VİDEO LİNK :
Günlük arşivler: 4 Aralık 2016
İLLUMİNATİ DOSYASI : İllüminati’nin karanlık ilişkileri
En gizli örgüt denildiğinde İllüminati, en zengin ve gizemli ailesi dendiğinde ise Rotschildlar akla gelir. Büyük fotoğrafta mafya sadece bir ayrıntı..
Star Gazetesi Yazarı Aziz Üstel bir süredir bu gizemli ve tehlikeli örgüt İllüminati ile ilgili yazılar yazıyor. Hafta içinde "İllüminati’nin Çin’deki uzantısı Lee Ailesi Türkiye’de" yazısında ilginç bilgileri okurlarıyla paylaşan üstel, son yazısı "İllüminati’nin karanlık ilişkileri" başlıklı yazısında ise gizemli ilişkilerin bir başka boyutuna ışık tuttu.
"Mafya’nın dünyanın pek çok ülkesinde etkili olabilmesinin ana nedeni önemli istihbarat kuruluşlarıyla yaptığı gizli ortaklıklardır. İnsanlar bu istihbarat kuruluşlarının Mafya’nın üzerine gittiğini ama bir türlü yok edemediği hayretle izlerler…" tespitinde bulunan Üstel, istihbarat, para ve siyasi gücün nasıl İllüminati kavşağında buluştuğunu yazdı.
İşte o yazısı..
Mafya denince aklımıza hemen Sicilya gelir. Ancak Amerikan Mafyası’nın en önemli isimlerinden biri, Las Vegas’ın kumar başkenti olmasını sağlayan kişi Yahudi Meyer Lensky’dir. Mafya, Kontrgerilla-CIA-MOSSAD ortaklığının temellerini atan da gene odur. Yıllar yılı önce Al Capone sonra da Lucky Luciano’yla birlikte çalışan Lansky, kumar, içki kaçakçılığı ve fuhuştan kazandığı tüm paraları İsviçre’de Yahudi banker Tibor Rosenbaum’un yönettiği International Credit Bankası’na gönderiyordu. Rosenbaum bir hahamdı aslında! Kurduğu banka Avrupa’dan İsrail’e yollanan tüm yardımların ilk toplanma noktasıydı. Bankanın müşterilerinden en önemlisiyse İllüminati’nin 13 ailesinden Rothschild’ların sahibi olduğu Israel Corporation’du.
Derken 1967 yılında Life dergisi İsrail-Haham Rosenbaum-Rothscild-Mafya-Lansky bağlantılarını ortaya çıkarır. İşin ilginç yani Rosenbaum’un İsrail temsilcisi, İsrail Gizli İstihbarat Örgütü Shin Beth’in Müsteşarı Amos Manor’dur!
Lansky ve Shin Beth’in Amerika temsilcisi Doc Stacher’le ilgili dönemin Adalet Bakanı Robert Kennedy geniş kapsamlı bir soruşturma başlatır. Stacher hemen İsrail’e gider, yerleşir ve hapis cezasından kurtulur. Meyer Lansky’le ilgili soruşturma tamamlanmak üzereyken Robert Kennedy bir suikast sonucu öldürülür ve Sirhan Sirhan diye bir gariban tutuklanır, hapse atılır. Dosya kapanır. Lansky’le ilgili soruşturmaysa sonuçlandırılamaz bir türlü!
Yıl 1947’dir, İkinci Dünya Savaşı biteli iki yıl olmuştur ve ABD yanlısı dünyada kontrgerilla hareketi başlar. Kontrgerilla örgütleri başta İtalya olmak üzere, birçok ülkede filizlenmeye başlayan Komünist partilerin yöneticilerine ateş açarak yaralar ya da öldürür; bombalar patlar parti toplantılarında. Taşlı sopalı sokak kavgaları çıkar günün her saatinde başka başka kentlerde.
