRA’nın çatışmaları bitirme kararında bunun da etkisi olmuş mudur? Muhtemeldir.
PIRA’nın en önemli finans kaynaklarının başında Amerika’daki İrlanda asıllıların yaptıkları yardımlar geliyordu. Amerikan Hükümeti buna uzun süre göz yummuştu. Ancak Başkan Clinton 1994 yılında Kuzey İrlanda’yla ilgili bir girişim başlattı. Önce Gerry Adams’a Amerikan vizesi verdi. Daha sonra bizzat Kuzey İrlanda’yı ziyaret etti. Orada halka hitap etti ve Gerry Adams’la el sıkıştı. Eski Senatör Geoge J. Mitchell’i Kuzey İrlanda Özel Danışmanı olarak atadı.
Mitchell 6 maddelik bir plan önerdi. Buna göre PIRA silah bırakacak, bununla eş zamanlı olarak görüşmelerde bulunulacaktı. Ancak PIRA eylemlerini sürdürdüğü için Sinn Féin bu görüşmelerin dışında bırakılacaktı.
PIRA bu girişimden etkilendi mi? Pek sayılmaz. 15 Haziran 1996’da İngiltere’nin en önemli şehirlerinden Manchester’de çok büyük bir bomba patlatıldı. 200 kişi yaralandı. Şehrin merkezinde büyük tahribat oldu. Bu İngiltere’nin 2. Dünya Savaşından beri gördüğü en büyük bombalamaydı.
20 Temmuz 1997’de PIRA tek taraflı ateş kes ilan etti. Bunu İngiltere’nin İrlanda’yla imzaladığı 10 Nisan 1998’de imzaladığı “İyi Cuma” (Good Friday) antlaşması izledi. Bu anlaşmaya Kuzey İrlanda’daki 8 Parti de katıldı. Ancak Demokratik Birleşime Partisi (DUP) karşı çıktı. Bu anlaşmanın önemli unsurlarından biri Kuzey İrlanda halkının çoğunluğunun İngiltere’ye bağlı kalmak istediğinin kabulüydü. Diğer önemli bir hüküm de silahların bırakılmasıyla ilgiliydi. Bu anlaşma düzenlenen bir referandumda Kuzey İrlanda halkının % 71’i, İrlanda Cumhuriyeti halkının % 94’ü tarafından onaylandı. Artık halkın terör eylemlerini desteklemediği iyice anlaşılmıştı.
Peki, bu gelişmelerden sonra Kuzey İrlanda’da terör bitmiş sayılabilir miydi? Pek sayılamazdı. Bu defa Gerçek IRA isimli bir kuruluş ortaya çıktı ve bombalama eylemlerine başladı. Protestanların içindeki militan gruplar da saldırılarını sürdürdüler. Okul çocuklarını, Katolikleri öldürdüler, evlerine saldırılar düzenlediler. Bu eylemler 2002 yılının başlarında da devam etti. 2005 yılında PIRA bütün silahlı eylemlerini sona erdirdiğini ilan etti ve silahlarının büyük çoğunluğunu teslim etti. New York’taki ikiz kulelere 11 Eylül 2001 tarihinde yapılan saldırılardan sonra Amerikan kamuoyunun teröre karşı büyük tepki göstermesi İrlanda asıllı Amerikalıları da etkiledi. Onların büyük çoğunluğu PIRA’ya yaptıkları yardımı kestiler.[2]Kaynakların kurutulması, dış desteğin sonlandırılması da kuşkusuz PIRA’nın silahları bırakmasının etkenlerinden biri olmuştu. Silah zoruyla siyasi çözüm dayatmanın mümkün olamayacağı sonunda belki anlaşılmıştı ama geride binlerce masum insanın kanı kalmıştı.
Bu gelişmelere rağmen barış tam olarak sağlanamadı. Bu defa Gerçek İrlanda Kurtuluş Ordusu (RIRA) adında bir örgüt ortaya çıktı ve kanlı eylemlerine başladı. Ancak onların liderlerinin yakalanıp tutuklanmasından sonra Kuzey İrlanda’da terör büyük ölçüde sona erdi.
[1] Cronin, Audrey & Kurth, Hoe, Terrorism Ends, Princeton Umiversity Press, New Jersey, 2009, s. 42-43
[2] Cronin, Terrorism Ends, s. 42-47.
KAMPANYAYA KATILMAK İÇİN BURAYA TIKLAYIN.
