Günlük arşivler: 20 Temmuz 2016

YENİ DÜNYA DÜZENİ DOSYASI /// VİDEO : İlluminati Planları – Yeni Dünya Düzeni


VİDEO LİNK :

https://www.youtube.com/watch?v=3Rc-qz_DCyo&feature=youtu.be&a

GÜNDEM ANALİZİ /// VİDEO : Ulusal Özel /// 16.07.2016 /// Erdal Aksünger – Rafet Aslantaş – Osma n Yılmaz – Erdem Atay


VİDEO LİNK :

https://www.youtube.com/watch?v=XOUrINngNWA&list=TLTY6yEw8JNWEyMDA3MjAxNg

İNGİLTERE DOSYASI /// VİDEO : PKK DESTEKÇİSİ BORIS JOHNSON İNGİLTERE DIŞİŞLERİ BAKANI OLDU


VİDEO LİNK :

https://www.youtube.com/watch?v=pqQyCgtWWIg&feature=em-subs_digest

DARBEDEN NOTLAR /// SEFA YÜRÜKEL : Amerikancı Darbe Girişimi ve Sonuçları


15. Temmuz 2016 tarihinin akşam saatlerinde, Amerika Birleşik Devletleri, Türkiyede Askeri bir darbe yapmak istedi. ABD bu Askeri darbeyi yapmak için ise kamuoyunda, geçmişte bu siyasi iktidarında, TSK ve Milli kesimlere karşı güç birliği yaptığı, bu siyasi iktidarın işbirliklerinden dolayı devlet içerisindeki örgütlenmelerine göz yumduğu, Fetullahçı Cemaat Örgütlenmesi diye bilinen örgütlenmenin 40 yıldır TSK içerisinde örgütlenen, Üst, Orta, ve alt düzey subaylardan oluşan mensuplarını kullandı. Askeri darbe girişimi an itibarı ile başarısızlığa uğrarken, darbe girişimini yapanlar hakkında ve Fetullah Gülene bağlı hareket eden;Yargı da, Mülki Amirliklerde, Polis teşkilatında ve bürokrasinin çeşitli dallarında, medyada, iş çevrelerindekilerde dahil olmak üzere gözaltına almalar ve tutuklamalar başladı ve bu süreç hala devam etmektedir.

Türkiye’de bir aydan beri süregelen iç ve dış siyasette zorunlu eksen kaymalara giden süreçte, PKK ve İŞİD terör örgütleriyle mücadeledeki başarılar ve başta Rusya olmak üzere tüm ilişkilerin iyileştirilmesi süreçleri yaşanırken geliştirilen, bu Amerikancı darbe girişimi, TSK üst komuta kademesi, Siyasi Partiler, Millet, Polis, Diğer güvenlik teşkilatlarının, işbirliği ile durdurulmuştur ve ağır yenilgiye uğratılmıştır.Yani ABD bölgedeki en önemli tehdit kozu olan Türkiyedeki adamlarının önemli bir bölümü olan kesminin yenilmesi ile birlikte, kendiside büyük bir nüfuz alanından önemli ölçüde mahrum kalmıştır. Önümüzdeki süreçte bunun etkilerini dahada iyi göreceğiz.

Amerikancı darbe girişiminin, erken doğum yaptırılamasındaki en önemli etken ise, yüzlerce Fetullahçı subayın önümüzdeki 30. Ağustosta ordudan tasfiyesi konusudur. ABD bu durumu görerek, elini çabuk tutmak için düğmeye basmıştır. HTK olarak bu konudaki gözlemimiz şudur: ABD darbeyi yaptırabilseydi, şimdiki komuta kademesi, siyasi iktidar ve tüm milli güçler ağır bir yenilgiye uğratılacak, tutuklamalar, işkenceler ve yoğun ölümler ve çatışmalar yaşanacaktı. Ve ABD bölge ülkelerinden, başta Türkiyenin Rusya ile ilişkilerini bozmak olmak üzere, tüm Ortadoğu coğrafyasında, BOP çerçevesindeki amaçlarını gerçekleştirmek için, NATO nun ikinci büyük gücü olan TSK yı, ABD nin ihtiyaçlarını gideren bir ihraç gücü olarak kullanacaktı. Avrupa ile de arasını açarak, Türkiyeyi yalnızlaştırıp istediği eksene çekebilecekti. Eğer darbe tamamen yenilgiye uğratılmaz ama çeşitli yerlerde başarı sağlasalardı, Türkiyede bir iç savaş ortamı sağlıyarak, mezhep, etnik ve inanç farklılıkları olan insanlarımız arasında kanlı boğazlaşmalarla Türkiye Cumhuriyeti, Sevrdeki haritadan bile daha kötü şekilde parçalanacak ve Ortadoğuda ABD nin kullanacağı; istikrarsızlık yayan bir bölge haline getirilecekti. Amerikancı darbe girişimin tamamen önlenmesi işte bu nedenlerle; hem Türkiye, hem bölge ve hemde Dünya için çok önemli olarak görülmelidir.

Amerikancı darbenin önleme sürecinde, çeşitli istenmiyen olaylarında olduğunu gözlemekteyiz ve bunları kınamaktayız. Teslim olan askerlerin, liyakatsız ve ne idüğü belirsiz İŞİD zihniyetli adamlar tarafından linç edilmeye kalkılması ve boğazının kesilmesi, tutuklamaları yapanların eksiği ve vebalidir. Hiç kimse şahsi yargılama ve ceza verme hakkına sahip değildir. Hukuk çerçevesinde her türlü gözaltı, tutuklama ve yargılama yapılmalıdır. Türkiye bu konuda uygar olduğunu göstermelidir. Tutuklanan yada teslim olan asker, sivil tüm darbeye bilerek yada bilmeyerek (normal askerler gibi) karışan herkese adil davranılması, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası gereğidir. Bu konuda da suç işleyenler, derhal tespit edilerek gerekli işlemler yapılmalı ve tutuklanarak yargıya sevk edilmelidir. Bu çirkin ve ahlaksız görüntüden de ve nereye gidiyoruz kuşkularından da Türkiye kurtarılmalıdır. Türkiye’de hiç bir güç, resmi devlet gücü dışında yarı askeri; milis yada paramiliter güç kuramaz ve canının istediği gibi hareket edemez. Bu darbe girişimi sürecinde ve sonrasında bunun resmi görüşlerde de açıklanıp icraata da geçmesi lazımdır. Kimse iktidarı koruyorum veya darbeye karşıyım ondan bunları yaparım tezgahını kuramaz. Kurduğu zamanda darbecilerden ve amaçlarından bir farkı kalmaz. Bu konuda HTK olarak Yüce Türk Milleti ve Devletinin duyarlı olmasının önemini beyan etmeyi bir görev olarak görüyoruz.

Ayrıca Amerikancı darbe girişiminin önlenmesi ile, siyasi iktidarın, güç zehirlenmesine düşüp ve ben mutlak iktidarım deyip, ben bundan sonra herşeyi yaparım şeklindende yaklaşım ve icraatlardan uzak durmasını çok önemli görüyoruz. Çünkü, Fetullah Gülen Örgütlenmesinden boşalan devlet içindeki kadroların, siyasi iktidar tarafından, siyasi iktidara yakın veya destekçisi tarikat, cemaat ve milis güçleri ile doldurulmak istenirse, bugün önlenen darbenin yarın taraftar bulmasına yol açabilir. Çünkü hiç bir süreç mutlak bitmez. Hiç bir iktidarda mutlak değildir. Bunu bugünkü Cumhurbaşkanı, Hükümet, TSK , siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşları tarafından iyi bilinmesi gerekmektedir.

