Günlük arşivler: 2 Temmuz 2016

DİN & DİYANET DOSYASI /// VİDEO : İslam Siyaset Olursa /// Türker Ertürk


VİDEO LİNK :

https://www.youtube.com/watch?v=Nd3NBFN8-oA&feature=youtu.be

KİTAP TAVSİYESİ : Yeni Dünya Düzeni Nereye /// YAZAR : KORKUT BORATAV


Yeni Dnya Dzeni Nereye-Korkut Boratav.pdf

TARİH /// VİDEO : Lenin Bolşevik Emperyalizminin Azerbaycan İşgali


VİDEO LİNK :

https://www.youtube.com/watch?v=EJ831sHRhak&feature=em-subs_digest

TARİH /// VİDEO : İlber Ortaylı – OSMANLI’NIN BAŞARISININ SIRRI


VİDEO LİNK :

https://www.youtube.com/watch?v=ZnQ6SQarW_8&feature=em-subs_digest

PKK ÖRGÜTÜ DOSYASI /// VİDEO : PKK RESMEN BİTTİK DEDİ – TARİH /// 14 HAZİRAN 2016


VİDEO LİNK :

https://www.youtube.com/watch?v=QA-gJrWlhKg&feature=em-subs_digest-vrecs

MEDYA DOSYASI /// VİDEO : En popüler Türk canlı yayın kavgaları


VİDEO LİNK :

https://www.youtube.com/watch?v=MaFz8IeVBjI&feature=em-subs_digest-vrecs

IŞİD ÖRGÜTÜ DOSYASI : Daiş Terör Dalgasını Durdurmanın Çaresi


Artık mesele, ABD’nin DAİŞ ile mücadele için kapsamlı bir stratejisi üretmemesi olmaktan çıktı. Bölge halklarının kayıplarını ihmal etmeyi "politika" sayan bilinçli tercih değişmek zorunda.

Atatürk havalimanı Paris-Brüksel havalimanlarına yapılan türden bir saldırıya uğradı. Türkiye’de daha önce meydanlarda canlı bombalarını patlatan DAİŞ bu sefer havaalanı gibi kritik bir yere iyi organize olmuş bir timin eylemi ile saldırdı.

Ellerinde silahları olan 3 canlı bombanın amacı çok yüksek sivil ölümüyle dehşet yaratmaktı. Havalimanındaki güvenlik noktalarını geçebilselerdi kayıpların 4 ya da 5 kat daha fazla olması hedeflenmişti.

Irak- Suriye’deki varlığını esirlerin başlarını keserek dünyaya ilan eden DAİŞ şimdi de Türkiye’de mümkün olduğunca daha fazla sivil öldürmeyi hedefleyen bir terör dalgası oluşturmanın peşinde. Saldırının herkesi vuran ölümcül boyutu dünya kamuoyu tarafından bu defa çok net anlaşıldı. Birçok ülkede Türkiye ile dayanışma örnekleri gösterilirken liderlerin açıklamaları da oldukça sahiplenici bir tondaydı.

Nitekim duyulan kaygının sonucu olarak CIA Direktörü J. Brennan, DAİŞ’in bu tür saldırıları ABD’ye de yöneltebileceği uyarısında bulundu. Üç canlı bombanın Özbek, Dağıstanlı ve Kırgız olması da Rusya’nın bu terör dalgasından ne kadar ürkmesi gerektiğini gösteriyor.
Coğrafi yakınlıktan dolayı Türkiye’yi bir "cephe" ülkesine çeviren DAİŞ terör dalgasını engellemenin ilk adımı tespitleri doğru yapmak. Konu, spesifik "güvenlik ya da istihbarat zafiyetleri" tartışmasının ötesinde bir yerde.

DAİŞ sıradan bir radikal terör örgütü değil. Bir coğrafyayı elde tutmanın verdiği stratejik akıl ve kapasite ile davranıyor. Irak işgalinin yarattığı şiddet ortamından beslenen radikal selefi- harici bir ideoloji sahibi.

Şiddeti de Müslümanları bile rahatlıkla tekfir eden bir kibrin kesin inançlılığının uzantısı. Ancak asıl sorun yine de DAİŞ ile mücadelede yürütülen hatalı stratejide. Hatta bilinçli olarak uygulanan bir stratejinin bölgeyi ve Türkiye’yi derinden etkileyen tercihlerinde.

Evet, bugün Türkiye, ABD öncülüğündeki koalisyonun hatalı ama bilinçli DAİŞ ile mücadele stratejisinin ağır maliyeti ile yüzleşiyor.

