Etiket arşivi: Duyuru

DUYURU : TURKISH FORUM PORTALINDAN ÜYELERİN DİKKATİNE !!!! 2017 Y ILI TURKISH FORUM FAALİYETLERİ


Türk Toplumunun ve Turkish Forumun Değerli Üyesi

Söz vermiş olduğumuz çok seslilik ve Turkish Forum ağı oluşturulmuşdur. Dünyanın her bir köşesinden sesimiz, fikirlerimiz, düşündüklerimiz, önceden tahmin edemiyecegimiz ve inanılmaz bir Yükseklikde duyulmaktadır. Bu durumu siz Üyelerimizden gelen destege borçluyuz …. gaye Dünya çapında Türk Topluluklarının ve Türkiyenin temel sorunlarının çözümüne yardımcı olmak için gerekli imkanları yaratmaya çalısmak idi… daha gitmemiz gereken uzun bir yol var ve projeyi tamamlamak bağlamında

Yapılması gerekenler:

v Sistemlerin ağ bağlantı (connectivity) kalitesi ve yönetimi.

v İşletim Sistemlerinin (OS) güncellenmesi, yedeklenmesi vb. bakımı

v Veri Tabanlarının (DB) güncellenmesi, yedeklenmesi vb. bakımı

v Sunucuların (Apps) güncellenmesi, yedeklenmesi vb. bakımı

v ePosta alt yapısının (SMTP/POP3/IMAP) güncellenmesi, yedeklenmesi vb. bakımı

v ePosta kara liste yöneticileri ile ilişkilerin idaresi (AOL, Earthlink, SpamCop, RBDNS, vb.)

v Güvenlik güncellemeleri ve saldırılara karşı korunması. Gerektiğinde cevaplandırılması.

v Veri Merkezi (data center) ile ilişkilerin yürütülmesi.

v TurkDB’nin yönetimi, güncellenmesi, yedeklenmesi vb. bakımı.

v ListServ dağıtım sisteminin yönetimi, güncellenmesi, yedeklenmesi vb. bakımı.

v TurkishForumun YENİ içerik yönetimi sisteminin geliştirilip uygulanması.

Turkish Forum Kar gayesi olmayan bir Sivil Toplum Kuruluşudur.Tüm yöneticileri gönüllü olarak ve hiç bir ücret veya masraf almadan imkansızlıklarla mücadele ederek çalışmaktadırlar..

Ermeni diasporası yalanları yok etmeye .. PKK nın Türkiyemizi bölme planlarını sıfırlamaya .. Türkmen ve Uygur kardeşlerizin ve Türk Kıbrısın içinde bulundugu çözümü güç durumlara çözüm üretmeye ve Türkiyemizin dış ve İç güçlere karşı bölünme mücadelesine destek vermeye ve yurt dışına dağılmış Türk Diasporasının problemlerine başarı ile egilmek için çalışmakda olduğumuz REFERANS VERİ TABANI 2017 senesi için ön plandadır .. Bu projenin bir parçası olarak Belirli konularda kitap veya bildirge olarak çıkmış olan analizleri ve özetleri elektronik ortamda erişime sunmak amaçı ile ve Bilgilerin Siz üyelerimizin dışında…

v Güvendiğimiz yerli/yabancı araştırmacı ve akademisyenlere referans olması.

v Güvendiğimiz yerli/yabancı yazarlara referans olması.

v Genel Internet kitlelerinin dilinde anlaşılacak ‘info-pack’ yaratacak TurkishForum mensuplarına hazır kaynak olması.

v Dünya medyasında çıkan karalayıcı veya yanlış bilgilere cevap veren TurkishForum ve destekçilerine sağlam referans kaynak olması.

v Gerektiği takdirde Dış İşleri veya Dünya Türkleri Bakanlığı çalışanlarına referans olması.

Almanca, Rusça, Fransızca başta olmak üzere, diğer dilleri de destekleyebilir şekilde kurulmaktadır.

Zaman içinde kapsanması düşünülen diğer konular Osmanlı Ordusu ve Eyalet Yönetim sistemleri, Osmanlı Sanat & Kültür konuları, Balkanlardaki Osmanlı, Cumhuriyet tarihi, Atatürk’ün devrimleri, ilk Müslüman demokrasinin doğuşu, AB , ABD, NATO RUSYA ve ABD ilişkileri vb.

Bu konuda Detayda Yapılması gerekenler:

v referans listelerinin kesinleştirilmesi., yapılmış kısmı listeyi arşivlerimizde görebilirsiniz

v Taranması.

v Tarama hatalarının kontrol ve düzeltilmesi

v Uygun bir veri tabanı mimarisi ile aranabilir şekilde programlanması.

v Kullanışlı ve referans olabilecek bir web tasarımı içinde yayınlanması.

v Güvenlik modelinin tasarlanıp programlanması.

v İnternet’e yüklenmesi ve kısa bir test sürecini takiben kullanıma açılması.

v Güvendiğimiz çevremize duyurulması.

TF herhangi bir devletden veya onun Cumhur başkanının tanıtma fonundan veya bir politik kuruluşdan veya politik kar bekleyen bir zenginden veya bir din istismarcısından bagış almadan çalısmaktadır ve çalışacakdır.

Sizin Maddi veya manevi destekleriniz olmadan… TF in haricşnde .. şimdiye kadar hiç bir alt veya üst kuruluşun bahis etmeye cesaret bile edemediği bu projeyi gerçekleştirmemiz imkansızdır. Görev isteyiniz, konu ile ilgili kitap veya yayınları scan edip gönderiniz . Şayet aidat ödeyen üye değilseniz Üye olunuz.. 2017 Üye aidatınızı geciktirmeyiniz bu konuda kısa izahati ve size tanınan avantajları şu adresde bulabilirsiniz,

LİNK : http://www.turkishnews.com/tr/content/bagislar-ve-uye-aidatlari/

Emniyetli sistemimizle Kredi kartınızı kullanarak BAĞIŞ yapabilirsiniz veya çek olarak adresimize ulaştırabilirsiniz, adres ve e-mail bilgilerinizle birlikde .. 2017 Üye certikalarınız derhal size iletilecekdir

Üyelik olmadan, seçme seçilme yönetme konusuna vakit ayırmadan diğer bir şekilde bağış yapmak istiyorsanız, aşağıdaki İcon-daireleri kullanabilirsiniz

BAĞIŞINIZ TOPLUMUMUZUN BİLGİLENDİRİLMESİNİ SAĞLAR VE TÜRKİYEYE YAPILAN KARALAMALARI YOK EDER

YOUR DONATION COUNTS!

HİC BİR MİKTAR EHEMMİYETSİZ VEYA UFAK DEĞİLDİR

TÜM BAĞIŞLARINIZ VERGİ MATRAHINDAN DÜŞÜLEBİLİR.

Your contribution is tax-deductible to the extent allowed by law.

TURKISH FORUM YAPILANMASI VE YONETIM KURULUNU TANIMAK için lütfen aşsğıdaki LİNKleri Tıklayınız

Dr. Kayaalp Büyükataman, Başkan-CEO

Turkish Forum, Dünya Türkleri Birliği

Mektup ile iletisim kurma ve Çek ile bagış Amerika Adresi

Turkish Forum

PO Box 1228 (yeni PO Box)

Marblehead MA 01945 USA

DUYURU : Çanakkale Savaşları I. Dünya Savaşı ve Osmanlı Yahudileri Sergisi CKM’de


Çanakkale Savaşları I. Dünya Savaşı ve Osmanlı Yahudileri Sergisi CKM’de

Cadde Bostan Kültür Merkezi’nde 16 Mart Perşembe günü saat 18:00 de Çanakkale Savaşları I. Dünya Savaşı ve Osmanlı Yahudileri Sergisinin açılışı yapılacak. Açılış, Kadıköy Belediye Başkanı Sn. Aykurt Nuhoğlu, Başkan Yardımcısı Sn. Uygur Çakmak ve Hahambaşı Sn. İzak Haleva’nın katılımıyla gerçekleşecek.

Sergi 23 Mart tarihine kadar gezilebilecek.

DUYURU : ENGELLİ KARDEŞLERİMİZDEN TOPLUMA ANLAMLI MESAJ /// LÜTFEN OKUYUN VE PAYLAŞIN !!!


Yapılan araştırmalara göre insanlar engelli komşu istemiyor. İş yerinde engelli istemiyor. Engellilerle ilgili bilgi sahibi değil. Engellilerle ilgili bir kitap okumuş değil. Engellileri tanımıyor ve onlarla ilgili ciddi ön yargılara sahip.

Biz engelli ve engelsizler bir arada yaşarsa temel ön yargıların aşılacağına inanıyoruz. Gözünüzü kapatırsanız engellileri anlamış olmazsınız ancak onların ne kadar aciz ve zavallı olduklarına inanırsınız. Biz sana kör ol demiyoruz kör olmada gör bizi diyoruz. Gözlerinizi kapatmaya değil de açmaya tanımaya anlamaya davet ediyoruz. Tekerlekli sandalyeye oturarak engellileri anlamaya çalışamazsınız ancak onlardan kaçarak kendinizi rahatlatmış olursunuz. Buda hiç bir sorunu çözmez.

Bizim önerimiz birlikte yaşama kültürünü arttırmak. Varsa bir engelli komşunuz ona çaya gidin ve onunla sohbet edin. O zaman engelli’liğin bir aczi yet değil de farklılık olduğunu göreceksiniz. Onunda sizden farklı olmadığını ve yaşadığı sorunları mücadele ederek farklı pratikler geliştirdiğini göreceksiniz.

Her zaman şunu öneriyoruz.

Engellilerle ilgili program yapalım engelli çocukları pikniğe götürelim ve spor etkinlikleri yapalım gibi görüşleri duyuyoruz ve okuyoruz. Bizde şunu öneriyoruz. Engelli çocuklar ve engelsiz çocuklar birlikte pikniğe gitse birlikte spor etkinlikleri yapsa sanatsal faaliyetleri birlikte yapsa kime ne zarar verir.

Biz bir toplantıya gidiyoruz. Bizi alıp sizin arkadaşınız burada oturuyor diye hiç tanımadığım birinin yanına engelli diye oturuyorum. Oysa o arkadaşımda bende farklı insanlarla otursak ve toplumda bir kaynaşma olsa kimin zararına olur. Biz bu amaçla Okullar Yurtlar Dernekler Sendikalar Üniversiteler ve tüm Kurum ve kuruluşlarda engellilerle birlikte yaşama kültürünü arttırıcı seminerler düzenlemek istiyoruz.

Bizler bir arada farklılıklarımızın zenginlik olduğuna inanıyoruz. Tüm kurum ve kuruluşlarla iş birliğine hazırız.

Salih ARIKAN

BEYAZAY DERNEĞİ BAŞKANI

Tel : 0506-514-9693

DUYURU : ENGELLİ KARDEŞLERİMİZDEN TOPLUMA ANLAMLI MESAJ /// LÜTFEN OKUYUN VE PAYLAŞIN !!!


Yapılan araştırmalara göre insanlar engelli komşu istemiyor. İş yerinde engelli istemiyor. Engellilerle ilgili bilgi sahibi değil. Engellilerle ilgili bir kitap okumuş değil. Engellileri tanımıyor ve onlarla ilgili ciddi ön yargılara sahip.

Biz engelli ve engelsizler bir arada yaşarsa temel ön yargıların aşılacağına inanıyoruz. Gözünüzü kapatırsanız engellileri anlamış olmazsınız ancak onların ne kadar aciz ve zavallı olduklarına inanırsınız. Biz sana kör ol demiyoruz kör olmada gör bizi diyoruz. Gözlerinizi kapatmaya değil de açmaya tanımaya anlamaya davet ediyoruz. Tekerlekli sandalyeye oturarak engellileri anlamaya çalışamazsınız ancak onlardan kaçarak kendinizi rahatlatmış olursunuz. Buda hiç bir sorunu çözmez.

Bizim önerimiz birlikte yaşama kültürünü arttırmak. Varsa bir engelli komşunuz ona çaya gidin ve onunla sohbet edin. O zaman engelli’liğin bir aczi yet değil de farklılık olduğunu göreceksiniz. Onunda sizden farklı olmadığını ve yaşadığı sorunları mücadele ederek farklı pratikler geliştirdiğini göreceksiniz.

Her zaman şunu öneriyoruz.

Engellilerle ilgili program yapalım engelli çocukları pikniğe götürelim ve spor etkinlikleri yapalım gibi görüşleri duyuyoruz ve okuyoruz. Bizde şunu öneriyoruz. Engelli çocuklar ve engelsiz çocuklar birlikte pikniğe gitse birlikte spor etkinlikleri yapsa sanatsal faaliyetleri birlikte yapsa kime ne zarar verir.

Biz bir toplantıya gidiyoruz. Bizi alıp sizin arkadaşınız burada oturuyor diye hiç tanımadığım birinin yanına engelli diye oturuyorum. Oysa o arkadaşımda bende farklı insanlarla otursak ve toplumda bir kaynaşma olsa kimin zararına olur. Biz bu amaçla Okullar Yurtlar Dernekler Sendikalar Üniversiteler ve tüm Kurum ve kuruluşlarda engellilerle birlikte yaşama kültürünü arttırıcı seminerler düzenlemek istiyoruz.

Bizler bir arada farklılıklarımızın zenginlik olduğuna inanıyoruz. Tüm kurum ve kuruluşlarla iş birliğine hazırız.

Salih ARIKAN

BEYAZAY DERNEĞİ BAŞKANI

Tel : 0506-514-9693

DUYURU : CIA VE TAŞERONU FETÖ ÖRGÜTÜ, TELEGRAM FAALİYETLERİ YÜZÜNDEN ÖZEL BÜRO’YA KOMPLO KUR DU /// İŞTE KOMPLONUN DETAYLARI


Değerli Yurtseverler,

Bildiğiniz gibi 1991 yılından beridir MK ULTRA & TELEGRAM konularında açık kaynaklarda ve resmi belgelerde araştırma yapıyoruz. 2001 yılından bu yana da internetin yaygınlaşması ile internet gruplarımız üzerinden bu fenomen teknoloji hakkında kamuoyu ile bilgi paylaşıyoruz. Aynı zamanda bu teknolojinin mağduru olduğunu iddia edenlere de ücretsiz rehberlik ve danışmanlık hizmetleri veriyoruz. Telefonumuz tüm mağdur olduğunu iddia edenlere açıktır. Hiç kimseyi önyargı ile değerlendirmeden, hasta, şizofren gibi uygun düşmeyecek sıfatlarla yaftalamadan, son derece samimi olarak dinliyoruz ve elimizden geldiğince ve bilgimiz ölçüsünde önerilerimizi sunuyoruz. Tabi mağdur olduğunu iddia eden çok sayıda vatandaşımız olmasına rağmen gerçek manada bu fenomen teknolojinin mağduru olabilecek çok az sayıda potansiyel kişi bulunuyor. Yaptığımız gözlemlere göre. Başvuranların çoğunluğu ya geçmişte uyuşturucu madde kullanmış, ya ailesinde şizofren gibi bir hastalık bulunup gen yolu ile geçmiş, yada çeşitli nedenlerden travmatik deneyimler sonucu çeşitli nörolojik hastalıklara yakalanmış kişiler. Tam teşekküllü bir Psikiyatri hastanesinde tam bir kontrolden geçmiş yada kendi Psikiyatrist’i tarafından kontrol edilip bir bulgu saptanmayan çok az vatandaşımız da var başvurucuların arasında. Başvurduklarında öncelikli olarak tüm mağdur olduğunu iddia eden vatandaşlarımıza tam bir psikiyatrik kontrolden geçmesini salık veriyoruz. Çünkü psikiyatrik bozukluklarda kişinin algı ve mantık sistemi çöker, sağlıklı karar alamaz ve sağlıklı düşünemez, hareket edemez. Bu nedenle öncelikle bu adımı atmak mecburidir ve biz de taşıdığımız sorumluluk gereği bunu her başvurucuya şifahen söylüyoruz.

ÖZEL BÜRO GRUBU olarak doğru bilgi vermek ve doğru şekilde yönlendirmek önceliğimizdir. ÖZEL BÜRO İSTİHBARAT GRUBU yurtsever bir grup olarak tüm yabancı servislerin faaliyetleri hakkında açık ve resmi kaynaklarda araştırma yaparak bulgularını kamuoyu ve devlet kurumları ile paylaşmayı şiar edinmiştir. Bunu da dipnot olarak ekleyelim.

Devam edelim …

Bu adımlar atıldıktan sonra yani kişi ile ilgili psikiyatrik bir bulgu saptanmaz ise o zaman alternatif yollar aranabilir. Biz bu noktada mağdurlar için tüm dünyayı tarıyor ve en uygun çözümleri mağdurların hizmetine ücreti mukabilinde sunuyoruz. Şu an için bu bedelleri mağdurun kendisi karşılıyor ama ilk etapta amacımız tüm mağdurlara, işe yarar elektronik yada tekstil bazlı koruma ürünlerinin devlet tarafından bedelsiz verilmesini sağlamaktır. Bunu biz vermeyi çok isterdik ancak grup bütçemiz maalesef bu masrafları karşılamaya müsait değil. Çünkü bu faaliyetlerimiz yüzünden maalesef bizler de yalnız bırakıldık. Grup Basın Sözcümüz Erkut Ersoy, İstihbarat Uzmanı olarak devlete yıllarca hizmet etti ve TELEGRAM konusunu en iyi bilenlerden biridir. 2001-2008 arası yapmış olduğu çalışmalar o kadar ileri gitti ki ünlü ABD istihbarat teşkilatı CIA’yi oldukça kızdırdı. CIA yetkilileri de taşeronları Fetullahçı İstihbarat Polisleri, Fetullahçı Savcılar ve Fetullahçı Hakimler aracılığı ile Erkut beyi Ergenekon tiyatrosuna figüran yaptı ve lağım dolu 3,5 metrekarelik bir odada 3 yıl 1 hafta hücre hapsi yatırdı. Öncesinde 2001 yılında yine Fetullahçı Operasyon Ekibi tarafından kaçırılarak 3 gün boyunca işkence edildi. FETÖ ÖRGÜTÜ’nün ve CIA’nin gadrine uğramış ender istihbaratçılardandır.

Erkut bey cezaevinden 28 Ocak 2011 tarihinde çıktı, ancak bu tarihten itibaren CIA + FETÖ ÖRGÜTÜ ve onlara yardım eden AK PARTİLİ Emniyet + MİT İstihbarat ekibi tarafından göz hapsinde tutuluyor ve açığı aranıyor. Attığı her adım izleniyor ve aleyhinde kullanılabilecek bir delil için telefonları takip ediliyor. Ancak şu ana kadar Erkut beyin TELEGRAM konusunda ki faaliyetlerinde hiçbir yasadışılık olmadığı için komplocular çözüm olarak Erkut bey hakkında asılsız asparagas dedikodu malzemesi üretip etkisizleştirmeye ve motivasyonunu kırmaya çalışıyor. Bunu da bizzat devlet tarafından maaşa bağlanmış muhbirler aracılığı ile yapıyorlar. Erkut bey AK PARTİ MUHALİFİ olduğu için hakkında asılsız ithamlar yayarak onu kamuoyu nezdinde karanlık biri olarak lanse etmek doğal olarak işlerine geliyor. Elbette bunu yasal olarak yapamazlar, bunun için kendilerine bağlı muhbir ağı vasıtasıyla illegal olarak yapmayı tercih ediyorlar. Ama şunu unutmasınlar Erkut bey için bunlar vız gelir tırıs gider. Erkut bey tüm istihbarat yöntemlerini onlardan daha iyi bilir ve onların bildikleri kadar Erkut beyin unutmuşluğu vardır. Bu da böyle biline. Zamanı geldiğinde tüm ÖZEL BÜRO GRUBU DÜŞMANLARI ile yargı önünde hesaplaşacağız.

Devam edelim …

Devlet yetkilileri ise maalesef bu trajedi karşısında 3 maymunu oynuyor. Bu FENOMEN teknolojiyi ne kabul ediyor ne de red ediyor. Tamamamen suskunlar. Bu suskunluk nedeniyle de bir çok komplo teorisi ortalığa yayılıyor internet siteleri vasıtasıyla. Komplo teorileri ise zamanla gerçekler ile yer değiştiriyor. Zihninde ses duyan yada anormal bir takım değişiklikler yaşayanlar da bu komplo teorilerini okuduğunda Savcılıklara başvurarak “DEVLET, MİT YADA EMNİYET ZİHİN KONTROLÜ YAPIYOR” şikayetinde bulunuyor. Savcılıklar ise konuyu araştırmak yerine mağdurların başvurularını ciddiye almıyor. Ve tüm başvurular takipsizlikle sonuçlanıyor. Halbuki MİT yada EMNİYET İSTİHBARAT DAİRESİ’nden bir yetkili çıkıp bu teknolojinin kullanıldığını yada kullanılmadığını alenen beyan etse komplo teorilerini kimse okuyup etkisinde kalmaz. Ama devlet vatandaşını yalnız bırakıyor, sahip çıkmıyor, adam yerine koymuyor, bir açıklamayı bile fazla buluyor.