Türkiye Cumhuriyetinin , demokratik, laik, sosyal hukuk devleti ilkesinin zihniyetlere yerleştirilmesi gerekmektedir. Siyasi iktidarların kendi zihniyetindeki yaşam şeklini, aynen dün tüm Türkiye deki camilerde Sela verdirtme gibi halka günlük olarak dayatması, Türkiyede istenmeyen olaylara davetiye çıkarabilir. Bu konuda, siyasi iktidar Diyenet İşleri Başkanından başlayarak, görevinin dışına çıkan ve görevini kötüye kullanan, Diyanet İşleri Başkanlığının görev dışına çıkması ve Camilerden Sela adı altında icraatlar yapmasından dolayı ve Türkiyede din devleti görüntüsü verilmesinden dolayı, soruşturma açtırmalı ve görevden derhal el çektirmelidir. Bu Sela verdirtme durumundan dolayı, Tüm Türkiye’de ve diğer ülkelerde, Türkiye’deki mevcut siyasi iktidar vasıtasıyla Türkiye din devletine mi dönüşüyor diye kuşkunun artmasına yol açmıştır. Türkiyenin laik milletine ve devletine, siyasi iktidar bu konuda güven verici adımlar atmalıdır. Bunun Türkiyeyi yöneten veya muhalefette olan herkes tarafından göz önünde bulundurulması en önemli önerimiz olarak ele alınmalıdır.

Yüce Türk Milletinin, tüm bu olumsuz süreçleri arkada bırakabilmesi zorunludur. Bunun için Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş felsefesi, Atatürk İlkeleri en önemli referans olarak görülmelidir ve uygulanmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti Fabrika ayarlarına geri dönmelidir. Amerikancı darbenin en küçük kırıntılarının bile yok edilmesi ve hayat bulmaması için, Atatürk ün Milli Pusulasının kullanılmasını öneriyoruz.

Yüce Milletimize ve Devletimize Amerikancı Darbecilerin verdiği zarardan dolayı geçmiş olsun diyouz.

Yüce Milletimizin Milli Birliğin ve Dirliğin olması için, Cumhuriyetin laik lik rotasında ilerlemesinin elzemliliğini görüyor ve ayrılmaz bir parçası olduğumuz. Milletimize ve Devletimize bu konuda başarılar diliyoruz..

Hollanda Türkleri Konseyi Adına,

Sefa Yürükel, Mustafa Cingöz

Link : http://www.ilk-kursun.com/haber/267247/amerikanci-darbe-girisimi-ve-sonuclari/

DARBEDEN NOTLAR /// MERDAN YANARDAĞ : DARBENİN ALTERNATİFİ IŞİD DÜZENİ DEĞİLDİR


ABC Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, TSK’daki cemaatçi yapının kalkıştığı darbe girişimini değerlendirdi.

TSK’daki cemaatçi cuntanın giriştiği darbe girişimi kanlı bir şekilde bastırıldı. Türkiye’de cemaat örgütlenmesini deşifre eden ilk gazetecilerden biri olan ve bu nedenle cemaat kumpası ile tutuklanan ABC Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, AKP iktidarına karşı cemaaatçi kadroların giriştiği darbe girişimini Twitter hesabı üzerinden değerlendirdi.

"Asker boğazı kesenler, bu ülkeye özgürlük ve demokrasi getirmez. Şimdi en büyük tehdit Işid’leşen AKP gericiliğidir. Tuzağa düşmeyelim." diyen Merdan Yanardağ’ın darbe girişimi hakkındaki ilk değerlendirmeleri şu şekilde:

CHP’YE UYARI

"CHP, darbecilerin eski ortağı AKP iktidarına değil, demokrasiye destek vermelidir."

"Cemaatin nasıl tehlikeli, gerektiğinde gözünü kırpmadan cinayet işleyen bir örgüt olduğunu anladız mı? Liberallerin ahmaklığını unutmayacağız."

-Demokrasinin, hukukun, özgürlüklerin ve anayasanın canına okuyanlar "demokrasi ve hukuka sahip çıkma" çağrısı yapıyor. İki yüzlüsünüz.

-Bütün meşruiyeti ve gücü tükenen Erdoğan ve AKP iktidarı, Cemaatçi darbe girişimini yeniden güç ve etkinlik kazanmak için kullanıyor.

-Teslim olan askerin kafasını kesenlerin darbecilerden farkı yok. IŞİD’ciler mi demokrasi getirecek? Saf olmayın. Gerici dalgaya dikkat!

-Darbeci Cemaatçiler kaybetti. Biz Cemaatin cinayet de işleyen (Hrant Dink) bir yapılanma olduğunu söylediğimizde alık liberaller inanmıyordu.

-Türkiye’nin "darbecilerden kurtuluyoruz" diye IŞİD’leşmesine de ilericiler ve halk izin vermemeli. Darbenin alternatifi IŞİD düzeni değildir.

-İnsanlığa ait bütün değerlere düşman olanlar özgürlüğü, demokrasiyi savunamaz.Eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz. AKP karanlığın temsilcisidir.

-Dışarıdan desteklenen, gücünü halktan almayan hiçbir girişim AKP karanlığını yenemez. AKP’yi devirecek tek güç aydınlık halk güçleridir.

-İktidara karşı darbeyle çözüm aramak nasıl bir yanlışsa, darbeye karşı hangi nedenle olursa olsun, AKP’ye destek vermek büyük yanlıştır.

-Bu ülkeye ne darbeci gericilik, ne de sivil gericilik egemen olmamalı, olamayacak. Bu bir yıkımdır, izin vermeyeceğiz.

-İki gerici gücün çatışmasından demokrasi çıkmaz.. Çıkmayacak da, göreceksiniz. Ülkeyi mahvettiler.

-İslamcı hareket, Türkiye’yi ne hale getirdi, gördünüz. Cemaat darbe yapmaya, AKP bunu Cumhuriyete karşı kendi darbesine çevirmeye çalışıyor.

LİNK : http://m.abcgazetesi.com/merdan-yanardag-darbe-girisimini-yorumladi-darbenin-alternatifi-isid-duzeni-degildir-21857h.htm

DARBEDEN NOTLAR /// AHMET B. ERCİLASUN : DURUM SİYASİ RANTA ALET EDİLMEMELİ


Ahmet%2BB.%2BErcilasun.PNG

Ahmet B. ERCİLASUN

17 Temmuz 2016 Pazar 00:00

sa%25C4%259Fa%2Bparmak.pngTürkiye olağanüstü bir gece ve gün yaşadı. Bir grup asker darbe teşebbüsünde bulundu ve başaramadı. Darbeciler için hüküm hemen verildi: FETÖ’cüler. Biz akademisyenler daima ihtiyatlı davranırız. Elimizde kesin belgeler olmadıkça hüküm vermeyiz. Elbette hukukta da böyle olması gerekir. Yargılama olur, belgeler, bulgular, tanıklar değerlendirilir ve hüküm verilir.

sa%25C4%259Fa%2Bparmak.pngGrubun aidiyeti bir yana ortada bir darbe teşebbüsü olduğu açıktır. Bunu gece ve gün boyunca izledik. Çok canımızı sıkan görüntüler de izledik. Bir yandan bombalanan Meclis binasının görüntüleri. Bir yandan Türk askerini aşağılayan görüntüler. Durumdan vazife çıkarıp sözle ve davranışla askere yapılan sataşmalar.

sa%25C4%259Fa%2Bparmak.png Teslim olmuş insana bağırıp çağırmak haysiyetli bir davranış değildir. Türklüğe de, Müslümanlığa da, insanlığa da yakışmaz. Denk güçler arasında olan mücadelede kahramanlık ortaya çıkar. Teslim olana, tutsak olana karşı yapılan heyheylenmelere ancak ucuz kahramanlık denilebilir. 24 saat içinde nice ucuz kahramanlar gördük.

