Günlük arşivler: 5 Aralık 2016

TARİH /// ZAMANIN ÇOK ÖTESİNDE BİR KADIN : HYPATIA


ZAMANIN ÇOK ÖTESİNDE BİR KADIN : HYPATİA

Hypatia öldürülmeseydi ve İskenderiye okulu kapanmasaydı insanlık bugünkü uygarlık düzeyine yüzlerce yıl önce kavuşur muydu?

İskenderiye, Makedon kralı Büyük İskender tarafından M.Ö. 332 yılında kurulan Yunanlıların, Mısırlıların, Yahudilerin huzur içinde yaşadıkları çağın bilim merkezi. Oysa bu güzel şehir, 5. yüzyılda Hristiyanlığın yaygınlaşması sırasında inanç savaşlarının merkezi olarak kazınacaktı hafızalara…

Birçoğumuzun “Agora” filmini izledikten sonra tanıdığı güzeller güzeli bir kadın olan Hypatia M.S 370 yılında İskenderiye’de doğdu. Babası Theon, İskenderiye Üniversitesi’nde matematik hocası ve yöneticisi idi.

Sorgulamayı, araştırmayı seven meraklı bir genç olan Hypatia bu ortamda büyüdü, babasının rehberliğinde el sanatları, şiir, matematik, astronomi, geometri, felsefe konularında kusursuz yetişti. Zamanla babasının bilimsel araştırmalarda oyun arkadaşı halini aldı. Hypetia için din, bilimdi, felsefeydi. Babası kendisine tüm dogma dinleri öğretmişti, ama ardından da şunları eklemişti.

“Bütün dogmatik dinler yanlışlarla doludur ve kendine saygısı olan bir kimse tarafından son gerçek olarak kabul edilmemelidir. Düşünme hakkını hep kullanmalısın, çünkü yanlış düşünmek hiç düşünmemekten yeğdir.”

Her anlamda kusursuz yetişmiş bir genç kadın oldu zamanla Hypatia, sadece bilimle değil sporla, müzikle donatılmıştı. O zamanlar hitabet Yunanlılarda hem bilim, hem de bir sanattı. Hypatia bu sanatı en iyi uygulayanlardan biri haline dönüşte zamanla…

Yıllar sonra babasından öğrendiklerine kendi kendine öğrendiklerini de katıp şunları yazdı:

“Masallar masal diye, efsaneler efsane diye anlatılmalıdır. Boş inançları gerçek diye öğretmekten daha korkunç bir şey olamaz. Çocuk aklı bunları kabul eder ve çocuk yanlış şeylere inanır. Bu yanlış inançlardan arınmak çok zor olur, uzun yıllar alır. İnsanlar boş inançlara bir gerçekmiş gibi inanıp uğruna dövüşürler. Hatta boş inançlar uğruna daha fazla dövüşürler çünkü boş inanç öylesine elle tutulmazdır ki çürütülmesi neredeyse olanaksızdır.”

Zamanla Hypatia üniversitede sevilen bir öğretmen durumuna geldi. Tarihçi Sokrat’a göre onun sınıfı, evi öğrencilerle, çağın bilgin ve düşünürleriyle dolup taşıyor, Avrupa, Asya ve Afrika’dan akın akın öğrenciler sırf onun derslerini dinleyebilmek için İskenderiye’ye geliyorlardı. Bu öğrencileri arasında ileride İskenderiye valisi olacak olan Orestes ve Ptolemais’in piskoposu olacak olan Synesius da vardı.

Herkesin ilgi odağıydı bu güzel kadın. Onu aşık olan onlarca kişi vardı ama O kibarca “Ben gerçekle evliyim”diyerek kendisine yapılan tüm teklifleri geri çevirirdi.
Yeni Eflatuncular denilen bir düşünce okulundan sayardı kendini. Ancak bu okulun düşünce yapısı Hristiyanlığın dogmatik ve bağnaz görüşleri ile çelişmekteydi.

Hypatia derslerini anlatırken, İskenderiye zor günler yaşamaktaydı. MS 412 yılında İskenderiye Patrikhanesinin başına Kiril(Cyrille) adlı bir papaz atanmıştı. “Parabolani” denilen, sözde zayıf ve yoksun halka yardım etmek adına toplanmış, din fedailerini etkisi altında tutmakta ve önce paganları, ardından Yahudileri katletmeleri için onları yüreklendirmekteydi.