Obama Yönetimi Suriye krizinin başından itibaren ABD için maliyeti düşük ancak bölge için yüksek olan bir yöntem izliyor. Bir yandan DAİŞ’i en büyük tehdit olarak niteliyor, diğer yandan kapsamlı bir mücadele yöntemi geliştirmiyor. DAİŞ ile mücadelenin kritik rolünü (kara savaşı) yerel aktörlere vermesinin tehlikeli sonuçlarını önemsemiyor.

Irak’ta Şii milisler ve Peşmerge, Suriye’de ise YPG-PYD gibi yerel aktörlerin DAİŞ’i geriletmesine dayalı yöntemin yeni çatışma konuları yaratmasını umursamamakla kalmıyor.

DAİŞ’le mücadelenin zamana yayılmış olmasının negatif etkilerini de bilinçli olarak ihmal ediyor. Yavaş yavaş geriletilen DAİŞ kendisiyle mücadele edenlere karşı intihar saldırıları planlama ve uygulama fırsatı buluyor. Elindeki toprakları korumak için sadece cephe savaşı vermiyor. Aynı zamanda savaşını, küçük organize timlerin yaptığı terör eylemleri ile "düşmanlarına" taşıyor. Coğrafi yakınlık ve son bir yıldaki etkin mücadelesi sebebiyle önce Türkiye’yi hedef alıyor.

Artık mesele, ABD’nin DAİŞ ile mücadele için kapsamlı bir stratejisi üretmemesi olmaktan çıktı. Bölge halklarının kayıplarını ihmal etmeyi "politika" sayan bilinçli tercih değişmek zorunda.

Güya DAİŞ "birinci küresel tehdit" durumunda… Halbuki bu örgüte karşı "ortak topyekûn ve sahici bir kampanya" yürütülmezse Türkiye’yi ve Avrupa başkentlerini vuracak terör dalgasını minimize etmek hiç de kolay olmayacak.

Türkiye’nin İsrail ve Rusya ile ilişkilerini normalleştirmesinin bu hedefi kolaylaştırması umulur. Yine de çözümün ilk adımı Washington’a DAİŞ politikasını değiştirmesi yönünde baskı yapılmasında vesselam.

[Sabah, 1 Temmuz 2016]

IŞİD ÖRGÜTÜ DOSYASI : Mehmet Eymür’ün Çeçen istihbaratı doğru çıktı !


MİT Kontrterör eski Başkanı Mehmet Eymür 15 gün önce SÖZCÜ’ye, "Türkiye’de eğitilen Suriye muhalifleri arasında Çeçenler de var. Bunlardan bazıları daha sonra IŞİD’e geçti" dedi. Atatürk Havalimanını basan teröristlerin arasında Çeçen olması, Eymür’ün açıklamalarını doğruladı.

Havalimanı katliamını yapanlara, saldırı emrini veren de ‘Tek kol’ lakaplı Çeçen Ahmet Çatayev çıktı. Çatayev’e bağlı çoğunluğu Çeçen 130 IŞİD militanı olduğu da belirlendi. Eymür, 15 gün önce SÖZCÜ’ye yaptığı açıklamada Türkiye’deki terör olaylarına ilişkin şunları söylemişti:

SORU: Türkiye’nin birçok şehrinde patlamalar meydana geldi. Yüzlerce kişi öldü. Olaydaki canlı bomba, parçalanmasına rağmen, detaylı kimliğine 3-5 saat sonra nasıl ulaşılıyor da olaylar engellenemiyor. Bu olaylardaki zafiyet nedir? İstihbarat mı, aymazlık mı, kontrol edilemeyen güçler mi?