***

sa%25C4%259Fa%2Bparmak.png Elbette darbe teşebbüsünde bulunanlar yargılanacaktır. Ancak ülkeyi bu duruma getirenler, halkı âdeta birbirinden nefret eder duruma sokanlar, ordu içinde böyle bir gruplaşmaya yol açanlar da unutulmamalıdır. Eğer paralel yapı deniyorsa, o yapıyla yıllarca birlikte olanlar, onların serpilip güçlenmesine yol açanlar da unutulmamalıdır. Çok iyi bilinmektedir ki terör suç olduğu gibi teröristlere yardım ve yataklık etmek de suçtur.

SA%25C4%259EA%2BMAV%25C4%25B0%2BOK-1.pngYandaş televizyonlar işi siyasi ranta çevirmeye başladılar bile.Küçük dedikleri bir grubun darbe teşebbüsünü nasıl önlediklerini görüntülerle, sözlerle, el kol hareketleriyle, bir kahramanlık edası içinde gözlerimizin içine sokuyorlar, kulaklarımızı patlatırcasına bağırıp çağırıyorlar.

sa%25C4%259Fa%2Bparmak.png İktidar elbette her türlü kanunsuzluğu önlemek zorundadır.Başarı, kanunsuzlukları önlemekte olduğu kadar ve hatta daha fazla, kanunsuzlukların artmasını önlemektedir. Bir iktidar döneminde kanunsuzluklar durmadan artıyor, her hafta her gün onlarca, yüzlerce insan terör yüzünden ölüyorsa başarıdan değil ancak başarısızlıktan bahsedilebilir.

SA%25C4%259EA%2BMAV%25C4%25B0%2BOK-1.png Fakat öyle bir iktidar var ki… Bombalamalar, onlarca, yüzlerce insanın ölmesi, şehirlerin teröristlerce işgal edilmesi sanki hiç umurlarında değil.Durumu daha açık olarak şöyle ifade edeyim. Geçmiş iktidarlar döneminde hiçbir şehir teröristlerce işgal edilmiş değil. Dolayısıyla o iktidarlar hiçbir şehri de teröristlerden kurtarmış değil. Şimdiki iktidar zamanında ise birçok şehir ve kasaba bölücü terör tarafından işgal edilmiş. Ve iktidar da aylarca uğraşarak, yüzlerce şehit ve ölüme mal olan operasyonlarla bu şehir ve kasabaları kurtarıyor. Şimdi hangi iktidar daha başarılı? Geçmiştekiler mi, şimdikiler mi?Evet, böyle bir anlayışa sahibiz şimdi. Şehir ve kasabalarımızı teröristlerden kurtararak bundan siyasi rant devşiren bir anlayış.

SA%25C4%259EA%2BMAV%25C4%25B0%2BOK-1.png Darbe teşebbüsü konusunda da aynı karşılaştırmayı yapabiliriz. Darbeye mahal vermemek varken şu veya bu şekilde ülkeyi bu duruma sokmak. Sonra da bundan rant elde etmek.

***

sa%25C4%259Fa%2Bparmak.png Muhalefet partileri ve bütün sivil toplum kuruluşları dikkatli olmalıdır. İktidar partisinin bu işi siyasi ranta çevirmesine müsaade etmemelidir.Kimsenin kahramanlık taslamasına izin verilmemelidir. Eğer bu durum siyasi ranta çevrilir ve hele bundan yola çıkılarak otoriter bir başkanlığın yolu açılırsa insanlar, acaba böyle bir sonuç için bu kalkışmaya bilerek mi müsaade edildi diye şüphe etmeye başlarlar. İktidar, vatandaşta bu şüphenin doğmasına yol açmamalıdır.

sa%25C4%259Fa%2Bparmak.png Türk halkının sadece iktidar partisine oy verenlerden ibaret olmadığı unutulmamalıdır.

http://www.yenicaggazetesi.com.tr/ sitesinden 17.07.2016 tarihinde yazdırılmıştır.

DARBEDEN NOTLAR /// Ahmet TAKAN : ÇAKMA ABD DARBESİ İLE…


Ahmet%2BTakan.jpg

Ahmet TAKAN

17 Temmuz 2016 Pazar 00:00

sa%25C4%259Fa%2Bparmak.pngVatana, millete, devlete bu ihaneti kim tezgahladıysa… Kimlerin veya hangi yapılanmaların bu alçaklıkta en küçük bir payı varsa Rabbim onları kahretsin.

SA%25C4%259EA%2BMAV%25C4%25B0%2BOK-1.png30 yılı aşkın meslek hayatımda çok kriz günleri, çok can sıkıcı gündemler yaşadım. Fakat hiçbiri önceki gece yaşadıklarımızın kenarından bile geçemez. O, Irak’ı, Libya’yı, Suriye’yi andıran dehşet gecesinin Ankara versiyonunu andıran görüntülerini tekrarlamayacağım. Olup bitenlerin bir bölümüne, televizyon ekranlarından gazete sayfalarından şahit oldunuz. Şimdilik, gördüklerinizin ve bildiklerinizin, göremedik ve bilmediklerinizin çok azı olduğuna inanın yeter!..

SA%25C4%259EA%2BMAV%25C4%25B0%2BOK-1.pngBiliyorum; sabırlı olmalıyım.

SA%25C4%259EA%2BMAV%25C4%25B0%2BOK-1.pngBiliyorum; 3-5 gün daha dişlerimi sıkıp olayların sıcaklığının geçmesini beklemeliyim. O yüzden genel bir değerlendirme ile kendimi tutmaya çalışıyorum.

sa%25C4%259Fa%2Bparmak.png15 Temmuz Cuma gecesi olup bitenin adı; yine senaryosu ABD’de yazılmış, buralarda birilerinin, piyonların eline tutuşturulmuş çakma darbedir.

SA%25C4%259EA%2BMAV%25C4%25B0%2BOK-1.pngBu sözlerimden darbe yanlısı falan olduğumu çıkarmayın!.. Rahmetli Alparslan Türkeş’in de dediği gibi; en kötü demokrasi en iyi ihtilalden daha iyidir. Onun için çok uyanık kalmalıyız.

SA%25C4%259EA%2BMAV%25C4%25B0%2BOK-1.pngTelevizyonlardan seyrettiğim, o Mehmetçiklerimizin yere yatırılışları, eller yukarıda teslim alınışları, vatandaşlar ve polislerimiz tarafından yerlerde tekmelenişleri, çıplak halde polis otolarına kafalarına vurularak bindirilmeleri ciğerimi dağladı.

SA%25C4%259EA%2BMAV%25C4%25B0%2BOK-1.pngHele bugüne kadar, her ne şartta olursa olsun onu gözünden bile sakınan Türk insanının Mehmetçiği linç edercesine dövmesi yok mu… Sözün bittiği yere bir kez daha geldik. Bu millet ilk kez Mehmetçiğini dövdü… İlk kez ona tokat attı… Ne için?..

sa%25C4%259Fa%2Bparmak.pngNe acı, ne kadar büyük bir acı!.. Ne hale getirildiğimizin farkında mısınız?..