Kiril kendini beğenmiş, dini istediği gibi saptıran ancak etkin konuşma biçimi ile halkı etkileyebilen biriydi. Asıl amacı din yaymaktan öte siyasi gücü ele geçirmekti. O dönemde İskenderiye’de siyasi güç Romanın atadığı, zamanında Hypatia’nın öğrencisi, aşığı ve zamanla en iyi dostu olan, o günün koşullarına göre aydın sayılabilecek Orestes’in elindeydi. Kiril’in amacı Orestes’i zayıflatmak olunca elinde çok güçlü iki kozu vardı:Din ve Hypatia

Bilim tarihinin en korkunç cinayetlerinden birinin planları yapılmaktaydı. Orestes’le Kiril’in dostluklarının tek engelin bir inançsız olan Hypatia olduğu ve onun yok edilmesi gerektiği söylentileri zamanla yayılmaya başlamıştı halk arasında. Ve zamanla bir cadı olarak ilan edildi Hypatia. Savunmasız bir şekilde üniversitenin kapısında yakalandı, çeşitli işkencelere uğradı ve 45 yaşında öldürüldü cahil halk tarafından Hypatia.

Ünlü matematikçi Hardy’nin söylediği gibi, Greek okulu Hypatia’nın ölümü ile sona erdi. Bundan sonra skolostik düşünce egemenliğini 1500 yıl sürdürecek ve bilimsel yönüyle karanlık çağa girecekti.

Hypatia’nın yazdığı birçok kitap ne yazık ki kütüphanenin yangın ve yağmasında heba olmuştur. Ancak günümüzde biliyoruz ki Eğer Hypatia ve Theon olmasaydı Ptolomy, Euclid ve diğer Yunanlı matematikçilerin eserleri günümüze ulaşamayacaktı. Diofantos’un astronomi üzerine çalışmalarına katkıda bulunduğu bir yapıtının parçaları 15’inci yüzyılda Vatikan kitaplığında bulundu. Hypatia’nın Öklid ve Apollonius’un Konikleri Üzerine kitaplar yazdığı bilinmektedir. Oysa Hypatia’dan sonra 17’nci yüzyılın ikinci yarısına kadar bu konulara, Descartes, Fermat, Newton, Leibniz gelene kadar, bilim dünyasında değinilmemiştir.

Burada akla şöyle bir soru geliyor: Hypatia öldürülmeseydi ve İskenderiye okulu kapanmasaydı insanlık bugünkü uygarlık düzeyine yüzlerce yıl önce kavuşur muydu?

Yazıyı Hypatia’nın hayata bakış açısını özetleyen sözüyle kapatalım:

“Bizi birleştirenler, ayıran şeylerden daha fazla, hepimiz kardeşiz…”

Sibel ÇAĞLAR

Yararlanılan kaynaklar:
Matematiğin Öyküsü ve Serüveni – Prof. Dr. Ali Dönmez

LİNK : http://matematikkoyu.org/e-kutuphane/makaleler/oyun_hypatia.pdf

LİNK : http://tr.wikipedia.org

LİNK : http://dergi.aktiffelsefe.org/

KAMPANYA : Ozan ve tüm otizmli çocukların eğitim hakkı için AİHM’E sesleniyoruz !!!!


KAMPANYAYA KATILMAK İÇİN BURAYA TIKLAYIN.

TARİH /// VİDEO : Doğunun Fatihi YAVUZ SULTAN SELİM’in Hayatı


VİDEO LİNK :

https://www.youtube.com/watch?v=weBXO-133sI&feature=em-subs_digest

ABHAZ & ÇERKEZ & ÇEÇEN DOSYASI /// VİDEO : Çerkesya’nın Muhteşem Çerkes Düğünleri


VİDEO LİNK :

https://www.youtube.com/watch?v=04DoveSIYTE&feature=em-subs_digest

TARİH /// VİDEO : The Ancient Egypt and Ancient Ireland Connection FULL VIDEO


VİDEO LİNK :

https://www.youtube.com/watch?v=IHuuT9gKP4k&feature=em-subs_digest

EMNİYET DOSYASI /// VİDEO : ÖZEL HAREKAT EĞİTİMİ


VİDEO LİNK :

https://www.youtube.com/watch?v=DFUKFxzZ8Rk&list=TLGGe358PFeJX_YwNDEyMjAxNg

TARİH : Bugünkü Teknolojiyle Bile İnşa Edilmesi Mümkün Olmayan 19 Akıl Almaz Antik Yapı