EYMÜR: Suriye olayı ile Türkiye’nin sınırları felç oldu, on binlerce kişi kontrolsüz bir şekilde Türkiye’ye girdi. Bunların sıkıntısını daha uzun yıllar yaşayacağımızı düşünüyorum. Eğit-Donat projesi kapsamında Suriyeli muhaliflerin Türkiye’de eğitildiği anlaşılıyor. Hatta bu amaçla irticai faaliyetlerinden dolayı Türk Silahlı Kuvvetlerinden uzaklaştırılmış emekli askerlerden oluşan bir askeri eğitim şirketi de kuruldu. Bu şirket, Gayri Nizami Harp (GNH), sabotaj, suikast, pusu, baskın, adam kaçırma, tedhiş, gerilla harekâtı, tahrip, sokak hareketleri, gizli etkinlikler gibi konularda eğitim veriyor. Türkiye’de eğitildiği iddia edilen Suriye muhalifleri arasında Çeçenler de var. Bunlardan ve diğer muhaliflerden bazıları daha sonra IŞİD’e geçiş yaptılar. Neticede bilerek veya bilmeyerek, terörist ihraç eden bir ülke haline gelmişiz, sınır kapılarımız dünyanın her yerinden gelen teröristlerin geçiş kapıları olmuş. Patlamalardan 3-5 saat sonra canlı bombaların kimliğine ulaşmamız, bilgi alacak malzeme bolluğundan. Dışişlerindeki toplantıda ne diyor MİT Müsteşarı ‘Gerekirse Suriye’ye 4 adam gönderirim. Türkiye’ye 8 füze attırıp savaş gerekçesi üretirim’ Müsteşar MİT’teki memurları mı yollayacak. Tabii ki hayır.

IŞİD ÖRGÜTÜ DOSYASI /// ABD : IŞİD Türkiye’de daha büyük saldırı düzenleyebilir


İstanbul’da Atatürk Havalimanı’na yapılan saldırı sonrası, ABD’li kaynaklar, Türkiye’deki IŞİD tehlikesinin beklenenden büyük olduğu yönünde bilgiler verdi.

ABD istihbarat kurumlarının çalışma disiplinini iyi bilen kaynak, ABD yetkili kurumlarının Türkiye’de daha büyük saldırıların olmasından endişe ettiklerini not etti.

Buna göre ABD’li kurumlar, IŞİD’in Türkiye’de ‘daha kalabalık alanlarda daha çok can kaybına yol açabilecek saldırıları’ yapabilecek kapasiteye sahip olduğuna inanıyor.

Haberdar’dan İlhan Tanır’ın haberine göre, ABD istihbarat kurumlarının Türk istihbarat kurumları ile yakın zamanda paylaştığı şu somut bilgiler, IŞİD’den Türkiye’ye yönelen tehdidin büyüklüğünü göstermeye yetebilir: "Havaalanı saldırısı Türkiye’de bir hücrenin işi ve kararı ile yapılmadı. Merkezden, yani Rakka’dan verilen emirle yapıldı.”

IŞİD 35 MİLİTANI TÜRKİYE’YE YOLLADI

ABD kurumlarının elindeki bilgilere göre IŞİD, 7’şer kişilik 5 ayrı grubu Türkiye’ye yolladı. Bunların hepsi yine yabancı uyruklu. Havaalanı saldırısını yapan 7 kişilik gruptan dördü ise halen dışarıda.

Kendilerinin keşif esnasında kameralardan görüldüklerini bilmeleri büyük ihtimal. ABD yetkili kurumları İstanbul’daki durumu yakından izliyor ve bu kimselerin ifşa olduklarını düşündükleri için yakın zamanda, yakalanmadan yine intihar eylemlerine girişmelerinden korkuyor. İstanbul’da oldukları sanılan bu 4 kişinin İstanbul’dan çıkmadan eylemlerini gerçekleştirmesinden endişe ediliyor.

ANTALYA, MUĞLA VE İZMİR HEDEFTE Mİ?

Geriye kalan 4 ayrı 7’şer kişilik gruplardan bir veya birden çoğunun ise Antalya, Muğla ve İzmir gibi güney ve batı bölgelerde, turistik yerlere, gece kulüplerine veya otellere baskın yapabileceğinden korkuluyor. Bir başka ifade ile yakın zamanda Amerika’da Orlando’daki bir gece kulübüne yapılan saldırının bir benzerinin Türkiye’de yapılmasından korkuluyor.

ABD’nin dış istihbaratından sorumlu CIA’nin elindeki bilgilere göre bu IŞİD militanları Türkiye’ye son bir aylık zaman diliminde giriş yaptılar.

ABD yetkili birimleri Türkiye’ye sızan ve 35’i bulan IŞİD militanlarından şimdilik üçünün kendisini patlatması dışında hiçbirinin yakalanmadığını düşünüyor. Polisin son iki gündür yaptığı baskınlarda ele geçirdikleri IŞİD şüphelilerinin uzun süredir polisin radarlarında olan militanlar olduğu, Türkiye’ye yeni giriş yapmış bu yabancı uyruklu IŞİD’lilerin olmadığını tahmin ediliyor.