SA%25C4%259EA%2BMAV%25C4%25B0%2BOK-1.pngBu alçak darbe girişimine kalkışan, şerefsiz, haysiyetsiz dangalaklar da acaba nasıl bir oyunun piyonu olduklarının farkında mıdırlar?.. Neye ve nereye hizmet ettiklerini, uşaklık ettiklerini hiç mi düşünmediler?..

SA%25C4%259EA%2BMAV%25C4%25B0%2BOK-1.pngŞehit düşmesin diye tankın üzerinde yaralı polis arkadaşının üstüne yatıp kendini siper eden Mehmetçik’ten nerelere geldik… O gün bu görüntü ile ne kadar da haklı olarak övünüp gurur duymuş, hainlere karşı daha da kenetlenmiştik. Kardeş kardeşi vurdu ve öldürdü. Bölücü hainlere karşı omuz omuza çarpışırken şehadet şerbeti içen kahraman polis ve askerlerimizin birbirine silah çektirilip, düşman edildiği ve çok tehlikeli bir kamplaşmanın tezgahına oturtulduk.

sa%25C4%259Fa%2Bparmak.pngHani, Türkiye’nin itibarıydı?..

SA%25C4%259EA%2BMAV%25C4%25B0%2BOK-1.pngTelevizyonlardan ve gazetelerden bu sefer ambargolanmayan, mahkeme kararı ile yayın yasağı getirilmeyen görüntülerin kimleri sevindirdiğini düşünebiliyor musunuz?

SA%25C4%259EA%2BMAV%25C4%25B0%2BOK-1.pngPKK/PYD’yi, IŞİD’i, ABD, Rusya, İngiltere, Fransa, Almanya’yı… Barzani’yi, Öcalan’ı, Cemil Bayık’ı, Karayılan’ı…

Türk milleti 20 yaşındaki Mehmet’ini tokatlarken!..

sa%25C4%259Fa%2Bparmak.pngÖncekilerinden farklı bu seferki çakma ABD darbesi başarısız değil başarılı oldu!..

SA%25C4%259EA%2BMAV%25C4%25B0%2BOK-1.pngAkıl ve zekamızla alay edercesine kurgulanan bir senaryo ile Türk milletine Muhammed’in askerini dövdürdüler. Ergenekon, Balyoz, Casusluk, kadın pazarlamacılığı gibi davalarla TSK’yı itibarsızlaştırmayı hedefleyenlerce Türk milletine bitirici darbe vuruldu.

SA%25C4%259EA%2BMAV%25C4%25B0%2BOK-1.pngTürk milletinin bel kemiği olan ordu-millet anlayışına suikast yapıldı.

SA%25C4%259EA%2BMAV%25C4%25B0%2BOK-1.pngSiyasetçilerin akıl almaz gazına kapılanlar ise önüne ardına bakmadan gitti Mehmetçiğini dövdü, hakaret etti. Suçlu ile suçsuzun ayıklanması beklenemedi.

Sa%25C4%259Fa%2Bhareketli%2Bforward_2.gifEsasında olması gereken, bugünün darbecilerini o makamlara, rütbelere getirip terfi ettiren siyasi iradenin, o isimleri tutup kulaklarından yargının önüne getirmesinin beklenmesi değil miydi?..

Sa%25C4%259Fa%2Bhareketli%2Bforward_2.gifAynı zaman da siyasi iktidara, "darbecileri bu makamlara niye getirdiniz"sorusunun sorulması lazım değil miydi?..

Sa%25C4%259Fa%2Bhareketli%2Bforward_2.gifKumpas itiraflarının ardından onca zaman geçti, niye gereken tedbirler alınmamış ve gerekenler yapılmamıştı?..

sa%25C4%259Fa%2Bparmak.pngEvet!.. Çakma darbe başarılı oldu…

SA%25C4%259EA%2BMAV%25C4%25B0%2BOK-1.pngBu hain, piyon dangalaklar yüzünden yarım yamalak, kör topal giden demokrasimiz esas şimdi askıya alındı.

SA%25C4%259EA%2BMAV%25C4%25B0%2BOK-1.pngAtatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyetinin rejiminin değiştirilmesi için çalışanlara ve bir türlü yeterli desteği bulamayanlara büyük bir mağduriyet alanı açıldı. Yeni kahramanlık (!) meydanlarına servis yapıldı.

SA%25C4%259EA%2BMAV%25C4%25B0%2BOK-1.pngÜlkenin kötü gidişatının önüne geçmek için -az bir şey- demokrasi ile çıkış yolumuzvardı onu da kapattılar.

sa%25C4%259Fa%2Bparmak.pngAKP saltanatının emellerinde başarılı olması için ellerine verilen yeni mağduriyet alanı ile eskisinden daha ceberut olacağını tahmin etmek için kâhin olmaya gerek var mı?..

SA%25C4%259EA%2BMAV%25C4%25B0%2BOK-1.pngOlup bitenleri çok iyi okuyup ders almazsak, 27 Nisan e-muhtırası ile 15 Temmuz çakma ABD darbesinin benzerliklerinin sonuçlarını yine çok acı bedeller ödeyerek yaşarız.

sa%25C4%259Fa%2Bince%2Bok.gifBaş rol oyuncularına, figüranlara ve yardımcılarına bakın. Onlar hep aynı… Sadece senaryolar güncelleniyor!..

http://www.yenicaggazetesi.com.tr/ sitesinden 17.07.2016 tarihinde yazdırılmıştır.

DARBEDEN NOTLAR /// Saygı ÖZTÜRK : Ankara’da bunlar da oluyor..


LİNK : http://www.sozcu.com.tr/2016/yazarlar/saygi-ozturk/ankarada-bunlar-da-oluyor-1322292/

Türk Silahlı Kuvvetleri’nde, yargıda, mülki idarede yüzlerce kişi açığa alındı. Bu durum diğer bakanlıklara da yansıyacak ve “Fethullahçı temizliği” adı altında görevden almalar devam edecek. ‘Balyoz’da, ‘Ergenekon’da ve diğer onlarca davada sahte belgelerle insanları tutuklatan, mahkum edenler, şimdi sıranın kendilerine geldiğini gördü. Onları tetikçi olarak kullananlardan da dönem gelir hesabı sorulur.

Orgeneral Akın Öztürk, bu ülkenin Hava Kuvvetleri Komutanı’ydı. Son görevi ise Yüksek Askeri Şura üyeliği… Sevilen, sayılan bir komutandı. Odasındaki ekrandan o an hangi uçağın nerede olduğunu, sınırlarımızda ne gibi hareketlilik yaşandığını görebilen, Yunanistan Hava Kuvvetleri personelinin Ege’de hava sahamızı ihlalleri yaşanınca, savaş uçağına binip onlarla bizzat mücadele eden bir isimdi.

BAŞBAKAN’IN YAKIN DOSTU

Orgeneral Akın Öztürk, Köy Enstitülü solcu öğretmen bir babanın oğlu… Öztürk, namazını kılan, orucunu tutan, içkisini de içen birisi… Başbakanımız Binali Yıldırım’la da yakın dostluğu olduğunu geçmişte birlikte yemeklere çıktığını da Hava Kuvvetleri’nde bilmeyen yok.