Kısacası Kontrgerilla öylesi bir kargaşa yaratır ki, İtalya ve Fransa başta olmak üzere, halklar oylarını muhafazakâr, Hıristiyan kökenli partilere vererek istkrar arar. Bu arada, İsrail Corporation’ı ABD Federal Savcılığı soruşturmaya başlamıştır. Ancak şirketin merkezi Luxemburg’da şubesiyse Lichtenstein’ın başkenti Vaduz’dadır. Şirket savcılığın sorduğu sorulara cevap bile vermez! Vaduz’da Rosenbaum’un bankası International Credit Bank’ın kapısından içeri bile giremez federal savcının adamları; Prens izin vermemiştir!
İllüminati’nin has evladı, Mafya Babası Meyer Lansky garip olduğu kadar tehlikeli bağlantıları, P2 ve Vatikan’ın kara para aklama uzmanı banker Sindona’dan, Rosenbaum’a,ABD Başkanı Nixon’dan, soğuk savaşın mimarı Başkan Truman’a, CIA Başkanı Allen Dulles’a ki, Lansky’nın avukatlığını yapmıştır, Yahudi banker Rotschild ve petrolcü, banker, milyarder Rockefeller Ailesi’ne kadar uzanır. Ve İllüminati semirdikçe semirir, ardından ceset yığınları bırakarak yoluna devam eder…
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER DOSYASI : Koruma Sorumluluğu Doktrini ve Değ işen Egemenlik Anlayışı
Koruma sorumluluğu, 2005 yılında Birleşmiş Milletler Dünya Zirvesi’nde kabul edilen, soykırım, savaş suçları, etnik temizlik gibi insanlık suçlarını önlemeyi amaçlayan bir taahhüttür. Uluslararası hukuktaki tartışmalı konulardan olan koruma sorumluluğu, Vestfalya sisteminden bu yana süregelen egemenlik anlayışını değiştirmiş, insani müdahale kavramının sınırlandırılmış hali olarak kabul edilmektedir.
İnsani Müdahale, en basit tanımıyla bir devletin başka bir devlete karşı, geniş çaplı insan hakları ihlallerini önlemek amacıyla kuvvet kullamasıdır.[1] 19. yy’da sömürgeci devletler, başka toplulukların ülkesine müdahale ederek güvenliği sağlamayı ve bir düzen tesis etmeyi kendilerine hak olarak görmüş bu da İnsani Müdahale anlayışını ortaya çıkarmıştır. 1860 yılında Lübnan’da yaşanan Maruni-Dürzü çatışmasında, Osmanlı yönetiminin çatışmayı önleyemediğini öne süren Fransa’nın Lübnan’a asker çıkarması İnsani Müdahalenin ilk örneklerinden sayılmaktadır. İkinci Dünya Savaşı sonrası İnsani Müdahale sömürgeci anlayıştan çıkmış ve yeni bir boyut kazanmıştır.Ancak Ruanda ve Srebrenitsa soykırımlarını önlemedeki BM başarısızlığı İnsani Müdahaleyi yeniden gündeme getirmiştir.2001 yılında Kanada hükümetinin desteğiyle “Müdahale ve Devlet Eğemenliği Komisyonu” (ICISS) tarafından “responsibility to protect” raporu hazırlanmış ve 2005 Dünya Zirvesi’nde kavramın sınırları belirlenmiştir. ICISS raporunda egemenlik kavramına sorumluluk anlayışı getirilmiştir.Rapora göre devletler halkın güvenliğini sağlamak ve refahını sürdürmekle yükümlüdür.Ayrıca içeride halka dışarıda da BM aracılığıyla uluslararası topluma karşı sorumlu olmalıdır.Bunun sonucu olarak iç savaş, isyan ve otorite eksikliğinden zarar gören bir topluluğu devleti koruyamazsa içişlerine karışma yasağı (non-intervention) yerini uluslararası koruma sorumluluğuna