Bugünkü Teknolojiyle Bile İnşa Edilmesi Mümkün Olmayan 19 Akıl A lmaz Antik Yapı

Bugünkü Teknolojiyle Bile İnşa Edilmesi Mümkün Olmayan 19 Akıl Almaz Antik Yapı

19. Büyük Hipostil Salonu – Mısır

Karnak Tapınağı’nda bulunan bu salon, dünyadaki en büyük dini mekân olma özelliği taşıyor. Salonda bulunan 134 adet taş sütunun her birinin uzunluğu ise 24 metre. Nasıl taşındı, nasıl yapıldı orası meçhul…

18. Warren Field – İskoçya

İskoçya’da bulunan Warren Field, dünyanın en eski takviminin kalıntılarına sahip. Yaklaşık olarak 10,000 yıllık olduğu düşünülen bu kalıntılar, Ay’ın evrelerini takip etmek amacıyla inşa edilmiş.

17. York Minster Katedrali – İngiltere

İnşa edilmesi 250 yıl süren bu katedral, hâliyle zamanın mimarî üslubunun iki yüzyıllık evrimini de gözler önüne sermekte. Gize piramitlerinin inşasının 20 sene sürdüğü düşünülüyor; gerisini siz düşünün…

16. İnka Halat Köprüleri – Peru

6 yüzyıl önce İnkalar tarafından inşa edilen bu köprüler, dağlar arasındaki derin ve uzun boşlukları birleştirme özelliğine sahipti. Bu köprüler, toplamda 70 aileye mensup 1000 kişinin bitkilerden elde edilen ipleri dokumasıyla meydana getirilmiştir.

15. Altın heykeller – Mısır

M.Ö. 2300 yılları civarında Mısır‘da kıymet verilen objeleri korumak amacıyla yapılan altın heykeller, bugünkü teknolojiyle elde edilemeyecek inceliğe ve ayrıntıya sahip.

14. Borobudur Budist Tapınağı – Endonezya

124 metrelik uzunluğu ve 41 metrelik yüksekliğiyle Borobudur Tapınağı dünyanın en büyük Budist tapınağı olma özelliğini taşıyor. 9. yüzyılda inşa edilen bu tapınak, toplamda 2 milyon blok kullanılarak oluşturulmuş.

13. Neandertal mızrakları – Almanya

s71.photobucket.com

Neandertaller mızrak yapımında ağaç sopalarla sivri taş uçlarını birleştirmek için huş ağacından elde edilen zift kullanmışlardır. Çok farklı sıcaklıklara ve zorlamalara dayanabilen bu mızrakların yapımında kullanılan malzeme, bilim insanlarını bugün bile hayrete düşürmektedir.

12. Jüpiter Tapınağı – Lübnan

Romalılar zamanında Heliopolis adı verilen şehirde, bugün ise Lübnan topraklarında yer alan Jüpiter Tapınağı, yapımında 800 ton ağırlığında üç adet istinat duvarı kullanılmış bir yapıdır. O zamanın teknolojisiyle o taşlar nasıl taşındı, onu bilen yok…

11. Gize Piramitleri – Mısır

Mısır piramitlerinin yapımında kullanılan taşların M.Ö. 2500 yılında nasıl olup da çöl boyunca taşındığı, kaldırıldığı ve gördüğünüz mükemmellikte yerleştirildiği bildiğiniz gibi hâlâ herkesin merâk ettiği bir konu…

10. Kailasa Tapınağı – Hindistan

Kailasa Tapınağı 8. yüzyılda inşâ edilmiş bir yapıdır. Ana kayaya kazılan üç hendeğin bulunduğu bu yekpare tapınak, bugün koruma altında olan yapılardandır.

9. Banaue Pirinç Terasları – Filipinler

Ifugao Dağı yamaçlarına insan eliyle şekil verilerek meydana getirilmiş bu terslar, binlerce metrelik yüksekliğe sahip. Durum böyle olunca hâliyle yerliler tarafından bu görüntünün ortaya çıkarılması 2000 yıl kadar sürmüş.

8. Chand Baori – Hindistan

Bugün 1200 yaşında olan bu yapı, 30 metrelik derinliğe sahip bir basamaklı kuyudur. İnşa edilmesinin sebebi ise, Kuzey Hindistan‘da o zamanlar yaşanan su kıtlığına çözüm bulmaktır. Ayrıca yapı toplamda 3500 adet basamağa sahiptir.

