Eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, iddia ettiği ‘Milli Damar’ soruşturmasıyla ile ilgili savcılıkta ifade verdi.
Geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklamada, ‘Milli Damar örgütü devleti ele geçirdi’ diyen Hanefi Avcı avukatı Fidel Okkan ile birlikte, savcı Tekin Küçük’ün daveti üzerine, konuyla ilgili ifade vermek üzere savcılığa gitti.
Hanefi Avcı ‘Milli Damar’ soruşturması ile ilgili ifade verdi.
‘KUŞÇUBAŞIEŞREF’ HESABINI DEŞİFRE ETTİ
Hanefi Avcı ‘Milli Damar’ soruşturmasıyla ilgili ifadesinde Twitter’daki ‘Kuşçubaşıeşref’ hesabını deşifre etti. Avcı ‘Kuşçubaşıeşref’ hesabını Adalet Bakanlığı’nın MİT’in ve Milli Damar’ın kullandığını ifade etti.
Hanefi Avcı şikayet dilekçesinde yer alan iddiaları detaylarıyla savcılığa anlattı.
İŞTE HANEFİ AVCI’NIN SUÇ DUYURUSU DİLEKÇESİ
ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA
SİKAYETÇİ: Hanefi AVCI
VEKİLİ: Av.Fidel OKAN, Çankaya/ANKARA
SUÇ: Paralel Devlet Yapılanması
ŞÜPHELİLER: Devletin en etkin pozisyonlarında görev yapan Milli Damar İsimli Örgütün Yönetici ve Üyeleri.
AÇIKLAMALAR :
1-Müvekkilim Hanefi Avcı yazmış olduğu “Dün Devlet, Bugün Cemaat” isimli kitabında çok açık bir şekilde; tüm devlet kurumlarında örgütlenmeye çalışan F. Gülen Cemaatinin polis ve yargıdaki mensupları vasıtasıyla kişi ve kurumlara karşı komplolar düzenlendiğini anlatarak, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin karşı karşıya olduğu örgütsel tehlikeye, 2010 yılında dikkat çekmek suretiyle, yargı ve idarenin bu yapılanma tarafından gerçekleştirilen her türlü hukuk dışı saldırıya dikkat etmesi ve önlem alması gerektiğini belirtmişti.
2-Kitabın yazılmasından hemen sonra, 23.08.2010 tarihinde Ankara ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na vermiş olduğumuz şikayet dilekçesinde, Fettullah Gülen ve onun yönetimi altındaki cemaatin illegal yapılanmasına dayalı faaliyetleri hakkında soruşturma yapılmasını talep etmiştik. Savcılık müvekkilimize ait iddiaların “kendi değerlendirmesi olduğu, soyut olduğu ve somut hiçbir bilgiye dayanmadığı” gerekçesi ile kamu adına kovuşturma yapılmamasına karar vermişti.
3- İçişleri bakanlığı tarafından yürütülen idari soruşturmada ise Emniyet içerisinde Gülen Cemaatinin yapılandığı iddiaları araştırılmış! bilgisine başvurulan emniyet müdürlerinden 4’ü dışında, diğer müdürler “Emniyet teşkilatında Gülen Cemaatinin yapılandığına ilişkin herhangi bir duyumlarının olmadığı” yönünde ifade vermişti.
4– Müvekkil Hanefi Avcı’nın bundan sonra yaşadıkları ise, bütün toplumun gözü önünde gerçekleşti ve hayatının 3 yıl 9 ayını geçireceği cezaevi süreci başladı. Müvekkilimiz cezaevine atıldıktan sonra, Fetullah Gülen “Allah taksiratını affetsin” şeklinde beyanda bulunarak yargı içerisindeki elamanlarına adeta hedef gösterdi.
5-Hanefi Avcı’ nın, Devrimci Karargah soruşturması kapsamında tutuklanmasının akabinde medya yoluyla itibarsızlaştırma süreci hızlandırıldı ve bir müddet sonra Ergenekon dosyasının kumpas ayaklarından biri olan Oda TV soruşturmasına dahil edilerek bu dosyadan da Hanefi Avcı hakkında tutuklama kararı verildi. Yazdıkları konular araştırılmadığı gibi yazdıklarından dolayı hakkında birçok ceza ve hukuk davaları açıldı, yapılan idari soruşturmalarda da 1’i memuriyetten ihraç, 10’u meslekten ihraç olmak üzere 20 den fazla disiplin cezası verildi
6-17-25 Aralık 2013 tarihlerinde gerçekleşen Hükümete Darbe / Büyük Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu adı verilen soruşturmalardan sonra müvekkil Hanefi Avcı’nın cezaevine girmesine neden olan kitabındaki iddiaları birer birer savcılıklarca soruşturmalara konu olmuş ve hepsi doğrulanmıştır.