bırakmalıdır.Yeni egemenlik anlayışı, uluslararası arenada insan temelli güvenlik söylemini güçlendirmiştir.Koruma sorumluluğunun tartışılan kısmı ise müdahale anlayışının askeri müdahaleyi de kapsamasıdır. Koruma Sorumluluğuna Dayanan Müdahalenin Şartları ve UnsurlarıICISS raporunda belirlenen sorumluluğa dayalı egemenlik anlayışına göre, sorumluluklarını yerine getiremeyen devletler egemenlik hakkını kaybedecek ve insanların güvenliği devletin güvenliğine tercih edilecektir.Bu sorumluluklar BM tarafında soykırım,ağır savaş suçları,etnik temizlik ve insanlık suçları olarak belirlenmiştir.Müdahale durumunda müdahaleci devletlerin de sorumlulukları vardır. Bunlar; Önleme Sorumluluğu (Responsibility to Prevent), Harekete Geçme Sorumluluğu (Responsibility to react) ve Yeniden İnşa Sorumluluğudur (Responsibility to rebuild). Harekete geçme sorumluluğu doktrinin en tartışılan aşamasıdır.Buradaki sorumluluk insani kriz yaşanan devletin rızası olmadan alınan önlemlerdir.Bunlar ekonomik yaptırımlar ve diplomatik önlemler olabileceği gibi askeri de olabilir.Bu da geleneksel devlet egemenliğine karşı saygı ilkesiyle uyuşmamaktadır. ICISS’e göre ise bazı kriterlere göre askeri müdahale meşru sayılmıştır.Bunlar; Doğru Amaç (Right İntention), Son Çare (Last Resort), Orantılılık(Proportional Means) ve Olumlu Gelişme Beklentisidir (Reasonable Prospects).Ayrıca kararın meşru olması için müdahalenin karara bağlanması gerekmektedir.Karar organı olarak ilk BM Güvenlik Konseyi belirlenmiştir.Ancak geçmişte birçok kez olduğu gibi insani kriz durumunda BM Güvenlik Konseyinin bloke olması halinde Genel kurulun “unit in for peace” kararı ile devreye girilmesi tartışılmıştır. BM tarafından belirlenen somut sınırlandırılmalara rağmen koruma sorumluluğu hakkında tartışmalar devam etmektedir.Doktrin karşıtları,bu anlayışın güçlü devletlerin zayıf devletler üzerinde tahakküm kurmasına bir araç olarak görmüşler ve uluslararası hukuktaki sorunlara çözüm olmayacağı belirtilmiştir.Bu duruma ABD’nin Panama ve Haiti’de insanları koruma gerekçesiyle yaptığı müdahale sonrası rejimi değiştirmesi örnek olarak gösterilmiştir.Ancak doktrin destekçileri koruma sorumluluğun insani müdahaleden farklı olduğunu,sınırları olduğunu ve kollektif müdahalenin ülkelerin milli çıkarlarını engelleyeceğini savunmaktadırlar. Koruma sorumluluğuna ait bir diğer eleştiri ise,barış için savaş çıkartmanın barışı sağlayabileceğine olan şüphedir. Doktrin destekçileri ise barışı getirmek için savaş çıkarmayı ve insan ölümlerini durdurmak için insan öldürmeyi faydacılık (utilitarianism) anlayışına dayandırmışlardır. Bu anlayışa göre insanlık suçlarını önlemek için yapılan savaş meşrudur.Doktrin ayrıca Vestfalya Sisteminden bu yana süregelen egemenlik ve içişlerine müdahale yasağı ilkelerini değiştirmesi yönünden eleştirilmiştir.Bu değişen durumun silahlanmayı ve savaşı artıracağı iddia edilmiştir. Doktrin 2001’den sonra Irak ve son dönemde Libya’da uygulanmıştır. ABD’nin