Böyle olunca da şizofren hastaları yada TELEGRAM MAĞDURU olduğunu iddia eden ve sıradan mesleklere sahip binlerce insan çareyi tıbbi tedavide bulmak yerine kendilerince çözüm yolları aramaya başlıyor. Bu da onların gerekli tıbbi tedaviyi almamasına ve durumlarının ağırlaşmasına neden oluyor. Biz de bu trajediyi anlattığımız ve mağdurlara sahip çıktığımız için TUKAKA ADAMLAR oluyoruz. Burada hesabı biz değil devlet verecek. Ya çıkacak adam gibi böyle bir teknoloji kullanılıyor mu ? Kullanılıyorsa hangi yasaya uygun ve hangi saik ve gerekçeler ile kullanılıyor bunu kamuoyuna beyan edecek yada ortalık “DEVLET BANA ZİHİN KONTROLÜ UYGULUYOR” diyen vatandaşlarla dolacak.

DEVLETİN BİRİNCİ GÖREVİ TÜM VATANDAŞLARININ BEDEN VE RUH SAĞLIĞINI KORUMAKTIR. EĞER ORTADA FENOMEN BİR TEKNOLOJİ VARSA VE BİNLERCE İNSAN BUNUN ETKİSİNDE KALMIŞSA YADA KALDIĞINI İDDİA EDİYORSA BUNU ARAŞTIRMAK VE GERÇEĞİN ORTAYA ÇIKMASINI SAĞLAMAK EMNİYET + GENELKURMAY + MİT YETKİLİLERİNİN BOYNUNUN BORCUDUR. VATANDAŞINI ADAM YERİNE KOYUP BİR AÇIKLAMA BİLE YAPMAKTAN ACİZLERSE İSTİHBARAT İŞLERİNİ ÖZEL BÜRO’YA DEVRETSİNLER. ALLAHIN İZNİ İLE ONLARDAN DAHA İYİ YAPARIZ.

Okumak için zaman ayırdınız, teşekkür ederiz.

Yusuf Özbek

ÖZEL BÜRO GRUBU Yöneticisi

DUYURU : HOCALI KATLİAMI 25NCİ YILDÖNÜMÜ ANMA PROGRAMI VE SEMPOZYUMU (DETAYLAR AŞAĞIDADIR)


HOCALI KATLİAMI 25NCİ YILDÖNÜMÜ ANMA PROGRAMI VE SEMPOZYUMU

TÜM ŞEHİTLERİMİZİN ANISINA

HOCALI KATLİAMININ 25NCİ YILDÖNÜMÜ MÜNASEBETİ İLE TALAT PAŞA KOMİTESİ TARAFINDAN DOST VE KARDEŞ AZERBAYCAN’IN KATKILARI İLE DÜZENLENEN ANMA PROGRAMI VE SEMPOZYUM 25 ŞUBAT 2017 GÜNÜ (13.00-1730 SAATLERİ ARASINDA) BAROLAR BİRLİĞİ BAŞKANLIĞI SOSYAL TESİSLERİ BALGAT /ANKARA ADRESİNDE İCRA EDİLECEKTİR. PROGRAMA TEŞRİFLERİNİZİ SAYGI İLE ARZ EDERİZ.

TALAT PAŞA KOMİTESİ İCRA KURULU BAŞKANLIĞI

L.C.V. 20 ŞUBAT 2017 SAAT 17.00’ E KADAR KATILIM DURUMUNUZU KESİN OLARAK BİLDİRMENİZİ SAYGIYLA RİCA EDİYORUZ.

İLETİŞİM ADRESİ: tpasa2016

HOCALI KATLİAMI ANMA TÖRENİ VE SEMPOZYUM PROGRAMI (25 ŞUBAT 17)

· 13.00-13.05 ŞEHİTLER İÇİN SAYGI DURUŞU VE MİLLİ MARŞLARIN DİNLENMESİ

· 13.05-13.15 TALAT PAŞA KOMİTESİ BŞK. E. TÜMG. ALİ ERDİNÇ VE AZERBAYCAN HEYET BŞK. SAMET ALDER BEYİN AÇIŞ KONUŞMALARI

· 13.15-13.45 KÜLTÜR BAKANLIĞI AZERBAYCAN HALK MÜZİĞİ KONSERİ VE ŞEHİTLER ADINA AĞIT

· 13.45-15.15. BİRİNCİ OTURUM (BİRİNCİ SEMİNER GRUBU TARAFINDAN SUNUMLARIN YAPILMASI)

· OTURUM BAŞKANI : DR. (E) KORGENERAL ERDOĞAN KARAKUŞ (TESUD BŞK.)

KONUŞMACILAR

· PROF. DR. TÜRKKAYA ATAÖV ( KARABAĞ SORUNUNUN TARİHSEL GELİŞİMİ)

· YAKUP MAHMUDOV( AZERBAYCAN TARİH ENSTİTÜSÜ BAŞKANI , MİLLİ İLİMLER AKADEMİSİ ÜYESİ VE MİLLETVEKİLİ ): TÜRK/MÜSLÜMAN AHALİYE KARŞI SOYKIRIMLARIN TARİHİNDE HOCALI

· DR. CEBİ BEHRAMOV : 1948-1953 SENELERİNDE AZERBAYCANLILARIN DEPORTASYONU VE CİNAYETLER.

· DR. GÜNTEKİN NECEFLİ : AZERBAYCAN DA VE DOĞU ANADOLU DA TÜRK/MÜSLÜMAN AHALİYE KARŞI SOYKIRIMLARIN YENİ ARŞİV DOSYALARI KAPSAMINDA İNCELENMESİ

· DR. ÖMER LÜTFİ TAŞCIOĞLU: KARABAĞ İŞGALİNİN TÜRKİYE AÇISINDAN ÖNEMİ VE GENEL SİYASETİN İNCELENMESİ.

· 15.15-15.30 SORULAR VE CEVAPLAR

· 15.30-16.10 – ÇAY VE İKRAM MOLASI

· 16.00-17.30 İKİNCİ OTURUM( İKİNCİ SEMİNER GRUBU TARAFINDAN SUNUMLARIN YAPILMASI )

· OTURUM BAŞKANI : HASAN KORKMAZCAN (TÜRK PARLAMENTERLER BİRLİĞİ ONURSAL BAŞKANI)

KONUŞMACILAR

· DR. İRADE ALİYEVA: ÇARLIK RUSYASININ ZORAKİ HRİSTİYANLAŞTIRMA SİYASETİ VE BUGÜNKÜ DURUM

· PROF. DR. KERİM ŞÜKÜROV : KARABAĞ SORUNUNUN ESAS AŞAMALARI VE BU GÜNKÜ ÇAĞDAŞ DURUMU

· TÜMG. RASİM KAZIMOV (SİLAHLI KUVVETLER BAŞ SAVCI YARDIMCISI): KONUYLA İLGİLİ İBRETLİK DERSLER

· PROF DR. CEMALETTİN TAŞKIRAN : TÜRKİYENİN GELECEKTE KARABAĞ SORUNUN VE ERMENİ SORUNUNUN ÇÖZÜMÜNE YÖNELİK UYGULAMASI SI GEREKEN GENEL SİYASETİN ESASLARI

· ARAŞTIRMACI YAZAR SEAN PATRİCK SMYTH : DÜNYA KAMUOYUNDA KARABAĞ SORUNU VE HOCALI KATLİAMI

· 17.30-17.45 SORULAR VE CEVAPLAR

· 17.45 KAPANIŞ

DUYURU : Dolandırıcılar bıkmadan usanmadan yeni yöntemler geliştirip saf internet kullancıla rını tuzağına düşürmeye devam ediyor.


Değerli Yurtseverler Merhaba,

Dolandırıcılar bıkmadan usanmadan yeni yöntemler geliştirip saf internet kullancılarını tuzağına düşürmeye devam ediyor.

İşte bir yöntem daha.

Gönderici adresine baktığınızda AKBANK’tan gönderilmiş gibi gösterilmiş. Ancak mail adresine bakıldığında hiç alakasız bir adres bulunuyor. Aşağıda görebilirsiniz.

Mail içeriğinde ise bir pdf dökümanı gönderilmiş ki yüksek ihtimalle ya virüs yerleştirilmiş yada sahte bir linke yönlendiriliyor. Biz merak edip açmadık.

Eğer bu türden bir mail gelirse direkt olarak silin. Eğer hesabınızı illa kontrol etmek isteerseniz bankanızın resmi hattından resmi yetkiliye danışın.

İyi günler,

ÖZEL BÜRO GRUBU

DOLANDIRICILIK MESAJI ÖRNEĞİ

DUYURU : CIA VE TAŞERONU FETÖ ÖRGÜTÜ, TELEGRAM FAALİYETLERİ YÜZÜNDEN ÖZEL BÜRO’YA KOMPLO KUR DU /// İŞTE KOMPLONUN DETAYLARI


Değerli Yurtseverler,

Bildiğiniz gibi 1991 yılından beridir MK ULTRA & TELEGRAM konularında açık kaynaklarda ve resmi belgelerde araştırma yapıyoruz. 2001 yılından bu yana da internetin yaygınlaşması ile internet gruplarımız üzerinden bu fenomen teknoloji hakkında kamuoyu ile bilgi paylaşıyoruz. Aynı zamanda bu teknolojinin mağduru olduğunu iddia edenlere de ücretsiz rehberlik ve danışmanlık hizmetleri veriyoruz. Telefonumuz tüm mağdur olduğunu iddia edenlere açıktır. Hiç kimseyi önyargı ile değerlendirmeden, hasta, şizofren gibi uygun düşmeyecek sıfatlarla yaftalamadan, son derece samimi olarak dinliyoruz ve elimizden geldiğince ve bilgimiz ölçüsünde önerilerimizi sunuyoruz. Tabi mağdur olduğunu iddia eden çok sayıda vatandaşımız olmasına rağmen gerçek manada bu fenomen teknolojinin mağduru olabilecek çok az sayıda potansiyel kişi bulunuyor. Yaptığımız gözlemlere göre. Başvuranların çoğunluğu ya geçmişte uyuşturucu madde kullanmış, ya ailesinde şizofren gibi bir hastalık bulunup gen yolu ile geçmiş, yada çeşitli nedenlerden travmatik deneyimler sonucu çeşitli nörolojik hastalıklara yakalanmış kişiler. Tam teşekküllü bir Psikiyatri hastanesinde tam bir kontrolden geçmiş yada kendi Psikiyatrist’i tarafından kontrol edilip bir bulgu saptanmayan çok az vatandaşımız da var başvurucuların arasında. Başvurduklarında öncelikli olarak tüm mağdur olduğunu iddia eden vatandaşlarımıza tam bir psikiyatrik kontrolden geçmesini salık veriyoruz. Çünkü psikiyatrik bozukluklarda kişinin algı ve mantık sistemi çöker, sağlıklı karar alamaz ve sağlıklı düşünemez, hareket edemez. Bu nedenle öncelikle bu adımı atmak mecburidir ve biz de taşıdığımız sorumluluk gereği bunu her başvurucuya şifahen söylüyoruz.

ÖZEL BÜRO GRUBU olarak doğru bilgi vermek ve doğru şekilde yönlendirmek önceliğimizdir. ÖZEL BÜRO İSTİHBARAT GRUBU yurtsever bir grup olarak tüm yabancı servislerin faaliyetleri hakkında açık ve resmi kaynaklarda araştırma yaparak bulgularını kamuoyu ve devlet kurumları ile paylaşmayı şiar edinmiştir. Bunu da dipnot olarak ekleyelim.

Devam edelim …

Bu adımlar atıldıktan sonra yani kişi ile ilgili psikiyatrik bir bulgu saptanmaz ise o zaman alternatif yollar aranabilir. Biz bu noktada mağdurlar için tüm dünyayı tarıyor ve en uygun çözümleri mağdurların hizmetine ücreti mukabilinde sunuyoruz. Şu an için bu bedelleri mağdurun kendisi karşılıyor ama ilk etapta amacımız tüm mağdurlara, işe yarar elektronik yada tekstil bazlı koruma ürünlerinin devlet tarafından bedelsiz verilmesini sağlamaktır. Bunu biz vermeyi çok isterdik ancak grup bütçemiz maalesef bu masrafları karşılamaya müsait değil. Çünkü bu faaliyetlerimiz yüzünden maalesef bizler de yalnız bırakıldık. Grup Basın Sözcümüz Erkut Ersoy, İstihbarat Uzmanı olarak devlete yıllarca hizmet etti ve TELEGRAM konusunu en iyi bilenlerden biridir. 2001-2008 arası yapmış olduğu çalışmalar o kadar ileri gitti ki ünlü ABD istihbarat teşkilatı CIA’yi oldukça kızdırdı. CIA yetkilileri de taşeronları Fetullahçı İstihbarat Polisleri, Fetullahçı Savcılar ve Fetullahçı Hakimler aracılığı ile Erkut beyi Ergenekon tiyatrosuna figüran yaptı ve lağım dolu 3,5 metrekarelik bir odada 3 yıl 1 hafta hücre hapsi yatırdı. Öncesinde 2001 yılında yine Fetullahçı Operasyon Ekibi tarafından kaçırılarak 3 gün boyunca işkence edildi. FETÖ ÖRGÜTÜ’nün ve CIA’nin gadrine uğramış ender istihbaratçılardandır.

Erkut bey cezaevinden 28 Ocak 2011 tarihinde çıktı, ancak bu tarihten itibaren CIA + FETÖ ÖRGÜTÜ ve onlara yardım eden AK PARTİLİ Emniyet + MİT İstihbarat ekibi tarafından göz hapsinde tutuluyor ve açığı aranıyor. Attığı her adım izleniyor ve aleyhinde kullanılabilecek bir delil için telefonları takip ediliyor. Ancak şu ana kadar Erkut beyin TELEGRAM konusunda ki faaliyetlerinde hiçbir yasadışılık olmadığı için komplocular çözüm olarak Erkut bey hakkında asılsız asparagas dedikodu malzemesi üretip etkisizleştirmeye ve motivasyonunu kırmaya çalışıyor. Bunu da bizzat devlet tarafından maaşa bağlanmış muhbirler aracılığı ile yapıyorlar. Erkut bey AK PARTİ MUHALİFİ olduğu için hakkında asılsız ithamlar yayarak onu kamuoyu nezdinde karanlık biri olarak lanse etmek doğal olarak işlerine geliyor. Elbette bunu yasal olarak yapamazlar, bunun için kendilerine bağlı muhbir ağı vasıtasıyla illegal olarak yapmayı tercih ediyorlar. Ama şunu unutmasınlar Erkut bey için bunlar vız gelir tırıs gider. Erkut bey tüm istihbarat yöntemlerini onlardan daha iyi bilir ve onların bildikleri kadar Erkut beyin unutmuşluğu vardır. Bu da böyle biline. Zamanı geldiğinde tüm ÖZEL BÜRO GRUBU DÜŞMANLARI ile yargı önünde hesaplaşacağız.

Devam edelim …

Devlet yetkilileri ise maalesef bu trajedi karşısında 3 maymunu oynuyor. Bu FENOMEN teknolojiyi ne kabul ediyor ne de red ediyor. Tamamamen suskunlar. Bu suskunluk nedeniyle de bir çok komplo teorisi ortalığa yayılıyor internet siteleri vasıtasıyla. Komplo teorileri ise zamanla gerçekler ile yer değiştiriyor. Zihninde ses duyan yada anormal bir takım değişiklikler yaşayanlar da bu komplo teorilerini okuduğunda Savcılıklara başvurarak “DEVLET, MİT YADA EMNİYET ZİHİN KONTROLÜ YAPIYOR” şikayetinde bulunuyor. Savcılıklar ise konuyu araştırmak yerine mağdurların başvurularını ciddiye almıyor. Ve tüm başvurular takipsizlikle sonuçlanıyor. Halbuki MİT yada EMNİYET İSTİHBARAT DAİRESİ’nden bir yetkili çıkıp bu teknolojinin kullanıldığını yada kullanılmadığını alenen beyan etse komplo teorilerini kimse okuyup etkisinde kalmaz. Ama devlet vatandaşını yalnız bırakıyor, sahip çıkmıyor, adam yerine koymuyor, bir açıklamayı bile fazla buluyor.

Böyle olunca da şizofren hastaları yada TELEGRAM MAĞDURU olduğunu iddia eden ve sıradan mesleklere sahip binlerce insan çareyi tıbbi tedavide bulmak yerine kendilerince çözüm yolları aramaya başlıyor. Bu da onların gerekli tıbbi tedaviyi almamasına ve durumlarının ağırlaşmasına neden oluyor. Biz de bu trajediyi anlattığımız ve mağdurlara sahip çıktığımız için TUKAKA ADAMLAR oluyoruz. Burada hesabı biz değil devlet verecek. Ya çıkacak adam gibi böyle bir teknoloji kullanılıyor mu ? Kullanılıyorsa hangi yasaya uygun ve hangi saik ve gerekçeler ile kullanılıyor bunu kamuoyuna beyan edecek yada ortalık “DEVLET BANA ZİHİN KONTROLÜ UYGULUYOR” diyen vatandaşlarla dolacak.

DEVLETİN BİRİNCİ GÖREVİ TÜM VATANDAŞLARININ BEDEN VE RUH SAĞLIĞINI KORUMAKTIR. EĞER ORTADA FENOMEN BİR TEKNOLOJİ VARSA VE BİNLERCE İNSAN BUNUN ETKİSİNDE KALMIŞSA YADA KALDIĞINI İDDİA EDİYORSA BUNU ARAŞTIRMAK VE GERÇEĞİN ORTAYA ÇIKMASINI SAĞLAMAK EMNİYET + GENELKURMAY + MİT YETKİLİLERİNİN BOYNUNUN BORCUDUR. VATANDAŞINI ADAM YERİNE KOYUP BİR AÇIKLAMA BİLE YAPMAKTAN ACİZLERSE İSTİHBARAT İŞLERİNİ ÖZEL BÜRO’YA DEVRETSİNLER. ALLAHIN İZNİ İLE ONLARDAN DAHA İYİ YAPARIZ.

Okumak için zaman ayırdınız, teşekkür ederiz.

Yusuf Özbek

ÖZEL BÜRO GRUBU Yöneticisi

DUYURU : Hocalı katliamının 25. Yıl Dönümü Anma Töreni ve Sempoz yuma Davet


Hocalı katliamının 25. yıl dönümünde Hocalı’da işlenen insanlık suçunun telin edilerek gelecek nesillerin bu konuyu unutmaması ve Ermenilerin Hocalı saldırılarının arka planında yatan niyet ve planlarının değerlendirilerek geleceğimizin teminatı olan gençlerimizin Türkiye ve Azerbaycan’a yönelik ortak tehditler konusunda uyarılması amacıyla 25 Şubat 2017 günü 13.00-17.45 saatleri arasında Azerbaycan Büyükelçiliği ile Talat Paşa Komitesi’nin işbirliği ile Türkiye Barolar Birliği Genel Merkezinde bir sempozyum ve anma etkinliği düzenlenmiştir.

Toplantı ve seminere Azerbaycan’dan gelecek olan Azerbaycan Tarih Enstitüsü Başkanı ve çok sayıda akademisyen ile Hocalı katliamının canlı tanıkları ve Türk akademisyenler katılarak bilgi ve anılarını paylaşacaktır.

Dr. E. Kur. Alb. Ömer Lütfi Taşcıoğlu

DUYURU : ÖZEL BÜRO İSTİHBARAT GRUBU – MK ULTRA & TELEGRAM FACEBOOK BİLGİ GRUBU hizmetinize girdi /// TAKİP İÇİN TIKLAYIN


FACEBOOK LİNKİ : https://www.facebook.com/groups/zihin.kontrolu/

Değerli Üyeler,

TÜRKİYE‘de 2000’li yıllardan bu yana belirli yerel ve yabancı istihbarat servisleri tarafından PSİKOTRONİK – ELEKTRO MANYETİK takip cihazları ile vatandaşlara yönelik yasadışı teknik takip yapılmaktadır. Resmi makamlar ve kamuoyu bunu kabul etmese de bu durum bir defacto olarak karşımızda duruyor. Bu teknolojinin ne varlığı ne de yokluğu kabul ediliyor yada yalanlanıyor. Ancak, çok sayıda Türk vatandaşı mağdur olduğunu iddia ederek soluğu Savcılıklarda alıyor. Çözüm arıyorlar.