7– Aynı süreçte Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk, Devrimci Karargah, Oda Tv gibi soruşturmaların birer kumpas davası olduğu ve bu kumpasların cemaatin emniyet, yargı ve basın ayakları tarafından koordineli yürütülen çalışmalarla gerçekleştirildiği bugün mahkeme kararları ile ortaya çıkmaya başlamıştır.
8– Müvekkil Hanefi Avcı cezaevinden çıktıktan sonra zamanında soruşturulmayan kıymet verilmeyen görüş ve düşüncelerini her platformda anlatarak, bir çok kişiye, devlete / hükümete yönelik gerçekleştirilmeye çalışılan saldırılara karşı mücadelesini sürdürmüş, cemaatin yaptığı suçları anlatan “ Cemaatin İflası Hocanın Ayağının Kaydığı Yer” isimli ikinci kitabını yazmış, Paralel Devlet Yapılanmasının hukuksuzlukları ile ilgili katıldığı 20 den fazla TV programı, yazılı basında röportajlar, kitap fuarları ve üniversitelerde yaptığı onlarca söyleşide de anlatarak halkın ve gençliğin duyarlı kılınması konusunda çalışmalarına devam etmiştir.
9- Hanefi Avcı, yürütülen soruşturmaların hukukun çizdiği sınırlar içerisinde kalması gerektiğini defaatle ifade edip, devlet hiyerarşisi içinde benzer tüm yapıların tasfiye edilerek ileride oluşabilecek tehdit ve tehlikelerin bertaraf edilmesi gerektiği yönündeki görüş ve önerilerini altını çizerek kamuoyu ile paylaşmaktadır.
YENİ PARALEL DEVLET YAPILANMASI (MİLLİ DAMAR)
10- Şimdi de emniyet içerisinde kendilerini Milli Damar diye niteleyen eski Nur Cemaatinden ayrılma bir grubun örgütlendiği, devlet içerisinde özellikle emniyet teşkilatı içerisinde belli köşelere kendi elemanlarını yerleştirdiği, amaçlarına ulaşmak için;
– Önce emniyet içerisinde istihbarat, personel birimlerine kendi elemanlarını çeşitli yöntemlerle yerleştirdiği,
– Sonra kendilerinin hukuksuz durumlarına karşı olan diğer emniyet mensuplarına karşı yurt dışı ve yurt içinde birçok noktalarda sahte isimler ve uydurma iddialarla (FETO Üyesi, Paralel Yapı Mensubu, KÖZ Grubu vs) ihbar mektupları attığı,
– Kendilerinin gönderttiği bu sahte isimli ve suç uydurma içerikli ihbar mektuplarını aynı örgütte olan savcılarla paslaşarak, savcılıklara gönderip adli işlem bahanesi yarattıkları,
– Sonra dinleme, izleme kararları alıp bu yöntemle topladıkları bilgileri suistimal ederek bu kişilere kumpas kurma çalışmaları içerisine girdikleri,
(Geçmişte; Fethullah Gülen Cemaati’nin 2006 yılında ilk ihbar mektubuyla Ergenekon operasyonu diyerek başlayan komplo serisi, her bir ihbar mektubu bahanesi ile bir kuruma yönelik devam eden komplolar 10 uncu ihbar mektubu ile hükümete yönelik darbe operasyonuna ulaşmıştır)
Cemaatin Paralel Devlet Yapılanmasının (PDY) kendine hedef seçtiği her olay ve her gruba yönelik geçmişte uyguladığı bu yöntemin, bugün aynı benzeri ile Milli Damar Örgütü tarafından uygulamaya konduğu açıkça görünmüştür.