Irak’tan çekildiğinde ülkede güçlü bir yönetim bırakmayarak yeniden inşa sorumluluğunu yerine getirmemiş ve ülkede yaşanan krizlere karşı tepkisiz kalmıştır.2011 yılında Libya’ya karşı gerçekleştirilen müdahale sonrası da benzer bir durum yaşanmıştır.Müdahaleci güçler Libya’da devlet otoritesini yıkmış ve yerine yeni bir yönetim gelmesini sağlamadan ayrılarak yeniden inşa sorumluluğunu yerine getirmemiştir.Müdahale sonrası Libya “düşkün devlet” olarak nitelendirilmektedir. Koruma Sorumluluğu’nun çıkışıyla Vestfalya sisteminin ilkeleri değişmiş ve uluslararası toplumda yeni bir anlayış oluşmuştur.Uygulama kısmında yapılan hatalar doktrinin güvenilirliğini sarsmış ve bunun yeni sömürgecilik anlayışının aracı olduğu iddia edilmiştir. Henüz hiçbir yerde bütün aşamalarıyla gerçekleşmemiş olan doktrin tam olarak somutlaşmamıştır. Bu anlayışın geleceğini de yapılacak olan uygulamaların meşruluğu ve uluslararası siyasetin dengeleri belirleyecektir. Furkan ÇAKAR 1. Uluslararası İnsan Hakları Hukuku,Prof. Dr. Emin BOZKURT sf. 105 2. http://responsibilitytoprotect.org/ICISS%20Report.pdf 5. http://webftp.gazi.edu.tr/hukuk/dergi/15_1_5.pdf 6. http://akademikperspektif.com/2012/02/07/insani-mudahale-ve-uluslararasi-mesruluk/ 7. Uluslararası İnsan Hakları Hukuku,Prof. Dr. Emin BOZKURT Koruma Sorumluluğu Doktrini ve Değişen Egemenlik Anlayışı yazısı ilk önce TUİÇ Akademi üzerinde ortaya çıktı. |
DUYURU : GOOGLE MAIL GRUPLARIMIZDAKİ PAYLAŞIMLARIMIZLA İLGİLİ ÖNEMLİ HATIRLATMA /// LÜTFEN OKUYUN !!!
Değerli Yurtseverler,
Öncelikle grubumuza yeni katılanlara HOŞ GELDİN demek istiyorum. Umarım paylaşımlarımızdan istifade ederler. Bu paylaşımları başka bir yerde bulabilme olasılığınız az olduğu için umuyoruz arşivliyorsunuzdur. Eğer henüz arşivleme olanağı bulamadıysanız aşağıdaki program ile kolayca arşivleyip müsait zamanlarınızda inceleyebilir, okuyabilirsiniz. Aşağıdaki program MICROSOFT firmasının OFİS programları içerisindeki en son versiyonudur ve kendi alanında dünya birincisi bir yazılımdır.
Aşağıda indirme linkleri bulunuyor ve bu linkleri kullanarak kolayca indirip kurabilirsiniz. Ancak ilk kurulumda OFİS programı lisanssız olarak kuruluyor. Sizin ayrıca dosya içinde yer alan KMS programını kullanarak programı AKTİVE etmeniz gerekiyor. Eğer bu işlemi yaparken zorlanırsanız anlayan bir dostunuzdan yardım alabilirsiniz yada grubumuz teknik uzmanından Skype aracılığı ile (Skype adresimiz : Private.Post) on line destek talebinde bulunabilirsiniz.
Sizin OFİS 2016 yazılımı içinde en çok kullanacağınız program, özellikle E-POSTA YÖNETİMİ olarak OUTLOOK 2016 programıdır. Bu programı kullanmayı bilmeyenler ozel-buro adresimize “MAIL TESLİM AYARIMI ÖZET OLARAK DEĞİŞTİRİN” başlıklı bir e-mail atmanız yeterlidir.
Eğer paylaşımlarımız hiçbir şekilde size hitap etmiyorsa ve ilgilendirmiyorsa lütfen ozel-buro adresimize “GRUPTAN ÇIKMAK İSTİYORUM” başlıklı bir e-mail atınız. Mail akabinde üyeliğiniz hemen sonlandırılacaktır.