Bu konunun mağduru binlerce kişi var ama ne yazık ki konunun kamuoyunca yeterince bilinmemesi yada komplo teorisi olarak görünmesi nedeniyle şikayetlerini resmi merciler dışında saklama gereği duyuyorlar. Şu anda mağdurlar dernek kurma aşamasına geldiler ve seslerini kamuoyuna duyurmaya çalışıyorlar. Yurt dışında ise on binlerce mağdur var ve bir çok sivil toplum örgütü adı altında haklarını arıyorlar. Sadece 2015-2016 döneminde tarafımıza başvurup yardım talep eden 275 kişi bulunuyor. Mağdurların yurt dışında bir çok sivil toplum örgütü’ne de aynı zamanda başvuruları oluyor.

Bunlardan birisi de ICAACT ORGANISATION. Web sitesi : http://icaact.org

Bunun yanı sıra bu konuda yayın yapılan grup olarak kamuoyunu bilgilendirme amacıyla açtığımız web sitemizde detaylı bilgi bulabilirsiniz. www.ozelburoistihbarat.com bağlantısından siteye ulaşabilirsiniz.

MK ULTRA konusu bizce çok önemli ve dikkat edilmesi gereken bir konudur. Çünkü sadece ülkemizde bu projenin binlerce mağduru bulunuyor ve maalesef haklarını gerektiği gibi arayamıyorlar. Halbuki başta ABD olmak üzere tüm Batı dünyası bu konuya çok önem veriyor, bu konuda filmler, kitaplar, şarkılar ve klipler yayınlıyorlar.

Örneğin yakın zamanda çevrilen ve meşhur ABD’li aktör DENZEL WASHINGTON’ın oynadığı MANCHURIAN CANDIDATE (Mançurya Kobayı) ve Bruce Willis’in ve Julia Roberts’ın oynadığı CONSPIRACY THEORY (Komplo Teorisi) bunlara verilecek en iyi örneklerdir. Yine 2009 yılında çevrilen GAMER (OYUNCU) filmi örneklerden biridir.

Bu konu artık komplo teorisi olmaktan öteye gitmiştir Batı dünyası ülkeleri için. Çünkü ABD başta olmak üzere tüm dünyada ZİHİN KONTROLÜ yada orijinal adıyla MK ULTRA bir realite halini almıştır.

Ancak halen maalesef ülkemizde bu projenin mağdurları ile yeterince ilgilenilmiyor. Ne resmi mercilerden yeteri kadar destek görüyorlar, ne kamuoyundan, ne basından, ne de diğer devlet bürokrasisinden. Adeta görünmez bir el mağdurların haklı mücadele sürecinde sürekli engel üzerine engel çıkarmakta. Mağdurlar ve perişan aileleri bu mücadelede yalnız bırakılmışlardır.

Biz grup olarak mağdurlara elimizden geldiği kadar destek vermeye çalışıyoruz. Onların bu anlamda seslerini kamuoyuna duyurmaları için sözcülüğünü yapmaya ve ulaşabildiğimiz tüm üst merci ve makam yetkililerine mağduriyetlerini anlatmaya çalışıyoruz ancak ERGENEKON ve BALYOZ DAVA’larının finansörü ve planlayıcısı olan Amerikan Gizli Servisleri’nin (CIA, NSA, PENTAGON) sürekli engellemeleri ile karşılaşıyoruz. Sosyal Medyada bu konuda yapmış olduğumuz tüm duyurular bu servislerin baskısı sonucunda sosyal medya (Twitter, Facebook, WordPress Bloglarımız) hesaplarımızın kapatılması ile engellendi.

Bildiğiniz gibi eski NSA çalışanı ve şu anda zorunlu olarak Rusya’da geçici olarak ikamet eden Edward Snowden’ın İngiliz Guardian Gazetesi’ne sızdırdığı belgelerde de Amerikan Gizli Servislerinin tüm dünyada global teknik takip faaliyetleri yürüttüğünü net olarak ortaya koymuştu. Google’da Edward Snowden yazdığınızda bu konudaki haberlere erişebilirsiniz.

Bu konu artık ütopik olmaktan çoktan çıkmış bir realite olarak hayatımıza girmiştir. Gerek yerel istihbarat servisleri gerekse batılı istihbarat kurumları arkalarını yandaş yönetimlere yaslayarak hem kendi vatandaşlarına hem de yabancı topraklarda başka ülkelerin vatandaşlarına gelişen gizli askeri teknolojiler ile acı çektirmekte, attığı her adımı aldığı her nefesi izleyerek kişisel haklarını alenen ihlal etmektedir. Ancak bu teknoloji resmi kurumlar ve kamuoyu nezdinde halen FENOMEN olarak görülmektedir.

İşte bu nedenle FACEBOOK GRUBU’muzda amacımız, mağdurlara yada mağdur olduğunu iddia edenlere olası çözüm yolları hakkında bilgi vermek, MK ULTRA & TELEGRAM taciz takibi hakkında güncel haberleri, bilgileri ve videoları paylaşmak, Mağdurların kendi aralarında da tartışma ortamı yaratarak karşılıklı görüş ve fikirlerin paylaşımına öncülük etmek, Resmi Mercilerin mağdurların sorunları noktasında dikkatlerini çekmek ve yardımlarını temin ve tesis etmek için gerekli alt yapı ve donanımı organize etmek istiyoruz.

Mağdurlar bu platformda bir araya gelerek karşılıklı görüş alışverişinde bulunabilir ancak grubun seviyesini korumak ve hanım katılımcılarımızın taciz edilmemesi için, gönderilen paylaşımlar moderasyona tabidir. Yani gönderilen her paylaşım ÖZEL BÜRO İSTİHBARAT GRUBU’nun Yöneticileri tarafından önceden kontrol edilir ve uygun olması halinde grup geneline iletilmesi için onaylanır yada uygun görülmezse red edilir. Bu konudaki tasarruf ÖZEL BÜRO MODERATÖR’ündedir. Bu sebeple katılan her üyenin yada mağdurun grubun kaliteli ve özgün çizgisinde tutulması için sorumluluğu bulunuyor. Umarız üyelerimiz ve mağdur arkadaşlarımız bu sorumluluğu hakkı ile yerine getirirler. Grup kurallarına uymayan üyeler ve mağdurlar toplamda 3 kez ihtar edilirler. 3. İkazdan sonra üyenin yada mağdur arkadaşın aynı kural hatasını tekrar etmesi halinde grup yönetimi tarafından süresiz olarak ihraç edilirler ve tekrar gruba kabul edilmezler. Grup kuralları maddeler halinde aşağıda sırlanmıştır.

MK ULTRA & TELEGRAM FACEBOOK BİLGİ GRUBUnda sadece MK ULTRA & TELEGRAM konusunda TÜRKÇE ve İNGİLİZCE paylaşım yapılacaktır. Bunun yanı sıra önemli gördüğümüz diğer konularda da paylaşım yapmayı planlıyoruz.

FACEBOOK LİNKİ : https://www.facebook.com/groups/zihin.kontrolu/ Bu adresten gruba katılabilirsiniz ve yazışmaları takip edebilirsiniz.

Grup Kuralları Nelerdir ?

1. Grup içinde siyasi propaganda yapmak, herhangi bir partinin reklamını yapmak yasaktır, ancak kısıtlı ve kısa olmak kaydıyla partilerle ilgili haber paylaşılabilir.

2. Herhangi bir üyeye, vatandaşa yada resmi kurumlara yönelik küfür ve hakaret etmek kesinlikle ihraç sebebidir.

3. İftira atmak, tehdit etmek ve hanım üyelere yönelik tacizvari paylaşım yapmak yasaktır. Aynı şekilde aşağılayıcı ve küçümseyici şekilde herhangi bir üyeye yada resmi bir kuruma yönelik paylaşım yapılamaz.

4. Cep telefonu yada adres gibi özel içerikli bilgi vermek yada istemek yasaktır. Bu tür paylaşımlar otomatikman silinecektir.

5. Bölücü, yıkıcı, etnik, dini yada mezhepsel terör örgütlerini övmek, bu örgütler için taraftar toplamak için bu tarz paylaşımlar yapmak yasaktır.

6. Spam türü istem dışı sürekli mesaj göndermek, moderasyonu bu tür mesajlarla gereksiz yere meşgul etmek yasaktır. Gereksiz talepler otomatikman silinecektir.

7. Hanım üyelerimizin yada mağdurun kişisel bilgilerini istemek (Cep telefonu, adres vb…) yasaktır.

8. Tüm üyelerimiz reel hayatta olduğu gibi birbirine karşı medeni sınırlar içinde saygılı olmak zorundadır, paylaşımların da bu kurala uygun gönderilmesi rica olunur.

9. Üyelerin paylaşım yaparken kendilerini zorda bırakacak türde pornografik yada erotik içerikli paylaşım yapması yada bu tarzda yazması otomatik ihraç nedenidir.

10.Lütfen paylaşım yaparken üslubumuza dikkat edelim.

ÖZEL DOSYA : FETÖ ÖRGÜTÜNÜN ROBOTİK TETİKÇİLERİ CIA’NİN KONTROLÜNDE OPERASYON YAPIYOR /// TETİKÇİ ADAYINDAN AÇIKLAMALAR


Değerli Yurtseverler Merhaba;

Şu anda en popüler konu sanıyorum Fetullah Gülen ve Paralel Devlet’tir. Hangi gazeteyi hangi dergiyi açarsanız açın karşınıza mutlaka iki cephenin birbirlerine yönelttiği salvo ateşini okuyorsunuz. AKP hükümeti Fetullahçıları PARALEL DEVLET olmakla, Fetullahçılar ise AKP’lileri Faşist ve Anti-Demokrat olmakla suçluyor. Gerçi artık ses çıkaracak Fetullahçı Medyada kalmadı. Kalanların yarısı içerde yarısı CIA’nin korumasında ABD’de ve Avrupa’da. Özellikle taraflardan, Emre Uslu, Önder Aytaç, Süleyman Özışık, Ergün Güler, Nazlı Ilıcak, Abdurrahim Dilipak, Adem Yavuz Arslan, Bekir Hazar, Cem Küçük ve daha bilumum yazarlar kendilerine servis edilen belgelere dayanarak cephenin sıcak ateşini attıkları çıralarla daha da korluyorlar. Fetullahçı Basın üstadları ise şimdi ABD’nin korumasında oldukları için daha da hoyratça sergiliyorlar marifetlerini.

Peki Fetullah Gülen Cemaati yıllardır kamuoyunca bilinmesine rağmen neden şimdi gündeme geldi diye sormazlar mı adama. AKPARTİ hükümeti bunun sebebini KANDIRILMALARINA bağlıyor. Kimine göre bahane, kimine göre takiyye, kimine göre ise samimi düşünceler. Gören de 7 yaşındaki çocuğa elma şekeri verip elindekini almaya çalışıyorlar sanır. Nasıl bir kandırılma ise bu, anlaşılır gibi değil.

Ben Ergenekon Operasyonu başlamadan önce de Fetullahçı Yapılanma hakkında gerek Emniyet ayağı gerek Yargı ağı gerekse diğer unsurları hakkında ilgili kurumlara bilgi verip uyarmıştım. Sadece ben de değil hemen hemen her Ergenekon Sanığı hançerini yırtarcasına bu örgütün CIA TAŞERONU olduğunu söyledi. Sadece söylemedi eldeki delilleri de sundu. Ama Ergenekon Mahkemesinin biri dışında tüm üyeleri de zaten bu örgüt adına yargılama yapıyor olunca hiç biri dikkate alınmadı doğal olarak. Şimdi çoğu içerde dört duvar arasında volta atıp, geyik muhabbeti yapıyor.

Ergenekon Operasyonunda tutuklanıp mahkemeye çıktığımda da ilk savunmamda bu konuya tekrar dikkat çektim. Hatta o zaman kimselerin bilmediği, FETULLAHÇILARIN hedefinde olan kişilere nasıl yasadışı teknik takip yapıldığını ve bu takip ile elde edilen bilgilerin nasıl şantaj haline getirildiğini, itibar suikastleri düzenlendiğini, FETÖ’nün çok sayıda uyuyan hücresinin Türkiye’de gündemi değiştirecek operasyonlar için STAND BY durumunda beklediğini taa o zamanlar 2008 yılında başlayan mahkeme kovuşturmalarında dile getirmiştim. Ama herhalde sakalım olmadığı için ciddiyetim konusunda ikna edemedim. Daha doğrusu kime ne anlatacaksın.

Tutuklayan POLİS FETÖ’cü, iddianame düzenleyen SAVCI FETÖ’cü,, yargılayan HAKİM FETÖ’cü olunca boşa kürek çekmiş olduk.

FETÖ ÖRGÜTÜ ile ilgili Ergenekon Mahkemesine de ayrıntılı olarak bilgi verdim. Dikkat edin ilk bilgi verdiğim tarih 05 Mayıs 2009.

ERGENEKON HÜKÜMLÜSÜ ERKUT ERSOY’UN 24.09.2010 TARİHLİ MAHKEME İFADESİ İNDİRME LİNKİ : https://yadi.sk/i/4mRavLe-34dkNk

Yani Ergenekon Mahkemesinin başlamasından 7 ay sonra. Daha o zamanlar bu itibar suikastleri ve yasadışı ortam dinlemeleri kamuoyu tarafından bilinmiyordu. Fetullahçı Paralel Devlet lafları ortada yoktu. Ama bakıyorum şimdi herkesin ağzına sakız olmuş, bir Fetullahçı Şebekedir, bir Paralel Devlettir, bir CIA’dir, bir KÜRESEL GÜÇ’tür gidiyor.

Baktım ki başvurduğum tüm resmi kurumlar bir boşvermişlik içinde ben de durumun ciddiyetini Basın Kurumları ile paylaşmaya karar verdim. Hükümet, FETÖ’nün çok sayıda uyuyan hücresinin (Operasyonlar için rezerv bekletilen tetikçiler) olduğunun yeni farkına vardı. Belki daha önceden birileri kulaklarına üflemiştir ama o zamanlar can ciğer kuzu sarması olduklarından muhterem hocaya bunu konduramadılar sanırım.

Bildiğiniz gibi 19.01.2007 tarihinde bir saldırı sonucu merhum Hrant Dink aramızdan ayrıldı. Bu konuda Mahkeme bazı kararlar verdi. Dava yeniden görülmeye başlandı. Bu kararlara katılırız yada katılmayız ama daha da önemlisi saldırıdan sonra geride çok önemli sorular bıraktı.

Örneğin, saldırıyı gerçekleştirenlerin arkasında örgüt var mı yada varsa hangi örgüt var gibi !

Hrant Dink davası ile ilgili aslında sorulacak çok soru var. Ama burada dikkat edilecek nokta Hrant Bey gibi tehdit edilen yada risk altında olan biri hakkında devletin neden gerekli önlemleri almak istemediği. Bence sorunun özü burada yatıyor. Devletin benzeri bir çok olayda maalesef otorite boşluğunu görüyoruz, bu boşlukta maalesef zaman zaman yabancı zaman zaman yerli aktörler tarafından dolduruluyor. Nüfuz oyunları, manipülasyonlar vesaire.

Ben bu konuda az evvel de söylediğim gibi durumun ciddiyetini anlatmak için basın kurumlarına aktarmaya karar verdim. Aşağıda, Türkiye Gazetesi ile ilgili yapmış olduğum röportaj dökümün bir bölümü bulunuyor. Röportajın yapıldığı tarih : 17 Ocak 2014. Dikkatinizi çekerim daha o zamanlar AKP hükümeti ile FETÖCÜLER arasında meydan muharebesi daha başlamamış. Hükümet o zamanlar FETÖCÜ avına çıkmamıştı. Örgüt o zamanlar hala büyük oranda gücünü koruyordu. Polis, Asker, Bürokrasi içinde pusuda bekliyorlardı. Ben buna rağmen her türlü riski göze alarak hatta 2001 yılında bu örgüt tarafından kaçırılıp 3 gün boyunca işkence görmeme rağmen durumu basına ilettim. Doğal olarak FETÖCÜLERİN medyasından tek bir kişi bile ilgilenmedi. Diğer medya grupları da doğal olarak örgütün hışmından korktular. Bir tek cesur TÜRKİYE GAZETESİ çıktı. Ama onlarda benim anlattığım 1 saatlik röportajı kuşa çevirip 4 satırda okuyucularına servis ettiler. Tabi 4 satır röportajı okuyanlar doğal olarak hiçbir şey anlamadı. Beni de olayın göbeğinde olan asıl fail değil de oradan geçerken olaya şahit olmuş gariban vatandaş modunda aktardılar. Durum böyle olunca röportaj vermenin de kıymeti harbiyesi kalmadı.

İsteyenler için röportajın linkini aşağıda veriyorum.

MUHSİN YAZICIOĞLU DAVASI /// Erkut Ersoy : Muhsin Yazıcıoğlu ve Hrant Dink aynı ölüm listesindeydi ///

https://stratejikoperasyon.wordpress.com/2014/04/03/muhsin-yazicioglu-davasi-erkut-ersoy-muhsin-yazicioglu-ve-hrant-dink-ayni-olum-listesindey-di/

İLGİLİ HABERİN ORJİNALİ : http://www.turkiyegazetesi.com.tr/gundem/125030.aspx

Peki…

Röportajda aktarılmayanlar neydi diye soracak olursanız onu da kısaca aktarayım.

Daha önceki yazımdan hatırlayanlar bilirler, ben FETÖ ÖRGÜTÜ’nün ilgi alanına 2001 yılında girdim. Bu tarihlerde devlet için bazı istihbari faaliyetlerim vardı. Ne gibi faaliyetlerim olduğunu uzun uzadıya anlatmayacağım. İsteyenler Ergenekon İddianamesini ve delil klasörlerini inceleyebilirler.

İLGİLİ HABER LİNKİ AŞAĞIDADIR.

ÖZEL DOSYA : 17.05.2006 DANIŞTAY SALDIRISININ (ALPASLAN ARSLAN) FAİLİ FETÖ ÖRGÜTÜ’DÜR /// İŞTE DELİLLERİ ///

http://www.ozelburoistihbarat.com/ozel-dosyalar/ozel-dosya-17-05-2006-danistay-saldirisinin-alpaslan-arslan-faili-feto-orgutu-643

Örgüt önce kibarca kendileri için çalışmayı teklif etti, red ettim. Daha sonra örgüt beni kaçırarak 3 gün boyunca işkence yaptı. Ama istedikleri cevabı vermekte direndiğim için uzatmadılar ve öldürmeden bıraktılar. Anlaşılan ölüm işlerine yaramıyordu. Bu süreçte sürekli 7/24 hassas kontrole tabi tutuldum. Ara sıra e-posta mesajı atıp beni bazı operasyonlarda kullanacaklarını, hazır beklememi, kabul etmez isem ve bunu herhangi bir yada birileri ile paylaşırsam beni ve ailemi yok edeceklerini söylediler. Aynı Danıştay saldırısında kullandıkları Alparslan Aslan gibi, yada Zirve Katliamını yapan Emre Günaydın gibi, yada Hrant Dink’i öldüren Ogün Samast yada Rus Büyükelçi Karlov’u öldüren Mevlüt Mert Altıntaş gibi. Örgütün tetikçi tarlasında hasatını bekleyen çok sayıda aday bulunuyor. Halen de durum böyledir.

Aileme bir şey yapacaklarını çok iyi bildiğim için sesimi çıkaramadım. Savcılığa da gidemedim. Sadece MİT İSTANBUL BÖLGE BAŞKANLIĞI’na 2 sayfalık bir not ile bilgi verdim ama önlem alınmadı. Bu örgüt boşa konuşmaz. Eğer tehdit ediyorsa gereğini yapar. Çünkü ellerinde her türlü imkan, lojistik destek, tetikçi, maske, para, yardım ve yaltakçı, uluslararası destek ne ararsanız vardır. Son derece ciddiye alınması gereken bir örgüt olduğunu kamuoyu yeni yeni kavrıyor. Ama ben o zamanlar bu örgütün bir ahtapotun kolları gibi her yanı sardığına emin oldum. İletebildiğim her yere iletmeye çalıştım.