Klasik “F. Gülen cemaati yöntemi olarak” tescil edilmiş olan bu yöntemle ilgili olarak İstanbul Fuhuş Casusluk davası diye bilinen olayda bu davanın temelinin cemaat kumpası olduğuna karar veren İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi kararının 6. Sayfa son iki paragrafında bu yöntemle kumpas kurulmasını anlatırken aynısı ile;
“Öncelikle üzerinde durulması gereken konunun yurt dışından kim yada kimler tarafından gönderildiği belli olmayan e-mail ihbarıdır, kamuoyuna da yansımış Poyrazköy, Amirallere Suikast, Kafes Eylem planı gibi davalarda da aynı yöntemin kullanıldığı, kim veya kimler olduğu tespit edilemeyen sahte hesaplardan atılan bu e-maillerle …. iddialarla soruşturmaların başlatılıp sonrasında bulunan dijital materyallerle daha ciddi suçlamaları içeren soruşturmaların yapıldığı görülmektedir.
Ülkemizin emniyet istihbaratının, jandarma istihbaratının, milli istihbarat teşkilatı ve diğer yetkili kurumların haberdar olmadıkları, suç isnatlarının yurtdışından sahte e-mail ile sahte hesaplardan tespit edilemeyen şahıslar tarafından yapılması bu suçların onlar tarafından bilinmesinin hayatın olağan akışı ile uyumlu bulunmadığı, belli bir yapı adına hareket edildiğine dair mahkememizdeki kuşkuları artırmıştır.
Diyerek bu yöntemin bir yapı/örgüt tarafından yapıldığını belirterek komplo yapan kişilerin araştırılması için suç duyurusunda bulunmuştur.
MİLLİ DAMAR GÜLEN CEMAATİ’Nİ TAKLİT EDİYOR
F. Gülen cemaatinin içindeki Paralel Yapı’yı taklit eden kendilerine “Milli Damar” diyen bu grubun emniyet içerisinde örgütlenip aynı yöntemleri kullanmaya başladıkları, hedef seçtikleri diğer emniyet mensuplarına komplo yapmak adına aynı şekilde yurt dışı ve birçok ilde uydurma isimler veya imzasız ihbar mektupları gönderip sonra bu ihbarları savcılıklara iletip soruşturma yapmaya başladıkları anlaşılmıştır.
Ülke içerisinde illegal bir yapılanma var ise bunu delileriyle birlikte tespit edip ortaya ilk çıkaracak olan MİT, Emniyet İstihbarat, Jandarma İstihbarat gibi Devletin Güvenlik ve İstihbarat birimleri olması gerekir iken, bu birimlerin hiç haberinin olmadığı konularda, yurtdışında bir kişinin veya Anadolu’nun herhangi bir ilinde kimliği belirsiz bir kişinin haberdar olup ihbar etmesi, akıl ve mantıkla izah edilemez. Yapılan bu işlemler, ihbarların devlet içerisinde örgütlenmiş bir grup tarafından organize edildiği, eğer bu işlemleri yaptığı zaman, üzerlerine gidilerek planları boşa çıkarılmaz ise aynen geçmişteki gibi her ihbarda bir başka devlet kurumu, makamı veya kendilerinin hukuka aykırı devlet içerisindeki örgütlemelerine mani olmak isteyen görevlilere kumpas hazırlayarak etkinlik kurup yine 10. ihbarda çok daha üst makamlara komplo kuracakları çok açıktır.
Devlet içerisinde örgütlenen bu grup kendi yazdıkları imzasız mektupları kendilerine gönderip sonrada sanki ciddi iddialar varmış gibi bunu işleme koyarak savcılıklarla yazışmalar yapmaya başlamışlardır. Tüm bunların dışında 7 Haziran seçimleri öncesinde ve sonrasında müvekkilim Hanefi Avcı’ya da komplo kurmaya kalkıştıklarını net bir şekilde ayrıca öğrenmiş bulunuyoruz. Bugün, öncelikle bu sahte ihbarcılar araştırıldığında Milli Damar grubuna ulaşılacaktır. Bu sahte iddialara sahip mektupları işleme koymaya kakanların aynı zamanda bunu yazanlar olduğunu anlamak hiç de zor değildir. Başka türlüsü zaten imkansızdır.