Peki “Darbenin lideri” olduğu öne sürülen, cumhuriyet savcılığında daha ifadesi bile alınmamışken, devletin Anadolu Ajansı “Akın Öztürk’ün, darbe yapmak isteğiyle hareket ettiğini söylediği öğrenildi” diye abonelerine haberi geçti. İşte bu haber “algı operasyonu”nun bir parçasıydı. Gün boyu Anadolu Ajansı kaynaklı “yalan haber” yayımlandı, akşam da ifade ortaya çıktı ki Akın Öztürk’ün bırakın darbe yapmak isteğiyle hareket ettiğini, hakkındaki tüm iddiaları da yalanlıyordu. Kuşkusuz gerçeğin ne olduğu soruşturma sonucunda ortaya çıkacaktır.

İşkence ve kötü muamele yasalarımıza göre suçtur. Akın Öztürk’ü kim dövdü, yanındaki diğer komutanları kim bu hale getirdi? Bunların da aydınlatılması gerekir. Zaten çok ağır suçlamalarla yargı önüne çıkacak bu kişileri yüzleri-gözleri mosmor şekilde yargı önüne çıkarmak da ülkemize bir şey kazandırmayacağı gibi güvenlik birimlerine olan güveni de azaltır.

MEZARDA GÖREVDEN ALINDI

Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) cemaatçi oldukları gerekçesiyle 2 bin 745 hakim ve savcıyı açığa aldı. Bunlardan biri de 37 yaşındaki Bandırma Cumhuriyet Savcısı Ahmet Biçer’di.

Açığa alındı ama HSYK yetkililerinin, 23 Mayıs 2016 tarihinde Savcı Ahmet Biçer’in vefat ettiğinden haberleri bile yok. Halı sahada maç yaparken kalp krizi sonucu vefat eden Biçer, memleketi Yozgat’ta toprağa verildi. PKK terörünün yoğun olduğu Beytüşşebap’ta da görev yapmıştı. HSYK seçimleri yapıldığında “Yargıda Birlik Platformu”nun aleyhinde faaliyette bulunduğu için kendisini dostça uyaran arkadaşları da olmuş. Listeler incelenince “Yargıda Birlik Derneği”nin üyesi olmayanların açığa alındığı da dikkat çekiyor.

12 yıllık Savcı Ahmet Biçer’in 57 gün önce vefat ettiğinden bile habersiz olanların, onu öldükten sonra “mezarda açığa almaları” karşısında ne düşünürsünüz? Durun daha bitmedi.

ESKİ GÖREV YERLERİ YAZILI

Açığa alınanların listesini incelediğimizde, bu listelerin iki yıl önce düzenlendiğini anlıyorum. Çünkü görev yerleri hanesinde, iki yıl önce görev yaptığı yerler yazılı…

Fethullah Terör Örgütü (FETÖ) Paralel Devlet Yapılanması (PDY) üyesi olarak gösterilen isimler arasında YARSAV üyeleri, sosyal demokrat 1. sınıf hakim ve savcıların da bulunduğu anlaşılıyor. Eğer “Darbe girişimi” gerekçesiyle yargıda bulunan ve kendileri gibi düşünmeyenler etkisiz hale getirilecekse hatta yargıdan uzaklaştırılacaksa bu da “yargıya darbe” olacaktır.

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanvekili Mehmet Yılmaz, yargı mensuplarına güven veren bir isim. Ergenekon’da, Balyoz’da yaşanan haksızlıkların, hukuksuzlukların yapılmaması ve gerçek suçlularla diğerlerinin ayırt edilmesi için göstereceği çaba yargı için çok önemli…

“KAÇTI” DEDİKLERİ HAKİM

İbrahim Okur, önceki HSYK döneminde Daire Başkanı’ydı. Hakim ve savcıların tayinlerini o yapıyordu. İstanbul Adliyesi’nde gözaltılar başladığında bazılarının evleri de arandı. İbrahim Okur’un eşi Nurdan Okur da Adalet Bakanlığı Uluslararası İlişkiler Genel Müdürlüğü görevinde bulunmuştu. Mahkeme kararıyla İbrahim Okur’un evinde arama yapıldı. Ancak hükümete yakınlığı ile bilinen gazetelerde “Eski HSYK Daire Başkanı İbrahim Okur kaçarken yakalandı” haberleri yazıldı. Yazık!

17 Temmuz saat 14.40’ta düzenlenen “Ev arama tutanağı”nda, İbrahim Okur’un saat 13.20’de evine geldiği belirtiliyor, tutanağı da imzalıyordu. Hakim İbrahim Okur dün mahkemeye çıkarıldı.

Bizler “Balyoz”da, “Ergenekon”da, “Kozmik Oda”da, “28 Şubat”ta gerçekleri yazdığımız gibi yine sadece gerçeğin peşinde olacağız.

NOT: Dünkü yazıda Tuğgeneral Ahmet Erhan Çorbacı’nın adı, sehven yer almıştır. Darbe girişimi ile bağlantısı bulunmayan Çorbacı’dan özür diler, düzeltiriz.

DARBEDEN NOTLAR /// SÜLEYMAN ÇELİK : Bir Garip Darbe Girişimi


(scelik44)

72 yıllık yaşamımda 2 darbe (27 Mayıs 1960, 12 Eylül 1980) ve başarısız 2 darbe girişimine (22 Şubat 1962, 21 Mayıs 1963) tanık oldum.

Darbe dediğin herkes evine çekilip uykuya daldıktan sonra, geç saatlerde yapılır ve sokaklar tutularak "sokağa çıkma yasağı" ilan edilir. Geçmişte sık sık darbelerin yaşandığı Latin Amerika ülkeleri için, bu nedenle "erken kalkan darbe yapar" derlerdi. Bizim darbeci bozuntuları bunu, sanırım "erken yatan darbe yapar" anlamış olmalı ki "hadi şu darbeyi yapıp yatalım" diye düşündüler!

Sıcak bir temmuz günü akşam olmadan, insanlar daha işlerinden evlerine dönerken darbe yapmaya kalkıyor ve sokağa çıkma yasağı ilan ediyorlar. Üstelik köprüleri de tutarak geçişleri engelliyorlar. Aslında millet zaten kendisini bir an önce evine atmak istiyor. Fakat sen köprüleri tutunca evlerine nasıl gidecekler? Evlerine gidemeyince sokaklar nasıl boşalacak?

Evlerindeki insanların sokağa çıkmasını önlemek kolaydır. Fakat sokaktaki insanları evlerine sokmak olanaksızdır. Hele bizim gibi seyretmeye meraklı bir milleti asla sokamazsın.

İkincisi, gözaltına alınacak kişiler ve el konacak kurumlar önceden belirlenir, gerekli görevlendirmeler yapılır ve en başta bu işler yapılır. Genelkurmay Başkanı’nın dışında kimse için gözaltına alınma ve TRT dışında bir kurumu ele geçirme girişimi oldu mu? Tersine Cumhurbaşkanı, Başbakan ve tüm bakanlar başta olmak üzere herkes serbestçe dolaşıyor, medyaya demeç veriyorlardı. Kuvvet komutanlarıyla birlikte rehin tutulduğu bildirilen Genelkurmay Başkanı’nın, onlardan ayrı olarak kurtarılması da pek inandırıcı gelmedi! Geçmişte dalga geçmek için, "Ankara Radyosu’nu ele geçiren darbe yapar" deniliyordu. Bunlar sanırım bu sözü duymuşlar ve "TRT’yi ele geçirince işi bitiririz", diye düşünmüş olacaklar!..

Şaka bir yana birileri sanırım, darbe yapmayı çocuk oyuncağı sanan bazı aptalları amaçlarına alet etmişler/ kullanmışlar. Meclis’in de bombalandığını görünce aklıma "Reichstag Yangını" gelmiyor değil! Bilmeyenler Google’a girerek öğrenebilirler.