Özellikle çok pahalı olan ÇOK GİZLİ UYDU HABERLEŞME SİSTEMLERİ’ne bile erişimlerinin olması bu örgütün CIA yada onunda üstünde bir ÜST AKIL / KÜRESEL GÜÇ tarafından taşeron olarak kullanıldığını anlamama yetti. Gücümün çok üzerinde savaşamayacağım bir yapı ile karşı karşıyaydım ve tek çarem dediklerini yapacakmış gibi hareket etmekti. Anladığım kadarı ile benim ile ilgili planları beni rezervde tutup bazı ses getirecek suikast eylemlerinde tetikçi olarak kullanmaktı ancak bu talimat uzun süre gelmedi. Son mesaj attıklarında bana bir liste gönderdiler ve içlerinden tanıdığım ve birebir görüştüğüm kişiler olup olmadığını sordular. Hiçbiri ile birebir görüşmem olmadığını cevaben gönderdim.

Bu yazışmalarımı ileride başıma bir şey gelirse diye hard diskimde silmeden muhafaza ediyordum ama ne hikmetse Ergenekon davasından tutuklandığım esnada kullandığım tüm hard diskler delil klasörüne resmi olarak kaydolduğu halde istihbari faaliyetlerimle ilgili tuttuğum tüm arşivim ve yazışmalarımın olduğu hard disk delil klasörüne kaydedilmedi. FETÖCÜ İSTİHBARAT DAİRE BAŞKANI Ramazan Akyürek ve ekibi tarafından alıkonuldu ve halen akibeti hakkında hiç kimsenin bir bilgisi bulunmuyor.

Bu listede Alevi, Sünni ve Yahudi din ve kanaat önderleri, bir takım AKP ve diğer partilerden siyasetçiler, bazı bürokratlar, Milletvekilleri, bazı Gazeteciler olmak üzere kalabalık bir listeydi. İçlerinde merhum Hrant Dink ve Muhsin Yazıcıoğlu’da vardı. Sayısını hatırlayamıyorum. Liste gelince beni bu liste içinden birilerine suikast düzenlettireceklerini anladım. Tek çarem ya yurt dışına çıkmaktı yada ikametimi başka bir ile almaktı. Yurt dışına çıkma imkanım o dönem için yoktu ben de Düzce’ye taşınarak kendimce bu sorundan kurtulmaya karar verdim. Ancak orada da hassas kontrol devam etti. Tahminlerime göre beni tetikçi olarak kullanmaktan vazgeçip başka bir amaç ile kullanmaya karar verdiler. Yada benim bilmediğim başka planları vardı. Bunu bu küresel gücün derin merkezi bir gün ifşa olursa umarım öğrenirim. Yada her zaman olduğu gibi tarihin tozlu raflarında beklemeye devam edecektir.

2008 yılının Ocak ayına kadar göz hapsi ve hassas kontrol devam ettirildi. Ancak sanıyorum benimle ilgili operasyonel planları ya birileri tarafından durduruldu yada yukarılarda bir yerlerde uygun bulunmadı (Nedendir bilemiyorum) beni de meşhur Ergenekon tiyatrosuna figüran yaptılar. Tutuklayıp pasifize etmeyi herhalde daha uygun görmüş olacaklar ki böyle bir tasarrufta bulundular. Belki onlar için robot bir tetikçi profiline çok uygun değildim, belki de bilmediğim başka bir sebebi vardır.

Ama tek bildiğim benimle beraber ülkenin onlarca aydını, askeri, polisi, gazetecisi, milletvekili, bürokratı bu tiyatroda benimle aynı akibeti paylaştılar. Ondan sonrası malum hikaye. Silivri Dinlenme Tesislerinde 3 yıl 1 haftalık hapis hayatı, ardından 11 sene 15 günlük mahkumiyet kararı süreci yaşadım. Allahtan hükümet ile örgüt menfaat çatışmasına girdiler ki biz de bu çatışmadan sıyrılıp hayatımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz. Ama bu menfaat çatışması ne kadar sürer bilemiyorum. Gün gelir savaşan taraflar tekrar barış çubuğu içerse belki bize yine Silivri yolları çıkabilir.

Değerli okuyucular, bunu neden anlatıp zamanınızı çaldım. Kısaca onu da izah edeyim.

Burada bahsedilen örgüt alnı secdeye değen mütedeyyin vatandaşlardan oluşmuyor. Bugün gelinen noktada tüm vatandaşlarımız bunu çok iyi anlamıştır umarım. Bu örgüt ABD ve AVRUPA istihbarat servisleri için maymuncuk yani anahtar görevi üstlenen bir casusluk şebekesidir. Ellerindeki teknik imkan ve kabiliyet bugün MİT’te dahi yoktur. Buna emin olabilirsiniz. Yeri geldiğinde örgüt, küresel güçleri, küresel güçlerde örgütü kullanıyor. Ancak küresel güçlerin Ortadoğu planlarında önemli bir yeri var. Bu nedenle bu planlar devam ettiği müddetçe bu işbirliği devam edecektir.

Bu nedenle tüm vatandaşlarımızın Sayın Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı MİLLİ SEFERBERLİĞE iştiraki son derece önemlidir. Bugün gerekli önlemler alınmaz ise küresel güçlerin elinde sömürge olmaktan öteye geçemeyiz. Kemalisti, AKP’lisi, CHP’lisi, MHP’lisi demeden bu ortak düşmana karşı birlik olmalıyız. Her ne kadar siyasi düşünceler farklı olsa da ülke menfaatleri için bunu düşmanı defedene kadar rafa kaldırmalıyız. KANDIRILMAYA İZİN VERMEDEN, DOLMUŞA VE TUZAKLARA DÜŞMEDEN, Ergenekon ve Balyoz gibi hatalar yapmadan akılcı politika ve stratejilerle hareket etmeliyiz. Çünkü bu ordunun silahlı kuvvetlerini ve dinamik gücünü felç ederseniz yarın para verseniz de kimse size paralı askerlik yapmaz.

Yazdıklarımı okuma zahmetine katlandığınız ve zaman ayırdığınız için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.

Erkut Ersoy

İstihbarat Uzmanı

ÖZEL BÜRO GRUBU

ÖNEMLİ !!! — TELEGRAM mağduru iseniz size yardımcı olmamız için lütfen bizimle iletişime geçin !!!! — ÖNEMLİ !!!


Değerli Yurtseverler;

Sizlere dünyada geçerli ve halen kullanılan yada kullanılmak üzere üzerinde çalışmaları devam eden bir çok proje hakkında bilgi vermeye çalışıyoruz.

Bunlar arasında aşağıda bahsettiğimiz bir çok teknoloji de mevcut.

BAZILARI ŞUNLAR

Echelon & Cornivera,Enfopol,DIG-INT, MicroWave,

SIG-NET, SIG-INT, HUMINT, Agent Network, OSINT,IMINT, MASINT,

ECHELON & Carnivera & Promis & Dig-Int & KEYSMART

EDG : Elektro Manyetik Dinleme,Tempest,TETRA, QEEG

Uzaktan Zihin Kontrolü, NöroPsikolojik Checkup ve Zihin Haritalama,

Uydu haberleşme sistemleri, Project L.U.C.I.D.,UKUSA,

Dijital iletişim, GPS & GPRS sistemleri,

Elektro-Manyetik istihbarat sistemleri,

İstihbarat iletim ürünleri, Askeri istihbarat teknolojisi,

Mind Control / Zihin kontrol teknolojisi ve kullanım alanları,

Ama özellikle HASSAS KONTROL çalışmaları üzerinde duruyoruz.

Bu konuda geçmişteki uygulamaları ve günümüzdeki gelişimi hakkında detaylı paylaşımlar yapıyoruz.

Öncelikli hedefimiz ilk etapta Türkiye’de daha ileriki zamanlarda da Dünya üzerinde bu teknolojinin mağduru olmuş vatandaşlarımıza yada mağduru olduğunu iddia edenlere;

1. Gerekli Tıbbi desteği,

2. Gerekli Hukuki desteği,

3. Gerekli Adli/Polis desteği , Sağlamaktır.

Eğer grup içerisinde, HASSAS KONTROL & Telegram Teknolojisi mağduru olan yada mağdur olduğunu iddia eden üyelerimiz varsa kendilerine gerekli desteği verebilmemiz için lütfen bizimle acilen irtibat kursunlar. Rehberlik ve Danışmanlık hizmetlerimiz ücretsizdir. Mağdurlar sadece profesyonel bir hizmet talep ederse bedelini ödemekle yükümlüdür.

İrtibat E-Posta : Ozel.Buro

BU KONUDA BİLGİ SAHİBİ OLMAYANLAR İÇİN BAZI DÖKÜMANLARI EK’TE GÖNDERİYORUZ.

LÜTFEN İNCELEYİNİZ !

ÖZEL BÜRO GRUBU

[status draft]

CIA ve Tavistock nsan likileri Enstits.pdf

Cold War Nonconsensual Experiments.pdf

DNCE KONTROLU VE PSKOLOJK HAREKAT.pdf

Human Perception FINAL.pdf

INFRASOUND FROM WIND TURBINES – FACT, FICTION OR DECEPTION.pdf

NSA GZL OPERASYONLAR.pdf

TELEGRAM.pdf

THE TACTICAL TOPOGRAPHY OF STALKING VICTIMIZATION AND MANAGEMENT.pdf

TOP SECRET —- 1977 ABD SENATO TOPLANTISI —- KONU … MK ULTRA.pdf

DUYURU : MK ULTRA MAĞDURLARI İÇİN GİYİLEBİLİR NANO TEKNOLOJİK ANTİ KORUYUCU ÜRÜNLERİ DİKKATİNİZE SUNUYORUZ /// BAŞ/BOYUN ve VÜCUT İÇİN


Değerli Yurtseverler,

Elimizdeki tüm imkanlarla MK ULTRA & TELEGRAM teknolojisi hakkında tüm kaynakları tarayarak (resmi belgeler dahil) edindiğimiz bilgi ve bulguları sizlerle paylaşıyoruz. Aynı zamanda çözüm önerilerimizi de bu kapsamda mağdur olduğunu iddia eden tüm vatandaşlarımızla paylaşıyoruz.

ÖZEL BÜRO İSTİHBARAT GRUBU, bu konu yani bu teknoloji ULUSAL GÜVENLİĞİ ilgilendirdiği için konuya dahil olmuş durumda.

2001 yılından itibaren tüm iddiaları kapsamlı olarak araştırıyoruz. Elimizden geldiğince bilgimiz dahilinde tüm mağdurlara 7/24 ücretsiz olarak REHBERLİK VE DANIŞMANLIK HİZMETİ veriyoruz. Aynı zamanda MK ULTRA & TELEGRAM GOOGLE MAIL GRUBU’muz (Şu anda 270 mağdur üye bulunuyor), FACEBOOK GRUBUMUZ (Şu anda 1,360 takipçi bulunuyor) ve WHATSAPP LİSTE’miz (Şu anda 35 mağdur üye bulunuyor) üzerinden bu teknolojiye dair güncel haber ve bilgileri ve çözüm önerilerimizi paylaşıyoruz. Mağdurların kendi aralarında tartışabilmelerini ve sohbet etmelerini temin ediyoruz.

1. Eğer, tarafımıza başvuran ve mağdur olduğunu iddia eden kişi, istihbarat kurumlarının kendisi hakkında teknik takip uygulaması yaptığını düşünüyorsa, talep etmesi halinde cüzi bir ücret mukabilinde Avukat aracılığı ile Savcılık Dilekçesinin hazırlanmasını sağlıyoruz. BİLGİ EDİNME KANUNU tüm Türk Vatandaşlarının yararlanabildiği bir kanundur. İsteyen vatandaşımız, bu kanun çerçevesinde resmi kurumlara, kendisini ilgilendiren kanuni bir durum hakkında soru sorma hakkına sahiptir.

2. Ayrıca, ABD’den ithal izni aldığımız DEFENDER CİHAZI’nı talep eden tüm mağdurlar için ithal edebiliyoruz. Bu cihaz sadece MK ULTRA & TELEGRAM MAĞDURLARI için üretilmiş, nano teknolojik özel bir üründür. ABD satış fiyatı 495 USD’dir. (Kargo bedeli 39 USD’dir). Talep eden mağdurlar için toplam 534 USD’ye getirtebiliyoruz. Ne işe yaradığı hakkında bilgi almak isterseniz lütfen BURAYA tıklayınız.

3. Yine ayrıca, ABD’li bir nano teknoloji firmasının MK ULTRA & TELEGRAM MAĞDURLARI için ürettiği giyilebilen, ELF ve radyasyon geçirmeyen özel giysi ve şapkaları da talep edilmesi halinde ithal edebiliyoruz.

4. Detaylar aşağıda linki bulunan PDF dökümanlarındadır.

İNDİRME LİNKİ : BAŞ/BOYUN İÇİN NANO TEKNOLOJİK GİYİLEBİLİR ANTİ WAVE KORUYUCU – BURAYA TIKLAYIN.

İNDİRME LİNKİ : VÜCUT İÇİN NANO TEKNOLOJİK GİYİLEBİLİR ANTİ WAVE KORUYUCU – BURAYA TIKLAYIN.

İNDİRME LİNKİ : NANO TEKNOLOJİK GİYİLEBİLİR ANTİ WAVE KORUYUCUFİYAT LİSTELERİ – BURAYA TIKLAYIN.

DUYURU : OXFORD INSTITUTE İNGİLİZCE EĞİTİM SETİ HİZMETİNİZE SUNULDU – KARİYERİNİZ ÖN EMLİDİR !!!!


ÖNEMLİ NOT : Değerli üyelerimiz, sizlere sunduğumuz sosyal medya, blog ve mail grubu bilgilendirme çalışmalarının elbette ki bir maliyeti var. Ancak biz hizmetlerimizin sizlere ÜCRETSİZ ulaşması için bloğumuzu ve mail grubumuzu ücretli abonelik sistemine geçirmedik. Tüm paylaşımlar 1 adet mail adresi ve interneti olan herkese açık durumdadır ve ücretsizdir. Masraflarımızı ise sizlere fayda sağlayacağını düşündüğümüz konuları sunarak karşılamayı amaçladık. Bu eğitim seti ile de İngilizce bilmeyenler ama hızlı bir şekilde öğrenmek isteyenler için bir kapı araladık. Böylece satın alacaklar hem kariyerleri için faydalı bir kaynak edinmiş olacak hem de buradan kalacak cüzi miktarda para ile ÖZEL BÜRO İSTİHBARAT GRUBU’nun masraflarının karşılanmasına katkıda bulunmuş olacaklar. Diğer konularda çıkardığımız KAYNAK CD ve DVD’lerini www.ozelburoistihbarat.com sitemizden görebilirsiniz.

— KOLAY İNGİLİZCE VCD EĞİTİM SETİ —

İngilizce Oxford – Institute Dil Eğitimi CD Seti – 10 CD-ROM – 199 TL

İngilizce’yi hiç bilmeyenler ve İngilizcesini geliştirmek isteyenler !!!

İşte size bulunmaz bir fırsat. Bu setle, İngilizce’yi detaylı olarak öğrenebilirsiniz. 10 CD-ROM dan oluşan bu set tam size göre …Bu setin en önemli özelliği sınıf ortamında ve ögretmen anlatımıyla olmasıdır.. Anlatım dili Türkçe’dir.. Öğrenci bu seti almakla birlikte kursta alacağı tüm bilgileri, 4 farklı eğitmenden alınan bir eğitim ile evine taşımış olur. Öğrencilerin en büyük sorunu olan kelime telaffuz problemlerini de bir İngiliz eğitmen (native speaker) tarafından doğru ve akıcı şekilde öğrenerek aşar.

Oxford Dil Enstitüsüne bağlı dilbilimcileri tarafından hazırlanan İngilizce ögrenim seti sayesinde, İngilizce’yi çok daha kolay öğrenecek, konuları çabuk kavrayacak, okuma-yazma ve dinleme yetilerinizi geliştirip, gramerinizi güçlendireceksiniz.

Böylelikle yabancı bir dili çaba harcadığınızın farkında bile olmadan çabucak ve rahatlıkla öğrenmenin keyfini yaşayaksınız.

10 CD-ROM Paketi içinde tam 9 Ders Anlatımı VCDsi ve içinde 2 farklı Sözlüğün bulunduğu Sözlük CDsi yer almaktadır.

* Bu ürün sadece bilgisayarda çalışacak şekilde hazırlanmıştır.

* Ürünü alan tüm müşterilerimize 500 bin kelimelik Oxford Dictionary İngilizce- Türkçe CD Sözlük hediyemizdir.

CD İÇERİKLERİ :

– Anlatım dili – Türkçe

– 60 dakikalık 9 Görüntülü Video Ders

– Toplam 9 SAAT EĞİTİM

– Öğretmen Anlatımlı

– Sınıf Ortamında

– İNGİLİZE GRAMER – KELİME VE UYGULAMA EĞİTİMLERİ

İNGİLİZCE EĞİTİM SETİ – SİPARİŞ BİLGİLERİ :

– Ürünü sipariş edeceklerin aşağıdaki hesaba 199 TL havale ettikten sonra, ozel-buro adresimize İSİM SOYAD, AÇIK ADRES ve CEP TELEFON NO’larını bildirmeleri rica olunur. Açıklama kısmına ise İNGİLİZCE EĞİTİM SETİ ÖDEMESİ yazılması gerekiyor. Havale ulaşır ulaşmaz DVD ilgili adrese kurye ile gönderilecektir.

ZİRAAT BANKASI AKÇAKOCA DÜZCE ŞUBESİ HESAP NO : 0318-62940443-5001 /// İBAN NO :TR130001000318629404435001

– Ürünün adresinize teslim süresi en geç 5 gündür. Normal kurye ulaşım süresi budur. Daha uzak mesafelere 1,5 – 2 hafta içinde ulaşabilir. Yurt dışı ulaşım süresi ise 3 hafta ile 5 hafta arasıdır.

ÖZEL DOSYA : FETÖ ÖRGÜTÜNÜN ROBOTİK TETİKÇİLERİ CIA’NİN KONTROLÜNDE OPERASYON YAPIYOR /// TETİKÇİ ADAYINDAN AÇIKLAMALAR


Değerli Yurtseverler Merhaba;

Şu anda en popüler konu sanıyorum Fetullah Gülen ve Paralel Devlet’tir. Hangi gazeteyi hangi dergiyi açarsanız açın karşınıza mutlaka iki cephenin birbirlerine yönelttiği salvo ateşini okuyorsunuz. AKP hükümeti Fetullahçıları PARALEL DEVLET olmakla, Fetullahçılar ise AKP’lileri Faşist ve Anti-Demokrat olmakla suçluyor. Gerçi artık ses çıkaracak Fetullahçı Medyada kalmadı. Kalanların yarısı içerde yarısı CIA’nin korumasında ABD’de ve Avrupa’da. Özellikle taraflardan, Emre Uslu, Önder Aytaç, Süleyman Özışık, Ergün Güler, Nazlı Ilıcak, Abdurrahim Dilipak, Adem Yavuz Arslan, Bekir Hazar, Cem Küçük ve daha bilumum yazarlar kendilerine servis edilen belgelere dayanarak cephenin sıcak ateşini attıkları çıralarla daha da korluyorlar. Fetullahçı Basın üstadları ise şimdi ABD’nin korumasında oldukları için daha da hoyratça sergiliyorlar marifetlerini.

Peki Fetullah Gülen Cemaati yıllardır kamuoyunca bilinmesine rağmen neden şimdi gündeme geldi diye sormazlar mı adama. AKPARTİ hükümeti bunun sebebini KANDIRILMALARINA bağlıyor. Kimine göre bahane, kimine göre takiyye, kimine göre ise samimi düşünceler. Gören de 7 yaşındaki çocuğa elma şekeri verip elindekini almaya çalışıyorlar sanır. Nasıl bir kandırılma ise bu, anlaşılır gibi değil.

Ben Ergenekon Operasyonu başlamadan önce de Fetullahçı Yapılanma hakkında gerek Emniyet ayağı gerek Yargı ağı gerekse diğer unsurları hakkında ilgili kurumlara bilgi verip uyarmıştım. Sadece ben de değil hemen hemen her Ergenekon Sanığı hançerini yırtarcasına bu örgütün CIA TAŞERONU olduğunu söyledi. Sadece söylemedi eldeki delilleri de sundu. Ama Ergenekon Mahkemesinin biri dışında tüm üyeleri de zaten bu örgüt adına yargılama yapıyor olunca hiç biri dikkate alınmadı doğal olarak. Şimdi çoğu içerde dört duvar arasında volta atıp, geyik muhabbeti yapıyor.