Bir başka korkulan beklenti ise bu saldırıların eş zamanlı şekilde yapılmak üzere planlandığı. IŞİD’in eş zamanlı ve koordineli saldırı yapmayı tercih ettiği biliniyor.

IŞİD ÖRGÜTÜ DOSYASI : IŞİD’cileri izleyen komiser hastaneye memur yapılmış


IŞİD üssü Antep’te cihatçılara yönelik fiziki ve teknik takibin 2014 yılında bitmesi ve Emniyetteki cihatçı örgütleri ilgilendiren masanın kaldırılması peş peşe yaşanan katliamlara zemin hazırladı

ERK ACARER erkacarer@birgun.net @eacarer

IŞİD’in üssü olarak değerlendirilen Antep’te yaşanan gelişmeler, sadece istihbarat zaafı değil, cihatçı saldrılara davetiye çıkaran uygulamaları gözler önüne serdi. Kentte, IŞİD’e yönelik dinlemeler ve teknik takibin 2014 yılının başında sona erdiği ortaya çıktı. Antep’te, El Kaide dosyası kapsamında, 2012 yılında başlatılan dinlemeler, teknik ve fiziki takip 2014 yılının şubat ayında bitti. Dinlemelerin sona ermesinde 17-25 Aralık soruşturmaları ve 1 ile 19 Ocak’ta MİT TIR’larının durdurulması etkili oldu. Bu olaylar sonucunda 21.02.2014 yılında 5626 sayılı kanunla yeni bir yasa çıkartıldı. Buna göre bir şahıs hakkında en fazla 6 ay teknik takip yapılacağı hüküm altına alındı.

Böylece IŞİD militanlarının kişisel hakları da güvence altına alınmış oldu!

Takibin son bulmasıyla militanlar büyük ölçüde rahatlamış oldu! Ancak onların faaliyetlerini daha güvenli bir biçimde sürdürebilmelerine olanak veren bir gelişme daha yaşandı. Yine 2014 Şubat ayında Antep Emniyeti’nin sadece istihbarat biriminden 70’e yakın polis açığa alındı. Böylece El Kaide olarak başlayıp IŞİD’e dönüşen dosyayı takip edebilecek emniyet görevlisi kalmadı. IŞİD ve El Kaide masasına bakan baş komiser görevden alındı ve kurum değişikliği yapılarak, Devlet Hastanesi’ne memur olarak atandı. Tüm bunlar peş peşe gelen katliamlar için uygun ortam hazırladı!

Antep’te başıboş kaldılar Antep’teki teknik ve fiziki takibin sonlanmasıyla Yunus Durmaz, Halil İbrahim Durgun, Hacı Ali Durmaz, Ahmet Güneş gibi katliam planlayıcısı isimler, çok uzun süre başıboş kalıp en azından bu şehirde ellerini kollarını sallayarak hareket ettiler.

İSRAİL DOSYASI : Türkiye ve İsrail Normalleşiyor. Nasıl Yani ?


Sadece Türkiye’nin selameti için değil aynı zamanda Filistin’in de selameti için gereksiz tartışmaları bir kenara bırakıp İsrail’le diplomatik normalleşmeye rasyonel bir zeminde yaklaşmalıyız.

Konu İsrail olunca Türkiye’de herkesin bir fikri veya pozisyonu vardır. Bu kısmen iyi, kısmen kötü bir şey. İyi çünkü bu durum Filistin davasında bir farkındalık oluşturuyor. Geleneksel Filistin destekçisi kodlarımızı korumamızı sağlıyor. Kötü çünkü İsrail ve Filistin tartışmaları bir türlü romantizmden kurtarılarak yapılamıyor. Rasyonellik romantizm namına rehin alınıyor. Toplam fayda hesabıyla hareket etmek eleştiriliyor. Bu biraz da İsrail’in normal bir ülke olmamasından ve İsrail’in devletleşme sürecinin İslam dünyasında bir travmaya sebep olmasından kaynaklanıyor. İsrail var mı, yok mu? Varsa neden yok gibi davranıyoruz? Yoksa neden var gibi hareket ediyoruz? Kafamız biraz karışık.

Doğal olarak bu kafa karışıklığı Türkiye ve İsrail arasındaki son anlaşmanın yorumlanmasına da sirayet etti. İki ülke varılan anlaşmayla yaklaşık altı sene aradan sonra diplomatik normalleşmeye başlayacak. Diplomatik sıfatını üstüne basa basa vurgulamak istiyorum. Zira “normalleşme” kavramı ile alakalı oldukça kolaycı bir tartışma yürüyor. Üstüne üstlük kavramın küçük cep sözlüğündeki karşılığı üzerinden uluslararası ilişkiler okuması yapmak bizi farklı mecralara sürüklüyor. Evet, İsrail normal bir devlet değil.