Aptallar başaramadılar, zaten başarmaları olası değildi, cezalarını bulacaklar; canları cehenneme! Benim derdim bunlar değil. Bunların yüzünden masum insanların kanı döküldü ve daha önemlisi Türk Ordusu’nun onuru ayaklar altına alındı.

Kahroluyorum; Türk Ulusu için Balkan Bozgunu’ndan sonra gördüğümüz en büyük utançtır bu. Ordu milletin namusudur. Ayaklar altına alınan Türk milletinin onurudur. Televizyonları izleyen içimizdeki hainler ve düşmanlarımız bayram ediyorlar…

Balkan Bozgunu’ndan sonra onuru çiğnenen Türk Ulusu, "bu utançla yaşamaktansa ölelim daha iyi" dedi ve ayağa kalktı. Onun için lise/ üniversite öğrencileri, ayağında çarık olmayan 15’liler, gönüllü olarak Çanakkale’ye ve diğer cephelere koştular. Ardından Kurtuluş Savaşı ile şahlandık ve uluslararası toplumda, onuruyla yaşamayı hak eden bir ulus olduk.

22 Şubat ve 21 Mayıs başarısız darbe girişimlerinde başımızda İsmet Paşa vardı. Muzaffer Batı Cephesi Komutanı ve Lozan Baş Delegesi… O başkomutan değildi, sadece Başbakandı. Ama aynı zamanda Büyük Devlet Adamı idi. Her iki olayda da Karargaha giderek harekatı bizzat yönetti. Onun önceliği, tek bir canın bile burnunun kanamamasıydı. İlkinde diplomatik yeteneğini gösterdi, kan dökülmeden darbecileri teslim aldı ve askerlikten attı. Aynı kişilerin elebaşı olduğu 21Mayıs’ta ise darbecilerin teslim olmayacakları belliydi; bu kez onları izole etti, altlarını boşalttı ve teslim olmalarını sağladı. Bu girişimde sadece 8 can kaybedilmişti.

İsmet Paşa bu işleri yaparken ne polisi işe karıştırdı, ne de halkı sokağa döktü. O biliyordu ki sokağa dökülen başıbozuk kalabalık ufak bir kışkırtmayla/ yönlendirmeye azgın bir güruha dönüşebilir. İzmit’te Ali Kemal’i kalabalığın önüne atarak linç edilmesini sağlayan Sakallı Nurettin Paşa’dan nefret etmiştir. Bu düşüncesini Lozan’a giderken kendisini İzmit’te karşılayan Sakallı’nın yüzüne söylemekten de çekinmemiştir.

Daha yakınlarda Kahramanmaraş’ta, Çorum’da ve Sivas’ta sokağa salınmış güruhun neler yapabileceklerini görmüştük. Tüm bunlara karşın ne yazık ki Tayyip Erdoğan halkı sokağa davet etti. Bunu duyan müritler adeta davul çalarak halkı sokağa çağırdılar. Telefonlara önce TC Devleti adına, sonra tüm belediye başkanlarından mesajlar yağmaya başladı. Yetmedi ezan okunup sala verilerek camilerden anons yapılmaya başlandı ve bu kadar kışkırtılan halk IŞİD benzeri bir güruha dönüşerek katliamlara başladı. Mehmetçiklere yapılanları, insan olan esir düşman askerine yapmaz, yazıklar olsun!.. Geçmişten biliyoruz ki bu serseriler, başarılı olsa idi, darbecilerin kıçlarını öperlerdi

Kuzey Irak’ta askerimizin başına çuval geçirildiğinde ve Açılım Süreci’nde, PKK’lıların kışlaların önüne gelerek Mehmetçiklerle dalga geçtiklerinde, içim yanmıştı. Bu gün yapılanları gördükten sonra Mehmetçiklerimize PKK’lılardan daha düşmanca davranan katillerle aynı milletten olduğum için kendimden nefret ettim!

Bir çift sözüm de komutanlara var: Darbeci bozuntularını gördükten sonra bunların kolayca tepelenebileceğini anlamadınız mı? Harp Okulu’nda ve Akademisi’nde 21 Mayıs’ın nasıl bastırıldığı öğretilmedi mi? Hükümet’e "kendi pisliğimizi kendimiz temizleriz, polisi de halkı da bu işe karıştırmayın" diyebilir ve Ordu’nun bu duruma düşmesini önleyemez miydiniz? Ortaya çıkan tabloda sizin sorumluluğunuz ne kadar? Yanıtınızı vicdanınıza verin! Sorum, özellikle yaptığı konuşmada, "darbe girişimini önledikleri için, Mehmetçiği donuna kadar soyan polise ve kafasını kesen güruha teşekkür eden" 1. Ordu Komutanı ve Genelkurmay Başkan Vekili’ne!..

Olayın üzerinden 24 saat geçti. Her şey bitti, fakat belediyelerden ve camilerden hala halk sokaklara davet ediliyor. Bugün telefonumuza saat 14.12’de, Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla "sokağa çıkmamızı" isteyen mesaj geldi.

Tayyip Erdoğan’ın Marmaris’te kaldığı otelin, ayrıldıktan sonra bombalanması ve darbeciler tarafından uçuşa kapatılmış olduğu bildirilen Atatürk Havalimanına uçağının salimen inmesi manidar değil mi? Dedektiflerin aklına gelen ilk soru şudur: "bu olaydan kim karlı çıktı?"

UYGUR TÜRKLERİ DOSYASI : Uygur Türklerine zorunlu göç !


Komünist Çin yönetimi, Doğu Türkistan’ın tarihi sakinleri ve asıl sahipleri olan Müslüman Uygur Türklerini zorla göç ettirmeye başladı.

İşgalcı Çin, gülünç yalanlar,sinsi aldatmaca, göz boyama ve kandırmaya yönelik stratejik palanları menzümesine bir yenisini daha eklemiş bulunuyor. Bu yeni stratejik yaldızlı aldatmanın adı ise "ÇİFTÇİLERİ TOPRAK’TAN, YAYLAKÇILARI HAYVANLARINDAN AZAT ETMEk = Dihkannı Yerden, Çarvaçi’ni Yaylak’tan Azat Kılmak" olarak açıklanmış bulunuyor. İşgalçı Çin, Doğu Türkistan’da bu ülkeyi Müslüman Uygur Türklerinden tamamen boşaltmaya yönelik yeni uygulamalarını Çin sınırındaki Gaziyane Kumul kenti’nden başlatmış bulunuyor.

Tanrı dağlarının güneydoğu bölümünde yer alan verimli toprakları,güzel yaylaları ve bağ bahçeleri ile ünlü Turfan-Kumul vadisinin doğu ucundaki Kumul villayetinin ilçelerinden Temurti ve Aratürk kentlerinde sürdürmekte olduğu belirtiliyor.Tarım ve hayvancılığın birlikte yapıldığı bu ilçelerdeki Uygur Türklerinin toptan göç ettirilerek yerlerine etnik Çinli göçmenlerin yerleştirilmeleri hedefleniyor.

Özgür Asya radyosu Uygurca haber Sitesinde yer alan bir habere göre ; Sözde Uygur Özerk Bölgesi yönetiminin 2015 yılın Aralık ayında ortaya koyduğu yeni bir uygulamaya göre, önümüzdeki 5 yıl zarfında tarım ve Hayvancılık ile geçimini sağlayan 5 milyon Uygur Çiftiçisinin sözde özerk bölge Halk Hükümeti bütçesinden ayrılan 120 milyor Yen(Yaklaşık 2 milyar $) yeni bir ödenekle toplam 6 miliyon Çiftçi’nen "Yeni yapılan modern evlere iskan edilecekleri" iddia edildi.