Ergenekon Operasyonunda tutuklanıp mahkemeye çıktığımda da ilk savunmamda bu konuya tekrar dikkat çektim. Hatta o zaman kimselerin bilmediği, FETULLAHÇILARIN hedefinde olan kişilere nasıl yasadışı teknik takip yapıldığını ve bu takip ile elde edilen bilgilerin nasıl şantaj haline getirildiğini, itibar suikastleri düzenlendiğini, FETÖ’nün çok sayıda uyuyan hücresinin Türkiye’de gündemi değiştirecek operasyonlar için STAND BY durumunda beklediğini taa o zamanlar 2008 yılında başlayan mahkeme kovuşturmalarında dile getirmiştim. Ama herhalde sakalım olmadığı için ciddiyetim konusunda ikna edemedim. Daha doğrusu kime ne anlatacaksın.

Tutuklayan POLİS FETÖ’cü, iddianame düzenleyen SAVCI FETÖ’cü,, yargılayan HAKİM FETÖ’cü olunca boşa kürek çekmiş olduk.

FETÖ ÖRGÜTÜ ile ilgili Ergenekon Mahkemesine de ayrıntılı olarak bilgi verdim. Dikkat edin ilk bilgi verdiğim tarih 05 Mayıs 2009.

ERGENEKON HÜKÜMLÜSÜ ERKUT ERSOY’UN 24.09.2010 TARİHLİ MAHKEME İFADESİ İNDİRME LİNKİ : https://yadi.sk/i/4mRavLe-34dkNk

Yani Ergenekon Mahkemesinin başlamasından 7 ay sonra. Daha o zamanlar bu itibar suikastleri ve yasadışı ortam dinlemeleri kamuoyu tarafından bilinmiyordu. Fetullahçı Paralel Devlet lafları ortada yoktu. Ama bakıyorum şimdi herkesin ağzına sakız olmuş, bir Fetullahçı Şebekedir, bir Paralel Devlettir, bir CIA’dir, bir KÜRESEL GÜÇ’tür gidiyor.

Baktım ki başvurduğum tüm resmi kurumlar bir boşvermişlik içinde ben de durumun ciddiyetini Basın Kurumları ile paylaşmaya karar verdim. Hükümet, FETÖ’nün çok sayıda uyuyan hücresinin (Operasyonlar için rezerv bekletilen tetikçiler) olduğunun yeni farkına vardı. Belki daha önceden birileri kulaklarına üflemiştir ama o zamanlar can ciğer kuzu sarması olduklarından muhterem hocaya bunu konduramadılar sanırım.

Bildiğiniz gibi 19.01.2007 tarihinde bir saldırı sonucu merhum Hrant Dink aramızdan ayrıldı. Bu konuda Mahkeme bazı kararlar verdi. Dava yeniden görülmeye başlandı. Bu kararlara katılırız yada katılmayız ama daha da önemlisi saldırıdan sonra geride çok önemli sorular bıraktı.

Örneğin, saldırıyı gerçekleştirenlerin arkasında örgüt var mı yada varsa hangi örgüt var gibi !

Hrant Dink davası ile ilgili aslında sorulacak çok soru var. Ama burada dikkat edilecek nokta Hrant Bey gibi tehdit edilen yada risk altında olan biri hakkında devletin neden gerekli önlemleri almak istemediği. Bence sorunun özü burada yatıyor. Devletin benzeri bir çok olayda maalesef otorite boşluğunu görüyoruz, bu boşlukta maalesef zaman zaman yabancı zaman zaman yerli aktörler tarafından dolduruluyor. Nüfuz oyunları, manipülasyonlar vesaire.

Ben bu konuda az evvel de söylediğim gibi durumun ciddiyetini anlatmak için basın kurumlarına aktarmaya karar verdim. Aşağıda, Türkiye Gazetesi ile ilgili yapmış olduğum röportaj dökümün bir bölümü bulunuyor. Röportajın yapıldığı tarih : 17 Ocak 2014. Dikkatinizi çekerim daha o zamanlar AKP hükümeti ile FETÖCÜLER arasında meydan muharebesi daha başlamamış. Hükümet o zamanlar FETÖCÜ avına çıkmamıştı. Örgüt o zamanlar hala büyük oranda gücünü koruyordu. Polis, Asker, Bürokrasi içinde pusuda bekliyorlardı. Ben buna rağmen her türlü riski göze alarak hatta 2001 yılında bu örgüt tarafından kaçırılıp 3 gün boyunca işkence görmeme rağmen durumu basına ilettim. Doğal olarak FETÖCÜLERİN medyasından tek bir kişi bile ilgilenmedi. Diğer medya grupları da doğal olarak örgütün hışmından korktular. Bir tek cesur TÜRKİYE GAZETESİ çıktı. Ama onlarda benim anlattığım 1 saatlik röportajı kuşa çevirip 4 satırda okuyucularına servis ettiler. Tabi 4 satır röportajı okuyanlar doğal olarak hiçbir şey anlamadı. Beni de olayın göbeğinde olan asıl fail değil de oradan geçerken olaya şahit olmuş gariban vatandaş modunda aktardılar. Durum böyle olunca röportaj vermenin de kıymeti harbiyesi kalmadı.

İsteyenler için röportajın linkini aşağıda veriyorum.

MUHSİN YAZICIOĞLU DAVASI /// Erkut Ersoy : Muhsin Yazıcıoğlu ve Hrant Dink aynı ölüm listesindeydi ///

https://stratejikoperasyon.wordpress.com/2014/04/03/muhsin-yazicioglu-davasi-erkut-ersoy-muhsin-yazicioglu-ve-hrant-dink-ayni-olum-listesindey-di/

İLGİLİ HABERİN ORJİNALİ : http://www.turkiyegazetesi.com.tr/gundem/125030.aspx

Peki…

Röportajda aktarılmayanlar neydi diye soracak olursanız onu da kısaca aktarayım.

Daha önceki yazımdan hatırlayanlar bilirler, ben FETÖ ÖRGÜTÜ’nün ilgi alanına 2001 yılında girdim. Bu tarihlerde devlet için bazı istihbari faaliyetlerim vardı. Ne gibi faaliyetlerim olduğunu uzun uzadıya anlatmayacağım. İsteyenler Ergenekon İddianamesini ve delil klasörlerini inceleyebilirler.

İLGİLİ HABER LİNKİ AŞAĞIDADIR.

ÖZEL DOSYA : 17.05.2006 DANIŞTAY SALDIRISININ (ALPASLAN ARSLAN) FAİLİ FETÖ ÖRGÜTÜ’DÜR /// İŞTE DELİLLERİ ///

http://www.ozelburoistihbarat.com/ozel-dosyalar/ozel-dosya-17-05-2006-danistay-saldirisinin-alpaslan-arslan-faili-feto-orgutu-643

Örgüt önce kibarca kendileri için çalışmayı teklif etti, red ettim. Daha sonra örgüt beni kaçırarak 3 gün boyunca işkence yaptı. Ama istedikleri cevabı vermekte direndiğim için uzatmadılar ve öldürmeden bıraktılar. Anlaşılan ölüm işlerine yaramıyordu. Bu süreçte sürekli 7/24 hassas kontrole tabi tutuldum. Ara sıra e-posta mesajı atıp beni bazı operasyonlarda kullanacaklarını, hazır beklememi, kabul etmez isem ve bunu herhangi bir yada birileri ile paylaşırsam beni ve ailemi yok edeceklerini söylediler. Aynı Danıştay saldırısında kullandıkları Alparslan Aslan gibi, yada Zirve Katliamını yapan Emre Günaydın gibi, yada Hrant Dink’i öldüren Ogün Samast yada Rus Büyükelçi Karlov’u öldüren Mevlüt Mert Altıntaş gibi. Örgütün tetikçi tarlasında hasatını bekleyen çok sayıda aday bulunuyor. Halen de durum böyledir.

Aileme bir şey yapacaklarını çok iyi bildiğim için sesimi çıkaramadım. Savcılığa da gidemedim. Sadece MİT İSTANBUL BÖLGE BAŞKANLIĞI’na 2 sayfalık bir not ile bilgi verdim ama önlem alınmadı. Bu örgüt boşa konuşmaz. Eğer tehdit ediyorsa gereğini yapar. Çünkü ellerinde her türlü imkan, lojistik destek, tetikçi, maske, para, yardım ve yaltakçı, uluslararası destek ne ararsanız vardır. Son derece ciddiye alınması gereken bir örgüt olduğunu kamuoyu yeni yeni kavrıyor. Ama ben o zamanlar bu örgütün bir ahtapotun kolları gibi her yanı sardığına emin oldum. İletebildiğim her yere iletmeye çalıştım.

Özellikle çok pahalı olan ÇOK GİZLİ UYDU HABERLEŞME SİSTEMLERİ’ne bile erişimlerinin olması bu örgütün CIA yada onunda üstünde bir ÜST AKIL / KÜRESEL GÜÇ tarafından taşeron olarak kullanıldığını anlamama yetti. Gücümün çok üzerinde savaşamayacağım bir yapı ile karşı karşıyaydım ve tek çarem dediklerini yapacakmış gibi hareket etmekti. Anladığım kadarı ile benim ile ilgili planları beni rezervde tutup bazı ses getirecek suikast eylemlerinde tetikçi olarak kullanmaktı ancak bu talimat uzun süre gelmedi. Son mesaj attıklarında bana bir liste gönderdiler ve içlerinden tanıdığım ve birebir görüştüğüm kişiler olup olmadığını sordular. Hiçbiri ile birebir görüşmem olmadığını cevaben gönderdim.

Bu yazışmalarımı ileride başıma bir şey gelirse diye hard diskimde silmeden muhafaza ediyordum ama ne hikmetse Ergenekon davasından tutuklandığım esnada kullandığım tüm hard diskler delil klasörüne resmi olarak kaydolduğu halde istihbari faaliyetlerimle ilgili tuttuğum tüm arşivim ve yazışmalarımın olduğu hard disk delil klasörüne kaydedilmedi. FETÖCÜ İSTİHBARAT DAİRE BAŞKANI Ramazan Akyürek ve ekibi tarafından alıkonuldu ve halen akibeti hakkında hiç kimsenin bir bilgisi bulunmuyor.

Bu listede Alevi, Sünni ve Yahudi din ve kanaat önderleri, bir takım AKP ve diğer partilerden siyasetçiler, bazı bürokratlar, Milletvekilleri, bazı Gazeteciler olmak üzere kalabalık bir listeydi. İçlerinde merhum Hrant Dink ve Muhsin Yazıcıoğlu’da vardı. Sayısını hatırlayamıyorum. Liste gelince beni bu liste içinden birilerine suikast düzenlettireceklerini anladım. Tek çarem ya yurt dışına çıkmaktı yada ikametimi başka bir ile almaktı. Yurt dışına çıkma imkanım o dönem için yoktu ben de Düzce’ye taşınarak kendimce bu sorundan kurtulmaya karar verdim. Ancak orada da hassas kontrol devam etti. Tahminlerime göre beni tetikçi olarak kullanmaktan vazgeçip başka bir amaç ile kullanmaya karar verdiler. Yada benim bilmediğim başka planları vardı. Bunu bu küresel gücün derin merkezi bir gün ifşa olursa umarım öğrenirim. Yada her zaman olduğu gibi tarihin tozlu raflarında beklemeye devam edecektir.

2008 yılının Ocak ayına kadar göz hapsi ve hassas kontrol devam ettirildi. Ancak sanıyorum benimle ilgili operasyonel planları ya birileri tarafından durduruldu yada yukarılarda bir yerlerde uygun bulunmadı (Nedendir bilemiyorum) beni de meşhur Ergenekon tiyatrosuna figüran yaptılar. Tutuklayıp pasifize etmeyi herhalde daha uygun görmüş olacaklar ki böyle bir tasarrufta bulundular. Belki onlar için robot bir tetikçi profiline çok uygun değildim, belki de bilmediğim başka bir sebebi vardır.

Ama tek bildiğim benimle beraber ülkenin onlarca aydını, askeri, polisi, gazetecisi, milletvekili, bürokratı bu tiyatroda benimle aynı akibeti paylaştılar. Ondan sonrası malum hikaye. Silivri Dinlenme Tesislerinde 3 yıl 1 haftalık hapis hayatı, ardından 11 sene 15 günlük mahkumiyet kararı süreci yaşadım. Allahtan hükümet ile örgüt menfaat çatışmasına girdiler ki biz de bu çatışmadan sıyrılıp hayatımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz. Ama bu menfaat çatışması ne kadar sürer bilemiyorum. Gün gelir savaşan taraflar tekrar barış çubuğu içerse belki bize yine Silivri yolları çıkabilir.

Değerli okuyucular, bunu neden anlatıp zamanınızı çaldım. Kısaca onu da izah edeyim.

Burada bahsedilen örgüt alnı secdeye değen mütedeyyin vatandaşlardan oluşmuyor. Bugün gelinen noktada tüm vatandaşlarımız bunu çok iyi anlamıştır umarım. Bu örgüt ABD ve AVRUPA istihbarat servisleri için maymuncuk yani anahtar görevi üstlenen bir casusluk şebekesidir. Ellerindeki teknik imkan ve kabiliyet bugün MİT’te dahi yoktur. Buna emin olabilirsiniz. Yeri geldiğinde örgüt, küresel güçleri, küresel güçlerde örgütü kullanıyor. Ancak küresel güçlerin Ortadoğu planlarında önemli bir yeri var. Bu nedenle bu planlar devam ettiği müddetçe bu işbirliği devam edecektir.

Bu nedenle tüm vatandaşlarımızın Sayın Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı MİLLİ SEFERBERLİĞE iştiraki son derece önemlidir. Bugün gerekli önlemler alınmaz ise küresel güçlerin elinde sömürge olmaktan öteye geçemeyiz. Kemalisti, AKP’lisi, CHP’lisi, MHP’lisi demeden bu ortak düşmana karşı birlik olmalıyız. Her ne kadar siyasi düşünceler farklı olsa da ülke menfaatleri için bunu düşmanı defedene kadar rafa kaldırmalıyız. KANDIRILMAYA İZİN VERMEDEN, DOLMUŞA VE TUZAKLARA DÜŞMEDEN, Ergenekon ve Balyoz gibi hatalar yapmadan akılcı politika ve stratejilerle hareket etmeliyiz. Çünkü bu ordunun silahlı kuvvetlerini ve dinamik gücünü felç ederseniz yarın para verseniz de kimse size paralı askerlik yapmaz.

Yazdıklarımı okuma zahmetine katlandığınız ve zaman ayırdığınız için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.

Erkut Ersoy

İstihbarat Uzmanı

ÖZEL BÜRO GRUBU

DUYURU : LAİKLİK VE ÇAĞDAŞ TÜRKİYE SAVAŞINDA SİZ DE NEFER OLARAK YERİNİZİ ALIN !!!!


DEĞERLİ YURTSEVERLER,

TÜRKER ERTÜRK KOMUTANIMIZIN DA DEĞİNDİĞİ GİBİ BU ÜLKEYE EN ÇOK ZARARI VERENLER AMERİKA, AVRUPA, YADA EMPERYAL GÜÇLER DEĞİL KADINI 3. SINIF VATANDAŞ OLARAK GÖREN, BİLİMİ VE ÇAĞDAŞ UYGARLIK SEVİYESİNİ ŞEYTANİ İCATLAR OLARAK GÖSTEREN DİN TÜCCARI YOBAZLARDIR. DÜNYADA NEREDE İLERLEMİŞ MEDENİYET VARSA ORADA BİLİM, UYGARLIK VE SANAT VARDIR. NEREDE KARANLIK, CEHALET, GERİ KALMIŞ MEDENİYET VARSA ORADA DA YOBAZLIK VE İRTİCA VARDIR. 100 YILLIK TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN EN BÜYÜK DÜŞMANI BUNLARDIR. GEÇMİŞTE DE ONLARDI GELECEKTE DE ONLAR OLACAK.

ELİMİZDEN GELDİĞİNCE BU KONUDA SİZLERE VİDEOLAR VE MAKALELER İLETİYORUZ. BİLGİLENMENİZE KATKI SUNMAYA ÇALIŞIYORUZ. LÜTFEN SİZ DE DUYARLILIK GÖSTERİP DAĞITIN. YAKIN GELECEKTE BİLİMSEL VE DEMOKRATİK YOLLARLA İŞ BAŞINA GELEMEYECEK BU YOBAZLAR NÜFUS ÇOĞUNLUĞUNU ELE GEÇİRİP BİR OLDU BİTTİ İLE VATANIN DEĞİŞMEZ DİNAMİKLERİNE SALDIRIP YOK EDEBİLİRLER Kİ ŞU ANDA BU SALDIRILAR SON HIZ DEVAM EDİYOR.

ATATÜRKÇÜ ÇAĞDAŞ MEDENİYET TARAFINDA OLAN HER BİREY BUNU BİR KURTULUŞ SAVAŞI OLARAK GÖRMELİ VE MÜCADELEYE KATILMALIDIR. BUGÜN BOŞVERİRSEK YARIN KARANLIK BİR DÜNYAYA UYANABİLİRİZ.

ÇAĞDAŞ BİR TÜRKİYEDE KALABİLMEK DİLEĞİ İLE HOŞÇA KALIN.

ÖZEL BÜRO İSTİHBARAT GRUBU

DUYURU : Değerli Mağdur Kardeşlerimize, MK ULTRA & TELEGRAM konusunda ÖZEL BÜRO GRUBU olarak tavsiyelerimiz


Değerli Mağdur Kardeşlerimiz,

MK ULTRA Teknolojisine maruz kalan tüm mağdurların sesi olmaya devam ediyoruz. Öncelikle size MK ULTRA & TELEGRAM teknolojisi konusunda kısaca bilgi verelim. Sonra sizler için ne gibi çözüm önerileri sunabiliriz onu yazalım. Çözüm önerilerimiz yazının sonunda yer alıyor. Bu arada bizi aramaktan çekinmeyin. Çünkü telefonumuz KRİPTOLU HABERLEŞME’ye uygun dinleme ve izleme yapılamayacak özel bir hattır. Bu telefon üzerinden görüştüğümüz tüm haberleşmeler sadece sizlerin ve bizim bilgimiz dahilinde olacak ve kesinlikle başka kişiler erişemeyecektir. Bu nedenle aramaktan çekinmeyin. Eğer aramak isterseniz telefonumuz : + 90-539-570-2295

Şimdi kısa bir bilgilendirme yapalım.

Değerli Mağdur Kardeşlerimiz,

24 Ekim 2016 Pazartesi günü EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ / İSTİHBARAT DAİRE BAŞKANLIĞI’na toplam 6 DVD’den oluşan bilgi gönderdik ve eğer bu taciz takibi teknolojisi Emniyet tarafından kullanılıyorsa kesinlikle kullanılmaması gerektiğini bir kez daha hatırlattık. Yok eğer kullanılmıyorsa bu konuda mağdurlara makul bir açıklama yapabilmek için bu sorunun araştırılarak varsa sorumlularının tespit edilmesini ve yargı önüne çıkarılmasını talep ettik. Biliyorsunuz 9 ay kadar önce de MİT MÜSTEŞARLIĞI’na aynı bilgileri gönderip uyarı vazifemizi yaptık. Ancak henüz bir geri dönüş yapılmadı. Bunu da belirtelim.

Bu konuda ki gelişmeleri sizinle paylaşmaya devam edeceğiz.

MK-Ultra Projesi Türk Vatandaşlarına mı uygulanıyor ??

TÜRKİYE’de 2000’li yıllardan bu yana belirli yerel ve yabancı istihbarat servisleri tarafından PSİKOTRONİK – ELEKTRO MANYETİK takip cihazları ile vatandaşlara yönelik yasadışı teknik takip yapılmaktadır.

Bu konunun mağduru binlerce kişi var ama ne yazık ki konunun kamuoyunca yeterince bilinmemesi yada komplo teorisi olarak görünmesi nedeniyle şikayetlerini resmi merciler dışında saklama gereği duyuyorlar. Şu anda mağdurlar dernek kurma aşamasına geldiler ve seslerini kamuoyuna duyurmaya çalışıyorlar. Yurt dışında ise on binlerce mağdur var ve bir çok sivil toplum örgütü adı altında haklarını arıyorlar.

Bunlardan birisi de ICAACT ORGANISATION. Web sitesi : http://icaact.org

MK ULTRA konusu bizce çok önemli ve dikkat edilmesi gereken bir konudur. Çünkü sadece ülkemizde bu projenin binlerce mağduru bulunuyor ve maalesef haklarını gerektiği gibi arayamıyorlar. Halbuki başta ABD olmak üzere tüm Batı dünyası bu konuya çok önem veriyor, bu konuda filmler, kitaplar, şarkılar ve klipler yayınlıyorlar.