İşgal temeli üzerine kurulmuş ve bir türlü “bölgeli” olamamış bir devlet. Fakat zaten normalleşme paketinde İsrail’in ontolojisine dair bir mutabakat yok. Bahsettiğimiz normalleşme ne İsrail’in işgalini ne de Gazze ablukasını tanımayı, içselleştirmeyi içeriyor. Normalleşme formel ilişkilerin yeniden tesis edilmesinden ibaret. İsrail büyükelçisi Ankara’ya gelecek, bizim büyükelçimiz Tel Aviv’e gidecek. Evet, Tel Aviv’e gidecek, Kudüs’e değil. Çünkü İsrail’in Kudüs’ü ezeli ve ebedi başkentleri olarak tanıması kararı, bizim gözümüzde hala yok hükmünde. Resmi ziyaretler ve istihbarat paylaşımı yapılabilecek vs. Yani zaten 1949’da devlet olarak tanıdığımız İsrail’le “diplomatik” ilişkilerimizi “normal” seviyeye çıkarıyoruz.

Türkiye ve İsrail diplomatik anormalliğin iki ülkeye de faydasından çok zararı olduğu fikrinde birleşti. Türkiye’nin önemli bir kriteri de mevcut diplomatik anormalliğin, genelde Filistin’e özelde Gazze’ye ne kadar fayda sağladığı sorusuydu. Normalleşmenin toplamda Filistin’in faydasına olacağına Filistinli gruplarla da istişare ederek kani olunca anlaşma yapıldı. Özellikle abluka meselesi etrafında yapılan tartışmaları da hem Türkiye’nin hedefi hem de yukarıda anlatılan kafa karışıklığı çerçevesinde değerlendirmek lazım. Tamam, Filistin’in temel sorunu Gazze’deki insani dram değil, ama öncelikli müdahale bekleyen sorunu bu. Bu dramı hafifletmek için atılan her adım, Mavi Marmara fikri gibi, haddizatında değerlidir, baş tacıdır. Türkiye’nin bu anlaşmayla Gazze’ye nefes kanalı açmasını, ablukayı fiili olarak yarmasını romantik uluslararası ilişkiler okumasıyla küçük görmek abesle iştigaldir. Ayrıca, Türkiye Gazze tasarrufuyla ne İsrail işgalini ne de ablukayı tanımıştır; Medaya’ya yardım tırları sokan yardım kuruluşlarının Esed’in ablukasını ve meşruiyetini tanımadığı gibi.

Kaldı ki mesele İsrail-Türkiye anlaşmasından da ibaret değil. Rusya, Mısır, BAE vs… Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve dış politika yapıcılarının kafasında bir dizayn var belli ki. Kaosun hakim olduğu bölgemizde Türkiye’nin milli çıkarlarını maksimize etme çabası var. Ortada kilit çözücü bir inisiyatif var.

Sadece Türkiye’nin selameti için değil aynı zamanda Filistin’in de selameti için gereksiz tartışmaları bir kenara bırakıp İsrail’le diplomatik normalleşmeye rasyonel bir zeminde yaklaşmalıyız. Anlıyorum, konu İsrail olunca bu biraz zor. Fakat, bırakalım en azından devlet bu rasyonelliğe sahip olsun. Nihayetinde devletin başında Filistin meselesindeki samimiyetini defalarca kanıtlamış birisi var. Samimiyetle bezenmiş bu rasyonellik hem Türkiye’nin hem de Filistin’in yararına olacak.

[Akşam, 1 Temmuz 2016]

RUSYA DOSYASI : Türkiye – Rusya İlişkilerinde Yapısal Sorunlar Yok


VİDEO LİNK :

https://www.youtube.com/watch?v=zguJohV8vrA

SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Ufuk Ulutaş, Türkiye – Rusya ilişkilerinin normalleşmesi konusundaki gelişmeleri değerlendirdi.

SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Ufuk Ulutaş, A Haber ekranlarında yayınlanan Ajans programında, Türkiye – Rusya ilişkilerinin normalleşmesi konusundaki gelişmeleri değerlendirdi.