Ayrıca,sözde Özerk bölge Halk huükümeti Köy işleri ve Şehircilik Bakanlığının yayınladığı yeni bir istatistiki bilgilere göre Sözde Özerk Bölge’de yürütülmekte olan 12.Beş yıllık yeni Kalkınma Planı’nda Halk hükümeti’nin kendi bütcesinden 12 milyan (2 milyar $) ödenek ayırıdığı ve bu ödenekle toplam 1,5 milyon Çiftçi ailesini "Topraklarından ve Hayvanlarından Azat edilerek " yanı onların topraklarına,yaylalarına ve besi hayvanlarına zorla el koyup onlarI topraklarından,yaylaklarından ve besi hayvanlarından geleneksel ekonomik hayatlarından zorla ayırarak onları en son ve modern yaşam şartlarına sahip evlere yerleştirdikleri ve yeni ve mutlu bir hayat şartlarına kavuşturdukları iddia ediliyor.

Çin’in Bu Azat Etme ve Modern Evlere Yerleştirme İddiası Gerçekten Doğru mu ?

Özgür Asya radyosu muhabirlerinin ulaşabildiği Aratürk ve Tomurti kent sakinlerine İşgalçı Çin’in bu kentlerindeki uygulamaları hakkında görüşlerini sordu. Aldığı cevaplar ise şöyle ;

Tömurti Kenti sakini İsa Yahya : Tumurti kenti atalarımızın itibaren yüzyıllardan beri yaşageldiği kadim memleket.Ben dahil 24 aile buradan göç etmeyi kabul etmedik. Birkaç yüz ailenin yaşadığı bu kent’te sadece 24 aile kaldık.Belki binlerce yıldan beri Uygurların yaşadığı bu tarihi kent Uygurlardan temizlenmeye çalışılıyor ve Uygurların bu bölgedeki ışığı söndürülmek isteniyor. Evlerinden,topraklarınıdan, bağ ve bahçelerinden zorla koparılan ve besi hayvanları gasbedilen ve zorla yurtlarından koparılan kent sakinleri bir ailenen yaşam şartlarından çok uzak 50 m2.büyüklüğündeki sözde modern evlere iskan edildiler. Kendilerine verilen çok düşük miktardaki sosyal yardım paraları ile geçinmek zorunda bırakılmışlardır.

Adını açıklanmak istemeyen sabik Mahalli ÇKP.genel Sekreteri ve Kent başkanıve Sözde Kent halk Kurultayı üyesi : Aratürk ilçesi halkı son 5 yıldır, çiftçiler topraklarından,hayvan sahipleri ise besi hayvanlarından ve kamçılarından azat edilmek isteniyor. Hükümet bilinçli olarak ve bir plan ve program dahilinde Aratürk’ten Uygurları ebedi olarak ayırmaya karar vermiş bulunuyor.Bu karara ait uygulamalar ise ,ısrarla devam ettiriliyor. .

Kaynak:UYham-Uyghurnet

LİNK : http://www.yeniakit.com.tr/haber/uygur-turklerine-zorunlu-goc-195457.html

DARBEDEN NOTLAR : 30 Soruda Darbe Teşebbüsü /// BU SORULARA UMAR IZ CEVAP ÇIKAR !!!


1 – Tarihte köprü kapatılarak yapılmış bir darbe yok. Darbeciler Boğaz Köprüsü’nü kapatmak yerine aynı askeri gücü yirmişer yirmişer TV kanallarına yollayıp Erdoğan ve Binali Yıldırım’ın açıklamalarına engel olabilirlerdi. Niçin yapmadılar?

2 – Dünya üstünde darbeye teşebbüs edilip de cumhurbaşkanı, başbakan ve kabine üyelerinin tekinin bile gözaltına alınmadığı bir darbe yok. Bu tuhaflığın açıklaması ne?

3 – Tüm askeri darbeler sabaha karşı yapılmışken bu teşebbüs için insanların en uyanık olduğu saatin, prime time’ın tercih edilmesi garip değil mi?

4 – Sokaklarda er–erbaş dışında rütbelilerin hemen hemen hiç görülmemesi, er ve erbaşların ne yapacakları ve neyin içinde olduklarına dair hiçbir bilgilerinin olmayışı normal mi?

5 – Erdoğan, havaalanında açıklama yaparken ‘15.00’te bir hareketlenme oldu.’ dedi. Ayrıca MİT’in 16.30’da Erdoğan’ı haberdar ettiği ortaya çıktı. Eğer o saatlerde TV’lere açıklama yapsa, halkı meydanlara çağırsa darbeye teşebbüs edilmeyecek, asker kışladan çıkamayacak ve yüzlerce insan ölmeyecekti. Neden sustu?

6 – Halkı meydanlara çağırmak için darbe teşebbüsünü yani kendi deyimiyle “Allah’ın lütfu”nu mu bekledi. Niçin açıklamayı 6 saat geciktirdi?

7 – 16.30’da darbeyi öğrenen Erdoğan niye güvenli bir sığınağa girmeyi, oradan açıklama yapmayı düşünmedi de cunta uçaklarının fırıl fırıl döndüğü İstanbul’a gelmeye karar verdi?

8 – Darbe olurken ve Atatürk havalimanının darbeciler tarafından işgal edildiği herkesçe biliniyorken İstanbul’a iniş yapmanın mantığı ne olabilir?

9 – Erdoğan’ın uçağının Flightradar24.com’da ne zaman, nerede olduğu herkes tarafından rahatça görülebilirken başka bir uçak yerine yine ATA uçağıyla yola çıktı?

10 – Bu zaten risk iken Erdoğan, ATA uçağına eşlik eden F16’ların pilotlarına nasıl güvenebildi?

11 – Kendisine suikast yapılmasından korkan, ‘beni zehirlerler’ diye Saray’a yemek tahlil laboratuvarı kuran Erdoğan vurulma tehlikesi yüksek ve açık hedef olan Ata uçağına nasıl binebildi? Bu, ‘Buyrun beni vurun’ anlamına gelmez miydi?

12 – NTV, CNN Türk, Doğan Haber, AA gibi önde gelen haber ajanslarının, sanki öncesinde sözleşmişçesine, olayların en başında daha kimse ne olduğunu dahi anlamadan, “Darbeyi TSK içindeki FETÖ yapılanmasının yaptığını” defalarca dile getirmeleri, Erdoğan ve Yıldırım’ın her cümleye bu sözle başlamaları normal mi?

13 – Darbecilerin hedefinin Erdoğan ve Saray’ı olması gerekirken niye TBMM bombalandı? F16’ların meclisten daha büyük bir hedef olan 450 bin metrekarelik Saray’ı ıskalaması, ancak bahçesini vurabilmelerinin açıklaması ne olabilir?

14 – Binlerce çalışanı ve yüzlerce ağır silahlı koruması olan Saray’ı 3 rütbeli 13 er toplam 16 askerin basmaya gitmesi ve onların da girişteki polislerce gözaltına alınması normal mi?

15 – 16.00’da MİT’ten darbeyi öğrenen Kuvvet Komutanları nasıl gönül rahatlığıyla düğüne gidebildi?