Örneğin yakın zamanda çevrilen ve meşhur ABD’li aktör DENZEL WASHINGTON’ın oynadığı MANCHURIAN CANDIDATE (Mançurya Kobayı) ve Bruce Willis’in ve Julia Roberts’ın oynadığı CONSPIRACY THEORY (Komplo Teorisi) bunlara verilecek en iyi örneklerdir. Yine 2009 yılında çevrilen GAMER (OYUNCU) filmi örneklerden biridir.

Bu konu artık komplo teorisi olmaktan öteye gitmiştir Batı dünyası ülkeleri için. Çünkü ABD başta olmak üzere tüm dünyada ZİHİN KONTROLÜ yada orijinal adıyla MK ULTRA bir realite halini almıştır.

Örneğin OKLAHOMA BOMBACISI TIMOTHY MCVEIGH’in bir MK ULTRA MAĞDURU olabileceğini düşünür müydünüz ? Bu konuyu ABD BASINI sık sık dile getiriyor.

Yine aynı şekilde geçtiğimiz sene KONGRE ve BEYAZ SARAY’a saldıran Aaron Alexis’in bir MK ULTRA MAĞDURU olabileceğini düşünür müydünüz ?

Bu konuyu da ABD BASINI sık sık dile getiriyor.

Ancak halen maalesef ülkemizde bu projenin mağdurları ile yeterince ilgilenilmiyor. Ne resmi mercilerden yeteri kadar destek görüyorlar, ne kamuoyundan, ne basından, ne de diğer devlet bürokrasisinden. Adeta görünmez bir el mağdurların haklı mücadele sürecinde sürekli engel üzerine engel çıkarmakta. Mağdurlar ve perişan aileleri bu mücadelede yalnız bırakılmışlardır.

Biz grup olarak mağdurlara elimizden geldiği kadar destek vermeye çalışıyoruz. Onların bu anlamda seslerini kamuoyuna duyurmaları için sözcülüğünü yapmaya ve ulaşabildiğimiz tüm üst merci ve makam yetkililerine mağduriyetlerini anlatmaya çalışıyoruz ancak ERGENEKON ve BALYOZ DAVA’larının finansörü ve planlayıcısı olan Amerikan Gizli Servisleri’nin (CIA, NSA, PENTAGON) sürekli engellemeleri ile karşılaşıyoruz. Sosyal Medyada bu konuda yapmış olduğumuz tüm duyurular bu servislerin baskısı sonucunda sosyal medya (Twitter, Facebook, WordPress Bloglarımız) hesaplarımızın kapatılması ile engellendi.

Bildiğiniz gibi eski NSA çalışanı ve şu anda zorunlu olarak Rusya’da geçici olarak ikamet eden Edward Snowden’ın İngiliz Guardian Gazetesi’ne sızdırdığı belgelerde de Amerikan Gizli Servislerinin tüm dünyada global teknik takip faaliyetleri yürüttüğünü net olarak ortaya koymuştu. Google’da Edward Snowden yazdığınızda bu konudaki haberlere erişebilirsiniz.

Değerli Mağdur Kardeşlerimiz,

Biz grup olarak mağdurların şikayetlerini hem Cumhurbaşkanlığı’na hem İç İşleri Bakanlığı’na hem de TBMM’ye ilettik ve çözüm getirmelerini talep ettik. Ancak, halen ne mağdurları dinlediler ne de şikayetleri değerlendirdiler. TBMM’ye göndermiş olduğumuz dilekçe ise red edildi. Adeta görünmez bir ambargo uygulanıyor.

Peki, sırası gelmişken bilmeyenler için kısaca MK ULTRA’yı anlatalım.

MK ULTRA NEDİR ? TARİHSEL BAKIŞ AÇISI İLE İNCELEYELİM

1950-1960 arasında Amerikan Merkezi Haberalma Teşkilatı (CIA) altında görev alan Bilimsel İstihbarat Birimi (SID), "zihin kontrolü" ve insanların davranışsal mühendisliği üzerine birçok deney yapmıştır. Bunların hepsi önemli veriler elde edilmesini sağlasa da, tamamı başarısızlıkla sonuçlanmıştır; hatta bazıları, denekler üzerinde ciddi psikolojik sorunlar yaratmıştır. MK-Ultra Projesi, bu deneylerin genel adı olarak bilinmektedir. Proje kapsamında sayısız yasadışı deney yapmışmış ve suç işlenmiştir. 1953’te yasal olarak tanınmamaya başlanan programın 1964’te alanı daraltılmış, 1967’de iyice yavaşlatılmış ve 1973’te tamamen durdurulmuştur. Deneyler süresince denekler özellikle Liserjik Asit Dietilamid (LSD) gibi halüsinojenlerin aşırı dozda kullanılmak haricinde hipnoz, duyusal yetersizlikler, izolasyon, sözel ve cinsel istismar ve hatta işkence gibi yöntemlere maruz kalmıştır.

44’ü üniversite olmak üzere toplamda 80 enstitünün ortak olarak yürüttüğü bu projede, CIA’in toplam bütçesinin %6’sı kullanılmıştır. Uzun bir süre gizli tutulmaya çalışılan bu proje, 1977 senesinde Bilgilendirilme Özgürlüğü Yasası’nın çıkarılmasıyla toplamda 20.000 belgenin açığa çıkarılması sayesinde öğrenilmiştir. Temmuz 2001’de ise deneylerle ilgili gizli kalmış tüm bilgiler halka arz edilmiştir.

Deneyler süresince sayısız alanda araştırma yapılmış, insan ve diğer hayvan denekler üzerinde yasadışı, bilimdışı ve akıldışı sayısız uygulamada bulunulmuştur. Örneğin sorgulamaların kolaylaştırılması için geliştirilmeye çalışılan dürüstlük hapı sırasında birçok hayvan ve insana sayısız halüsinojen madde ve diğer kimyasallar verilmiştir.

1955’te yazılmış bir belgede, deneylerin amaçları şu şekilde sıralanmaktadır:

1. Halkın gözünden düşülmesine neden olacak kadar mantıksız düşünmeyi ve düşüncesizliği tetikleyen maddelerin geliştirilmesi.

2. Mantıklama ve algılama süreçlerini yavaşlatan maddelerin geliştirilmesi.

3. Kullanıcının daha hızlı veya yavaş yaşlanmasına neden olacak maddelerin geliştirilmesi.

4. Alkolün etkilerini tamamen silecek bir ilacın geliştirilmesi.

5. Kamuflaj ve taktik amaçlı, bilinen hastalıkların tüm belirtilerini yaratan; ancak istendiği zaman durdurulup bu etkilerin geri dönebilmesine neden olan ilaçların geliştirilmesi.

6. Geçici veya kalıcı beyin hasarı ve hafıza kaybı sağlayan ilaçların geliştirilmesi.

7. Baskı, işkence ve hayati ihtiyaçlara olan direnci arttırıcı ilaçların geliştirilmesi.

8. Kullananın o anda ve öncesinde olan olayları kalıcı ya da geçici olarak unutmasına neden olacak maddelerin geliştirilmesi.

9. Şok ve kafa karışıklığını geçici ya da kalıcı, kısa ya da uzun vadede yaratabilecek maddelerin ve fiziksel yöntemlerin geliştirilmesi.

10.Bacakların felç olması veya akut kan yetmezliği gibi fiziksel yetersizlikleri anlık olarak yaratabilecek ilaçların geliştirilmesi.

11.Vücutta su kabarcıkları yaratabilecek kimyasalların geliştirilmesi.

12.Bireyin davranışlarını, arzu edilen bir diğer bireye bağımlı kılacak şekilde değiştirecek ilaçların geliştirilmesi.

13.Sorgulama mekanizmalarını iptal edecek, mantıksal düşünmeyi engelleyecek ilaçların geliştirilmesi.

14.Hırsı azaltacak ve genel çalışma verimliliğini düşürecek ilaçların geliştirilmesi.

15.Görüş, duyma, vb. duyusal becerileri köreltecek ilaçların geliştirilmesi.

16.Sonrasında kalıcı hafıza kaybı yaratan, ani bayıltma işlemini yapabilecek ve yiyeceklere, içeceklere, havaya karıştırılabilecek bir ilaç geliştirilmesi.

17.Belirli bir fiziksel aktivitenin yapılmasını tamamen engelleyecek bir ilacın geliştirilmesi.

Tüm bunları test etmek ve geliştirebilmek için CIA deneylerinde yüksek dozda LSD, barbiturat IV, amfetamin IV, temazepam, eroin, morfin, MDMA, meskalin, psilocybin, scopolamin, marijuana, alkol, sodyum pentotal ve ergin gibi sayısız bağımlılık yapıcı, halüsinojen ve uyuşturucu madde kullanmıştır. Denek olaraksa zihinsel hastalıklı olan insanlar, mahkumlar, ilaç bağımlıları ve fahişeler kullanılmış, bunlar durumları veya mesleklerinden ötürü tehdit edilerek karşı koymaları engellenmiştir. Deneyde görev alan bir memur, şu sözleri sarf etmektedir:

"Deneylerde, bize karşı koyamayacak herkesi kullandık."

Amerika’da patlak veren Watergate skandalı sırasında MK-Ultra’ya ait tüm belgelerin yok edilmesi emredilmiş ve 20.000 belge haricinde kalan hepsi yok edilmiştir. Bu yüzden MK-Ultra’nın tüm detaylarını bilmek imkansızdır. Ancak var olan belgelerden bile, deneyler sırasında onlarca deneğin öldüğü, birçoğunun suikaste kurban edildiği, bazılarının ise eskiden var olmayan zihinsel sorunlar geliştirdiği bilinmektedir ve belgelenmiştir. Milyonlarca dolarlık projenin sadece bir ayağı olan Pont-Saint-Espirit ayağında meydana gelen deneysel hatalardan ötürü 32 denek akıl hastanesine kaldırılmış ve en az 7 denek ölmüştür.

Deneyler, tamamen gerçek olmakla birlikte, belgelerin eksik olmasından ötürü günümüzün bilimdışı komplo teorisyenlerinin en sevdiği alanlardan biri olmaktadır. Bu gibi şahıslar, bu deneylerin bir deneği olan Sirhan Sirhan isimli katilin, John F. Kennedy’i bu deneylerin etkisi altında öldürdüğünü iddia etmektedirler. Sirhan’ın, bu deneylerdeki metotlarca kontrol edildiğini ileri sürmektedirler. Bunun gibi sayısız ispatsız argümanı bulmak mümkündür. İBDA-C ÖRGÜTÜ lideri Salih Mirzabeyoğlu’nun durumu buna en iyi örnektir.

Kimi zaman "abartılı" gelebilecek politik ve bilimsel deneyler zaman zaman gerçekten de uygulanabilmektedir. Önemli olan, bu deneylerin gerçek yapısını anlayabilmek ve insanların merak duygusundan prim yapan komplo teorisyenlerinin saçmalıklarına izin vermemektir.

Eğer bu konuda devlet yetkilileri bir an önce kamuoyuna tüm çıplaklığı ile tatminkar bir açıklama yapmaz ise Savcılık makamlarının önü “BANA DEVLET ZİHİN KONTROLÜ UYGULUYOR” diyenlerle dolmaya devam edecektir. Sadece 2015-2016 arası tarafımıza başvurma cesareti gösteren 475 mağdur (Olduğunu iddia eden) kişi bulunuyor ve bu sayıya her gün yenileri ekleniyor. Devlet suskun kaldıkça devlet üzerine komplo teorilerinde artış olması kaçınılmazdır. Bu sebeple bu konuda ivedi bir kamuoyu açıklaması beklediğimizi bir kez daha yineleyelim.

Devlet her yönü ile vatandaşının beden ve fizik güvenliğini korumakla mükelleftir. Eğer devlet yetkilileri gerekli açıklamayı yapmaz ise ya da bu konuda kapsamlı bir soruşturma başlatmaz ise mağdurların iddia ettiği DEVLETİN SIRADAN KİŞİLERE KARŞI İSTİHBARİ TAKİP ve TACİZ TEKNOLOJİSİ kullandığı yönündeki tezler gerçeklik kazanacaktır. Bu da devlete karşı çok ciddi tazminat davalarının açılması anlamına geliyor.

Burada devlet ve yöneticileri bir sınav veriyor. FAŞİST POLİS DEVLETİ MİYİZ ? YOKSA DEMOKRATİK HUKUK DEVLETİ Mİ ? BUNU DEVLETİN KONUDAKİ TAVRI VE TASARRUFLARI BELİRLEYECEKTİR.

Değerli Mağdur Kardeşlerimiz,

MK Ultra fenomen bir teknolojidir ve resmi makamlar nezdinde ne kabul edilmektedir, ne de red edilmektedir. Bu nedenle biz bu teknolojiyi FENOMEN olarak adlandırıyoruz. Ancak fenomen olması, olmadığı yada uygulanmadığı anlamına gelmiyor. Biz de sabır ve inatla bu konuda araştırma ve soruşturmalar yürütüyor ve çözüm önerilerini araştırıyor ve bulduğumuz en optimum çözümleri de tarafımıza başvuran mağdurlara sunuyoruz.

Sizlere de birkaç tavsiyemiz var.

1. Öncelikle durumunuz ile ilgili yani hakkınızda bir teknik takip kararı olup olmadığının tespitinin yapılması gerekiyor.Nerede ikamet ediyorsanız bu tespitin orada yapılması lazım. Bunun için Avukatınızın eğer yoksa bizim temin edeceğimiz bir Avukatın kapsamlı bir dilekçe hazırlaması ve dilekçeyi eğer yurt dışında yaşıyorsanız o dile yada İngilizce diline tercüme edilmesi gerekiyor. Bu işlemin ardından dilekçe, Avukat aracılığı ile yurt içi veya yurt dışındaki adresinize gönderilecektir 1 adet DVD içerisinde. Siz sadece gelen DVD’yi (İçerisinde MK ULTRA ile ilgili aydınlatıcı içerikte yazı, makale ve videolar bulunuyor) bulunduğunuz bölgedeki Savcılığa teslim edeceksiniz. Yalnız eğer yurt dışında ki bir Savcılığa verecekseniz mutlaka Savcının anlayacağı bir dilde tercüme edilmiş olmasına dikkat edin. Konu zaten karışık, bir de Savcının anlamayacağı bir dilde dilekçe verirseniz işlem görmeden çöpe atılması yüksek ihtimaldir. Daha sonra Savcılık gerekli çalışmayı yapıp sizi bilgilendirecektir. Bu prosedürü uygulamanız çok önemli. Bu konuda Avukatınız varsa size yardımcı olabilir, eğer yoksa grubumuzun Avukatı sadece 500 TL’lik bir ücret karşılığında dilekçenizin yazılmasında size yardımcı olabilir. Tercüme gerekmesi halinde o da ayrıca ücretlendirilecektir.

2. İkinci olarak baş ve boyun bölgenizin Telegram tacizi etkisinden korunması gerekiyor. Çünkü Telegram teknolojisinde birinci hedef kurbanın baş ve boyun bölgesidir. Uydu üzerinden gönderilen ELF/RF dalgaları kurbanın baş ve boyun bölgesine ulaştıktan sonra, kurbanın görsel ve işitsel korteksi, tacizciler tarafından kontrol altına alınır ve bu şekilde hassas kontrol uygulaması başlatılır. Bu nedenle kurbanın öncelikle bu bölgeyi kontrol edilemeyecek şekilde koruması gerekiyor. ÖZEL BÜRO GRUBU olarak Amerika Birleşik Devletleri’nden DEFENDER adı verilen bir cihaz ithal ediyoruz. Bu cihazın işlevi şu. Kurban bu cihazı 7/24 bir kolye gibi üzerinde taşımalı ve cihaz ten ile temas etmelidir. Böylece cihaz açıkken uydu üzerinden gönderilen taciz dalgaları bu cihaz tarafından bir paratoner gibi emiliyor ve gelen kontrol frekansının baş ve boyun bölgesine erişmesini engelliyor. Cihazın en az 1 sene boyunca kesintisiz kullanımı öneriliyor. Size de bu cihazdan bir adet getirtebiliriz. Cihazın ABD satış fiyatı 534 dolardır. Türk lirasına çevirdiğimizde 2,004 TL yapıyor. (Dolar Kuru 05.02.2017 itibariyle 3,7545 TL). Elimizde şu anda 0 hiç kullanılmamış 1 adet Defender mevcut. Ayrıca ambalajı açılmamış 1’er adet 2. ElHOME DEFENDER + PERSONEL DEFENDER’da bulunuyor.

3. Üçüncü olarak DEFENDER cihazı ile beraber baş ve boyun bölgenizin korumasına destek olarak JAMMER’da kullanmanızda fayda bulunuyor. Çünkü hassas kontrolü uygulayanlar 2 frekansı da etkin olarak kullanabilirler. Teorik olarak bu mümkün. Ağırlıklı olarak ELF radyo frekansını kullansalar da zaman ve mekan durumuna göre CEP TELEFONU frekansları üzerinden de kontrol yapabilirler. DEFENDER cihazı cep telefonu frekansı için bir koruma sağlamıyor. Bu korumayı sağlamak için kapsamlı bir JAMMER bulundurmanız gerekmektedir. ÖZEL BÜRO GRUBU olarak mağdurlar için sivillere satışı yasal olan en kapsamlı Jammer modellerini getirip mağdurların hizmetine sunuyoruz. JAMMER’larda bütçeye göre farklı modeller var. Doğal olarak fiyat arttıkça Jammer’ların da özellikleri ve işlevleri ve kapsama alanı artıyor. Fiyat düştükçe de azalıyor. Bu nedenle işe yarar kaliteli bir jammer’ın fiyatı 2,500 ile 3,500 TL arasında değişiyor. Çok daha kapsamlı ve profesyonel Jammer’lar da bulunuyor ancak bu tür Jammer’ların sivillere satışı yasak. Bu nedenle özel ithal izniniz ve lisansınız yok ise bu tür Jammerları satın alamıyorsunuz. Fiyatları da 20,000 TL ile 50,000 TL arasında değişiyor. Ama bizim ithal ettiğimiz Jammer’lar işe yarar ve oldukça koruyucu özelliklere sahiptir. Baş ve boyun bölgenizi korumak için DEFENDER + JAMMER ile ikili koruma sağlayabilirsiniz.

4. ÖZEL BÜRO GRUBU olarak biz tarafımıza başvuran tüm mağdurların samimiyetine inanıyoruz ve anlattıklarını tüm ciddiyetimiz ile dinliyoruz. Ancak şunu bilmekte çok önemli. Biz doğru bilgi vermek zorundayız. Kesinlikle yanlış bilgi ve yönlendirme yapamayız taşıdığımız sorumluluk gereği. Sizlerin sağlığı bizim önceliğimizdir. Önerdiğimiz çözüm önerileri geçmiş tecrübelerimizden sonra edindiğimiz bilgileri kapsar ve tavsiye niteliğindedir. Uygulayıp uygulamama kararı mağdurun tercihidir.

5. MK ULTRA TACİZİNE UĞRAMIŞ bir bireyin yaşadığı komplikasyon ile ŞİZOFRENİ HASATASININ yaşadığı komplikasyon tablo olarak benzerdir. Bu nedenle önerdiğimiz çözümleri uygulamadan önce tam teşekküllü bir PSİKİYATRİ HASTANESİ’nde kontrolden geçmeniz ve Uzman Psikiyatristler tarafından bir bulgu saptanmaz ise ancak bu takdirde bu önerilerimizi uygulamanızda fayda var. Çünkü insan beyni hassas bir organdır ve çeşitli travmatik durumlar veya aşırı stres halinde kalınması gibi kontrolsüz durumlarda nörolojik hastalıklara yakalanabilirsiniz. Yada genler vasıtasıyla da bu tür bir hastalık taşıma olasılığınız artar. Unutmayın erken teşhis erken tedaviyi getirir.

6. Son olarak ithal izni aldığımız elektronik yada nano teknolojik tekstil malzemesi bazlı çözüm ürünlerinden grubumuz herhangi bir kar elde etmiyor. Bunu da özellikle belirtelim. Ürünleri satın aldığımız firmaların bayisi, distiribütörü yada satıcısı değiliz. Sadece mağdurlara bir çözüm sunabilmek amacıyla tüm dünyayı tarıyor ve uygun bulduğumuz işe yarar ürünlerin ithal iznini alarak mağdurlarımız için ithal ediyoruz.

Sorunuz olursa lütfen yazın, hemen cevaplarız.