Uçak krizinin ardından Türkiye’nin her fırsatta iyi niyetini ifade ettiğini hatırlatan Ulutaş, normalleşmenin altyapısı iyi hazırlanmış ve uzun süren müzakereler sonunda gerçekleştiğini belirtti. Türkiye-Rusya ilişkilerinde yapısal sorunların olmadığını dile getiren Ulutaş, Suriye meselesini bir rekabet değil işbirliği alanına dönüştürebilirlerse, Türkiye-Rusya ilişkilerinin çok daha hızlı düzelebileceğini umduğunu söyledi.

NATO DOSYASI : Türkiye-Rusya Normalleşmesinde NATO’nun Etkisi


VİDEO LİNK :

https://www.youtube.com/watch?v=Ivpr7OuqkCU

SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Ufuk Ulutaş, Türkiye – Rusya ilişkilerinin normalleşmesinde NATO’nun etkisini değerlendirdi.

SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Ufuk Ulutaş, A Haber ekranlarında yayınlanan Ajans programında, Türkiye – Rusya ilişkilerinin normalleşmesinde NATO’nun etkisini değerlendirdi.

Rusya Türkiye ile ilişkilerinde, ikili çıkarlar kadar, Türkiye’nin NATO’nun güçlü bir üyesi olmasını da önemsediğini belirten Ulutaş, Türkiye’nin Rusya ile NATO arasında bir nevi arabuluculuk işlevi yerine getirdiğini ifade etti.

TERÖR DOSYASI : Atatürk Havalimanı ve Brüksel Saldırısı Arasındaki Benzerlikler


VİDEO LİNK :

https://www.youtube.com/watch?v=UmyR-D6rHB8

SETA Güvenlik Araştırmacısı Hasan Basri Yalçın, DAİŞ’in terör saldırısı taktikleri üzerine değerlendirmelerde bulundu.

SETA Güvenlik Araştırmacısı Hasan Basri Yalçın, A Haber’de yayınlanan Akşam Ajansı programında, DAİŞ’in terör saldırısı taktikleri üzerine değerlendirmelerde bulundu.

IŞİD ÖRGÜTÜ DOSYASI : DAİŞ’le Mücadelede Yeni Strateji İhtiyacı


VİDEO LİNK :

https://www.youtube.com/watch?v=wHRrIUdoleg

Burhanettin Duran: “Sivilleri, umreden dönen insanları öldürebilen ve onları Müslüman olarak görmeyen bambaşka bir ideoloji ortaya çıktı. DAİŞ’in uyguladığı terörün bu kadar vahşi olmasının sebebi, dünyanın terörle mücadele meselesinde kapsamlı bir politika geliştirememesidir.”

SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran, NTV ekranlarında yayınlanan Yakın Plan programında DAİŞ’le mücadele stratejileri üzerine değerlendirmelerde bulundu.

DAİŞ’le mücadelenin yerel aktörler üzerinden parça parça bir strateji ile yürütülmesinin DAİŞ’in alanını genişlettiğini belirten Duran, “kapsamlı bir politika geliştirilmedikçe ve DAİŞ’in geleceği hesaplanarak DAİŞ’in üzerine gidilmedikçe bu terör eylemlerinin önüne geçmek mümkün olmayacak” dedi.

SURİYE DOSYASI : Suriye’nin Geleceği ve Türkiye’nin “Düşmanları Azaltma” Politikası


VİDEO LİNK :

https://www.youtube.com/watch?v=rfj0sxCfG40

Burhanettin Duran: “DAİŞ’in ne yapacağı belli. O toprağı korumak için terör bağlamında elinden geleni yapacak. Bunu bilerek, güvenliği önceleyerek bir strateji oluşturmak durumundayız. ”

SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran, NTV’de yayınlanan Yakın Plan programında, Suriye’de gelecek senaryoları ve DAİŞ’le mücadele konuları üzerine değerlendirmelerde bulundu. Eğer bölgede devletler arasında bir takım pazarlıklar olacaksa Halep ve DAİŞ’in çekileceği alanlar üzerinden olacağını düşündüğünü belirten Duran, “DAİŞ’in ne yapacağı belli. O toprağı korumak için terör bağlamında elinden geleni yapacak. DAİŞ’in uzatılmış bitirilme sürecinin üreteceği terör dalgasının ilk vuracağı ülkenin Türkiye olduğunu bilerek yani güvenlik meselesini önceleyerek hareket etmemiz gerekiyor.” dedi.

IŞİD ÖRGÜTÜ DOSYASI : DAİŞ Türkiye’deki Saldırıları Neden Üstlenmiyor ?