7. Petrovaradin Kalesi – Sırbistan

1600’lü yıllarda Sırbistan’da inşa edilen bu kale, yapımı 88 yıl sürmüş yeraltı geçitlerine sahiptir. Toplamda 4 kademeye ve 17 kilometre uzunluğa sahip olan bu galerilerin kazılması sırasında binlerce mahkum yaşamını yitirmiştir.

6. Longmen Mağaraları – Çin

Dünyanın en büyük Buda heykeli koleksiyonunu barındıran Longmen Mağaraları, toplamda 97,000 Buda heykeline ev sahipliği yapıyor. Resimde gördüğünüz oymalara ise 493 yılında başlanmış ve tamamlanması tam 400 yıl sürmüştür.

5. Puquios Su Kanalları – Peru

Peru’nun yerlileri tarafından 1000 yılı aşkın süre önce kazılan bu spiral kuyular, yeraltı suyu çıkarmak için inşa edilmiş devasa hidrolik sistemlerdir.

4. Qin Shi Huang’ın Mezarı – Çin

Yapımı 2,000 yıl öncesine dayanan ve dünyanın en büyük türbesi olan bu yapı, toplamda 8,000 adet toprak askere ev sahipliği yapıyor. Türbenin yapımının 40 yıl sürdüğü ve toplamda 700,000 kişinin çalıştırıldığı düşünülüyor.

3. Pont du Gard – Fransa

Fransa‘nın güneyinde bulunan Pont du Gard, toplamda 49 kilometre uzunluğa sahip bir su kemerinin yalnızca bir parçasını oluşturuyor. M.S. 1. yüzyılda inşa edilen bu akıl almaz yapının yalnızca bu bölümü için 50,000 ton taş kullanılmış.

2. Çin Seddi – Çin

Günümüzden 2,200 yıl önce inşa edilen Çin Seddi, 9,000 kilometre uzunluğa sahiptir. Dünyanın çevresi 40,000 kilometre; gerçekten oturup düşüncelere daldıracak bir bilgi…

1. Khasi Köprüleri – Hindistan

Khasi Kabilesi tarafından yapılan, daha doğrusu yetiştirilen bu köprülerin yapımında kauçuk ağacı kullanılıyor. Ağaçların kökünü nehrin üzerinden geçecek ve karşı kıyıya gömülecek şekilde ayarlayan Khasiler, bu şekilde 10-15 sene içerisinde tamamlanacak köprüler inşa ediyor. Ya da onlar yardım ediyor, doğa inşa ediyor…

ARAŞTIRMA DOSYASI /// ARMAĞAN KULOĞLU : Fırat Kalkanı’nın yeni amacı kriz çıkarabilirdi


oakuloglu

Cumhurbaşkanı, TSK’nın Suriye’ye girme amacının Esad’ın hükümranlığına son vermek olduğunu ifade etmiş, bu sürpriz açıklama, çeşitli tereddütlere ve şaşkınlığa yol açmıştır.

Fırat Kalkanı Harekâtı’nın amacı neydi?

IŞİD tehdidinin sınırımıza dayanmasıyla mermiler, artık kasıtlı olarak sınır şehirlerimize atılmaya başlanmış, bunun yanında terör olaylarının da meydana gelmesi tehdidi artırmıştır.

Bu tehdit karşısında, Rusya’yla yaşanan uçak krizinden dolayı uzun bir süre buna verilen cevap da sınırlı olmuştur. Krizin sona ermesini müteakip, Türkiye’nin eli rahatlamış ve Fırat Kalkanı Operasyonu gerçekleştirilmiştir.

Harekâtın amacı, IŞİD tehdidini sınırlarımızdan uzaklaştırmak, yeterli bir sahanın elde edilmesinden sonra bu alanda güvenli bir bölge yaratmak, mümkün olursa mültecilere bu bölgede güvenli bir yaşam sahası oluşturmak olarak açıklanmıştır.

Ayrıca bizim için hepsinden de önemli olan, PYD kantonlarının birleşerek yekpare bir koridor oluşturmasını önlemek de harekâtın amacı olarak belirtilmiştir. Harekât bu amaçlara uygun olarak sürdürülmektedir.

Harekâtın amacı değişti mi?