ÖZEL BÜRO İSTİHBARAT GRUBU

www.ozelburoistihbarat.com

ÖZEL DOSYA : FETÖ ÖRGÜTÜNÜN ROBOTİK TETİKÇİLERİ CIA’NİN KONTROLÜNDE OPERASYON YAPIYOR /// TETİKÇİ ADAYINDAN AÇIKLAMALAR


Değerli Yurtseverler Merhaba;

Şu anda en popüler konu sanıyorum Fetullah Gülen ve Paralel Devlet’tir. Hangi gazeteyi hangi dergiyi açarsanız açın karşınıza mutlaka iki cephenin birbirlerine yönelttiği salvo ateşini okuyorsunuz. AKP hükümeti Fetullahçıları PARALEL DEVLET olmakla, Fetullahçılar ise AKP’lileri Faşist ve Anti-Demokrat olmakla suçluyor. Gerçi artık ses çıkaracak Fetullahçı Medyada kalmadı. Kalanların yarısı içerde yarısı CIA’nin korumasında ABD’de ve Avrupa’da. Özellikle taraflardan, Emre Uslu, Önder Aytaç, Süleyman Özışık, Ergün Güler, Nazlı Ilıcak, Abdurrahim Dilipak, Adem Yavuz Arslan, Bekir Hazar, Cem Küçük ve daha bilumum yazarlar kendilerine servis edilen belgelere dayanarak cephenin sıcak ateşini attıkları çıralarla daha da korluyorlar. Fetullahçı Basın üstadları ise şimdi ABD’nin korumasında oldukları için daha da hoyratça sergiliyorlar marifetlerini.

Peki Fetullah Gülen Cemaati yıllardır kamuoyunca bilinmesine rağmen neden şimdi gündeme geldi diye sormazlar mı adama. AKPARTİ hükümeti bunun sebebini KANDIRILMALARINA bağlıyor. Kimine göre bahane, kimine göre takiyye, kimine göre ise samimi düşünceler. Gören de 7 yaşındaki çocuğa elma şekeri verip elindekini almaya çalışıyorlar sanır. Nasıl bir kandırılma ise bu, anlaşılır gibi değil.

Ben Ergenekon Operasyonu başlamadan önce de Fetullahçı Yapılanma hakkında gerek Emniyet ayağı gerek Yargı ağı gerekse diğer unsurları hakkında ilgili kurumlara bilgi verip uyarmıştım. Sadece ben de değil hemen hemen her Ergenekon Sanığı hançerini yırtarcasına bu örgütün CIA TAŞERONU olduğunu söyledi. Sadece söylemedi eldeki delilleri de sundu. Ama Ergenekon Mahkemesinin biri dışında tüm üyeleri de zaten bu örgüt adına yargılama yapıyor olunca hiç biri dikkate alınmadı doğal olarak. Şimdi çoğu içerde dört duvar arasında volta atıp, geyik muhabbeti yapıyor.

Ergenekon Operasyonunda tutuklanıp mahkemeye çıktığımda da ilk savunmamda bu konuya tekrar dikkat çektim. Hatta o zaman kimselerin bilmediği, FETULLAHÇILARIN hedefinde olan kişilere nasıl yasadışı teknik takip yapıldığını ve bu takip ile elde edilen bilgilerin nasıl şantaj haline getirildiğini, itibar suikastleri düzenlendiğini, FETÖ’nün çok sayıda uyuyan hücresinin Türkiye’de gündemi değiştirecek operasyonlar için STAND BY durumunda beklediğini taa o zamanlar 2008 yılında başlayan mahkeme kovuşturmalarında dile getirmiştim. Ama herhalde sakalım olmadığı için ciddiyetim konusunda ikna edemedim. Daha doğrusu kime ne anlatacaksın.

Tutuklayan POLİS FETÖ’cü, iddianame düzenleyen SAVCI FETÖ’cü,, yargılayan HAKİM FETÖ’cü olunca boşa kürek çekmiş olduk.

FETÖ ÖRGÜTÜ ile ilgili Ergenekon Mahkemesine de ayrıntılı olarak bilgi verdim. Dikkat edin ilk bilgi verdiğim tarih 05 Mayıs 2009.

ERGENEKON HÜKÜMLÜSÜ ERKUT ERSOY’UN 24.09.2010 TARİHLİ MAHKEME İFADESİ İNDİRME LİNKİ : https://yadi.sk/i/4mRavLe-34dkNk

Yani Ergenekon Mahkemesinin başlamasından 7 ay sonra. Daha o zamanlar bu itibar suikastleri ve yasadışı ortam dinlemeleri kamuoyu tarafından bilinmiyordu. Fetullahçı Paralel Devlet lafları ortada yoktu. Ama bakıyorum şimdi herkesin ağzına sakız olmuş, bir Fetullahçı Şebekedir, bir Paralel Devlettir, bir CIA’dir, bir KÜRESEL GÜÇ’tür gidiyor.

Baktım ki başvurduğum tüm resmi kurumlar bir boşvermişlik içinde ben de durumun ciddiyetini Basın Kurumları ile paylaşmaya karar verdim. Hükümet, FETÖ’nün çok sayıda uyuyan hücresinin (Operasyonlar için rezerv bekletilen tetikçiler) olduğunun yeni farkına vardı. Belki daha önceden birileri kulaklarına üflemiştir ama o zamanlar can ciğer kuzu sarması olduklarından muhterem hocaya bunu konduramadılar sanırım.

Bildiğiniz gibi 19.01.2007 tarihinde bir saldırı sonucu merhum Hrant Dink aramızdan ayrıldı. Bu konuda Mahkeme bazı kararlar verdi. Dava yeniden görülmeye başlandı. Bu kararlara katılırız yada katılmayız ama daha da önemlisi saldırıdan sonra geride çok önemli sorular bıraktı.

Örneğin, saldırıyı gerçekleştirenlerin arkasında örgüt var mı yada varsa hangi örgüt var gibi !

Hrant Dink davası ile ilgili aslında sorulacak çok soru var. Ama burada dikkat edilecek nokta Hrant Bey gibi tehdit edilen yada risk altında olan biri hakkında devletin neden gerekli önlemleri almak istemediği. Bence sorunun özü burada yatıyor. Devletin benzeri bir çok olayda maalesef otorite boşluğunu görüyoruz, bu boşlukta maalesef zaman zaman yabancı zaman zaman yerli aktörler tarafından dolduruluyor. Nüfuz oyunları, manipülasyonlar vesaire.

Ben bu konuda az evvel de söylediğim gibi durumun ciddiyetini anlatmak için basın kurumlarına aktarmaya karar verdim. Aşağıda, Türkiye Gazetesi ile ilgili yapmış olduğum röportaj dökümün bir bölümü bulunuyor. Röportajın yapıldığı tarih : 17 Ocak 2014. Dikkatinizi çekerim daha o zamanlar AKP hükümeti ile FETÖCÜLER arasında meydan muharebesi daha başlamamış. Hükümet o zamanlar FETÖCÜ avına çıkmamıştı. Örgüt o zamanlar hala büyük oranda gücünü koruyordu. Polis, Asker, Bürokrasi içinde pusuda bekliyorlardı. Ben buna rağmen her türlü riski göze alarak hatta 2001 yılında bu örgüt tarafından kaçırılıp 3 gün boyunca işkence görmeme rağmen durumu basına ilettim. Doğal olarak FETÖCÜLERİN medyasından tek bir kişi bile ilgilenmedi. Diğer medya grupları da doğal olarak örgütün hışmından korktular. Bir tek cesur TÜRKİYE GAZETESİ çıktı. Ama onlarda benim anlattığım 1 saatlik röportajı kuşa çevirip 4 satırda okuyucularına servis ettiler. Tabi 4 satır röportajı okuyanlar doğal olarak hiçbir şey anlamadı. Beni de olayın göbeğinde olan asıl fail değil de oradan geçerken olaya şahit olmuş gariban vatandaş modunda aktardılar. Durum böyle olunca röportaj vermenin de kıymeti harbiyesi kalmadı.

İsteyenler için röportajın linkini aşağıda veriyorum.

MUHSİN YAZICIOĞLU DAVASI /// Erkut Ersoy : Muhsin Yazıcıoğlu ve Hrant Dink aynı ölüm listesindeydi ///

https://stratejikoperasyon.wordpress.com/2014/04/03/muhsin-yazicioglu-davasi-erkut-ersoy-muhsin-yazicioglu-ve-hrant-dink-ayni-olum-listesindey-di/

İLGİLİ HABERİN ORJİNALİ : http://www.turkiyegazetesi.com.tr/gundem/125030.aspx

Peki…

Röportajda aktarılmayanlar neydi diye soracak olursanız onu da kısaca aktarayım.

Daha önceki yazımdan hatırlayanlar bilirler, ben FETÖ ÖRGÜTÜ’nün ilgi alanına 2001 yılında girdim. Bu tarihlerde devlet için bazı istihbari faaliyetlerim vardı. Ne gibi faaliyetlerim olduğunu uzun uzadıya anlatmayacağım. İsteyenler Ergenekon İddianamesini ve delil klasörlerini inceleyebilirler.

İLGİLİ HABER LİNKİ AŞAĞIDADIR.

ÖZEL DOSYA : 17.05.2006 DANIŞTAY SALDIRISININ (ALPASLAN ARSLAN) FAİLİ FETÖ ÖRGÜTÜ’DÜR /// İŞTE DELİLLERİ ///

http://www.ozelburoistihbarat.com/ozel-dosyalar/ozel-dosya-17-05-2006-danistay-saldirisinin-alpaslan-arslan-faili-feto-orgutu-643

Örgüt önce kibarca kendileri için çalışmayı teklif etti, red ettim. Daha sonra örgüt beni kaçırarak 3 gün boyunca işkence yaptı. Ama istedikleri cevabı vermekte direndiğim için uzatmadılar ve öldürmeden bıraktılar. Anlaşılan ölüm işlerine yaramıyordu. Bu süreçte sürekli 7/24 hassas kontrole tabi tutuldum. Ara sıra e-posta mesajı atıp beni bazı operasyonlarda kullanacaklarını, hazır beklememi, kabul etmez isem ve bunu herhangi bir yada birileri ile paylaşırsam beni ve ailemi yok edeceklerini söylediler. Aynı Danıştay saldırısında kullandıkları Alparslan Aslan gibi, yada Zirve Katliamını yapan Emre Günaydın gibi, yada Hrant Dink’i öldüren Ogün Samast yada Rus Büyükelçi Karlov’u öldüren Mevlüt Mert Altıntaş gibi. Örgütün tetikçi tarlasında hasatını bekleyen çok sayıda aday bulunuyor. Halen de durum böyledir.

Aileme bir şey yapacaklarını çok iyi bildiğim için sesimi çıkaramadım. Savcılığa da gidemedim. Sadece MİT İSTANBUL BÖLGE BAŞKANLIĞI’na 2 sayfalık bir not ile bilgi verdim ama önlem alınmadı. Bu örgüt boşa konuşmaz. Eğer tehdit ediyorsa gereğini yapar. Çünkü ellerinde her türlü imkan, lojistik destek, tetikçi, maske, para, yardım ve yaltakçı, uluslararası destek ne ararsanız vardır. Son derece ciddiye alınması gereken bir örgüt olduğunu kamuoyu yeni yeni kavrıyor. Ama ben o zamanlar bu örgütün bir ahtapotun kolları gibi her yanı sardığına emin oldum. İletebildiğim her yere iletmeye çalıştım.

Özellikle çok pahalı olan ÇOK GİZLİ UYDU HABERLEŞME SİSTEMLERİ’ne bile erişimlerinin olması bu örgütün CIA yada onunda üstünde bir ÜST AKIL / KÜRESEL GÜÇ tarafından taşeron olarak kullanıldığını anlamama yetti. Gücümün çok üzerinde savaşamayacağım bir yapı ile karşı karşıyaydım ve tek çarem dediklerini yapacakmış gibi hareket etmekti. Anladığım kadarı ile benim ile ilgili planları beni rezervde tutup bazı ses getirecek suikast eylemlerinde tetikçi olarak kullanmaktı ancak bu talimat uzun süre gelmedi. Son mesaj attıklarında bana bir liste gönderdiler ve içlerinden tanıdığım ve birebir görüştüğüm kişiler olup olmadığını sordular. Hiçbiri ile birebir görüşmem olmadığını cevaben gönderdim.

Bu yazışmalarımı ileride başıma bir şey gelirse diye hard diskimde silmeden muhafaza ediyordum ama ne hikmetse Ergenekon davasından tutuklandığım esnada kullandığım tüm hard diskler delil klasörüne resmi olarak kaydolduğu halde istihbari faaliyetlerimle ilgili tuttuğum tüm arşivim ve yazışmalarımın olduğu hard disk delil klasörüne kaydedilmedi. FETÖCÜ İSTİHBARAT DAİRE BAŞKANI Ramazan Akyürek ve ekibi tarafından alıkonuldu ve halen akibeti hakkında hiç kimsenin bir bilgisi bulunmuyor.

Bu listede Alevi, Sünni ve Yahudi din ve kanaat önderleri, bir takım AKP ve diğer partilerden siyasetçiler, bazı bürokratlar, Milletvekilleri, bazı Gazeteciler olmak üzere kalabalık bir listeydi. İçlerinde merhum Hrant Dink ve Muhsin Yazıcıoğlu’da vardı. Sayısını hatırlayamıyorum. Liste gelince beni bu liste içinden birilerine suikast düzenlettireceklerini anladım. Tek çarem ya yurt dışına çıkmaktı yada ikametimi başka bir ile almaktı. Yurt dışına çıkma imkanım o dönem için yoktu ben de Düzce’ye taşınarak kendimce bu sorundan kurtulmaya karar verdim. Ancak orada da hassas kontrol devam etti. Tahminlerime göre beni tetikçi olarak kullanmaktan vazgeçip başka bir amaç ile kullanmaya karar verdiler. Yada benim bilmediğim başka planları vardı. Bunu bu küresel gücün derin merkezi bir gün ifşa olursa umarım öğrenirim. Yada her zaman olduğu gibi tarihin tozlu raflarında beklemeye devam edecektir.

2008 yılının Ocak ayına kadar göz hapsi ve hassas kontrol devam ettirildi. Ancak sanıyorum benimle ilgili operasyonel planları ya birileri tarafından durduruldu yada yukarılarda bir yerlerde uygun bulunmadı (Nedendir bilemiyorum) beni de meşhur Ergenekon tiyatrosuna figüran yaptılar. Tutuklayıp pasifize etmeyi herhalde daha uygun görmüş olacaklar ki böyle bir tasarrufta bulundular. Belki onlar için robot bir tetikçi profiline çok uygun değildim, belki de bilmediğim başka bir sebebi vardır.

Ama tek bildiğim benimle beraber ülkenin onlarca aydını, askeri, polisi, gazetecisi, milletvekili, bürokratı bu tiyatroda benimle aynı akibeti paylaştılar. Ondan sonrası malum hikaye. Silivri Dinlenme Tesislerinde 3 yıl 1 haftalık hapis hayatı, ardından 11 sene 15 günlük mahkumiyet kararı süreci yaşadım. Allahtan hükümet ile örgüt menfaat çatışmasına girdiler ki biz de bu çatışmadan sıyrılıp hayatımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz. Ama bu menfaat çatışması ne kadar sürer bilemiyorum. Gün gelir savaşan taraflar tekrar barış çubuğu içerse belki bize yine Silivri yolları çıkabilir.

Değerli okuyucular, bunu neden anlatıp zamanınızı çaldım. Kısaca onu da izah edeyim.

Burada bahsedilen örgüt alnı secdeye değen mütedeyyin vatandaşlardan oluşmuyor. Bugün gelinen noktada tüm vatandaşlarımız bunu çok iyi anlamıştır umarım. Bu örgüt ABD ve AVRUPA istihbarat servisleri için maymuncuk yani anahtar görevi üstlenen bir casusluk şebekesidir. Ellerindeki teknik imkan ve kabiliyet bugün MİT’te dahi yoktur. Buna emin olabilirsiniz. Yeri geldiğinde örgüt, küresel güçleri, küresel güçlerde örgütü kullanıyor. Ancak küresel güçlerin Ortadoğu planlarında önemli bir yeri var. Bu nedenle bu planlar devam ettiği müddetçe bu işbirliği devam edecektir.

Bu nedenle tüm vatandaşlarımızın Sayın Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı MİLLİ SEFERBERLİĞE iştiraki son derece önemlidir. Bugün gerekli önlemler alınmaz ise küresel güçlerin elinde sömürge olmaktan öteye geçemeyiz. Kemalisti, AKP’lisi, CHP’lisi, MHP’lisi demeden bu ortak düşmana karşı birlik olmalıyız. Her ne kadar siyasi düşünceler farklı olsa da ülke menfaatleri için bunu düşmanı defedene kadar rafa kaldırmalıyız. KANDIRILMAYA İZİN VERMEDEN, DOLMUŞA VE TUZAKLARA DÜŞMEDEN, Ergenekon ve Balyoz gibi hatalar yapmadan akılcı politika ve stratejilerle hareket etmeliyiz. Çünkü bu ordunun silahlı kuvvetlerini ve dinamik gücünü felç ederseniz yarın para verseniz de kimse size paralı askerlik yapmaz.

Yazdıklarımı okuma zahmetine katlandığınız ve zaman ayırdığınız için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.

Erkut Ersoy

İstihbarat Uzmanı

ÖZEL BÜRO GRUBU

DUYURU : DEMOKRASİ’DE BİRLİK VE ULUSAL SEFERBERLİK İÇİN YENİ KURTULUŞ HAREKETİ


DEMOKRASİ’DE BİRLİK VE ULUSAL SEFERBERLİK İÇİN YENİ KURTULUŞ HAREKETİ

Enver TURGUT

Siyasetçi / Sendikacı

13. ve 14. Dönem; Kayseri ve İzmir Milletvekili

Bu memleket, din-iman teraneleri, vatan elden gidiyor yaveleri ve “en iyisini biz yaparız” gibi temelsiz iddialarla (2002 yılından itibaren) AKP’nin ceberrut sulta, tasallut, tahakküm, hırs ve ihtiras çemberinin olumsuz etkilerine maruz kalarak, yaklaşık 15 yıldır, kifayetsiz muhterisler tarafından yürütülen “keyfi yönetim unsurlarınca devlet” vesayet altına alındı.

15 YILIN HESABI VE MUKAYESELİ TABLO

Adalet (!) ve Kalkınma (?) partisi iktidarı ele geçirdiğinde: (Bu günkü para ile) Bir litre Benzin 150 kuruş idi; Şimdi 5 Lira 10 Kuruş oldu. Artış, yaklaşık 3.5 misli. Bir Kilo Et 12 TL idi; Şimdi 46 – 50 TL arası oldu. Artış 4 misli. Bir ABD Doları 1.32 TL idi. Şimdi 3.76 – 3.90 TL arası değişimde. Artış 3 misli. Çeyrek altın 24 TL’den 243 TL’ye fırladı. Artış 10 misli. Bir gram altın, 18 TL’den 125 TL’ye çıktı. Artış 8 misli. 2002’de Asgari ücretle 10 çeyrek altın alınabilir iken; Bu gün ancak 6 adet alınabiliyor

Döneme ilişkin 14 bütçe de açık vermiş olup; Cari açıklar toplamı 469 Milyar TL’yi aşmıştır.

Dahası: Aradan altı ay geçmesine rağmen, hâlâ kamu vicdanında tartışma konusu olan “15 Temmuz garabeti” sonrası hız kazanan “ne idiğü belirsiz ve hiçbir bilimsel kalıba uymayan” sözde başkanlık sistemi dayatmalarına paralel patlayan euro & dolar furyası, milleti tümden mahv ve perişan mahvetmiştir. Bu maksatlı furya pekalâ, bir “sabit kur” kararı ile önlenebilir ve toplumdaki devasa tahribatın önüne geçilebilirdi. Birileri bu furyadan nemalanmakta idi ki, böyle bir tedbire başvurulmadı.

Oysa “Açık Bütçe” demek: Milli Türk Parası olan TL’yi değersizleştirmek, milleti enflâsyon, yokluk, fakirlik ve pahalılıkla ezmek, refahı yok etmek ve halka zulüm uygulamak demektir.

Hal buki; zaman, zaman pervasızca dil uzatmaktan kaçınmadıkları Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün Cumhurbaşkanlığı ya da bir başka anlamda hükümet ettiği 15 sene zarfında: 15 Bütçenin 12 si denk 1929 bütçesi sadece açık. Diğer iki bütçe fazla vermiştir. 1930 iktisadi buhran nedeniyle 1923’de 610 kuruş olan Sterlin 10.TL ye yükselmiş. Alınan önlemlerle ki alınan en önemli önlem DENK bütçedir. 10 Kasım 1938 de yine 610 kuruşa inmiş; ABD doları ise hep 80 kuruş olarak kalmıştır. Ayrıca, Atatürk ve Bayar-Menderes dönemlerinde enflâsyon diye bir kavram zuhur etmemiş, hayat bir gün bile pahalanmamış, bilâkis 15 senelik Atatürk iktidarında hayat: %35 oranında ucuzlamıştır.