VİDEO LİNK :

https://www.youtube.com/watch?v=AbY1-F4QFD8

SETA Güvenlik Araştırmaları Direktörü Murat Yeşiltaş, kamuoyunda çok tartışılan, DAİŞ’in Türkiye’de yaptığı saldırıları üstlenmemesinin nedenlerini irdeledi.

SETA Güvenlik Araştırmaları Direktörü Murat Yeşiltaş, TV Net’te yayınlanan De Facto programında DAİŞ’in Türkiye’de yaptığı saldırıları üstlenmemesinin nedenlerini irdeledi. Bu konuda birkaç farklı iddianın dillendirildiğini belirten Yeşiltaş, DAİŞ’in Türkiye’ye yakınlığının ve yabancı savaşçıların geçiş güzergâhı olmasının etkili olduğunu fakat bu konunun tam olarak açıklığa kavuşmadığını söyledi.

RUSYA DOSYASI : Rus Uçağının Neden Düşürüldüğü Şimdi Anlaşıldı.


Kasım 2015’te, Türk hava sahasını ihlal eden bir Rus uçağı vurularak düşürüldü.

Bu Rus uçağı Türk hava sahasını ihlal etmiş, yapılan ikazlara uymamış hatta telsiz çağrılarını cevap bile vermemişti, kısacası; vurduk ve düşürdük!

Ve sonra Rusya Türkiye’yi suçladı, bu nedenle kriz çıkardı ve “Türkiye hatasından dolayı özür dileyecek” dedi…

Aradan ne geçti ki; Kasım-Temmuz arası topu topu sekiz ay…

Ve bugün…

Ve bugün Türkiye, Rusya ile masaya oturdu, anlaşıyor…

Her alanda anlaşıyor; turizmden IŞİD terörüne karşı mücadeleye kadar…

ŞİMDİ BAKINIZ BU SEKİZ AYDA NELER OLMUŞ…

Rus uçağı düşürüldü ve Rusya öncelikle Ortadoğu’da konuşlanmaya başladı. Örneğin bu uçak düşürüldükten birkaç gün sonra Rus S 400 hava savunma sistemi Suriye’de kuruldu.

Rus uçağı düşürüldü, hemen ardından Rusya, Ermenistan’a 7.000 Rus askeri göndermeye ve Ermenistan’a da hava savunma sitemini kurmaya başladı.

Rus uçağının düşürülmesiyle aynı süreçte İran’a S 300 füzeleri gönderildi ve Rusya, Suriye’den İran’a, İran’dan Kafkasya’ya hava savunma sistemlerini peyderpey yerleştirmeye başladı.

Düşürülen uçak bahanesiyle birlikte Putin, Türkiye karşıtı siyaset izleyen ülkeler ve de PKK, PYD, YPG ve Barzani gibi unsurlarla da temasa geçti…

Şu anda Rusya, Suriye doğusunda ayrı bir devleti kurdu, yaşama geçirmeye çalışıyor…

Ve tüm bu Rus faaliyetlerine de ABD gözyumdu!

Türkiye bu arada ne yaptı?

Rus uçağının düşürülmesiyle Türkiye, Suriye sahasından çekildi!

Rus uçağının düşürülmesiyle Türkiye, Irak sahasındaki etkisini, Barzani hariç, yitirdi. Son Başika olayı, ibret alınması gereken bir olay olarak karşımızda duruyor.

Rus uçağının düşürülmesiyle Türkiye, Azerbaycan’a destek için Ermenistan’a karşı yapacağı askeri manevraları kaybetti; Türkiye-Ermenistan sınırında Ruslar hakim oldu!

Ve Rusya tüm bu işleri nasıl becerdi?
Sadece ve sadece Rus Uçağının düşürülmesiyle…

Yani uçağı biz vurduk ama kazanan Rusya oldu…

Şimdi toparlayalım…

Rus uçağı düşürüldü, bu olaya önceden hazırlıklı olan Rusya ardı ardına hamleler yapmaya başladı ve Türkiye’yi Ortadoğu’da yalnızlaştırdı!

Rus uçağı düşürüldü, Rusya’nın siyasi, askeri ve ekonomik alanda yarattığı belirsizlik Türk Milleti’nde haklı olarak endişeye yolaçtı!

Rus uçağı düşürüldü, AKP siyaseti ağırlığını sözüm ona terörle mücadeleye verdi ve masum halkı sindirmeye başladı.

Rus uçağı düşürüldü, Türkiye BAŞKANLIK ve ANAYASA’yı ısrarla konuşmaya başladı.