Kudüs toplantısında Cumhurbaşkanı, Suriye’de ölümlerin 1 milyona ulaştığını, BM Güvenlik Konseyi’nin bu konuda adım atmadığını, sabredildiğini, en sonunda dayanılamadığını, Suriye’nin topraklarında gözümüzün olmadığını, toprakların gerçek sahiplerine verilmesi, adaletin tesisi ve devlet terörü estiren zalim Esad hükümranlığına son verilmesi için Suriye’ye ÖSO’yla birlikte girildiğini ifade etmiştir.

Türkiye’deki yönetimin, Suriye konusunda başlangıçtaki politikasının, Esad yönetimini devirmek üzerine şekillendiği malumdur. Bugüne kadar Esad konusundaki düşüncelerin değişmediği de bilinmektedir. Ancak Fırat Kalkanı Operasyonu’nun amacının, başlangıçtaki açıklamayla şimdiki söylemi arasında fark olması çelişki yaratmıştır.

Bu durumda harekâtın amacının değişime mi uğradığı, yoksa bu açıklamanın operasyon esnasında askerimize yapılan hava taarruzunun Suriye tarafından gerçekleştirildiği kanaatiyle, Suriye’yi hedef alacak şekilde kasten mi yapıldığı, yoksa iç politikaya veya başka bir maksada mı yönelik olduğu anlaşılamamıştır.

Bu açıklama Rusya, İran ve Suriye’yle krize neden olabilirdi

Açıklamayla ilgili olarak, Kremlin sözcüsü açıklamayı sürpriz olarak nitelendirmiş, açıklamanın ciddi ve öncekilerden farklı olduğunu, Ankara’dan açıklama beklediklerini söylemiştir. İran’dan da tepki gelmiştir.

Bu açıklamanın, uçak kriziyle zora giren, ekonomik, siyasi ve askeri açıdan sıkıntı yaratan Rusya’yla ilişkileri tekrar zora sokacağı beklenebilirdi. Açıklama, Suriye yönetimini destekleyen İran’la ilişkilerimizi bozabilir, hatta Suriye’ye karşı resmen savaş ilanı anlamına bile gelebilirdi.

Bu konunun, Cumhurbaşkanı’nın Putin ile yaptığı son telefon görüşmesinde ve Rus Dışişleri Bakanı’nın Türkiye ziyaretinde ele alınarak yumuşatıldığı anlaşılmaktadır. MGK toplantısı açıklamasında durum düzeltilmeye çalışılmış, Cumhurbaşkanı da yeniden açıklama yapma ihtiyacı duyarak muhtarlar toplantısında "Fırat Kalkanı’nın hedefi herhangi bir ülke veya kişi değil sadece terör örgütleridir. Kimsenin şüphesi olmasın, kimse de başka yere çekmesin" diyerek kriz çıkmasını önlemiştir.

Ne yapılmalıydı?

Akılda bulunsa da, böyle bir niyet açıklanmamalıydı. Fırat Kalkanı Operasyonu, ÖSO’ya fazla dayanmadan, yeteri kadar güç tahsis ederek, Afrin ve Menbiç’i de kapsayacak şekilde çok kısa sürede sonuçlandırılmalıydı.

Suriye politikasında sonradan da olsa, geç kalmadan, Suriye yönetimi, Rusya ve İran’la iş birliği içinde hareket edilmeliydi. Suriye’nin bütünlüğü ve yönetimin kontrolünün, IŞİD ve PYD tehdidine de engel olabileceği bilinciyle hareket edilmeliydi. El-Beşir’e bile tolerans gösteren iktidar, ülke menfaatleri açısından bu açılımı yapmalıydı.

Böylece, Suriye’nin bölünmesi konusunda anlaştığı değerlendirilen ABD ve Rusya’nın bu oyunu akamete uğratılmalıydı.

Şimdi ne yaptığımız pek anlaşılmıyor. Ancak hâlâ bu fırsat önümüzde duruyor.

Kaynak: Fırat Kalkanı’nın yeni amacı kriz çıkarabilirdi – Armağan KULOĞLU

AMERİKA DOSYASI : Dünyanın en zengin ülkesinde 48 milyon insan aç


Çoğumuz güncel tartışmaların girdabında gelir dağılımında eşitsizliği, savaşları, işgalleri yaratan kapitalist sistemi sorgulamayı unuttuk..

Çoğumuz güncel tartışmaların girdabında gelir dağılımında eşitsizliği, savaşları, işgalleri yaratan kapitalist sistemi sorgulamayı unuttuk.