Paylaşımlarımızla ilgili soru yada sorunlarınız için ozel-buro adresimize yazabilirsiniz. Tarafımıza ulaşan tüm maillere en kısa sürede yanıt vereceğiz. Paylaşımlarımızı ayrıca web sitemizden de www.ozelburoistihbarat.com takip edebilirsiniz.
Keyifli paylaşımlar dilerim.
Yusuf Özbek
ÖZEL BÜRO ADMİN
MICROSOFT OFİS 2016 İNDİRME LİNKİ
Microsoft Office Pro Plus 2016 VL Full Türkçe İndir kur
Microsoft Office Pro Plus 2016 VL Full Türkçe İndir
Microsoft Office Professional Plus 2016 VL,32x64bit türkçe destekli v16.0.4266.1001 vl sürüm farkı özelleştirilebilir olması,1 ekimde msdn çıkışlıdır
NOT: KMS ile full olmakta iş akışınızı bu yazılım ile hızlandırabilirsiniz.
————————————————————-
Boyut:885-mb
Sıkıştırma: Rar / Şifresiz
Tarama: Webroot. / Durum Temiz
————————————————————–
İNDİRME LİNKLERİ
Microsoft Office Pro Plus 2016 32bit
Microsoft Office Pro Plus 2016 64bit
(((Alternatif)))
Microsoft Office Pro Plus 2016 32bit
Microsoft Office Pro Plus 2016 64bit
(((Alternatif)))
Microsoft Office Pro Plus 2016 32bit
Microsoft Office Pro Plus 2016 64bit
NOT : LİNKLERİN GEÇERLİLİĞİ KISITLIDIR. BU NEDENLE LİNKLER ÖLMEDEN İNDİRMENİZ ÖNERİLİR.
KAMPANYA : PARASIZLIK YÜZÜNDEN GENELEVDE ÇALIŞMAK ZORUNDA KALAN NİNELERİMİZE DEVLET SAHİP ÇIKSIN ! !!!
KAMPANYAYA KATILMAK İÇİN BURAYA TIKLAYIN.
ÖZEL BÜRO GRUBU, Türkiye’nin bir kanayan yarasını daha gündeme getirme kararı aldı. Hemen konuya girelim. Türkiye’nin yaşlı nüfusu oldukça fazla. Şanslı olan yaşlılarımıza çocukları yada akrabaları bakıyor. Bir kısmı ise devletin koruması altında huzurevlerinde barınıyor. Bunlar şanslı doğmuş olanlar.
Ama ya dışlanmış, hor görülmüş, 2. Sınıf vatandaş muamelesi gören yaşlılarımız ne durumda ?
Gençliğinde kader kurbanı olmuş, bir çoğu ailesinin kendisini terk etmesi nedeniyle yada koca şiddeti, yetim kalma gibi sebeplerden hiçbir zaman sıcak bir yuva sahibi olamamış kadınlarımız ne durumda düşündünüz mü ?
Biz söyleyelim o zaman.
Haberdeki örnekte de okuyacağınız gibi 80 yaşında hala seks işçisi olarak çalışmaya mecbur bırakılmışlar. Onlar için bir umut yok, bir gelecek yok.
Ama madem ki sıfatlarımızın başında “İNSAN OLMAK” var. Bu duruma seyirci kalamayız. Eğer insan isek kalmamalıyız. Biz bu çirkin kadere elbette DUR diyebilecek güçteyiz. Hayatları boyunca yüzü gülmeyen kadınlarımıza, ninelerimize insanlığın ölmediğini gösterebiliriz. Onları hiç olmaz ise yaşlılıklarında rahat ettirebiliriz, her ne yapmış ne yaşamış olurlarsa olsun. Bu bizlerin insanlık vazifesidir.
Şimdi lütfen bu kampanyaya bir 5 dakikanızı ayırın ve tüm sosyal medya çevrenize, üye olduğunuz mail gruplarına gönderin.
Gönderin ki yarın vicdanımızda kara bir leke oluşmasın !!!