Dünyanın en büyük arama motoru olan Google`nin yan ürünü Google Map`te Ermenilerce işgal edilmiş tarihi Azerbaycan toprakları sanki ermeni topraklarıymış gibi Ermenice gösteriliyor. Biz Uluslararası Enformasyon ve Araştırmalar Enstitütüsü olarak bu yanlışa itiraz ediyor ve acilen düzeltilmesini istiyoruz. Ve sizlerden de destek bekliyoruz!!!!
To: The management of “Google” company
Dear company management!
As is known, it has been more than 20 years since the historical lands of Azerbaijan were occupied by Armenian armed forces. As a result of the military aggression of the armed forces of Armenia against our country, 20 percent of Azerbaijan – Nagorno-Karabakh, as well as the adjacent 7 regions (Agdam, Fizuli, Lachin, Gubadli, Jabrail, Zangilan and Kalbajar) was occupied, about one million our compatriots became refugees and internally displaced persons. One of the most tragic events of the twentieth century, committed during this period. Nagorno-Karabakh and 7 surrounding regions occupied by Armenia are an integral part of Azerbaijan’s territory.
The UN Security Council had adopted resolutions Nos 822, 853, 874 and 884 in 1993 on soonest settlement of the conflict by peaceful means, the liberation of the occupied territories, on the return of refugees and internally displaced persons to their homes. However, Armenia does not comply with any of these resolutions.
There is information about approximately one million Azerbaijani refugees and internally displaced persons formed as a result of military aggression and occupation of 20 percent of the lands of Azerbaijan in 1988-1992 by the Armenian armed forces, measures to improve their social conditions and living conditions, current needs, etc.
Mr. Ilham Aliyev, the President of the Republic of Azerbaijan has repeatedly stated that we will restore our territorial integrity. The two countries signed a ceasefire agreement in 1994. The co-chairs of the OSCE Minsk Group, Russia, France and the US, are currently holding the peace negotiations.
During this time, the Geographical names of Azerbaijani territories occupied by Armenia were changed to Armenian place names by the invader Armenia and the so-called "Nagorno Karabakh Republic".
According to the investigations, it was determined that, overall 277 geographic place names of Azerbaijani (Turkish) origin were changed stage by stage and have been subjected to aggression.
The Armenians carried out fraudulently the change of place names of Azerbaijani (Turkish) origin and they did it in different ways.
So that, the place names of Azerbaijani (Turkish) origin have been totally replaced with the armenian names by the invader country (- Aghdam city – Akna; Akn; Hakaku; Khojaly city– İvanyan, Aigestan; Gubadli city – Sanasar; Lachin city – Berdzor; Jabrail city – Jrakan etc.), they have kept Armenian spelling variant of some place names changed during the former Soviet Union (Jojavand city -Martuni; -Khankendi city. – Stepanakert.- Yukhari Yemishjan – Verin Sznek; Almali – Khindiristan; Daghyurd v.- Sarushen v., (Khojaly dis.). Aghbulag v., – Mismina v., (Jojavand dist.,) as a result of literal translation were changed (Aghbulag vil., – Aknakhbyur vil., (Jojavand dist.,); Nakhchivanli v.- Navsepavan v. (Khojaly d.,); Boyuk Taghlar v. – Mets Taghlar v. (Jojavand dist.,); Chaykend v. – Getashen v. (Dashkesen dist) and sometimes they have distorted the historical place names by adding or reducing only a letter (- Gurzallar v. – Gurzalar v; – Buzlug v.- Buzug v. (Goranboy dist); Vangli v.- Vank v. (Kalbajar dist) etc.”.)
Unfortunately, during the investigations we came across some mistakes in Google maps prepared by your company.
So that, the names of a number of historical Azerbaijani lands have been changed and distorted. At the same time, during the investigations, it was determined that some Azerbaijani territories that were not occupied, but their names were changed by Armenians insidiously, and their names are shown with those names during searching on your map (Barda-Partav, Zod ashirimi – Sotskiy Pereval, Qaradaghli – Varanda).
It is contrary to all international conventions, decisions, and laws.
Dear company management!
Since Google is a worldwide known search engine, we consider it important to inform you about mistakes noticed on Google Maps. In particular, the mistakes are gross, and harm the interests of Azerbaijan.
We ask you to remove the distortion of the historical Azerbaijani territory names occupied by Armenia.
International Information and Research Institute(IIRI)
strateji, istihbarat, güvenlik, politika, jeo-politik, mizah, terör, araştırma, teknoloji
Expose illegal stalking by corrupt law enforcement personnel
Sınırsız, Seçkin, Sansürsüz, Kemalist Haber Blogu
The latest news on WordPress.com and the WordPress community.
Son Yorumlar