MİT, Emniyet ve Jandarma’nın bunca geniş görevli ve istihbarat ağına, teşkilatı yöneten, her gün onlarla beraber olan, her iş ve işlemden haberi olan emniyet teşkilatı yöneticileri ve bakanlık yetkililerinin bilmediği, vakıf olmadığı, duymadığı üstelik emniyetin içerisinde olup biten konuları, kim oldukları belli olmayan yurt dışında veya Anadolu’nun küçük şehir ve kasabalarında bulunan sıradan insanlar tarafından ihbar mektupları ile teferruatı ile bildirilmesi, isimlerin yazılması hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi, çok açık ki bunlar sıradan iyi niyetli ihbarlar değil, emniyetin içerisinde örgütlü bir grup tarafından organize edilen kötü niyetli komplo başlangıçlarıdır. Bu dilekçeleri gerekçe göstererek soruşturma başlatmak isteyenlerin aslında bu ihbar mektuplarını gönderenlerle fiili işbirliği içerisinde olduğu sadece geçmiş tecrübelere bakıldığında bile rahatlıkla anlaşılacaktır.
MİLLİ DAMAR TÜM AYRINTILARIYLA ORTAYA ÇIKACAKTIR
Kendilerine Milli Damar adını veren bu yapının, nasıl şekillendiği, kimlerden destek aldığı ilerleyen süreçte tüm ayrıntıları ile ortaya çıkacaktır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken, bu yapının müvekkil Hanefi Avcı, PDY’ na karşı samimi mücadele eden bazı emekli ve devlet hiyerarşisi dışında hiçbir hiyerarşi tanımayan emniyet mensuplarını ilerde kendilerine karşı tehdit olarak gördükleri için sözde bir örgüt yaratarak (KÖZ GRUBU) ve müvekkilimizle birlikte diğer kişilerin bu örgütün üyesi olduğu iddiası yayarak kumpas hazırladıkları açığa çıkmıştır.
Ülkenin iç güvenlik açısından, bir yanda Güneydoğuda Terör Örgütü PKK, diğer yanda Terör Örgütü İŞİD, başka açıdan Cemaatin içindeki Paralel Yapıyla yürütülen mücadele, bunların yanında Suriye’de yaşanan olayların ülkemize yansıması,,DHKP-C eylemleri gibi içinde bulunduğumuz vahim durum karşısında tüm emniyet teşkilatı ve diğer iç güvenlik birimleri, birbirlerine dayanışarak tek vücut bu gruplara karşı görev yapması, aralarındaki ufak sorunları bile ertelemeleri gerekirken, Milli Damar suç örgütü aynen geçmişte cemaatin yaptığı şekliyle grupçuluk, ayrımcılık yaparak, fırsattan istifade, emniyet makam ve mevkilerini ele geçirmeye çalışmış önemli ölçüde başarılı olmuştur. Devletin en üst kademeleri ile kurduğu irtibatlarda o makamları da “yanıltarak” ve“ kandırarak” bu Terör Örgütleri ve diğer yapılara karşı asıl görev yapan kişileri, KÖZ grubu vs. suçlaması ile pasifize etmeye başlamışlardır.
Geçmişte Cemaatin tüm komploları, önce Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığınca (İDB) , hukuka aykırı bir biçimde, sahte isimlerle yapılan dinlemelerle başlamış, buradan elde edilen bilgilerle, sahte ihbarlar yapılarak, komplo, adli tahkikatlara dönüştürülmüştür. Cemaatin suçlarının aydınlatılmasının en önemli anahtarının; İDB’na yapılan hukuka aykırı dinleme, izlemelerin bütün boyutu ile aydınlatılmasına bağlı olduğu çok açıktır.
2010 yılında Haliçte Yaşayan Simonlar kitabında açıkça ifade edilmesine, hatta; Emin ARSLAN, Sabri UZUN, Hüseyin ÖZALP, Celal UZUNKAYA, Mustafa ARAL, Murat NEMUTLU gibi isimler verilerek anlatıldığı gibi yine aynı kitapta binlerce insanın, İDB ve diğer il birimlerince sahte isimlerle ve uydurma suçlarla dinlendiğinin bildirilmesine rağmen;
İstihbarat Daire Başkanlığınca, çok kolayca ve bir iki dakika içinde, bu isimleri verilen kişilerin telefonlarının dinlenip dinlenmediğinin tesbit edilme imkanı varken, İDB tarafından hiçbir tesbit yapılmamış, bu durum 2015 yılında Adalet Baş Müfettişi tarafından ortaya çıkarılmıştır.
İDB hukuka aykırı dinlemeleri tespit edip ortaya çıkarmadığı gibi adalet başmüfettişi tarafından ortaya çıkarılan sahte isimlerle, İMEI numarası üzerinde uydurma suç isnatlarıyla yapılan dinlemelerle ilgili olarak Mülkiye ve polis başmüfettişlerinin ve C. Savcılığının istediği bu dinlemeleri fiilen yapan polislerin isimleri istenmiştir. Ancak bunca dinlemeye rağmen İstihbarat Daire Başkanlığınca tek bir görevli ismi bile verilmemiştir.
Böylece sahte isimli dinlemenin yapılıp yapılmadığı kesin olarak tespit edilemediği gibi, alınan dinleme kararında farklı isimler varken, fiilen konuşan kişilerin farklı kişiler olduğunun anlaşılması ile bu görevlilerin üstlerine bilgi verdiğinde ne işlem yapıldığı, daha da garibi bazı dinlemelerin karar alan birimler değil farklı yerlere yönlendirilerek cemaatin başka gruplarınca dinlendiği, ancak bu durumun tespitinin böylece engellendiği görülmüştür.
KUMPASIN BAŞLANGICI
11- Gülen Cemaatinin eski emniyet imamı olan Kemalettin Özdemir ile Hanefi Avcı, bazı emekli ve çalışan emniyet mensubu isimlerini aynı örgütün yöneticileri olarak gösterilmesinin kurulmak istenen bir kumpasın başlangıcı olduğu tartışmaya mahal vermeyecek ölçüde nettir.
12- Öncelikli olarak ne Hanefi Avcı ne de ismi geçen diğer emekli emniyet mensupları KÖZ grubunun lideri olduğu iddia edilen Kemalettin Özdemir ile hiçbir şekilde bir araya gelmemişlerdir. Hiç bir ilişki ve irtibatları, ne dün ne de bu zamanda olmamıştır. Onlar için Kemalettin Özdemir’den yada başka bir kişiden talimat almak, ona tabi olmak şeklindeki iddia bile çok ağır bir hakarettir. Bu tarz olayları kişiliksizlik olarak addeden müvekkil ve diğer emniyet müdürleri hayatları boyunca teşkilatları dışında hiç kimseden talimat değil tavsiye bile kabul etmemişlerdir.
KEMALETTİN ÖZDEMİR, BAŞBAKAN, MİT MÜSTEŞARI VE CUMHURBAŞKANI İLE GÖRÜŞTÜ
Müvekkil Hanefi Avcı, ceza evindeyken cemaatin yapısını çözmek Paralel Yapı Soruşturmaları başladıktan sonra ise Özdemir’ in emniyet imamı olduğu dönemde nasıl örgütlendiğini anlamak ve resmi makamlara ifade vermeye bir türlü yanaşmayan şahsın soruşturma makamlarına ifade vermesi için telkinde bulunmak amacıyla, Kemalettin Özdemir ile birebir ben görüştüm. Ayrıca yaptığım görüşmelerin bir bölümünde yanımda Terör Daire Başkanı, diğer bir bölümünde de KOM Daire Başkanı bulunuyordu. Üstelik Kemalettin Özdemir ile yapılan görüşmeleri, Paralel Devlet Yapılanması soruşturmasını yürüten savcı Serdar Coşkun’a söylemiştim.
Ayrıca Kemalettin Özdemir’in; Cumhurbaşkanı, Başbakan ve MİT Müsteşarı ile de görüştüğü bilinen bir olaydır.
13– Hanefi Avcı, Milli Damar isimli örgütün bir faaliyet içerisinde olduğunu ilk olarak sosyal medyada kendisine yönelik yapılan algı operasyonlarından anlamıştır. Bir dönem MİT, HSYK seçim döneminde ise Adalet Bakanlığı yetkilileri tarafından kullanıldığı bilinen“Kuşçubaşıeşref” isimli sosyal medya hesabı, bir müddet sonra bu yapının eline geçmiş ve Hanefi Avcı’ nın KÖZ ekibine dahil olduğu ve ihanet çetesine katıldığı paylaşımları yapılmıştır. Örgüt bu paylaşımları yaptıktan hemen sonra rahatsızlık yaratacağını düşünmüş olacak ki hemen sonrasında silmiş ancak ilgili tweetler tarafımızdan temin edilmiştir.
14– Aynı dönemde ben de, Milli Damar isimli yapıya ilişkin bir yazı yazınca, sabahın erken saatlerde Terör Daire Başkanı aradı. Söz konusu yapıyla ilgili çok şey söylendiğini ama kendisinin görevlendirdiği Terör Daire Başkan Yardımcısının hiçbir şey bulamadığını ifade etti. Bunun üzerine görüştüğüm Terör Daire Başkan Yardımcısı, Milli Damar yapılanması hakkında soruşturmayı kendisinin yürüttüğünü önemli bulgulara ulaştığını ancak soruşturmanın devamını getiremediğini çünkü önce kendisine Hakkari İl Emniyet Müdürlüğü teklifinin yapıldığı ve kabul etmediği için teamüllere aykırı bir şekilde emekliye sevk edildiğini bildirdi
Gazeteci Abdurrahman Şimşek ise bu örgütün mensupları ile görüşmelerini ve bu örgütün faaliyetlerini gazetede ve sosyal medyada yazmış olup ayrıca benim de yanında Avukatı olarak bulunduğum şüpheli sıfatıyla ifade verdiği bir hadisede, bu örgüt ile ilgili çok önemli ipuçlarını da detaylı olarak anlatmıştır. Salt bu olay bile alenen emniyet içerisinde örgütlenmiş ayrı bir cemaat yapısı olduğunu ortaya koymaktadır.
MİLLİ DAMAR: DEVLETE İHANET EDEN ÇETE
15– Milli Damar isimli yapılanmanın, Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan’a dost görünüp, devlete ve millete ihanet eden bir çete olduğundan hiçbir kuşku duymuyoruz. Bu yapının tasfiye edilen Cemaat yapılanmasının finans kaynaklarını ele geçirip, yeni bir tehdit ve illegal bir güç olduğunu/olacağını bu soruşturma vesilesi ile belirtmek istiyoruz.
MİLLİ DAMAR MEDYADA DA ETKİN
Milli Damar yapılanmasının aynı zamanda medyada etkin olduğu ve bir müddet sonra yeni algı operasyonları ile "sözde paralelle mücadele" adı altında kişi ve kurumları itibarsızlaştırıp, emniyet ve yargıdaki örgüt mensupları vasıtası ile muhalif kişilere çeşitli operasyonlar düzenleyecekleri konusundaki çok ciddi endişelerimizi açıkça belirtiyoruz. Kaldı ki bu noktada farklı bazı medya organları da bu yapının elini güçlendirecek şekilde her olayı paralele bağlayıp, hükümeti veya Sn. Erdoğan’ı eleştirmesi nedeniyle, cemaatle hiçbir ilgisi olmayan hatta cemaatin içindeki Paralel Yapının mağduru olmuş kişileri bile Paralelci ilan edip farkında olmayarak bu örgüte bahaneler yarattığı üzüntü ile izlenmektedir. Müvekkilim yıllar öncesinde devlet içerisindeki cemaat tehlikesine dikkat çekerken ve bedeller öderken bu yapı ile işbirliği içinde haysiyet cellatlığı yapıp bugün komplo ve kumpas olduğu tescilli davaların o gün medyadaki yılmaz savunucuları hiç utanmadan algı ile yönettikleri bir kitleyi uyuşturarak, önüne geleni hep birlikte paralelci ilan etmekte, kendi aralarında bir menfaat çatışması yaşadıklarında ise birbirlerini paralelci ilan edip ülkede bir “Paralel Paranoya” oluşmasına en büyük katkıyı sunmaktadırlar. Geçmişte aynı Ergenekon Soruşturmalarında olduğu gibi birçok soruşturmayı, kitleleri coşturmak amacıyla sulandırıp Milli Damar isimli yapının bir müddet sonra açıkça uygulamaya koyacağı daha büyük kumpaslara da ayrıca zemin hazırlamaktadırlar. Bu örgütün dilekçemizin ekinde isimleri açıkça yazılı basındaki en üst düzey yönetici ve emrindeki kişiler gerek medya gerekse ismini gizleyen ve gizlemeyen Twitter’ daki sosyal medya hesapları ile özellikle ve bilinçli olarak bir korku imparatorluğu yaratıp masum kişiler üzerinde de baskı kurmaktadır.
16– Gelinen noktada, Milli Damar isimli Paralel Devlet Yapılanması hakkında süratle işlem yapılması zaruret halini almıştır. Emniyette, hemen hemen üst düzey görevlerde olan herkesin adını bildiği, bir kısmının içinde olduğu bu yapı ile ilgili yürütülecek soruşturmalar sonucunda hiçbir bulgu elde edilemediği takdirde bu yapının Devlet içerisindeki yapılanmasını tamamladığı, pervasız bir şekilde kişilere ve kurumlara kumpaslar kurarak hukuksuz operasyonlara girecek düzeye geldiği hususunda hiçbir şüphemizin kalmadığını açıkça ilan ediyoruz.
Ayrıca Milli Damar isimli suç örgütü tarafından sürekli gündeme getirilen böyle bir yapılanma (KÖZ) varsa, bu işi soruşturma makamında olanlar; Kemalettin Özdemir veya başkalarını çağırıp sorgulamak gibi devlet güvenliği aleyhine faaliyet gösteren bir gruba yönelik soruşturma yürütecek kabiliyet, yetenek, basiret ve cesareti neden bulamamıştır! Dolayısı ile Milli Damar yapılanmasının kendisine sözde tehdit olarak gördüğü KÖZ grubu hakkında farklı bir çalışmanın yürütülmesi, varsa bu örgütün de tüm unsurları ile ortaya çıkartılması zorunludur.
17- Devletin kontrolünü belirli ölçüde ele geçiren Yeni Paralel Devlet Yapılanması Milli Damar suç ve çıkar örgütünün içerisinde bulunan, Örgüt lideri, yöneticileri, üyeleri ve örgüt ile irtibatta olan teyide muhta kişilerle ilgili isim listesi ve örgütün yapısı hakkında tanıklık yapacak kişilerin isimleri “kapalı zarf” içerisinde sunulmuş olup, savcılık soruşturmasında gerçekler ortaya çıkıncaya kadar tarafımızdan açıklanmayacağı gibi ayrıca soruşturmanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesi amacıyla ve varsa masum olanların zarar görmemesi açısından dilekçemize de yazılmamıştır. Kapalı zarfta bulunan, gelen bilgiler ışığında isimleri tespit edilen kişilerin “görev” ve “unvanlarına” bakıldığında nasıl çok güçlü yetkilere sahip oldukları ayrıca Devletin “en tepesinde” bulunan makamlara ne kadar yakın oldukları ve bu nedenle milletimizin nasıl bir riskle karşı karşıya kaldığı sanıyoruz ki çok daha iyi anlaşılacaktır.
SONUÇ VE İSTEM : Milli Damar isimli Paralel Devlet Yapılanması ile ilgili gerekli soruşturmanın yürütülmesini, soruşturmayı yürütecek savcının örgüt ile ilişkili biri olabileceği, böyle bir durumda örgüte bilgi sızdıracağı, bazı delilleri karartabilecekleri ayrıca tanıkların hayatının tehlikeye gireceği öngörüldüğünden soruşturmanın savcısının HSYK Başkan Vekilliği ile yürütülecek istişare ile belirlenmesini ve kapalı zarfın soruşturma savcısı belirlendikten sonra sadece ilgili savcı tarafından açılmasını, soruşturma sonucunda örgüt yöneticilerinin ve üyelerinin ortaya çıkarılarak kovuşturma başlatılmasını vekil edenim adına saygılarımla talep ediyorum. 18.04.201
Hanefi AVCI
Vekili
Av. Fidel OKAN
İsimler kapalı zarfta
Hanefi Avcı’nın kapalı zarf içerisinde savcılığa sunduğu belgede onlarca örgüt yöneticisi ve üyesinin bulunduğu, üst düzey birçok emniyet müdürünün tanık olarak isminin yazıldığı öğrenildi. Şu anda devletin bu örgütün kontrolüne girdiği, birçok muhalif isme KÖZ grubu, FETÖ üyesi iddiası ile operasyon yapmaya hazırlandıkları, bunun alt yapısını oluşturmak için kumpas hazırladıkları belirtildi. Geçmişte, Gülen cemaati tarafından uygulanan yöntemlerin aynısını Milli Damar isimli örgütün de uygulamaya başladığı, yurt dışında ve Anadolu’nun herhangi bir köyünde gönderilen ihbar mektupları, mailler ile komplo başlangıçları oluşturarak, örgüt üyesi hakim ve savcılarla iş birliği içerisinde kumpas kurdukları kişilerle ilgili teknik takip kararları aldıkları, bu şekilde kişilerin özel yaşamına ilişkin bilgileri elde edip, bunları suiistimal ettikleri yakın bir gelecekte de birçok kurum, kişi ve kuruluşa yargısal operasyonlara da başlanacağının dilekçede yer aldığı emniyet kaynaklarınca ifade edildi.
Son Yorumlar