LÜTFEN TIKLAYIN :
KAMPANYA : PARASIZLIK YÜZÜNDEN 80 YAŞINDA SEKS İŞÇİSİ OLARAK ÇALIŞAN NİNELERİMİZ E DEVLET SAHİP ÇIKSIN !!! /// https://istihbaratveanaliz.wordpress.com/2016/11/15/kampanya-parasizlik-yuzunden-80-yasinda-seks-iscisi-olarak-calisan-ninelerimiz-e-devlet-sahip-ciksin/
***
HABERİN KAYNAĞI : http://www.aydinlik.com.tr/toplum/2016/80-yasinda-5-liraya-genelevde-calisiyor
HABER BAŞLIĞI : 80 yaşında 5 liraya genelevde çalışıyor
İzmir Valiliğinin yaptığı çalışma, genelevlerde yaşamı gözler önüne serdi. 80 yaşında 5 lira karşılığında cinsel ilişki kuran H., torunlarına bakmak için çalışmaya mecbur olduğunu söyledi
Hayati ÖZCAN/AYDINLIK
İzmir’de 23 genelevde yapılan anket, bu evlerde çalışan kadınların yaşam koşullarını ortaya koydu. Evlerde çalışan kadınların yaşları 23 ile 80 arasında değişiyor. Anket çalışması sırasında 80 yaşındaki H., torunlarını okutabilmek için 5 TL karşılığında çalışmaya devam ettiğini söyledi.
İzmir Barosu Kadın Hakları Danışma ve Hukuk Araştırma Merkezi temsilcilerinin de katılımıyla İzmir Valiliği bünyesinde oluşturulan Genelevde Çalışan Genel Kadınların Hak İhlallerini Tespit ve Araştırma Alt Komisyonu kadınlarla görüştü. Genelevlerde çalışan kadınların bazılarının yaşlarını bile bilmediği, nüfus cüzdanlarının ise kendilerinde değil genelevin patronunda olduğu ortaya çıktı. Yaşamları boyunca, babalarından, erkek kardeşlerinden ve kocalarından korkan kadınların, genelevde de patronlarından korktuğu gözlemlendi. Kadınların bu işi ortalama 18.68 yıldır yaptıkları ve bir kısmının da bu süre boyunca 3-4 kere dışarıya çıktığı görüldü. Genelevde günlük çalışma saati ise en düşük 5 en yüksek 14 saat.
YAŞLARI BÜYÜTÜLMÜŞ
Komisyon üyeleri, 115 kadınla görüştü. Kadınların yaşları 23 ile 80 arasında değişiyor. Yaş ortalaması 43.65. Ancak birçoğu vesika alabilmek için yaşını büyütmüş. 80 yaşında olup da hâlâ genelevde çalışan H., komisyon üyelerine, torunlarını okutmak zorunda olduğu için hâlâ müşteri kabul ettiğini söyledi. H. “Vizite ücretini çok düşük tutuyorum. 5 TL de olsa yine para kazanıyorum” dedi. H., genelev dışında başka bir iş verilmediği için burada çalışmaya mecbur olduğunu söyledi.
Kadınların eğitim durumları incelendiğinde, büyük çoğunluğunun ya hiç eğitim almadığı ya da sınırlı aldığı görülüyor. Kadınların yüzde 15.7’si okuma yazma bilmiyor. Yüzde 57.4’ü ilkokul, yüzde 10.4’ü ortaokul, yüzde 14,8’i lise, yüzde 0.9’u üniversite mezunu.