Üstelik bu sistem, salt kapitalizmin yarattığı emperyalizm güdümündeki ülkelerde değil, merkezinde de olağanüstü sömürüyü ortaya çıkarmış bulunuyor.

İsterseniz, Amerika Birleşik Devleti’nde kurulu düzenin savunucusu bir dergiden, National Geographic/Türkiye’nin Ağustos, 2014’den bir alıntı yapalım ve biraz okumaya çalışalım.

O ROMANI ARATMAYACAK DÜZEYDE

İsterseniz, Amerika Birleşik Devleti’nde kurulu düzenin savunucusu bir dergiden, National Geographic/Türkiye’nin Ağustos, 2014’den bir alıntı yapalım ve biraz okumaya çalışalım.

« Iowa´nın Mitchell ilçesinde gri-sarı bir sabah. Christina Dreier, oğlu Keagan´ı kahvaltı etmeden okula gönderiyor…(Keagan) Anaokulunda sunulan yemeği yemeyi reddediyor. Mutfaktaki erzağı tükenmeye yüz tutan Dreier ona -kendi iyiliği adına- sert davranmaya karar vermiş. Keagan´ı okula aç gönderirse, belki de hiçbir ücret ödemeyeceği bu kahvaltıyı edeceğini, böylece evde öğle yemeği için daha fazla erzak olacağını düşünüyor.

Dreier uyguladığı bu stratejinin geri tepebileceğini biliyor. Nitekim öyle de oluyor. Keagan okulda kahvaltı etmiyor. Ve öğlen o kadar acıkıyor ki, Keagan´ı ve kız kardeşini doyurma telaşındaki Dreier buzdolabında arta kalan ne var ne yok hepsini birbirine karıştırıyor. Son yedi parça tavuk köftesini eski püskü bir fırın tepsisine boşaltıyor; patates köftesinin son parçalarını ve buzdolabındaki bir çift sosisi de ekleyip hepsini birden fırına atıyor. Bir önceki hafta gıda bankasından aldığı yiyeceklerin hemen hepsi tükenmiş. Kendi öğle yemeği de çocukların tabaklarında kalan patates artıkları olacak. ‘Ancak yeterli yiyecek varsa öğle yemeği yiyorum,’diyor.‘Çocuklar daha önemli. Önce onların doyması gerekiyor.’

Dreier´ın günleri çocuklarını doyuramama korkusu içinde geçiyor. Kocası Jim´le birlikte ödenecek faturalar arasında önceliğe göre seçim yapıyorlar -duruma göre kira yerine telefonu ödüyorlar, benzin parasını yakıt faturasını ödemek için kullanıyorlar. Böylece gıda bankası tarafından kendilerine verilmeyen ya da Ek Beslenme Yardımı Programı´dan (SNAP) aldıkları yiyecek kuponlarıyla karşılayamadıkları şeyler için para ayırmaya çalışıyorlar. Amerika Birleşik Devletleri’nde de Kongre´nin geçtiğimiz sonbahar SNAP´te yaptığı 5 milyar dolarlık kesinti nedeniyle, aldıkları yardım parası ayda 205 dolardan 172 dolara düşmüş.”

O ROMANI ARATMAYACAK DÜZEYDE

Bu alıntıdan sonra tespitlerimizi yapalım:

Bu alıntıdan sonra tespitlerimizi yapalım:

– Amerika Birleşik Devletleri’nde 2012 yılında açlık çeken insanların sayısı 48 milyon. Bu sayı 1960 yılına göre 5 kat artış göstermiş. Ülkede her altı kişiden biri, yılda en az bir kez yiyeceksiz kaldığını bildiriyor.

– Ek Beslenme Yardımı Programı kapsamında 2013 yılında 75 milyar yardım yapılmış. Öğün başına 1.5 dolar para düşüyor.

– 11 eyalette 5 yaşın altındaki çocukların yüzde 20’inden fazlası aç kalma tehlikesi ile karşı karşıya. 18 yaşın altındaki 16.5 milyon çocuk ise vücut ve beyin gelişmesi açısından yetersiz besleniyor.

– Zengin ve yoksul arasındaki uçurum giderek büyüyor. Uçurum insanları, Jack London’un «Demir Ökçesi” romanını aratmayacak düzeyde.