Peki, anayasanın ve başkanlığın Rus uçağıyla ne ilgisi var, derseniz…

AKP siyaseti açıkladı; anayasadan TÜRK kimliği çıkarılacakmış! TÜRK çıkarılırsa ATATÜRK de çıkarılacak, TÜRK MİLLETİ de çıkarılacak anlamındadır.

AKP siyaseti açıkladı; yerel yönetimlere AB uyum adıyla özerklik verilecekmiş; bunun adı federal devlet, özerk yapılar, Anadolu-Asya arasında tampon yönetim demektir.

Şimdi buna ekleyiniz…
Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılmasını…
Fener Rum Patrikliği’nin VATİKAN gibi devlet içinde devlet olmasını…

Özelleştirmelerle kaynak yönetiminin yabancılara devrini…
Yeni anayasa ile kimliksiz, tarihsiz bir toplum yaratılmasını…
Özel okullarla bu kimliksiz topluma kimliksiz bireyler yetiştirilmesini, buna göre eğitim öğretim programlarının hazırlanmasını…

Ve ekleyiniz…
Olası Türkiye federasyonunun Irak ve Suriye’deki federal yapılarla bağının güçlendirilmesini…

Peki, şimdi ne olacak derseniz…

Rusya’dan özür diledik, itibar kaybettik, Ruslar ekonomiyi vurdu ama şimdi ambargolar kalkar, piyasalar biraz rahatalar ve İstanbul’da son patlatılan IŞİD bombasının etkisiyle Rusya’yla IŞİD’e karşı ittifak artık kurulabilir.

SONUÇ…

Suriye doğusunda ayrı bir devlet kuruluyor…
Irak kuzeyinde ayrı bir devlet kuruldu…
Şimdi bu parçaların birleştirilmesine gelindi…

Hele ki başkanlık sistemi de gelirse, bu iş daha da kolaylaşır…

Ve Türkiye’de şimdi yine AKP eliyle TÜRK KİMLİĞİ ve VARLIĞI tartışmaya açılacaktır; başkanlık sistemi buna giden yoldur.

HEPSİ YAN YANA GELİRSE, BU 1920 SEVR İŞGAL PLANIDIR!

BU PLAN, ABD-RUSYA-AB-İSRAİL tarafından desteklenmektedir.

Türkiye, AKP eliyle ABD-Rus kıskacına düşürülmüştür.

Türkiye, AKP eliyle İsrail yörüngesine oturtulmuştur.

BU 1071 MALAZGİRT’İN RÖVANŞIDIR ANCAK Türk Milleti ve Devleti’nin gücünü yöneten siyaset şimdi Haçlı’dan yana tavır almıştır yani durum ağırdır!

Ve işin acısı bu kumpas Türk Milleti ve devletinin gücü kullanılarak yapıldı…

Erdal Sarızeybek

ANMA MESAJ : Sivas’ta katledilen değerli aydın, sanatçı ve yurtt aşlarımıza Allah’tan rahmet diliyor, saygı ile anıyoruz.


23 yıl önce bugün, 33 ışığımız söndü. 23 yıl önce bugün, hepimizin vicdanları yandı.

Yakanlar acımasızdı. Belki cahil, belki körü körüne Tanrı diye bir "şeytana" tapmışlardı. İnsanlık suçuydu işlenen; mahkemelerin ve milletvekili olan bazı avukatların zaman içinde üstünü kapattıkları. Ve başbakanıydı ülkenin sonuçtan memnun; "hayırlı olsun" diyen. Yaratmaya çalıştıkları bölücülük, intikamcı mezhep ayrılıkları, bu ülke topraklarında tutmazdı, tutmadı. Çünkü orada bizden alınan canlarımızın kıblesi insandı!

Sivas’ta katledilen değerli aydın, sanatçı ve yurttaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyor, bir kez daha derin üzüntü ve saygılarımızla anıyoruz. Ruhları şâd olsun.

ÖZEL BÜRO İSTİHBARAT GRUBU

KARİKATÜR : KÜÇÜK SORUN :))))))))


YÜKSEK STRATEJİ TÜRKİYE

strateji, istihbarat, güvenlik, politika, jeo-politik, mizah, terör, araştırma, teknoloji

Fight "Gang Stalking"

Expose illegal stalking by corrupt law enforcement personnel

İSTİHBARAT ALANI

Sınırsız, Seçkin, Sansürsüz, Kemalist Haber Blogu

WordPress.com News

The latest news on WordPress.com and the WordPress community.