KOCASI GETİRDİ
Kadınların yüzde 43.5’nin bekar, yüzde 43.5’nin boşanmış yüzde 13’nün dul olduğu görüldü. Yapılan görüşmelerde, kadınlar evlilikleri sırasında yoğun olarak taciz, şiddet ve tecavüze uğradıklarını söylediler. Kadınların büyük kısmı, kocaları tarafından başka erkeklerle para karşılığı birlikte olmaya zorlandığını belirtti. Kadınlardan biri genelevde çalışmaya nasıl başladığını şu sözlerle anlattı: Diyarbakır’da evliydim, kocam her fırsatta dövüp zorla beni başka erkeklere pazarlıyordu. Aileme gidemezdim “gelirsen kefenle çıkarsın” diyorlardı. Kocam “Senin için İzmir’de boru fabrikasında iş buldum” dedi. Doğru düzgün bir işte çalışacağım diye sevindim. Bir geldim o geliş 20 yıldır burada çalışıyorum.
Kadınların yüzde 47,8’i resmi nikah, yüzde 17,4’ü imam nikahı, yüzde 5,2’si hem resmi hem de imam nikahı ile evlendiğini söyledi. Yüzde 28,7 ise hiç evlenmediğini belirtti. Genelevde çalışan kadınların çocuk sayısı ortalama 1.12 çıktı. Kadınların bir kısım çocuklarıyla hiç görüşmezken bir kısmının çocukları da annelerinin hasta bakımı ve bunun gibi işlerde çalıştığını düşünüyor. Çocuk sahibi olan kadınların çoğu, vesikalı oldukları için başka iş bulamadıklarını, deneseler de geneleve geri dönmek zorunda kaldıklarını söylediler.
Para karşılığı ilk ilişki 11 yaş!
Genelevde çalışan kadınlara ilk cinsel deneyimlerini yaşadıklarında kaç yaşında oldukları da soruldu. En düşük 8, en yüksek 23 çıktı. Cinsel deneyim yaş ortalaması ise 16. Komisyon üyeleri, 8 yaşında cinsel deneyimin söz konusu olamayacağını, bunun tecavüz olduğunu değerlendirdi. Para karşılığı ilk cinsel ilişkide en düşük yaş 11, en yüksek yaş 43. Yaş ortalaması, 21.22. Burada çıkan 11 yaş sonucuyla ilgili de, böyle bir talebin o yaşta çocuktan gelmesinin mümkün olmadığı çocuğun aile bireyleri tarafından başka erkeklerle para karşılığı cinsel ilişkiye zorlandığı değerlendirmesine de yer verildi.
İller arası nakil
Kadınların yüzde 22.6’sı Ege Bölgesi, yüzde 20,9’u Akdeniz Bölgesi, yüzde 18.3’ü Marmara Bölgesi, yüzde 9.6’sı Karadeniz Bölgesi, yüzde 9.6’sı İç Anadolu Bölgesi, yüzde 7,8 Güneydoğu Anadolu Bölgesi, yüzde 1.7’si Doğu Anadolu Bölgesi şehirlerinde yüzde 2.6’sı da yurtdışında doğduğunu söyledi. Çalışmayı yapan komisyon üyeleri, her bölgeden kadının olması durumunu farklı illerdeki genelevlerden nakille yer değişikliği yapıldığı şeklinde değerlendirdi.
30 kez düşük yaptı
Kadınların yüzde 78.3’ü düşük ya da kürtaj yapması haline evet yüzde 21.7’si hayır yanıtını verdi. Düşük sayısı, 0 ile 30 arasında değişiyor. Ortalama düşük sayısı 4.40. Kadınların yüzde 57.4’ü düşük ya da kürtajı özel sağlık kuruluşunda, yüzde 9.6’sı resmi sağlık kuruluşunda, yüzde 7’si kendi kendine, yüzde 3.5’i ebe ve benzeri sağılık personelinin yardımıyla yaptığını söyledi.
Yaşlansa da burada yaşıyor
Yaşı ilerleyen kadınlar, genelevlerde yaşamaya devam ediyor. Artık yeterince para kazanamayan bu kadınlar, dışarıdan ev tutamadıkları için genelevin patronundan oda kiralayarak burada yaşamaya devam ediyor. Yaşlanan genelev kadınları, tutukları odanın yanındaki odada da düşük ücretlerle müşteri kabul ediyor.
Son Yorumlar