İŞTE BAŞARI BUDUR. ENFLÂSYONUN SEBEBİ CEHALET, ATALET, ACİZLİK VE ZAAFTIR.

Bunun anlamı kısaca hovardaca harcanan dış borç, hızla artan rüşvet, hırsızlık ve yolsuzluk; Özellikle de, bazı organize gruplar ve nitelikli dolandırıcılar tarafından devletin soyulmasıdır.

Bunun göstergesi devletin denetimsiz bırakılması, bütün denetim kurum ve unsurlarının devre dışı bırakılmasıdır. Nitekim Meclisteki Anayasa Değişiklik tasarısında da, teşekkül edecek başkanlık makamının, “yürütme yerine kaim olmasına rağmen” denetimsiz ve sorumsuz kılınmasıdır. Bu durum Cumhuriyet, demokrasi, adalet ahlâkı ve hukuk normları yönünden çok utanç vericidir. Tıpkı bazı kurum ve kuruluşlar ile bir takım alım ve ihalelerin “Devlet İhale Kanunu” ile SAYIŞTAY denetimi kapsamından çıkartılması gibi..

Burada özelilikle ifade etmek gerekir ki; AKP hükümetleri döneminde Emekliler ve Asgari ücretliler dâhil olmak üzere bütün ücretler Altın’a göre %65 değer kaybetmiştir. Dar ve sabit ücretli kesim büyük ölçüde alım gücü kaybına uğramış; Daha önce var olan “kıdem, ehliyet ve liyakate dayalı” istihdam, idame ve ücret sistemi şuursuzca terk edilerek; Yerini tam bir başıbozukluk almıştır. Şu anda, tahsili ne olursa olsun AKP’li yandaş ve yoldaş çocukları kolaylıkla iş bulurken; Mastır ve Doktora yapmış “Milet Çocukları”, Lise ve Üniversite mezunları aç, işsiz ve perişandır. Ülke genelinde işsizlik oranı ise gerçekte % 20’lere kadar tırmanmış durumdadır. Açlık sınırının altında seyreden Asgari ücretle çalışanların sayısı da 4-5 milyondan 15 milyonlara doğru tırmanmaktadır.

Bu gerçek bir hezimet ve felâkettir. Üstüne üstlük, dönem içinde yapılan torbalar dolusu yasa ve özellikle anayasa değişiklikleri ile huzur ve güven ortamı bertaraf edilmiş; Anarşi, sabotaj, alçakça saldırı, cinayet, terör-tedhiş, hırsızlık, yolsuzluk, nitelikli dolandırıcılık, açık haksızlık ve kanunsuzluklar alabildiğine çoğalmıştır.

Dolayısıyla, AKP’nin 14 yılı aşkın iktidar, hükümet ve icraat dönemi; Akıl almaz yanılgılar, yanlışlıklar, çelişkiler, kararsızlık, istikrarsızlık ve terör unsurlarını ihya eden, sözde “barış ve kardeşlik süreci” gibi, kamu vicdanı, adalet ahlâkı ve hukuka göre suç teşkil eden eylemlerle doludur. Buna paralel olarak, din tüccarı, fırsatçı ve istismarcı kesimlerce desteklenen çürüme ve yozlaşma bütün kurum ve kuruluşları kuşatmış ve sarmıştır. FETO’culuk denilen insanlık dışı canilik, hainlik, hırsızlık ve yolsuzlukla malul şeytani akımlar da bu haksız hoşgörü ve art niyetli toleransın doğal sonucudur.

DEMOKRASİ’DE BİRLİK VE MİLLİ SEFERBERLİK GEREĞİ

Şimdi tam zamanıdır. Bu ülkeyi seven, geçmişten gelen hiçbir lekesi-yüzkarası, namus borcu/kumar borcu olmayan; Hırsızlık, haksızlık ve yolsuzluk şaibesi bulunmayan.; Birleştirici-bütünleştirici, barıştırıcı, ülkesine gerçekten sadık ve samimi olarak bağlı, her türlü ayrımcılığı reddeden; Dünyayı bilen, içerde ve dışarıda izzet-itibar sahibi, halk içinde muteber, kendine güvenilir, sözüne inanılır; Ortak akıl, uzlaşma kültürü, milletle müşavere, şûra ve demokrasi kültürüne sahip vatansever kadroların bir araya gelmesi için çağrıda bulunuyorum.

MARUZ KALDIĞI ZAAF, HIRS, İHTİRAS VE KİFAYETSİZ MUHTERİSLER NEDENİYLE:

Gün geçtikçe kan kaybeden; Anarşi, terör-tedhiş ve bölücülüğün önü alınamayan; Milli geliri adaletle dağıtılmayan; Birilerine salkımla sunulurken, öteki’lerden illâ esirgenen ve talkımla verilen; Yetişmiş, okumuş gençler iş bulamayan, ana, baba eline bakan; Okumamış olanların % 20’si işsiz, aç, yoksul ve çaresiz olduğu ülkenin sonu neye ve nerelere varacak?

Günümüz Türkiye’sinde; Her yıl binlerce genç çalışır hale geliyor. Yeni iş alanları yok. Bu genç nesil çalışamazsa ülke, millet ve devlet nasıl kalkınır? Şu anda Türkiye’de 10.5 milyon emekli var. 2017’de Emekliye verilen maaş zammı % 3.8’dir. Toplamı 100 TL’yi geçmiyor. Buna mukabil Ankara’da yapılan toplu taşım ve ulaşım zammı ortalama % 10. İnsaf bunun neresinde, adalet, hukuk ve eşitlik kavramı neden? Niçin uygulanmıyor?

Evvelce yapılan barajlar, yollar, geçitler ve buna benzer birçok yatırıma harcanan paralar vatandaştan kurnazlıkla geri alınıyor. Bu paraların nereye harcandığını kimse bilmiyor. Yeni yapılan yatırımlara harcandığı söyleniyor. İddialarının aksine 3. Boğaz Köprüsü, Körfez Köprüsü ve pek çok yatırım: “Yap İşlet Devret Sistemi” ile devlet kefaletiyle dışarıdan alınan kredilerle yapılmakta; geçişlerden alınan paralar ise vatandaştan çıkmaktadır. Üstelik yapılan sözleşme gereği, köprü ve geçitlerden istenilen sayıda geçiş olmazsa, aradaki farkın hazineden karşılanması gibi, son derece haksız, adaletsiz ve kayırmacı bir taahhütte de bulunulmaktadır.

“DEVLETİN MALI DENİZ YEMEYEN DOMUZ” ZİHNİYETİ KOL GEZİYOR

Demek istediğim şu ki: Devletin malı deniz, Ne yaparsan kimse senden hesap sormuyor!.. Devlette hesap sorma, takip ve denetim yok, Çeşitli terör olaylarında bu kadar genç şehit oluyor. Yetkililer ancak cenazelerde Fatiha okumaktan başka ölü sahiplerine baş sağlığı diliyorlar. Olay ne yazık ki, bundan ibarettir…

Varsa yoksa rejim değişikliği, parlamenter sistemin ülkemizden tekmelenerek, yerine ucube bir başkanlık- reislik sisteminin getirilmesinin yolunu açamaya yeltenen Devlet Bahçeli’nin kaprisleriyle oyalanmak. Bu abesle iştigaldir. Medeni milletlerin idare sistemi: Cumhuriyet, Demokrasi, ortak akıl, uzlaşma kültürüne dayalı: “Millet İradesi Devlet İdaresinde Temsil” usulüdür. Çağımızda “demokrasi, adalet ahlâkı, eşitlik ve hukuk” dışında bir düşünce, iddia ve yaklaşım tarzı abestir. Yanlışlıktır. Cehalettir. Gericilik, bağnazlık ve yobazlıktır.

Bu nedenle, ülkemizde yetişmiş, alanında başarılı olmuş, bilinçle okumuş, kendini topluma adamış, halkla ilgili, siyaseten bilgili, devleti ayakta tutmak için Hukukçu, Maliyeci, Ekonomist, Teknik elemanlar işlerinde başarılı Esnaf, Sanayici, İş adamları, Sendikalar ve bunlara benzer ülkesini seven Kanaat Önderleri’nin orta sağ’da bir siyasi parti etrafında toplanmaları zamanı gelmiştir.

Netice olarak:

Türk Milleti’nin ceberut sultalar, cunta, dikta, tasallut, emanet, vesayet ve taassup zebunu, dik kafalı softalara itimat, izzet ve itibarı yoktur. Bize; Millet iradesini, devlet idaresinde, adalet üzere hâkim ve hükümran kılarak temsil edecek, kendini Cumhuriyet, Demokrasi, lâiklik, eşitlik, hakkaniyet ve evrensel hukuka adamış samimi, dürüst, onurlu ve sorumlu devlet adamları gerek.

Çağrımız:

Bu ülkeyi seven, geçmişten günümüze hiçbir lekesi, şaibesi olmayan, birleştirici, barıştırıcı, bütünleyici, halkını, ülkesini ve devletini saygı, hürmet ve muhabbetle kucaklayan, ayrımcılığı reddeden, dünyayı bilen, önce içte sonra dışta itimat telkin eden, sözüne inanılır kadroların bir araya gelmesi acil ve mutlak bir zorunluluktur;

Bu nedenle:

Kin ve nefretle yaratılan hizip ve husumet cephelerinin dağıtılması ve samimi Parti, Sivil Tolum Kuruluşu ve Grupların bir araya toplanarak “birlikte hareket etmesi” için buradan çağrıda bulunuyorum.

Zira bu kritik, sıkıntılı ve bunalımlı dönemde, “Namuslu, dürüst, onurlu ve sorumlu, iyi insanlar ve iyi vatandaşlar tarafından”: ‘Demokrasi’de Birlik ve Ulusal Seferberlik için yeni bir kurtuluş hareketi’teşkil etmek son ve tek çare olarak zorunluluk arz etmektedir.

ŞİMDİ TAM ZAMANIDIR

Gelin Vatan, Millet ve Devlet için bir olalım.

İri olalım. Diri olalım. Zira Birlikten kuvvet doğar.

Kuvvet, sadece ve yalnızca:

Haklı, adaletli, doğru-dürüst olanın elinde meşrudur.

BİLİNE

DUYURU : ÖZEL BÜRO İSTİHBARAT GRUBU – MK ULTRA & TELEGRAM FACEBOOK BİLGİ GRUBU hizmetinize girdi /// TAKİP İÇİN TIKLAYIN


FACEBOOK LİNKİ : https://www.facebook.com/groups/zihin.kontrolu/

Değerli Üyeler,

TÜRKİYE‘de 2000’li yıllardan bu yana belirli yerel ve yabancı istihbarat servisleri tarafından PSİKOTRONİK – ELEKTRO MANYETİK takip cihazları ile vatandaşlara yönelik yasadışı teknik takip yapılmaktadır. Resmi makamlar ve kamuoyu bunu kabul etmese de bu durum bir defacto olarak karşımızda duruyor. Bu teknolojinin ne varlığı ne de yokluğu kabul ediliyor yada yalanlanıyor. Ancak, çok sayıda Türk vatandaşı mağdur olduğunu iddia ederek soluğu Savcılıklarda alıyor. Çözüm arıyorlar.

Bu konunun mağduru binlerce kişi var ama ne yazık ki konunun kamuoyunca yeterince bilinmemesi yada komplo teorisi olarak görünmesi nedeniyle şikayetlerini resmi merciler dışında saklama gereği duyuyorlar. Şu anda mağdurlar dernek kurma aşamasına geldiler ve seslerini kamuoyuna duyurmaya çalışıyorlar. Yurt dışında ise on binlerce mağdur var ve bir çok sivil toplum örgütü adı altında haklarını arıyorlar. Sadece 2015-2016 döneminde tarafımıza başvurup yardım talep eden 275 kişi bulunuyor. Mağdurların yurt dışında bir çok sivil toplum örgütü’ne de aynı zamanda başvuruları oluyor.

Bunlardan birisi de ICAACT ORGANISATION. Web sitesi : http://icaact.org

Bunun yanı sıra bu konuda yayın yapılan grup olarak kamuoyunu bilgilendirme amacıyla açtığımız web sitemizde detaylı bilgi bulabilirsiniz. www.ozelburoistihbarat.com bağlantısından siteye ulaşabilirsiniz.

MK ULTRA konusu bizce çok önemli ve dikkat edilmesi gereken bir konudur. Çünkü sadece ülkemizde bu projenin binlerce mağduru bulunuyor ve maalesef haklarını gerektiği gibi arayamıyorlar. Halbuki başta ABD olmak üzere tüm Batı dünyası bu konuya çok önem veriyor, bu konuda filmler, kitaplar, şarkılar ve klipler yayınlıyorlar.

Örneğin yakın zamanda çevrilen ve meşhur ABD’li aktör DENZEL WASHINGTON’ın oynadığı MANCHURIAN CANDIDATE (Mançurya Kobayı) ve Bruce Willis’in ve Julia Roberts’ın oynadığı CONSPIRACY THEORY (Komplo Teorisi) bunlara verilecek en iyi örneklerdir. Yine 2009 yılında çevrilen GAMER (OYUNCU) filmi örneklerden biridir.

Bu konu artık komplo teorisi olmaktan öteye gitmiştir Batı dünyası ülkeleri için. Çünkü ABD başta olmak üzere tüm dünyada ZİHİN KONTROLÜ yada orijinal adıyla MK ULTRA bir realite halini almıştır.

Ancak halen maalesef ülkemizde bu projenin mağdurları ile yeterince ilgilenilmiyor. Ne resmi mercilerden yeteri kadar destek görüyorlar, ne kamuoyundan, ne basından, ne de diğer devlet bürokrasisinden. Adeta görünmez bir el mağdurların haklı mücadele sürecinde sürekli engel üzerine engel çıkarmakta. Mağdurlar ve perişan aileleri bu mücadelede yalnız bırakılmışlardır.

Biz grup olarak mağdurlara elimizden geldiği kadar destek vermeye çalışıyoruz. Onların bu anlamda seslerini kamuoyuna duyurmaları için sözcülüğünü yapmaya ve ulaşabildiğimiz tüm üst merci ve makam yetkililerine mağduriyetlerini anlatmaya çalışıyoruz ancak ERGENEKON ve BALYOZ DAVA’larının finansörü ve planlayıcısı olan Amerikan Gizli Servisleri’nin (CIA, NSA, PENTAGON) sürekli engellemeleri ile karşılaşıyoruz. Sosyal Medyada bu konuda yapmış olduğumuz tüm duyurular bu servislerin baskısı sonucunda sosyal medya (Twitter, Facebook, WordPress Bloglarımız) hesaplarımızın kapatılması ile engellendi.

Bildiğiniz gibi eski NSA çalışanı ve şu anda zorunlu olarak Rusya’da geçici olarak ikamet eden Edward Snowden’ın İngiliz Guardian Gazetesi’ne sızdırdığı belgelerde de Amerikan Gizli Servislerinin tüm dünyada global teknik takip faaliyetleri yürüttüğünü net olarak ortaya koymuştu. Google’da Edward Snowden yazdığınızda bu konudaki haberlere erişebilirsiniz.

Bu konu artık ütopik olmaktan çoktan çıkmış bir realite olarak hayatımıza girmiştir. Gerek yerel istihbarat servisleri gerekse batılı istihbarat kurumları arkalarını yandaş yönetimlere yaslayarak hem kendi vatandaşlarına hem de yabancı topraklarda başka ülkelerin vatandaşlarına gelişen gizli askeri teknolojiler ile acı çektirmekte, attığı her adımı aldığı her nefesi izleyerek kişisel haklarını alenen ihlal etmektedir. Ancak bu teknoloji resmi kurumlar ve kamuoyu nezdinde halen FENOMEN olarak görülmektedir.

İşte bu nedenle FACEBOOK GRUBU’muzda amacımız, mağdurlara yada mağdur olduğunu iddia edenlere olası çözüm yolları hakkında bilgi vermek, MK ULTRA & TELEGRAM taciz takibi hakkında güncel haberleri, bilgileri ve videoları paylaşmak, Mağdurların kendi aralarında da tartışma ortamı yaratarak karşılıklı görüş ve fikirlerin paylaşımına öncülük etmek, Resmi Mercilerin mağdurların sorunları noktasında dikkatlerini çekmek ve yardımlarını temin ve tesis etmek için gerekli alt yapı ve donanımı organize etmek istiyoruz.

Mağdurlar bu platformda bir araya gelerek karşılıklı görüş alışverişinde bulunabilir ancak grubun seviyesini korumak ve hanım katılımcılarımızın taciz edilmemesi için, gönderilen paylaşımlar moderasyona tabidir. Yani gönderilen her paylaşım ÖZEL BÜRO İSTİHBARAT GRUBU’nun Yöneticileri tarafından önceden kontrol edilir ve uygun olması halinde grup geneline iletilmesi için onaylanır yada uygun görülmezse red edilir. Bu konudaki tasarruf ÖZEL BÜRO MODERATÖR’ündedir. Bu sebeple katılan her üyenin yada mağdurun grubun kaliteli ve özgün çizgisinde tutulması için sorumluluğu bulunuyor. Umarız üyelerimiz ve mağdur arkadaşlarımız bu sorumluluğu hakkı ile yerine getirirler. Grup kurallarına uymayan üyeler ve mağdurlar toplamda 3 kez ihtar edilirler. 3. İkazdan sonra üyenin yada mağdur arkadaşın aynı kural hatasını tekrar etmesi halinde grup yönetimi tarafından süresiz olarak ihraç edilirler ve tekrar gruba kabul edilmezler. Grup kuralları maddeler halinde aşağıda sırlanmıştır.

MK ULTRA & TELEGRAM FACEBOOK BİLGİ GRUBUnda sadece MK ULTRA & TELEGRAM konusunda TÜRKÇE ve İNGİLİZCE paylaşım yapılacaktır. Bunun yanı sıra önemli gördüğümüz diğer konularda da paylaşım yapmayı planlıyoruz.

FACEBOOK LİNKİ : https://www.facebook.com/groups/zihin.kontrolu/ Bu adresten gruba katılabilirsiniz ve yazışmaları takip edebilirsiniz.

Grup Kuralları Nelerdir ?

1. Grup içinde siyasi propaganda yapmak, herhangi bir partinin reklamını yapmak yasaktır, ancak kısıtlı ve kısa olmak kaydıyla partilerle ilgili haber paylaşılabilir.

2. Herhangi bir üyeye, vatandaşa yada resmi kurumlara yönelik küfür ve hakaret etmek kesinlikle ihraç sebebidir.

3. İftira atmak, tehdit etmek ve hanım üyelere yönelik tacizvari paylaşım yapmak yasaktır. Aynı şekilde aşağılayıcı ve küçümseyici şekilde herhangi bir üyeye yada resmi bir kuruma yönelik paylaşım yapılamaz.

4. Cep telefonu yada adres gibi özel içerikli bilgi vermek yada istemek yasaktır. Bu tür paylaşımlar otomatikman silinecektir.

5. Bölücü, yıkıcı, etnik, dini yada mezhepsel terör örgütlerini övmek, bu örgütler için taraftar toplamak için bu tarz paylaşımlar yapmak yasaktır.

6. Spam türü istem dışı sürekli mesaj göndermek, moderasyonu bu tür mesajlarla gereksiz yere meşgul etmek yasaktır. Gereksiz talepler otomatikman silinecektir.

7. Hanım üyelerimizin yada mağdurun kişisel bilgilerini istemek (Cep telefonu, adres vb…) yasaktır.

8. Tüm üyelerimiz reel hayatta olduğu gibi birbirine karşı medeni sınırlar içinde saygılı olmak zorundadır, paylaşımların da bu kurala uygun gönderilmesi rica olunur.

9. Üyelerin paylaşım yaparken kendilerini zorda bırakacak türde pornografik yada erotik içerikli paylaşım yapması yada bu tarzda yazması otomatik ihraç nedenidir.

10.Lütfen paylaşım yaparken üslubumuza dikkat edelim.

YÜKSEK STRATEJİ TÜRKİYE

strateji, istihbarat, güvenlik, politika, jeo-politik, mizah, terör, araştırma, teknoloji

Fight "Gang Stalking"

Expose illegal stalking by corrupt law enforcement personnel

İSTİHBARAT ALANI

Sınırsız, Seçkin, Sansürsüz, Kemalist Haber Blogu

WordPress.com News

The latest news on WordPress.com and the WordPress community.