16 – Darbeciler 50 askerle Türksat’ı ele geçirip istediği yayını engelleyebilecekken veya Telekominikasyon İletişim Başkanlığı’nı (TİB) işgal edip internet trafiğini istedikleri gibi ayarlayabilecekken bunu neden yapmadılar?

17 – MİT darbeyi 16.00 civarı hemen her devlet yetkilisine iletmişken TRT niye korumaya alınmadı, darbecilerin bildirisi engellenmedi?

18 – TRT’nin bildiri okunur okunmaz çalışanlar tarafından geri alınması ve yayına kalındığı yerden devam edilmesi tuhaf değil mi?

19 – En küçük bir terör hadisesinde bile kapatılan Twitter ve diğer sosyal medya o gece kapatılmadı ve internet yavaşlatılmadı. Neden?

20 – En küçük bir terör hadisesinda medyaya yayın yasağı getirilirken darbe teşebbüsü gibi hadisede niye yayın yasağı getirilmedi?

21 – Gezide müthiş bir şekilde tedirgin görünen, yüzünden düşen bin parça olan Erdoğan darbe teşebbüsü gecesi çok rahattı. Ve damadı tebessümler dağıtıyordu. Yüzlerce insan canlı yayında ölürken bu nasıl olabildi?

22 – Askerde cemaate yakın ve sempati duyan 100 general olacak da bunlar 3 yıldır Fethullah Gülen’e etmedik hakaret bırakmayan Erdoğan’ın sözlerini sineye çekecek. Ve tüm cemaate yakın kurum ve şirketlere el konulmasını bekleyecek, hemen hemen hiç bir kurum kalmayınca, devlette tüm cemaate yakın personel tasfiye edildikten sonra ‘Hadi artık darbe yapalım’ diyecekler. Mümkün mü?

23 – Darbe teşebbüsünün AKP Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli’nin kardeşi Tümgeneral Mehmet Dişli gibi bazı paşaların planlı teşviği ve sonradan desteklerini geri çekmeleri gibi bir mizansen olduğu iddiası doğru mu?

24 – Darbe teşebbüsü sonrası sivil iktidar darbecilerin yapmayacağı kadar tasfiye yaptı. Darbe teşebbüsü aşağıdaki tasfiyelerin bahanesi miydi?

25 – Darbe teşebbüsünün sabahı yasalar aleni çiğnenerek Anayasa Mahkemesi üyesi Alparslan Altan ve Erdal Tercan gözaltına alındı. 140 Yargıtay, 48 Danıştay üyesi hakkında da yakalama kararı çıkarıldı. 2.745 adli, idari hakim ve savcı hakkında gözaltı kararı çıktı. Bunların darbe teşebbüsüyle ne alakası var? Yoksa listeler elde hazır bekliyor muydu?

26 – İçişleri Bakanlığı, merkez ve taşra teşkilatlarında görevli toplam 8.777 personel görevinden uzaklaştırıldı. Darbe teşebbüsünü polisler mi yapmıştı?

27 – Milli Eğitim Bakanlığı’nda 15.200 personel açığa alındı ve özel kurumlarda görevli 21 bin öğretmenin lisansı iptal edildi. Gerekçe olarak ‘15 Temmuz darbe girişimi sonrası başlatılan soruşturma’ gösterildi. 48 saatte 50 bin insan nasıl soruşturuldu?

28 – 3 günde yüz binleri bulan tasfiyeler için anayasal olarak suç olan MİT fişlemeleri mi kullanıldı.

29 – Darbecilerin girişimi başarıya ulaşsaydı bu hacimde tasfiye yaparlar mıydı?

30 – Bu tasfiyelere TEŞEBBÜSSÜZ DARBE desek yanlış mı olur?

Veysel Ayhan

LİNK : https://www.yhgazete.com/30-soruda-darbe-tesebbusu-veysel-ayhan-34446

DARBEDEN NOTLAR : İngiliz The Telegraph gazetesi yazarlarından Con Coughlin “TÜRKİYE NATO’DAN ATILAB İLİR” dedi !!


15 Temmuz’daki darbe girişimi sonrasında, dünya basını, Türkiye’yi uzun süre gündeminden düşürmeyecek gibi görünüyor.

İngiliz The Telegraph gazetesi yazarlarından Con Coughlin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, son günlerde eğitim kurumlarında ve orduda başlatılan tasfiyelere devam etmesi halinde, Türkiye’nin NATO üyeliğinin tehlikeye gireceğini söyledi.

1952 yılında NATO’ ya katılmasından beri, Türkiye’nin üyeliğinin, Arap dünyası ve Rusya’dan gelecek tehditlere karşı Avrupa’nın güvenliğini muhafaza etmek bağlamında büyük önem arz ettiğini dile getiren Coughlin, "Türkiye coğrafi konumu gereği NATO’nun en büyük nükleer silah tesisine ev sahipliği yapıyor. Bu tesis içerisinde Hiroşima’yı yerle bir eden bombalardan 100 kat daha kuvvetli, 50 adet B61 hidrojen bombası bulunuyor. Fakat Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitim kurumları ve ordudaki bu tasfiyelere devam ederse, Türkiye NATO’ dan şutlanacak" diyerek ilginç bir yorumda bulundu.

DARBEDEN NOTLAR : Tüm askeri okul öğrencileri tasfiye ediliyor ! /// OLDU OLACAK TSK’YI DA KAPATIN !!


FETÖ’cü askerlerin başarısız darbe girişimlerinin ardından TSK hainleri temizlemek adına yürüttüğü çalışmalara yönelik köklü ve radikal kararların alınmasına devam ediliyor. Alınan yeni karara göre tüm askeri okulların öğrencilerle ilişiği kesilecek. TSK’nın 4 yıl mezun vermemesi olasılığı üzerine çeşitli önlemler alınacak.

Harp okullarının FETÖ’cü yönetici, eğitim elemanı ve öğrencilerce ele geçirildiği iddiaları 15 Temmuz darbesinden önce de ortaya konmuştu. Başarısızlıkla sonuçlanan darbe kalkışması ile iddiaların gerçeğe dönüşmesi üzerine hükümet, güvenlik birimleri ve TSK üst yönetimi hızla harekete geçti. Astsubay hazırlama okullarından harp akademilerine kadar TSK’ya personel yetiştiren tüm okullardaki öğrencilerin tasviye edileceği bilgisi verildi. Ancak ilişiği kesilen öğrencilerin sivil okullarda okuması haklarına dokunulmayacak. Ayrıca askeri okullardaki tüm personel değiştirilecek ve FETÖ’cü olduğu bilinen kişilerin hakkında adli süreç başlatılacak. Bu yıldan itibaren alınacak öğrencilerin hakkında çok yönlü çalışma yapılarak karar verilecek.

ASKERİYEDEKİLERİN %90’I FETÖ YANLISI

Darbe gecesi birçok askeri okulun öğrencileri FETÖ’cü cuntacıların talimatı ile harekete geçirilmiş ve kalkışma hareketine dahil edilmişti. TSK bünyesindeki okulların tamamında toplam 5 bin civarında öğrenci bulunduğunu ifade eden askeri kaynağa göre "Bu sayı kapsamında FETÖ’cü olmayanların sayısı en fazla %10’dur. Ki bu da iyimser bir rakam. Tüm okullardaki toplamın en az %90’ı FETÖ’cü. Çünkü uzun süre harp okulu ve harp akademisi öğrencisi olmak için en temel şart, Fetullahçı olmaktı. Fakat bu konuda çalışmalarımız var." dedi.

KALKIŞMADA ