Günlük arşivler: 18 Haziran 2016

TÜRK MİLLİYETÇİLERİ DOSYASI /// ALİ ERALP : Yozlaşma, Yurt Sorunlarına İlgisizlik Giderek Ar tıyor.


Hani derler ya, “Yanında adam kesseler, dönüp de bakmıyor…”

Yardımlaşma, paylaşma, sorunlara çözüm bulma geleneği, şu 14 yıllık AKP iktidarında ne yazık ki sona erdi.

Türkiye 1980’lerden sonra kültür emperyalizminin saldırısına uğradı. Bu, bir ABD-İsrail projesiydi… Hedef ulusal değerlerimiz, ulusal kültürümüzdü.

Bu tasarıma göre gerçekler tersyüz edilecek, tarih yeniden yazılacaktı. İnsanların atalarına, geçmişine, doğrulara güveni kalmayacaktı. Kişilerin direnme, karşı koyma gücü zayıflatılacak, onların yerine yozlaşmış, kişiliksiz, neoliberal kültür, şeriatçılık ideolojisi dayatılacaktı.

Türkiye Cumhuriyeti Kürtlere, Ermenilere zulmeden, katliam yapan bir devlet olarak tanıtılacaktı. Kurtuluş Savaşı ve onun yüce önderi Atatürk hedef tahtasına yatırılacak, aşağılanacak; yavaş yavaş, azar azar ders kitaplarından, okullardan uzaklaştırılacak, sonra da tümüyle kaldırılacaktı.

Son yıllarda hem iktidar hem de muhalefetin bir kesimi tarafından Atatürk’e ihanet çizgisinde yapılan saldırılar işte bu tasarımın sonucudur.

Bu bir yozlaştırma, çürütme, değerden düşürme operasyonudur. Tarihimize, geçmişimize, kutsal varlıklarımıza yönelen bir saldırıdır. Ulusal bilinci, devrimci geçmişi ortadan kaldırmayı amaçlamaktadır. Ulus devlet karşısında küreselleşme, dünya vatandaşlığı, ümmet toplumu, Ortaçağ ön plana çıkarılmak isteniyor.

Planlı, programlı bir uygulamadır bu. Atatürk’ün ölümünden sonra başlatılan bu süreç, yirminci yüzyılın sonlarına doğru iyice hızlandırıldı. Günümüzde ise ortamı elverişli bulan hem şeriatçı takım, hem neoliberal sol takım saldırıya geçti.

BEYİNLER, EMPERYALİZM TARAFINDAN İŞGAL EDİLDİ… İşte milletlerin tarihinde en tehlikeli süreç budur…

Emperyalistler tarafından topraklar ve kurumlar işgal edilebilir, önemli değildir. Kurtuluş Savaşında olduğu gibi geri alınır. Ya beyinler sömürgeleştirilirse…

Emperyalizmin yoz kültür kapısı, 12 Eylül darbesi ile yani “Our Boys”larla açıldı. Kültürel yozlaştırmanın başlangıcında Evren’ler, Özal’lar vardı.

Bu dönemde, Tevfik Fikret’in deyişi ile “kanun, kanun diye, kanun tepelendi, Atatürk, Atatürk” diye, Atatürk’ün canına okundu…

Önce Tarih ve Türk Dil kurumlarını kaldırdılar. Atatürk’ün Öğretim birliği (Tevhid-i Tedrisat) yasasını işlemez duruma getirdiler.Laiklik ilkesini çiğneyip, din derslerini “zorunlu” yaparak, bugünkü şeriatçı uygulamalara zemin hazırladılar.

AKP dönemimde yaratılan “Korku imparatorluğu”nun temelleri daha o yıllarda atılmıştı.

Aramalarda el konulan kitaplar, silahlarla yan yana sergilenerek, kitapların silahlar kadar tehlikeli bir suç unsuru olduğu düşüncesi bilinçlere yerleştirilmek, yığınlarda “okuma korkusu” yaratılmak istendi. Giderek okumayan bir toplum oluşturuldu, sağlıklı düşünmenin yollarını tıkandı.

Analar, babalar, öğretmenler çocuklarının başı derde girmesindiye kitap alımını yasakladılar. Öğrencilerin kafelere, barlara, eğlence yerlerine, TV’lere yönelmesine göz yumdular.

Hani haksız da değillerdi. Çünkü 17 yaşındaki Erdal Erenlerin yaşlarının büyütülerek idam edilmeleri henüz belleklerden silinmemişti.

Bu engellemelerin yanında ABD dostu, yozlaştırma uzmanı Özal ise kitleleri politikadan uzaklaştırmak için elinden geleni ardına koymadı.

“Benim memurum işini bilir”, “Anayasayı bir kere delmekle bir şey olmaz”gibi ipe sapa gelmez sözlerle yasadışı davranışları destekledi. Daha önemlisi Kürtlere verdiği ödünlerle, “Kürt Açılımı”nı o günlerde başlattı.

Bugünkü kuşağın büyük bir kesimi ve televizyon bağımlısı halk bu politika sonucunda oluşturuldu.

Sonraları “yağmurdan kaçalım” derken “doluya” yakalandık. Gelip, AKP iktidarına teslim olduk.

AKP, 2002’den sonra ABD ve AB ile birlikte ılımlı İslam’ı kurabilmek için, tam bağımsızlıkçı Kemalist düşünceye karşı ümmetçi ideolojiyi yaygınlaştırmaya çalıştı. Cumhuriyet hukukunun yerine şeriat hukukunu koydu.

Emperyalizm günümüzde artık “kaleyi içten fethetme” yöntemini kullanıyor. Topraklardan önce beyinleri işgal etmeye çalışıyor. Beyinleri sömürgeleştiriyor.

Asıl hedefinde ise ulus devlet var. Vatan savunması var. İnsanları küreselleşme adı altında “vatansızlaştırmak” var. Çünkü ulusal direnmeyi, karşı koymayı engellemenin, yok etmenin en kestirme yolu vatan sevgisini ortadan kaldırmaktır.

Dersim’lerle, falan filanlarla “Katliam yapıldığı” ileri sürülerek, şanlı Cumhuriyet tarihimiz ve yüce Atatürk halkın gözünde küçük düşürülmeye çalışılmaktadır.

Uzatmalı liboşlar ve şeriatçılar kolları sıvamış, tüm güçleriyle ABD’ye bağımlı, yoz bir ülke yaratmanın peşine düşmüşlerdir.

Çıkarcılık, köşe kapmaca, servet edinme onlarda vatan savunmasından, yurtseverlikten önce gelmektedir.

Daha çok para kazanma, cep doldurma uğruna TV’ler, gazeteler, bazı sanatçılar bugün kültür emperyalizminin gönüllü fedaileri konumuna girmişlerdir. Yoz, sömürgeci düşünceyi bağımsızlık düşüncesinin önüne koyarak, geçmişine, geleceğine ihanet etmektedirler. Basit çıkarlar uğruna vatanlarını satmaktadırlar.

Günümüzün değiştirilemeyecek, yalın gerçeği şudur: Dünya, ABD emperyalizminin saldırısına uğramıştır. O, topraklardan önce beyinleri işgal etmeye, sömürgeleştirmeye çalışmaktadır… Çünkü işgal edilen topraklar geri alınabilir, ama beyinler asla…

Bugünkü ortamda demokratlara, devrimcilere, aydınlara düşen en büyük görev bu saldırıya ulusal, devrimci, halkçı kültürle karşı koymaktır. Tarihimize, Kurtuluş Savaşımıza, önderlerimize sahip çıkmaktır. Tam bağımsızlık bilincini halkımıza benimsetmek, işgale, sömürüye karşı direnmelerini sağlamaktır.

ABD ve AB emperyalizmine karşı ezilen uluslar, tüm Ortadoğu, Asya, Latin Amerika ve Afrika’nın ulusal, halkçı, devrimci kültürü ile aynı safta yer aldıkları gün emperyalizmden kurtuluş başlayacaktır.

Artık devletler bağımsızlık, uluslar kurtuluş, halklar devrim istemektedir ve ne yaparlarsa yapsınlar, uygarlık, aydınlanma yürüyüşü yoluna devam edecektir…

(alieralp37)

ERMENİ SORUNU DOSYASI : Peşin Yargılı Almanlara Derhal Tepkimizi Gösterelim


Türk kökenli Almanya Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Cem Özdemir 24 Nisan 2015 tarihinde Almanya Federal Parlamentosu’ndaki görüşmelerde “Soykırımı işlemiş olan Jön Türkler, Sarıkamış’ta Türk askerini de kurban ettiler. Jön Türkler, Osmanlı İmparatorluğu’nu yıktılar. Dolayısıyla bunları savunmanın bir anlamı yok. Herkes kendine kimi örnek almak istiyorum diye sormalı” diyerek Fransızlar gibi Jön Türkler üzerinden Türkiye’yi soykırım yapmakla suçladıktan sonra Almanya Federal Parlamentosu Türkleri soykırım yapmakla itham eden kararı 2 Haziran’da almıştır.

Bu karardan sonra Duisburg Uyum Meclisi (Duisburg Integrationsrat) 7 Haziran 2016 günü oybirliği ile aldığı kararla “Ermeni soykırımı yalandır” açıklamasında bulunmuştur. Uyum Meclisi “soykırım yalandır“ dediği andan itibaren Alman medyası Uyum Meclisine karşı bir yaylım ateşi başlatmıştır. Protestan Kilisesi, yerel siyasetçiler, Duisburg Belediye Başkanı Sören Link Uyum Meclisi’nin bu kararı geri alması için yoğun baskı yapmaya başlamışlardır.

Duisburg Uyum Meclisi’ne destek olunması için bu konuda hassasiyeti olan sivil toplum kuruluşlarının gerekli tepkiyi göstermesi gereklidir.
Auschwitz ve Auschwitz-Birkenau toplama kampının önüne dikilen anıtta Alman Nazilerinin 1.5 milyon Yahudi’yi bu kamplarda kıyıma uğrattığını, Alman Nazilerinin geride bıraktığı bir milyondan fazla giysi, 45 bin çift ayakkabı ve 7 ton insan saçı olduğunu, Schindler’in Listesi (1993), Piyanist (2002), Okuyucu (2008), Çizgili Pijamalı Çocuk (2008), Hayat Güzeldir (1997) ve Hatırla (2015) filmlerinde de Nazi Almanlarının soykırım işlediğini onlara hatırlatmakta yarar vardır.

Fiilen ve de hukuken soykırım yapmış bir ulus olan Almanların Türkleri soykırım yapmakla suçlaması kadar gülünç bir şey olamaz. Almanların ve de Papa’nın Türklere ve Müslümanlara bakış açısı olumsuzdur.
Katoliklerin ruhani lideri Papa Francesco, 12 Nisan 2015 tarihinde 1915 olaylarını anmak için Vatikan´ın Aziz Petrus Bazilikası´nda düzenlediği ayinde 20’nci yüzyılın ilk soykırımının “Ermeni toplumuna karşı yapıldığını” söyleyerek modern dünyada artık unutulmuş olan Haçlı zihniyetinin temsilcisi olduğunu kanıtlamıştır.

Francesco, Papa olmadan önce Arjantin’de Ermeni diasporasına çok yakındı ve de onların etkisi altındaydı. Ayine Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan, dünya Ermenileri ruhani lideri ve Ermeni Apostolik Kilisesi Katolikosu İkinci Karekin ve Kilikya Katolikosu Birinci Aram da katılmıştır.

Vatikan’da, 27 Eylül 2000 tarihinde dönemin Papası İkinci Jean Paul’ün Ermeni Baş Patriği İkinci Karekin ile imzaladığı ortak bildiride de 1915 olaylarından soykırım olarak söz edilmişti. Papa Francesco bu ifadeye atıfta bulunmuştur. Francesco’dan önce Papalık koltuğunda oturan ve ilk dönemlerinde gerek Türkiye gerekse İslam alemiyle ilişkileri iyi olmayan Papa Benediktus ise soykırım ifadesini kullanmamıştı.

Papa Francesko Kapriel Serape Papazyan tarafından İngilizce kaleme alınmış olan Patriotism Perverted (Boston, Baker Press, 1934) adlı kitabını okumuş olsaydı, bu açıklamayı yapmazdı. Papazyan; Taşnakların Ermenileri Türkler ve Ruslara karşı kullanıp ölüme sürüklediklerini, “Kürt köylerini” yaktıklarını ve sorunu 1800’lerden başlayarak 1934’e kadar ayrıntıları ile anlatmaktadır.

Avrupa Parlamentosu’nun sözde Ermeni Soykırımı’nı Türkiye’nin tanıması doğrultusunda almış olduğu kararlar vardır. İlk karar 18 Haziran 1987 tarihinde alınmıştır. Daha sonra 15 Kasım 2000 (COM (1999) 513-C5-0036/2000-2000/2014 (COS) ve 28 Şubat 2002 ile 28 Eylül 2005 tarihlerinde de benzer kararlar alınmıştır. Avrupa Konseyi de 24 Nisan 1998 ve 24 Nisan 2001 tarihlerinde Ermeniler lehinde kararlar almıştır.

Almanya Federal Parlamentosu’nda karar kabul edildikten 4 saat sonra Turgut Özal Üniversitesi Senatosu Parlamento’nun asılsız Ermeni soykırımı iddialarını tanıma kararını kınama kararı almış ve bu kararı kınayan ilk Türk üniversitesi olmuştur. 4 Haziran 2016 tarihli Hürriyet Gazetesi’nde İstanbul Aydın Üniversitesi de kırmızı zemin üzerine tam sayfa ilan vermiştir. Turgut Özal Üniversitesi Senatosu’nun kararı aşağıdadır:

“Ermeni diasporasının 1960’lı yılların ikinci yarısından itibaren çeşitli ülkelerde Türkiye aleyhine başlattıkları karalama kampanyaları ile varlığını hissettiren sözde Ermeni soykırımı iddiası, 1973’den sonra ASALA terör örgütü tarafından Türk diplomatlarına yönelik terör saldırılarına dönüşmüştür.

Osmanlı topraklarında yaşayan Ermenilerin, yabancı mihrakların kışkırtmasıyla devlete başkaldırmaları sonucunda bulundukları bölgelerden daha emniyetli bölgelere nakledilme sürecinde üzücü olaylar ve ölümler olmuştur. Fakat bu tehcir, hiçbir zaman Ermeni nüfusunun kitlesel imhasını öngören bir şekilde gelişmemiştir ve de asla bir soykırım değildir.

Türk Ermeni çatışması sırasında binlerce Müslüman-Türk vatandaşının toplu olarak katledildiği, Kars, Erzurum ve Van’da ortaya çıkarılan toplu mezarlarla dünya kamuoyunun gözleri önüne serilmiştir. Yeni nefret ortamlarına fırsat verilmemesi, insanların barışa ve birlikte yaşamaya davet edilmesi gerekirken Almanya Federal Parlamentosu’nun tarihi ve hukuki gerçeklerden uzak, siyasi nitelikli Türkiye’yi sözde soykırımı tanımaya davet eden kararı, Türk kamuoyu gibi Üniversitemiz mensupları tarafından üzüntüyle karşılanmıştır.

Karar, Doğu ve Batı uygarlıkları arasındaki bütünleşme çabalarına ve de tarihi Türk – Alman dostluğuna zarar verebilecek niteliktedir. Karar, Türk-Ermeni ilişkilerine fayda sağlamayacağı gibi, geleceğe dönük bölgesel ve küresel yeni gerilimlere kaynak oluşturabilecektir.

Turgut Özal Üniversitesi Senatosu olarak Birinci Dünya Savaşı’nın Savaş şartlarının yarattığı bir zorunluluktan doğan ölümlerden üzüntü duymamamız mümkün değildir. Fakat, Almanya Parlamentosu’nun tarihi gerçekleri yok sayarak sadece Ermenilerin değil, Asuriler, Süryaniler ve Keldanilerin de soykırıma tabi tutulduğunu öne sürmesi, 1915 olaylarının Almanya’da okul, üniversite ve siyasi eğitim müfredatlarına konulmasının istenmesi ve de 1915’te yaşananların hem gelecek nesillere anlatılmasına hem de Almanya’da yaşayan Türk ve Ermeni kökenlilerin uyumuna katkı sağlayacağının belirtilmesi kabul edilemez.

Turgut Özal Üniversitesi Senatosu olarak Almanya Federal Parlamentosunda alınan sözde Ermeni soykırımı iddialarını savunan kararı kınadığımızı Türk ve dünya kamuoyuna ilan ediyor ve alınan kararın amacına ulaşamayacağını başta Almanya olarak bütün ülkelere bir kez daha önemle hatırlatıyor, zamanımızdan 101 yıl önce yaşanan olayların başta tarihçiler olmak üzere konuyla ilgili bilim insanları tarafından araştırılması yolundaki tüm bilimsel çalışmaları destekleyeceğimizi kamuoyuna duyuruyoruz.”

Bu durumda Duisburg Uyum Meclisine acilen destek vermemiz ve Türkleri soykırım yapmakla suçlayan Almanlara tepki göstermemiz gerekir ki Uyum Meclisi’nin kararı geri alınmasın.

Bunun için ekteki metni imza formu ile birlikte imzalayıp yollamanız gerekiyor. Destek mesajlarının en geç 19 Haziran 2016 tarihine kadar aşağıdaki adreslere acilen iletilmesinde yarar vardır.

Ali Söylemezoğlu
soylemezoglu

Erdoğan Aydın
aydin.erdogan

Rainer Grün
rai36de

Yazılı mesajlar için adres: Dialog für Frieden e. V. Postfach 20 01 54 47018 Duisburg

Der armenische Völkermord ist eine imperialistische Lüge!

Integrationsrat Duisburg hatte am 07.06.2016 einstimmig erklärt, dass der armenische Völkermord eine Lüge ist. Wir unterstützen diese Feststellung uneingeschränkt. Gleichzeitig fordern wir eine öffentliche Diskussion über diese Frage. Der Oberbürgermeister sollte in Duisburg eine öffentliche Diskussion veranstalten, an der beide Standpunkte auf den Prüfstand gestellt werden. Nur zwei Vorbedingungen: Die Transparenz sollte gewährleistet sein: Zu diesem Zweck sollte die Veranstaltung auf Video aufgenommen und ins Netz gestellt werden. Die türkische Seite sollte genauso viel Zeit zur Verfügung haben, wie die Gegenseite. Wir sagen: Dialog statt Monolog!

Nr. İsim Soyisim PLZ Şehir Sokak İmza

SEMİNER DUYURUSU : Londra’da 1. Dünya Savaşı ve Arap İsyanı Semi neri (Study Day) /// 02.07.2016 /// LONDRA


Değerli Arkadaşlar,

Ekte 2 Temmuzda Londra’da British Museum’de yapılacak olan benimde konfernascı katılacağım 1916 Arap İsyanı konulu Seminer (Study day) afiş ve programını gönderiyroum. Londrada olupda katılmak isteyenler buyursunalr. Tabi önce 28 Pound giriş ücreti ödemeleri gerekmekte. İngilizler bu yükske giriş ücretine rağman salonu dolduracakalrından eminim. İlimi ve bilgiyi ciddiye alıyorlar.

Konuşmacılar ve konuları

10.30 British setbacks on the Ottoman front and the imperative for an Arab Revolt Professor Eugene Rogan, Director of the Middle East Centre at St Antony’s College, University of Oxford

11.30 Coffee

12.00 The Arab Revolt and Arab aspirations for statehood Professor Ali Allawi, Research Professor at the National University of Singapore

13.00 Lunch (not provided)

14.00 The Hejaz Railway as a game-changer during the First World War Dr Mehmet Tütüncü, Chairman of the Research Centre for the Turkish and Arabic World in the Netherlands

15.00 Coffee

15.30 Setting the desert on fire: the British and the Arab Revolt, 1916–1918 James Barr, Visiting Fellow, King’s College London

Saygılarımla,

Drs. Mehmet Tütüncü

Türk ve Arap Dünyası Araştırma Merkezi
Research centre for Turkish and Arabic World
Adres: Scheveningseweg 15
2517 KS Den Haag

TERÖRLE MÜCADELE DOSYASI : TÜRKİYE’DE KAHRAMAN BİTMEZ /// İŞTE Y ARBAY YAKUP KUTMAN


LİNK : http://www.hurriyet.com.tr/kahraman-yarbaydan-inanilmaz-hareket-patlama-sonrasi-40119172

Kahraman Yarbay’dan inanılmaz hareket… Patlama sonrası…

Hatay’daki Amanos Dağları’nda bölücü terör örgütü PKK’ya yönelik arama- tarama yaparken el yapımı patlayıcının infilak etmesi sonucu ağır yaralanan Özel Kuvvetler Tabur Komutanı Yarbay Yakup Kutman’ın bacakları kesildi. Silah arkadaşlarının sosyal medyada yaptıkları paylaşımına göre Yarbay Kutman, patlama sonrası sağlık ekibinin ilk müdahalesi sırasında görevlilere kolaylık sağlamak için parçalanmış bacaklarını elleriyle kaldırıyor.

Mardin’in Nusaybin İlçesi’nde PKK’lı teröristlere yönelik yapılan temizlik harekatının tamamlanmasının ardından Özel Kuvvetler Taburu ile Hatay’a geçen Yarbay Yakup Kutman, 12 Eylül 2016 günü Amanos Dağları’nda arama- tarama çalışmaları yaparken haince tuzağa düştü. PKK’lı teröristlerin önceden yerleştirdiği el yapımı patlayıcının infilak etmesi sonucu, birlik komutanı Yarbay Kutman ağır yaralandı. Ayaklarından ağır darbe alan Yarbay Kutman, kan ve acıya aldırış etmeden silah arkadaşlarına son talimatını verdi. Silah arkadaşlarının sosyal medyada yaptıkları paylaşımına göre Yarbay Kutman, acısını hiçe sayıp, "Kimse bana yaklaşmasın. Emniyetinizi alın. Ahmet siz kuzeyi, Musa siz aşağı yamaçları…" dedi.

Yine silah arkadaşlarının anlatımına göre, kahraman Yarbay Kutman, sağlık ekibinin ilk müdahalesi sırasında görevlilere kolaylık sağlamak için parçalanmış bacaklarını elleriyle kaldırma metanetini gösteriyor. Askeri helikopterle Adana’daki Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi’ne kaldırılan Kutman’ın iki bacağı diz üstünden kesildi. 44 yaşında gazi olan Yarbay Kutman, olayın ertesi günü, birliğindeki silah arkadaşlarına moral vermek için, "Arkadaşlara selam söyleyin. Ben iyiyim" diye haber gönderdi.

Ankara’da oturan öğretmen eşi Dilara Gülşah ve tek çocuğu 12 yaşındaki Arif Alptuğ Kutman da Adana’ya giderek, aylardan beri süren hasretliği bitirdi. Yarbay Kutman tedavisi süresince ise ziyaretine gelenlere, "Vatan sağ olsun. Her şey düzelecek, her şey iyi olacak" dedi.

Özel Kuvvetler Tabur Komutanı Yarbay Yakup Kutman’ı Adana’daki hastanede ziyaret eden Hatay Valisi Ercan Topaca da izlenimlerini şöyle aktarıyor: "Gazimiz Yarbay Yakup Kutman’ı ziyaret ettim. Çok güçlü imanı ve engin vatan sevgisi ile dimdik ayakta. Yüce Rabbimizden acil şifalar dilerim."

Erzurum’un Pasinler İlçesi’nde Belediye’den emekli olan babası Mehmet Kutman’a ise Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Yakutiye Araştırma Hastanesi’nde tedavi gördüğü için oğlunun gazi olduğu henüz bildirilmedi.

Adana’dan ambulans uçakla 12 Haziran günü akşam üzeri Ankara’ya getirilerek Gülhane Askeri Tıp Akademisi’ne (GATA) nakledilen Yarbay Kutman’ın tedavisi burada sürdürüldü. Sağlık durumunun iyi olduğunu belirten uzmanlar, Yarbay Yakup Kutman’a protez bacak takılacağını söyledi. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Kızılcahamam’da çekilen bir fotoğrafını sosyal paylaşım sitesinde kapak fotoğrafı yapan Yarbay Kutman, Şems-i Tebrizi’nin "Hayatta her şey olabilirsin. Fakat mühim olan hayatın içinde ’insan’ olabilmektir" özdeyişini de paylaştığı görüldü.

İstanbul’da oturan Neslihan Arzu Keteci de kuzeninin eşi olan Yarbay Kutman için şunları yazdı:

"Pencereden baktığımızda güneşi esirgemiyor sa gökyüzü, birileri yaşadığımız günlerin bedelini ödediği içindir. Çok üzdün bizi Yakup Kutman dostum. ’Dostum’ kelimesi seninle güzel. Dualarımız ve yüreğimiz seninle. Şerefli Türk Ordusunun vatanına, bayrağına aşık bir neferi Yarbay Yakup Kutman. Senin bu vatan için yaptıkların ve yapacaklarının yanında bizler sadece kardeşlerin olarak yanında sana destek olabiliyoruz o kadar. Yakup can sen hepimizden güçlü ve gözü karasın. Bu zor günler geçecek inşallah."

* * * *

LİNK : http://www.erkhaber.com/haber/1741/erzurumlu-yarbay-hatayda-agir-yaralandi.html

Erzurumlu Yarbay, Hatay’da ağır yaralandı…

Hatay’da teröristler tarafından tuzaklanan el yapımı patlayıcıya basan Erzurumlu Yarbay Yakup Kutman ağır yaralandı.

Hatay’da teröristler tarafından tuzaklanan el yapımı patlayıcıya basan Erzurumlu Yarbay Yakup Kutman ağır yaralandı. Hatay’ın Dörtyol ilçesinin Amanos kırsallarında güvenlik güçlerinin arama tarama faaliyeti sırasında Hatay’a görevli olduğu Ankara’dan geçici görevle giden ve TİM Komutanı olarak görev yapan Özel Kuvvetler Tabur Komutanı Yarbay Yakup Kutman, teröristler tarafından tuzaklanan el yapımı patlayıcıya basması sonucu ağır yaralandı.

Helikopterle Dörtyol Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Yarbay Kutman, burada yapılan ilk müdahalenin ardından Adana Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi’ne sevk edildi.

Erzurumlu olduğu öğrenilen Yarbay Kutman’ın hayati tehlikesinin bulunmadığı ancak özellikle her iki ayağından ciddi yaralandığı öğrenildi. Yarbay Kutman’ın Erzurum’da bulunan ailesi de haberi duyar duymaz Adana’ya hareket etti.

FAYDALI BİLGİLER /// VİDEO : Evde Az Masrafla Saf Su ÜRETMEK


VİDEO LİNK :

https://www.youtube.com/watch?v=NLNGUKwc9Os&feature=em-uploademail

PKK ÖRGÜTÜ DOSYASI /// MEHMET Y. YILMAZ : O raporları görmezden gelen kimdi ?


“Devletin istihbarat birimlerinin raporlarında yer alan bilgilere göre, hendek/barikat savaşı stratejisi, Kasım 2014’te Kandil’de yapılan PKK sözde Başkanlık Konseyi toplantısında belirlendi. Sabah’ın ulaştığı bu raporda, toplantıdan sonra konseyin, Çözüm Süreci henüz devam etmesine ve HDP parlamentoda olmasına rağmen ABD’nin desteği ve kışkırtmasıyla silaha sarılma kararı aldığı bilgisi yer alıyor.”

Haberde, hendek savaşı stratejisinin 2 yıl önce belirlendiği ve PKK yöneticilerinin bu nedenle hararetli bir tartışma yaşadıkları da anlatılıyor.

Bu rapor yeni yazılmış değil.

“Devletin istihbarat birimleri” diye tanımlananlar ya MİT olmalı, ya askeri istihbarat ya da polis istihbaratı.

Yani bugün Türkiye’yi yöneten kadro, PKK’nın hendek stratejisiyle bazı kentlerde özyönetim ilanına kalkışacağını biliyordu. Hem de 2 yıl önceden!

Ama hiçbir önlem almadılar!

Zaten bunu söylemişlerdi de: Valilere emir verdiler, valiler polisin ve askerin operasyon yapmasını engelledi ki çatışma çıkmasın, şehit haberleri gelmesin, barış süreci kesilmesin diye!

Bütün bu süreç içinde PKK’nın kentleri cephaneliğe çevirdiğini de biliyorlardı.

Hendek işleri kızıştığında açıklamışlardı bunu: Bombaların, silahların nerede saklandığını sokak sokak, ev ev bildiklerini söylüyorlardı.

Ama o zaman henüz seçimler olmamıştı ve “barış süreci”nin AKP’ye oy kaybettirdiği ortaya çıkmamıştı.

Onun için sonunda ne olacağını bildikleri halde bütün bu silahlanmayı seyretmekle yetindiler.

Sonra seçimler oldu, AKP çoğunluğu kaybetti ve strateji değişti!

Kentler yandı yıkıldı, 550 şehit var. Siviller öldü.

Devletin istihbarat örgütleri bu geleceği söyledikleri halde kimin emriyle olayların böyle gelişmesine zemin hazırlandı?

Kim, istihbarat raporlarını sümen altına itti?

Bunca şehidin ve can kayıplarının, yanan yıkılan şehirlerin sor<umlusu kim?

DEMEK Kİ KANUNA FİLAN GEREK YOK

İSTANBUL’daki LGBTİ + Onur Yürüyüşü’nü “her şeyi göze aldıklarını” söyleyerek engelleyeceklerini açıklayan Alperen Ocakları yöneticisi Kürşat Mican, gelen tepkiler üzerine geri adım atmış.

“Ben gidelim Taksim’e sopalarla kovalayalım demiyorum” diyor.

Bu tiplerin hep yaptığı da budur zaten: Herkesi aptal zannetmek!

Söylediği sözün nereye gittiğinin farkına ağzından çıkarken varamıyor sonra durumu aklınca toparlamaya çalışıyor.

Şiddete eğilimli bu grubun başı, dün şunu da söylüyor:

“Onlar on bin kişi ise biz de on bin kişi orada olacağız, o koridoru kapatacağız, oturma eylemi yapacağız ve yürütmeyeceğiz. Onlar bize tepki gösterirse biz de tepki göstereceğiz. Ben gidelim Taksim’e sopalarla kovalayalım demiyorum. Bu cümleyi elinde sopa olarak algılamamak lazım, bir tepki olarak algılamak lazım.”

Demek ki bundan sonra bu ülkede işler böyle yürüyecek.

Kanuna gerek yok, kanun adamlarına gerek yok, polise gerek yok.

Herkes kendince bir karar verecek ve başkasının yapmak istediği yürüyüşü, mitingi vs engelleyecek öyle mi?

İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’nı ve İçişleri Bakanı’nı buradan bir daha uyarıyorum:

Şiddet kullanarak vatandaşların anayasal haklarını kullanmalarını engelleyeceklerini söyleyen bu örgüt ve yöneticilerinin yapacağı her şeyden sizler sorumlu olacaksınız.

Biriniz açık şiddet çağrısını kovuşturmadığı için, diğeriniz de vatandaşlarınızı şiddete eğilimli bu gruba karşı korumadığınız için.

TAPULAR DELİNECEK, UYANIN!

TBMM Adalet Komisyonu’nda görüşülmesine başlanan ve şirketlere kayyum atanmasını kolaylaştıran, kayyumların yetkilerini genişleten tasarı ile ilgili olarak Hürriyet Ekonomi Servisi, iş dünyasındaki önemli dernek ve odalara görüşlerini sordu.

TOBB, TÜGİAD, İTO, ATO, TÜRKONFED, İSO, EBSO, DEİK dünkü gazetedeki haberin yayınlanma saatine kadar yanıt vermemiş.

TÜSİAD cevap vermiş, onların cevabı da şu: “Konuyu inceliyoruz, gerekirse daha sonra açıklama yaparız.”

İş dünyasını çok yakından ilgilendiren bir tasarı bu.

Deyim yerindeyse “tapuyu deldirecek” hükümler içeriyor.

Birçok şirket, sahibinin elinden alınabilir, atanan kayyumlar ortaklık paylarını ve menkul kıymetleri istedikleri gibi kullanabilirler vs.

Normal olarak böyle bir tasarı ile ilgili olarak bir görüş beyan edilecekse bunu ilk açıklaması gerekenler iş dünyasının bu tür kuruluşları olmalı.

Çünkü yasa çıktıktan sonra bu konuda görüş açıklamanın bir anlamı yoktur.

Kanun çıkmadan önce yapılacak açıklamalar yanlışlardan dönülmesine yardım edecek, olumlu eleştiriler olur.

Ama iş dünyasından “tık” yok. Bunun sebebi belli: Ölesiye korkuyorlar!

Muktedirin hoşuna gitmeyecek bir söz söylerlerse başlarına gelmeyecek şey kalmayacağının bilincindeler.

Vergi denetiminden tutun da paralelci ilan edilip şirketlerine el konulmasına kadar birçok sopa kafalarının üzerinde sallanıyor çünkü.

Böyle bir iklimde, getirilmek istenen yasanın korkuyu daha da büyütmesi ve herkesi daha da sindirmesi de muktedirin istediği bir şey aslında.

Bu şirketler ve sahipleri korkunun ecele faydasının olmadığını bilmiyorlar.

Muktedir malınızı mülkünüzü elinizden almaya karar verdiğinde çıkaracağınız sesin hiçbir yararı olmayacağını ben şimdiden söylemiş olayım da sonra

“Niye kimse benim sesimi duymuyor” diye feryat etmeyin.

TARİH /// VİDEO : Fatih Sultan Mehmet’in Hayatı ve İstanbul’un Fethi


VİDEO LİNK :

https://www.youtube.com/watch?v=KvyVIfrBK7o&feature=em-subs_digest

GÜNDEM ANALİZİ /// VİDEO : Cumartesi Gazetesi /// 18.06.2016 /// E. Tüma. Soner Polat – Oktay Ekşi – Hal il Nebiler – Ulusal Kanal


VİDEO LİNK :

https://www.youtube.com/watch?v=GKRVfHMPIjg&feature=em-subs_digest

TÜRKMEN DOSYASI /// VİDEO : Menbiç’te kurtarılan Türkmenler IŞİD’i anlatıyor


VİDEO LİNK :

https://www.youtube.com/watch?v=Ubh9X86T_h8&feature=em-subs_digest

KARİKATÜR : EV KIZI MÜJGAN :)))))


MİZAH /// TÜRKİYE’DE YENİ AKADEMİSYEN MODELİ ÖRNEĞİ : DOÇ. DR. ARİF ÇAM :))


MİZAH /// TÜRKİYE’DE YENİ GAZETECİLİK MODELİ ÖRNEĞİ : BEYHAN DEMRCİ :))


KARİKATÜR : KORSAN ÇÖZÜM MAFYASI REİS TAYYİP’E KARŞI :))))))


MİZAH : AYIPTIR KARDEŞİM, NEDEN BİLİP BİLMEDEN KONUŞUYONUZ :))))))))


YOLSUZLUK DOSYASI : AKP ZENGİNLERİ KÖŞEYİ DÖNERKEN, VATANDAŞ RIZKINI ÇÖPTE ARIYOR


SURİYE DOSYASI /// ÖSO komutanı : ABD güvenli bölgeyi PYD’ye ver ecek


Suriye’nin kuzeyinde süren çatışmaları değerlendiren Şam Cephesi sözcüsü Muhammed Ahmed, “ABD’nin hedefi, Azez-Cerablus bağlantısını sağlamak ve bu bölgeyi PYD’ye teslim etmek. Güvenli bölge için IŞİD’in yanında PYD ile de savaşma ihtiyacı doğdu, fakat bu çok zor” dedi.

Suriye’de önemli muhalif gruplardan Şam Cephesi’nin sözcüsü Muhammed el-Ahmed,Türkiye’nin ‘güvenli bölge’ projesinin siviller kadar savaşın kaderine de etki edecek önemde olduğunu, fakat ABD’nin farklı planları bulunduğunu söyledi. “ABD’nin hedefi güvenli bölgenin tamamını PYD’ye teslim etmek" diyen Ahmed, Azez-Cerablus arasında ‘Mare Hattı’ olarak da bilinen 90 kilometre uzunluğa 35 kilometre derinliğe sahip bölgedeki PYD varlığına dikkat çekti.

Bu toprakların 6-7 ay öncesine kadar IŞİD ve muhaliflerin kontrolünde olduğunu hatırlatan Ahmed, şimdi ise Suriye PKK’sının güvenli bölge olarak düşünülen alanın yüzde 20’sini kontrol ettiğini kaydetti. PYD’nin ABD ve Rusya desteği ile Afrin’in doğusunda 6 köy ile Tel Rıfat kasabasını ele geçirdiğini anlatan Ahmed, Yeni Şafak gazetesine şunları söyledi:

IŞİD PYD’YE ALAN AÇIYOR

“PYD daha 1,5 yıl öncesine kadar küçük bir grup iken IŞİD’in Kobani saldırısı sonrası ABD eliyle düzenli ordu haline getirildi; esas hedef ise Türkiye sınır hattını kontrol eden uydu bir devlet oluşturmak. PYD istenen seviyeye gelince ABD bir sonraki planı devreye soktu. IŞİD’in kontrol ettiği bölgelerden çıkarılması için ABD-PYD işbirliğiyle saldırı dalgası başlatıldı. Şurası ilginç ki, IŞİD’in tüm hareketliliği ABD üzerinden PYD’ye alan açma amaçlı gerçekleşiyor ve sonrasında kurulacak etnik-Kürt devletinin altyapısı oluşturuluyor."

AFRİN CERABLUS TEK HEDEF

* “Afrin-Cerablus bağlantısının sağlanması ABD ve PYD’nin tek motivasyonu. Münbiç saldırısı da aynı amaca hizmet ediyor. Münbiç bahane, esas olan Azez’e daha fazla yaklaşmak ve sırf bunun için PYD Münbiç’e yönlendirdiği militanlarının önemli bir kısmını batı yönüne kaydırdı. Sebebi ise çok basit: Aktarin, Gandura istikametinden Tel Rıfat’taki güçleriyle bir biçimde bağlantı kurmak. Bu bağlantının sağlanmasını takip eden 6 ay içerisinde kuzeyde federal bölge adı altında devlet ilan edilecek ve bu girişim için altyapı da hazır."

* “Güvenli bölge için artık IŞİD’le birlikte PYD ile de savaşma zorunluluğu doğdu. Mevcut imkanlar dahilinde bu oldukça zor."

Özgür Suriye Ordusu’na bağlı Şam Cephesi de ABD’den son yıllarda tanksavar dahil silah yardımı alan gruplar arasında.

LİNK : http://www.hurriyet.com.tr/oso-komutani-abd-guvenli-bolgeyi-pydye-verecek-40119136

LİNK : http://www.yenidenergenekon.com/1390-2/

KAMPANYA : Refik Mor’un SUÇ DUYURUSU BUNDESTAG’da GÖRÜŞÜLECEK /// LÜTFEN SİZ DE DESTEK VERİN ! !!


Değerli dostlar,

MÜJDE.

Federal Almanya Büyük Millet Meclisi (Bundestag)üyeleri hakkında yaptığım suç duyurusu, (Bundestag) dilekce komisyonunda görüşülecek.

Benim HUKUKİ manifestoyu (Bildirğeyi) aldıktan sonra, minareyi KILIFINA bir türlü SIĞDIRAMIYORLAR !!!.

2 haziran 2016 tarihinde 630 Alman Milletvekiline gönderdiğim suç duyurusunun yankıları sürüyor ve Federal Almanya meclisi, suç duyurusunu, dilekce komisyonunda görüşülmeye gerek görerek, sonucunu bana bildireceğini, bana gönderdiği 13 Haziran 2016 tarihli mektup‘u ile bildirmiştir.

Dökümanları buradan indirebilirsiniz. (Suç Duyurusu, Mektup’un Almanca ve Türkçe çevirisi ve Alman Parlamentosu Dilekçe Komisyonu Üyeleri E-Posta adresleri ek olarak sunulmuştur.)

  • Benim, milletvekilleri haklarında yaptığım suç duyurusunun Türkçe ve Almanca metnini ve
  • Bundestag dilekce komisyonunun bu konunun, komisyonda görüşüleceğine dair mektubun, yine Almanca ve Türkçe çevirisini, Almanca bilmeyen tüm dostların bilmesi açısından, yukarıdaki linkte sunuyorum.

Şimdi sizin ÖDEVİNİZ ise:

  • Topu taç’a atmadan, yani, bahaneyi Recep Tayyip Erdoğan’da, Kemal Kılıçtaroğlu’nda, Devlet Bahçeli’de ..v.s bulmadan. Aşağıda açık e-posta adreslerini vereceğim 22 kişilik Bundestag Milletvekilinden oluşan, dilekce komisyon üyelerine, demokrasi konusunda yanlış yaptıklarını e-posta yolu ile, binlerce kişi olarak kendilerine hatırlatmanız olacaktır.
  • Göndereceğiniz e-postaya ne yazacağınızı bilmiyorsanız,benim ilişikte yolladığım suç duyurusunu iyice okuyup anladıktan sonra, kendi üslubunuza uyarlayıp, göndereceğiniz bir kaç satırlık mesaj kafi gelecektir. Fazlası gerekmez. Sloğan halinde bir cümle dahi KAFİDİR.

‘Ben demokratik kanunlarla idare edilen Almanya^da yaşadığımı zannediyordum, ama yanılmışım, lütfen düzeltirmisiniz‘ Diye bir cümle kafi gelebilir.

‘Avrupalı, kanundan korktuğunu Allah’tan korksa idi cennete giderdi‘‘ sözü yanlış değildir.

Arenada beni lütfen YALNIZ bırakmayın.

Önemli Not:

Benim suç duyurusu dilekçemi komisyonda görüşmekle BAĞLAYICI bir sonucun alınacağını ummayın. Benim parlamenter deneyimlerim bunu der. Eğer yüzbinlerce e-posta ile komisyon üyelerini e-posta MANYAĞI yapabilseydik, komisyon da böyle bir kamu oyu baskısına dayanamayıp, konuyu yani suç duyurusu metninin değerlendirmesini Bundestag’a havale ederdi ve sonra Bundestag’da da benim de, sizin de katılabileceği/ katılabileceğim bir değerlendirme yapılabilirdi, ama gerçekçi olalım ve bu örğütlenme bizde daha hayal aşamasındadır. (bu durum başka bir konuda yaşanmıştır, onun için söylüyorum)

Komisyon kararını bana bildirdkten sonra, ki eften püften laf kalabalığ ile gönlümü almaya, BAŞIMI OKŞAMAYA kalkacaktır.

Sonuç olarak da, gideceğim yol:

  • Mahkeme yolu
  • İç hukukun tüketimi ve
  • AİHM veya AAD’dır (Avrupa İnsan Hakları Mah. veya Avrupa Adalet Divanı)

(Bu konuda, hukukcu arkadaşlarla dava dilekcesinin taslağını üç aşağı beş yukarı hazırladım sayılır, geriye de Türk diasporasının ban yapacağı desdeği kalıyor)

Ayrıca komisyon üyelerinin Milletvekili olmaları, sizi korkutmasın. Meslek olarak mesela: birisi traktör tamircisi yani benim gibi köyden gelme, diğeri yaşlılar evinde bakıcı ..vs.

DUYURU : MK ULTRA MAĞDURLARI İÇİN THE DEFENDER ÜRÜNÜNÜ TAVSİYE EDİYORUZ /// AÇIKLAMALAR AŞAĞIDA


ÜRÜN FİYATI : 495 USD’DİR. TL OLARAK 1,455 TL’DİR. (DOLAR 2,9393 TL’DEN HESAPLANMIŞTIR)

NOT : DOLAR’DAKİ ARTIŞ YADA AZALIŞLAR ÜRÜN BEDELİNE YANSITILACAKTIR. ÜRÜN SİPARİŞ EDİLMESİ HALİNDE ABD’DEN 2-3 HAFTA İÇİNDE ULAŞMAKTADIR.

Quewave Koruyucusu (The Quwave Defender)

Aşağıdaki belirtilmiş olan emareleri sürekli yaşıyorsanız;

* Kendinizi hedef alınmış bir insan gibi muamele gördüğünüzü düşünüyor musunuz ?

* Psikotronik silahlar tarafından saldırıya maruz kaldınız mı?

* Fiziksel saldırıya maruz kaldınız mı?

* Beyin manipülasyonuna maruz kaldınız mı?

* Size chip yada implant yerleştirildimi?

* Elektronik zarara maruz kaldınız mı?

* Haarp ELF mikrodalgalarına maruz kaldınız mı?

* Ses ve beyin deneylerine maruz kaldınız mı ?

* Görüşünüz ve Vizyonunuz uzaktan kumanda edildi mi?

* TIS listesinde misiniz? İzleniyor musunuz?

Yukarıda belirtilen soruların herhangi birisine cevabınız evet ise siz hedef alınmış birisi olabilirsiniz ve Quewave Defender’e ihtiyacınız olabilir.

Quedalga koruyucusu hayatınızı hem kolaylaştırabilir hem de daha dayanılır hale getirebilir. Savunma ürünlerimizle ilgili başkalarının yorumlarını da mutlaka kontrol edin !!!

Aşamalı dalga ve solfeggio enerjisi kullanarak bireyleri elektronik zararlardan ve psikotronik saldırılardan koruyoruz.

(TIS) = Hedef alınmış birey ve elektronik zarar.

Dr. Henning White ile yapılmış olan röportajı izleyin . Hedef alınmış ve elektronik zarar görmüş bireylere ilk yardım olarak tavsiye ediliyor.

(Dr. White, Elektronik Zarar konusunda uzmandır ve hedef alınmış kişilerle ilgili çalışmaları vardır. 60 seneden bu yana hedef alınmış insanlar beyin kontrol işkencesinden kaçmaya çalışmışlardır. Bunlar Amerikan şirketi tarafından üretilmiş aşamalı dalga boyuyla çalışan bu ürünü denediler ve olumlu sonuç aldılar.

Malum işkence de aşamalı dalga sistemiyle yapılıyor. Her ne kadar bazı fizikçiler inkar etseler de HAARP durumlarında bu tür yöntemler gizlice kullanılmaktadır

Röportajda Dr. White’ın anlatımına göre –

MIND CONTROL – MK ULTRA VE ORGANISED STALKING terimleri

Targeted Indıvıdual (TI) = Elektronik etkenlerden zarar görmüş birey anlamına gelir.

Psikotronik silah = Belirli bir mesafeden zihin kontrolü anlamına gelir.

Bu tür silahlar hedef alınmış bireyin sinir sistemine infiltre olarak bilinci ve bilinç altını direkt olarak etkiler.

Quwave koruyucusu ise bu tür semptomları yok eder.

TARGETED INDIVIDUAL – MIND CONTROL BELİRTİLERİ NELERDİR ?

Elektronik Zarar görmüş bireylerde denge bozukluğu, baş dönmesi, halsizlik, acizlik gibi belirtiler görmek mümkündür. Hedef alınmış kişi yalnızdır ve yardım isteyeceği kimse yoktur. Bu tür elektronik silahlar bireylere uzaktan işkence yapmak, kontrol etmek ve zarar vermek için kullanılır.

Hedef alınmış bireylere zarar vermek için birçok farklı yöntem vardır.

Bunlardan bazıları : Mikrodalga, ultrasonik alet, lazer, beyni etkileyen akustik silahlar(v2k,v-2-k), tabi bu arada gözle görülemeyecek kadar küçük implant yoluyla yerleştirilen mikroçiplerde mevcuttur.

Quewave koruyucusu hedef olmuş kişiye nasıl yardımcı oluyor?

Quewave koruyucusu quewave ürün yelpazesinde özel dalga frekanslarına ayarlanmış özel bir üründür .

Quewave koruyucusu özel bir frekansta dalga meydana getirerek vücudunuzu ve beyninizi psikotronik saldırılardan ve elektronik zararlardan korur.

Elf, Haarp, İmplantlar, Mikrodalga, EHF, Fiziksel Saldırılar, Uzaktan İzleme, Manipülasyon, V2K ve Zihinsel Kontrol gibi durumlara karşı korur.

Solfeggio Dalgaları, Elektronik ve Fiziksel Saldırıları pozitif enerjiye çevirir ve bireyin etrafında onu güçlendirecek bio-alan meydana getirir.

Bu ürünün meydana getirdiği frekanstaki dalgalar hem içsel hem de dışsal zararlı sinyallerden korur.

Bir sürü araştırma sonucu ve ürünler üzerinde yaptığımız mühendislik çalışmalar sonucunda beyindeki reseptörleri direkt stimüle edebilecek dalga frekansını bulduk ve tabi aynı zamanda kişinin etrafındaki negatif alanı da etkiliyor.

Aşamalı dalga teknolojisiyle solfeggio frekanslarını kombine ederek ortaya çıkardığımız ürün elde rahatlıkla taşınabilecek kadar küçüktür etrafınızdaki bio-alan yoluyla direkt beyninizi etkiler.

Koruyucu alet tarafından ortaya çıkan dalga boyu sizin vücudunuzu ve beyninizi psikotronik saldırılardan ve elektriksel zarardan korur.

Haarp, Mikrodalga, ELF, İmplant Aktivasyonu ve Fiziksel Zararlara karşı vücudunuzu ve beyninizi korur.

Bu ürün zararlı ışınları etkiler, implant aktivasyonunun etkisini azaltır ve bireyi zararlı ışınlara karşı korur.

Ayrıca kullanabileceğiniz ekstradan iki frekans daha mevcuttur. Bu frekanslar daha düşük solfegio frekanslarıdır. Makinayı bu modda çalıştırdığınızda dışarıdan gelen ve beninize ulaşan negatif etkileri azaltır ve rahatlama sağlar.

ÖNEMLİ NOT : ÜRÜN AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİNDEN GELDİĞİ İÇİN MAALESEF ÜRÜNÜ DENEME ŞANSI VE İADESİ BULUNMUYOR. BU NEDENLE ÜRÜNÜ SİPARİŞ EDECEKLERİN DOĞRU KARAR VERMESİ GEREKİYOR. ÜRÜN SORUNU PSİKOLOJİK OLMAYAN TÜM MK ULTRA MAĞDURLARI İÇİN OLUMLU SONUÇLAR VEREN BİR ÜRÜNDÜR. BİLGİNİZE SUNARIZ.

Sonuçlar

Bu koruyucu ürün, birçok zarar görmüş kişilerin sıkıntılarıyla başa çıkabilmelerine yardımcı olmuştur ve yaşantılarını kolaylaştırmıştır.

Tabi unutmayalım ki bu bir büyü değildir ve hemen herkesin tüm sıkıntılarını yok etmez, ama ürünü kullanan kişiler sıkıntılarının azaldığını ve daha normal bir hayat sürmelerini sağladığını belirtmektedir.

Bazı insanlar biraz sabırsız davranıp büyük mucizeler bekleyebilir ama tabi ki bu öyle bir şey değil maalesef, olumlu etkiler görebilmek için belli bir süre kullanmak gerekir. Bazı insanlar ürünün pozitif etkilerini birkaç saat içinde hissedebilir, bazılarıysa birkaç hafta sonra görebilir. Olumlu sonuçlar alabilmek için ürünün kişinin vücut enerjisine asimile olması gerekir.

Örneğin doktorunuz size antibiyotik yazdığında ve belirli bir süre kullandığınızda iyi gelir, içer içmez mucizeler olmaz.

Kişisel koruyucu

Koruyucunun faydalı olabilmesi için sürekli yakınınızda yada üzerinizde olmalı. Ürün elinize geçtiğinde sürekli açık tutmalısınız, şarja taktığınızda bile açık olmalı.

Kullanırken sürekli yeşil ışık yanar. Haftada bir kez birkaç saat şarj etmek yeterlidir. Ne kadar çok yakınınızda tutarsanız o kadar yoğun etki görürsünüz. Ürünün sağladığı koruyucu alan 8 ft’dir Diametre olarak.

Kişisel koruyucunun özellikleri

Ürün iki mod’da çalışabiliyor yüksek ve alçak frekans olmak üzere. Aşamalı dalga etrafınızda koruyucu alan meydana getirerek size zarar verecek sinyallerin size ulaşmasını engeller.

Alçak frekansta çalıştırdığınızda vücuda ve beyin hücrelerine rahatlık verir.

Kullanım Şekli:

İstenilen sonuçları alabilmeniz için ürünü dikkatlice cebinizde yada çantanızda taşımalısınız yada yattığınız veya oturduğunuz yerde yakınınızda tutmalısınız. Ayrıca boynunuza asabilirsiniz.

Etrafında oluşturduğu alan gücü : 8-10 ft –diametre

Ebat ve ağırlık: ebat-3.1*2.25 *0.85 – ağırlık 2.7 oz

Renk :siyah ve beyaz

Güç: içinde şarj edilebilen batarya. Batarya haftada bir şarj edilmeli

Garanti süresi : Tüm ünite için 1 yıl.

Servis : Garanti süresini geçtikten sonra batarya değişimi 39$, Servis ücreti 49$ + ulaşım ücreti.

Masa üstü koruyucusu

Masa üstü koruyucumuz hedef alınan insanlara yardımcı olma konusunda en yeni ürünümüzdür.

Bu üründe küçük bir batarya yerine AC adaptörü kullanıldığından bireysel üründen 100 misli daha güçlüdür.

İletken kabloların içi ise altın kaplıdır. Böyle olması antenlerin daha güçlü ve etkili olmasını sağlar.

Bu model taşınmaz ve sürekli fişte olması gerekmektedir, Masaüstü ve yatak odasında komodin üstünde kullanılır.

Tabi gece yatak altında, düz zeminde de kullanmak mümkündür.

Bu ürün bireyleri acıdan kurtarmakla kalmaz aynı zamanda EMF alanının yüksek olduğu yerlerde de işe yarar.

Kullanım Şekli :

Ürün 100 feet genişliğinde (diametre) bir alanda etkilidir ve istenilen sonuca ulaşmak için o alanın içerisinde olmak gerekir. Üniteye ne kadar yakın mesafede bulunursanız o kadar çok etki görürsünüz, ister masaüstü, isterse komodin üstü yada yatak altı olsun.

Dalga skalası : Ürünü hem yüksek hem de alçak frekansta kullanabilirsiniz. Yüksek frekansta çalıştırdığınızda zarar verici sinyaller size ulaşamaz. Düşük frekansta çalıştırdığınızda ki düşük frekansta 2 Program mevcuttur. Birinde vücudu ve beyin hücrelerini rahatlatırsınız, diğerinde ise iyileşmeden yararlanırsınız. (Yani iyileştirici etkisinden)

Güç : Duvarda AC adaptörüyle fişe takılır ve sürekli orada kalmalıdır. Enternasyonel siparişlerde 120V/240v gücünde adaptör yollanır.

Ebat : 11.5*9.5 ayaklarını çıkartıp düz zeminde de kullanılır.

Gücü her yöne etkilidir.

Sinyal gücü : Kişisel koruyucudan 100 misli daha güçlüdür.

Garanti süresi : 1 yıl

Servis : Garanti süresi geçirildiğinde servis ücreti 49 $ (Artı nakil ücreti)

Ayrıca isteğe bağlı olarak ürünü özel koruyucu bir ambalajla da gönderebiliyoruz. Bunun için ayrı bir ücret talep edilmemektedir. Tabi bu uygulama sadece koruyucular için geçerlidir.

DUYURU : ÜYELERİMİZ İÇİN 5 ÖNEMLİ KONUDA 5 DVD SETİ ÇIKARDIK VE HİZMETİNİZE SUNDUK /// İ ŞTE DETAYLAR


SAYIN TAKİPÇİLERİMİZ,

Araştırma grubumuza destek amacıyla 2000-2016 seneleri arasındaki önemli konuları içeren DVD setlerini son projemiz olarak takipçilerimizin dikkatine sunuyoruz.

Hangi konuları içerdiğini öğrenmek isterseniz aşağıda detaylı olarak bulabilirsiniz.

Bu ARŞİV ve VİDEO DVD’lerini aldığınız takdirde daha önce takip edemediğiniz ve kaçırdığınız paylaşımlara da sahip olabileceksiniz. Aynı zamanda da geniş bir arşiviniz olacak.

Aşağıdaki linkte detaylı bilgi bulunuyor.

DUYURU : ARŞİV ve VİDEO DVD SETLERİMİZ HİZMETİNİZE SUNULDU /// 5 YILLIK BİR ÇALŞIMANIN ÜRÜNÜDÜR ///

https://stratejisite.wordpress.com/2015/12/07/duyuru-arsiv-ve-video-dvd-setlerimiz-hizmetinize-sunuldu-5-yillik-bir-calism-anin-urunudur-2/

NO DVD SETİ AÇIKLAMA ÜCRET
1 ARŞİV VE VİDEO DVD SETİ 4 DVD – 18 GB BİLGİ 198,00 TL
2 KOMPLO TEORİLERİ DVD SETİ 5 DVD – 22,5 GB BİLGİ 198,00 TL
3 ERGENEKON OPERASYONU DVD SETİ 3 DVD – 13,5 GB BİLGİ 198,00 TL
4 MK ULTRA & ZİHİN KONTROLÜ DVD SETİ 5 DVD – 22,5 GB BİLGİ 198,00 TL
5 TARİH DVD SETİ 4 DVD – 18 GB BİLGİ 198,00 TL
TÜM SETLERİ BİRDEN ALIRSANIZ 99 TL İNDİRİMLİ ARA TOPLAM 990,00 TL
İNDİRİMLİ FİYAT 891,00 TL
ÖĞRENCİ VE AKADEMİSYEN İNDİRİMİ % 10’DUR

Buradan gelecek parayı ileriki dönemlerde yapacağımız araştırmalar için kullanacağız.

Desteğiniz için şimdiden teşekkür eder, mutlu paylaşımlar dileriz.

WEB SİTELERİMİZ : http://www.ozelburoistihbarat.com ve http://www.ozel-buro-istihbarat.com

****

ARŞİV DVD SETİ İÇERİĞİ (KONULAR)

· ABD

· ADLİ POLİS

· AFGANİSTAN

· AFRİKA

· AKADEMİK DOSYALAR

· ALMANYA

· ANTİ SEMİTİZM

· ARAP BAHARI

· ARAP ÜLKELERİ

· ASYA

· ATATÜRK

· AVRASYA

· AVRUPA VE AVRUPA BİRLİĞİ (AB)

· AZERBAYCAN

· BALKANLAR

· BELEDİYELER DOSYASI

· Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı

· BÜROKRASİ VE DEVLET

· BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ

· BİLGESAM

· BİLİM VE TEKNOLOJİ

· BİRLEŞMİŞ MİLLETLER (BM)

· CEMAATLER & TARİKATLER

· CRYPTOME

· DENİZCİLİK

· DOĞAL AFETLER – SEL VE DEPREM

· DİN & DİYANET

· DİĞER

· EDEBİYAT

· ELEKTRİK & ELEKTRONİK

· EMNİYET DOSYASI

· ERGENEKON & BALYOZ & ŞİKE

· ERMENİ TERÖRÜ

· ESKİ SOVYET ÜLKELERİ

· EĞİTİM

· FAİLİ MEÇHULLER

· FETULLAH GÜLEN

· FİLİSTİN VE GAZZE

· FİNANS & EKONOMİ

· GENELKURMAY & MİLLİ SAVUNMA

· GENELKURMAY – SLAYT

· GIDA DOSYASI

· GÜRCİSTAN

· GÜVENLİK

· HAARP

· HACKING & HACKERLAR

· HAZAR BÖLGESİ

· HAZAR STRATEJİ ENSTİTÜSÜ (HASEN)

· HİNDİSTAN

· INTERNATIONAL MIDDLE EAST PEACE RESEARCH CENTER (IMPR)

· IRAK

· IRKÇILIK

· KADIN SORUNLARI VE KADINA ŞİDDET

· KAFKASYA

· KAMPANYALAR

· KANADA

· KARAPARA VE AKLAMA FAALİYETLERİ

· KATAR

· KOMPLO TEORİSİ

· KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ (KKTC)

· KÖY ENSTİTÜLERİ

· KÜRT SORUNU VE GÜNEYDOĞU

· KİTAP DEĞERLENDİRMELERİ

· LATİN AMERİKA ÜLKELERİ

· LAİKLİK

· LÜBNAN

· LİBYA

· MADENLER

· MAFYA & ORGANİZE SUÇLAR

· MASONLAR & SİYONİZM

· MEDYA

· MISIR

· MK ULTRA

· MİSYONERLİK FAALİYETLERİ

· NARKOTİK

· NEW WORLD ORDER

· NÜKLEER SİLAH & NÜKLEER ENERJİ

· ORSAM

· ORTADOĞU ÜLKELERİ

· OSMANLI İMPARATORLUĞU

· PKK

· PSİKOLOJİK SAVAŞ

· RUSYA

· SAĞLIK DOSYASI & PSİKOLOJİ

· SERİ KATİLLER

· STAR GATE PROJESİ

· STRATEJİK ARAŞTIRMA

· SU & DOĞALGAZ & ENERJİ

· SURİYE

· SUÇ DOSYASI

· SÖZDE SOYKIRIM

· SİBER – BİLİŞİM

· SİBER İSTİHBARAT & SİBER TERÖRİZM

· SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ

· SİYASİ

· TAKSİM – GEZİ PARKI

· TALİBAN

· TARIM POLİTİKALARI

· TARİH

· TASAM

· TELE-KULAK & TEKNİK TAKİP

· TERÖRİZM

· THE NATIONAL SECURITY ARCHIVE

· TURİZM – SEYEHAT

· TÜRK AZINLIKLARI DOSYASI

· TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ

· TÜRKÇE DİLİ VE EDEBİYATIMIZ

· TÜRKİ CUMHURİYETLER

· TÜRKİSTAN

· TÜRKİYE

· ULAŞIM & KARA, DENİZ VE HAVACILIK

· ULUSLARARASI İLİŞKİLER & BİRLEŞMİŞ MİLLETLER (BM)

· WEAPON INTELLIGENCE TECH

· WIKILEAKS

· YARGI & HUKUK & ADLİYE DOSYASI

· YOLSUZLUK – USÜLSÜZLÜK

· YUNANİSTAN & KIBRIS RUM KESİMİ

· ÇEVRE SORUNLARI VE DOĞA

· ÇEŞİTLİ GAZETE VE DERGİLER

· ÇOCUK HAKLARI

· ÇİN

· ÖZBEKİSTAN

· ÜNİVERSİTELER

· İLLUMİNATİ

· İNGİLTERE

· İNSAN HAKLARI VE ÇOCUKLAR

· İNTERNET & TEKNOLOJİ

· İRAN

· İRTİCA

· İSRAİL

· İSTİHBARAT SERVİSLERİ

· İŞ DÜNYASI

· KÜRT SORUNU VE GÜNEYDOĞU

VİDEO SETİ İÇERİĞİ (KONULAR)

· 12 EYLÜL

· 28 ŞUBAT

· AFGANİSTAN

· AFRİKA

· AK PARTİ

· ALEVİLER

· ALMANYA

· AMERİKA

· ARAP DÜNYASI

· ASKERİ CASUSLUK DAVASI

· ATATÜRK

· AVRUPA

· AVUSTRALYA

· AZERBAYCAN

· BANU AVAR

· BASIN

· BELEDİYELER VE BÜROKRASİ

· BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ (BOP)

· BİRLEŞMİŞ MİLLETLER

· CEMAATLER & TARİKATLER

· DEVLET BÜROKRASİSİ

· DOĞA VE DOĞAL AFETLER

· DİN & DİYANET & AHLAK

· DİĞER

· EKONOMİ & FİNANS

· EMNİYET DOSYASI

· ENERJİ

· ERGENEKON ve DERİN DEVLET

· ESKİ SOVYET ÜLKELERİ

· EĞİTİM & AKADEMİK

· FAİLİ MEÇHULLER

· FETULLAH GÜLEN

· FİLİSTİN – GAZZE

· GENELKURMAY

· GIDA – SAĞLIK – PSİKOLOJİ

· GÜVENLİK

· HACKER

· HAVACILIK VE ULAŞIM

· HAYVANLARA TACİZ VE ŞİDDET

· IRAK

· KADINLARIMIZ

· KAPİTALİZM VE KOMUNİZM

· KOMPLO TEORİLERİ

· KÜRT SORUNU & PKK

· MEDYA

· MISIR DOSYASI

· NARKOTİK

· NATO

· NECMETTİN ERBAKAN

· NÜKLEER SİLAHLAR

· RUSYA

· SANAT DOSYASI

· SAĞLIK VE PSİKOLOJİ

· SURİYE

· SUÇ VE SUÇLA MÜCADELE

· SÖZDE ERMENİ SOYKIRIMI

· SİYASİ PARTİLER

· SİYONİZM

· TARIM

· TARİH

· TEKNOLOJİ VE BİLİM

· TEKNİK TAKİP

· TERÖR

· TERÖRLE MÜCADELE

· TURİZM

· TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ

· ULUSLARARASI YARDIMLAR

· YABANCI BASIN VE KAMUOYU

· YABANCI GİZLİ SERVİSLER

· YABANCI ÜLKELER

· Yahudilik, Masonluk ve Sabetayizm

· YARGI & ADLİYE & CEZAEVLERİ

· YOLSUZLUK DOSYASI

· ÇANAKKALE SAVAŞI

· ÇOCUKLAR

· İRAN

· İRTİCA & KÖKTEN DİNCİLİK

· İSRAİL

· İSTİHBARAT SERVİSLERİ

ORTADOĞU DOSYASI /// M. KEMAL SALLI : BU KUŞATMAYI KIRMAK ZORUNDAYIZ


M. Kemal SALLI
mksalli

Ortadoğu’dan binlerce yıllık Türk varlığı, Türk izlerini silip yok etmek, Türkiye’nin doğusundan başlayarak Akdeniz’e uzanan ve adı “Kürt Kuşağı” olan yeni bir demografik iklim oluşturmak amacıyla gerçekleştirilen operasyonların arkasında ABD ve İsrail’in başını çektiği çok güçlü bir koalisyon var. Güney sınırlarımız boyunca uzanan ve yüzlerce yıl “Türkmeneli” olarak anılan coğrafyada uygulanan katliamlarla oluşturulan demografik iklim değişikliğinin hedefi, Türkiye’yi Ortadoğu coğrafyasından soyutlayacak bir kuşak oluşturmaktır.

Her devlet kendi çıkarları doğrultusunda bir dış politika izlemek zorundadır. Türkiye de, insanlık tarihinin bu çok önemli dönüm noktasında tarihi misyonunu görmek ve gereğini yapmak durumundadır. Batılı dostlarımızın hedefleriyle Türkiye’nin çıkarlarının örtüşmediği böyle durumlarda, varlığımızı korumak ve sürdürebilmek adına yapılacak şeyler bellidir. Gerçekleri görelim artık; Batılı koalisyon ortaklarının Türkiye’yi kuşatma ve etkisizleştirme planını bozmak, bu kuşatmayı kırmak zorundayız.

Türkmeneli Cephesi’nden Halep’in kuzeyindeki kapsamlı operasyonlara ilişkin bir mesaj geldi. Şöyle deniyor:

“Osmanlı döneminde Arap Pınarı olan Türk köyümüzün adı, daha sonra Suriye Arap Cumhuriyeti tarafından Araplaştırılarak Ayn El-Arap olmuş, geçen yıl da, Türkiye ve dünyanın gözü önünde, 1 aylık bir medya operasyonuyla Kürtleştirilerek Kobani yapılmıştı. Şimdi ise, yine medya aracılığı ile, tüm bölge kürtleştirilmeye çalışılıyor.
Suriye’de terör örgütü PYD ve uzantılarının Halep’in kuzeyinde yaptıkları etnik temizliklerin ardı arkası kesilmedi, kesilmiyor.

Ayrıca, bu terör örgütlerinin yayın organlarında, son bir haftadır yayımlanan çarpıtılmış belgelere dayanılarak, Halep’in kuzeyindeki bölgelerin tamamının Kürt bölgeleri olduğunu iddia ediliyor. Suriye’deki binlerce yıllık Türk varlığımızı bu tür ucuz oyunlarla yok sayabileceklerini sanıyorlar.

Bilmezler ki o topraklar bize Alparslan’dan, Süleymanşah’tan ve Yavuz Sultan Selim Han’dan miras kaldı. Halep’in bir Selçuklu, bir Osmanlı şehri olduğunu tarih şahittir. Bu tür ucuz algı operasyonlarıyla bu tarihi gerçeği silemezler.”

Türkmeneli Cephesi’nden gelen mesaj böyle.. Suriye’de yaşayan kardeşlerimiz, vatan bildikleri toprakları, Suriye krizinin başladığı 2011 yılından beri, bütün olumsuz koşullara rağmen savunuyorlar, savunmaya çalışıyorlar. Ortadoğu’dan binlerce yıllık Türk varlığı, Türk izlerini silip yok etmek, Türkiye’nin doğusundan başlayarak Akdeniz’e uzanan ve adı “Kürt Kuşağı” olan yeni bir demografik iklim oluşturmak amacıyla gerçekleştirilen operasyonların arkasında ABD ve İsrail’in başını çektiği çok güçlü bir koalisyon var. Güney sınırlarımız boyunca uzanan ve yüzlerce yıl “Türkmeneli” olarak anılan coğrafyada uygulanan katliamlarla oluşturulan demografik iklim değişikliğinin hedefi Türkiye’yi Ortadoğu coğrafyasından soyutlayacak bir kuşak oluşturmaktır.

Suriye’deki Türkmen kardeşlerimiz hem Kürt Koridoru”nu Akdeniz’e uzatma kararlılığında olan ABD ve PYD/PKK’nın hem de bu koridora şiddetle karşı duran Rusya ve İran’ın hedefindedir. Rus uçağının düşürülmesi öncesinde sınırdan Halep’e uzanan koridorla Suriye’deki Türk varlığına destek sağlayan Türkiye, bugün, soydaşlarının bekledikleri yardımları ulaştıramamaktadır. Bu arada, İncirlik’te konuşlanan ABD’nin destek verdiği PYD, IŞİD/DEAŞ’ın emanetindeki Türk yerleşim birimlerini alarak demografik yapılarını değiştirmekte, yüzyıllar boyunca “Türkmeneli” olarak anılan bir coğrafyada, misak-ı milli sınırlarımız içinde bir Kürt iklimi oluşturulmaktadır.

Yazılarımızda yeri geldikçe hep vurguladık; bölgemizdeki gelişmeleri tarihi boyutuyla ele almadığımızda ayrıntıda boğulur, gerçekleri asla göremeyiz ve üzerimize çökmekte olan tehlikenin büyüklüğünü algılamakta zorlanırız, gecikiriz.

Kırım Savaşı’yla (1853-56) başlatılan Osmanlı İmparatorluğu’nu tarih sahnesinden silmek ve mirasını paylaşma operasyonu, Rusya’daki Ekim Devrimi, Rusların Sykees-Picot Anlaşması’nı deşifre etmeleri ve Türk Kurtuluş Savaşı’yla kesintiye uğramıştı. Şimdi, Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrasında tek kutuplu kalan dünyamızda Kırım Savaşı, ABD ve İsrail gibi yeni aktörlerin de eklenmesiyle, kaldığı yerden devam ediyor.

ORTADOĞU’DA İNSANLIK TARİHİNİN EN ACIMSIZ DRAMI YAŞANIYOR, DÜNYA YALNIZCA SEYREDİYOR.

Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrasında Ortadoğu siyasi haritasını kendi hedefleri doğrultusunda yeniden şekillendireceğin ilan eden küresel sistem BM’nin bağımsızlıklarını tanıdığı ülkeleri, “Demokrasi götürüyorum” aldatmacasıyla tek tek işgal ederken, bu ülkelerin zenginliklerini yağmalayabilmek için milyonlarca masum insanı katlederken, Akdeniz’in azgın sularında bebekleriyle birlikte boğarken, bütün dünya, tarihin kaydettiği bu en acımasız insanlık dramını yalnızca seyrediyor!.. Bir dizi film ya da bir Survivor yarışması izler gibi duyarsızca seyrediyor..

Bugün Suriye’de yaşananlar, I. Körfez Savaşı’yla başlatılan ve bölgemizde “II. Abdülhamit’in Petrol Haritası” sınırları içinde İsrail merkezli bir enerji imparatorluğu kurmak olan Büyük Ortadoğu Projesi’ni (BOP) hayata geçirme operasyonlarının sonuç almaya yönelik vuruşlarıdır. I. Körfez Savaşı sonrasında, dolduruşa getirilerek Kuveyt’e sokulan Saddam, “Bağımsız bir ülkeyi işgal etti” gerekçesiyle oluşturulan ABD öncülüğündeki Batılı koalisyon tarafından tepelenmiş, ülkesi 36. Paralel boyunca bölünmüş, kuzeyinde bağımsız bir devlet oluşturma çalışmaları başlatılmıştı.

Irak’ın kuzey parselinde, “Büyük Kürdistan”ın çekirdeğini oluşturacak devlet yapılanması ülkemiz topraklarında konuşlanan Çekiç Güç’ün desteği ile gerçekleştirildi. Irak’taki “kırmızı çizgilerimiz” tek tek silindi. Irak’ın işgal edilmesi sırasında yüzlerce yıllık Türk yerleşim birimlerinin tapu ve nüfus müdürlüklerinin neden yağmalandığını şimdilerde daha net görebilmekteyiz. Kuzey Irak’ta Barzani’yi ziyaret eden Suriye Kürtleri Lideri Salih Müslim, yüzlerce yıllık Türk ili olan Kerkük için, “Kerkük bizim kutsalımızdır” diyebilmektedir.

Kuzey Irak’ın bağımsız bir birim olarak ülkeden koparılacak olgunluğa ulaştırılmasından sonra sıra Suriye’nin kuzey parselinde bir Kürt iklimi oluşturma operasyonlarına geldi. Yüzlerce yıllık Türk köyü olan Arap Pınarı (Ayn-el Arap) hiç de inandırıcı olmayan bir yakıştırmayla Kobani’ye dönüştürüldü. Suriye’nin kuzeyinde benzer kantonların oluşturulası, Irak’ın kuzeyindeki Barzanistan ile ilişkilendirilip Akdeniz’e uzatılması çalışmaları bizim olduğu kadar Rusya’nın ve İran’ın da işine gelmiyordu. İran mezhep bağları, Rusya ise Suriye’deki üslerini elde tutmak ve Ortadoğu denkleminden dışlanmamak adına Suriye devlet başkanı Esat’a destek verirken, biz, Batılılarla birlikte, “Esat gitsin” diyorduk.

Kırım Savaşı sonrasında gündeme gelen ve Rusların sıcak denizlere inmesini engellemek amacıyla planlanan “Kürt Koridoru”nun Akdeniz’e uzanmasına bu kez başka nedenlerle karşı çıkan Rusya ile Batı arasında bir denge politikası izleyecek yerde, kendimizi Batı kampına mahkum ettik.

“KÜRT KORİDORU” AKDENİZ’E İLERLERKEN…

Batılı “dostlar” (!) yağmaladıkları petrol ve doğalgazı içinden akıtacakları “Kürt Koridoru”nu Akdeniz’e bağlama hedefine adım adım ilerlerken, bu hedeflerinin karşısındaki en büyük engel olarak gördükleri Türkiye’yi de terör sopasını kullanarak etkisiz duruma getirmeye çalışıyorlar. ABD önderliğindeki Batılı koalisyon Ortadoğu’da İsrail merkezli bir enerji imparatorluğu kurma yolunda kararlı adımlarla ilerlerken Türkiye, güney sınırları boyunca kuşatılmaktadırlar; bölgedeki Türk varlığı ile arasına aşılmaz duvarlar örülmektedir.

Bütün bunlar göz önüne alındığında, Irak ve Suriye’de Türkmen varlığına yönelik katliamlar, Doğu ve Güneydoğu illerimizin bazlarlında yaşanan “PKK” ve “IŞİD/DEAŞ” maskeli terör eylemleri, bombalı saldırılar, Almanya Parlamentosu’nun sözde Ermeni soykırımını tanıma kararı, Reza Zerrap sorgulamasının Türkiye’yi suçlayacak deliller üretecek doğrultuda sürdürülmesi, Kıbrıs’ta toplumlar arası görüşmelerin KKTC’yi tarihe gömecek bir çerçevede sürdürülmesi… birbirinden bağımsız gelişmeler değildir.

Bunların hepsi, Ortadoğu’nun geleceğine ilişkin hesapları olan devletlerin, hedefleri önünde en büyük engel olarak gördükleri Türkiye’yi etkisizleştirme operasyonlarıdır. Bu operasyonların başarı şansı, Türkiye’nin gelişmelerin ardındaki dinamikleri görme ve karşı koyma gücüyle orantılıdır.

BU KUŞATMAYI KIRMAK ZORUNDAYIZ

Bütün bu gelişmeler Batılı koalisyon ortaklarının Büyük Ortadoğu Projesi önünde en büyük engel olarak gördükleri Türkiye’yi etkisizleştirme operasyonlarıdır. İçinde bulunduğumuz aşamada İslam Alemi’nin de Türk Dünyası’nın gözü kulağı Türkiye’dedir.

Her devlet kendi çıkarları doğrultusunda bir dış politika izlemek zorundadır. Türkiye de, insanlık tarihinin bu çok önemli dönüm noktasında tarihi misyonunu görmek ve gereğini yapmak durumundadır. Batılı dostlarımızın hedefleriyle Türkiye’nin çıkarlarının örtüşmediği böyle durumlarda, varlığımızı korumak ve sürdürebilmek adına yapılacak şeyler bellidir. Gerçekleri görelim artık; Batılı koalisyon ortaklarının Türkiye’yi kuşatma ve etkisizleştirme planını bozmak, bu kuşatmayı kırmak zorundayız.

YÜKSEK STRATEJİ TÜRKİYE

strateji, istihbarat, güvenlik, politika, jeo-politik, mizah, terör, araştırma, teknoloji

Fight "Gang Stalking"

Expose illegal stalking by corrupt law enforcement personnel

İSTİHBARAT ALANI

Sınırsız, Seçkin, Sansürsüz, Kemalist Haber Blogu

WordPress.com News

The latest news on WordPress.com and the WordPress community.