– Gıda yardımı alan kişilerin çoğu şişman. Çünkü insanlar kaliteli besin yerine enerjisi yüksek ve ucuz besinler tüketmek zorunda kalmakta. Nitelikli besinlerin fiyatı 1980 yılına göre yüzde 24 oranında artarken, sağlıksız yiyeceklerin fiyatları yüzde 27 düşmüş. Açlık ve şişmanlık manzaranın iki farklı yüzü. Üstelik şişmanlık arttıkça sağlık harcamaları da artıyor.

– Kent içindeki evlerin fiyatları artmış ve çalışan yoksullar dış mahallere itilmiş.

-Tarımsal üretimde yapılan desteklerin çoğu, genelde büyük tarım şirketleri ve (onların denetimindeki)kooperatifler tarafından üretilen birkaç temel ürüne(mısır ve soya gibi) aktarılıyor. Küçük ve orta ölçekli işletmeler giderek yoksullaşıyor ve tasfiye ediliyor. Yine John Steinbeck´in yazdığı «Gazap Üzümleri”’nden bir anımsatma yapalım.

– Kısaca,uygulanan ekonomi politikalar yoksulluk ve açlık yaratıyor. Çalışan milyonlarca Amerikalı bir sonraki öğünde yiyecek bir şey bulup bulamayacağını bilmiyor.

Bu yazıyı, Türkiye’de de yeni-liberal ekonomiye karşı seçenek bulmak istemeyen, bulamayan, ya da liberalizmin acımasızlığın kabul etse bile başka seçenek yok diyen yaklaşımlara, televoleci iktisatçılara ve güler yüzlü liberalizmi arayan politikacılara ithaf etmek istiyorum.

Mustafa Kaymakçı

Odatv.com

CIA DOSYASI : CIA’in 1970 Yılında Yaptığı, Yusufçuk Şeklinde Casus Drone


Merkezi İstihbarat Teşkilatı yani daha bilindik adı ile CIA , ”saman altından su yürütme” konusunda son derece başarılı bir kurum.

Merkezi İstihbarat Teşkilatı yani daha bilindik adı ile CIA , ”saman altından su yürütme” konusunda son derece başarılı bir kurum. Özellikle Hollywood filmlerinde casusların, ya da işinin ehli hırsızların vs kullandığı çoğu araç gereç, aslında CIA imzası taşıyan ekipmanlardan esinlenilerek tasarlanmakta.

Hatta bizzat CIA’in kullandığı cihazlar da zaman zaman filmlerde karşımıza çıkmakta. Bunun nedeni ise CIA’in gerçekten de bu tarz cihazlar, ekipmanlar konusunda sınırları ciddi şekilde zorluyor olması. İşte bunlara bir örnek, Virginia , McLean ‘da bulunan CIA Müzesi ‘nden gelmekte.

Yukarıdaki görselde gördüğünüz şey, CIA bünyesinde bulunan Araştırma ve Geliştirme Ofisi tarafından 1970 yılında yapılmış, yaklaşık 9cm uzunluğunda bir casus drone. Gazla çalışan minik bir motora sahip olan böcek drone, bu motor sayesinde hareket eden kanatları ile hız ve ivme kazanmakta. Kafasının üstünde bulunan lazer ışını sayesinde yolunu bulan drone, ayrıca kaydettiği ses verilerini kuyruk kısmındaki verici ile de aktarabiliyor.

Bir saat tamircisinin yardımı ile yapılan prototip, 200 metre mesafede 1 dakika boyunca uçabilmekteydi. Ancak rüzgarlı ortamlarda kontrolünü kaybeden drone, bu sebeple hedefe ulaşmada da sıkıntı yaşayınca proje rafa kaldırılmış.

Her ne kadar casus yusufçuk James Bond filmlerindeki gibi görevlere çıkamamış olsa da CIA’in 1970 yılında bu tarz bir teknolojiyi yapabilmiş oluşu, kafamızda on numara komplo teorilerinin de dönmesine sebep oluyor. Eminiz sizin de öyledir.

YÜKSEK STRATEJİ TÜRKİYE

strateji, istihbarat, güvenlik, politika, jeo-politik, mizah, terör, araştırma, teknoloji

Fight "Gang Stalking"

Expose illegal stalking by corrupt law enforcement personnel

İSTİHBARAT ALANI

Sınırsız, Seçkin, Sansürsüz, Kemalist Haber Blogu

WordPress.com News

The latest news on WordPress.com and the WordPress community.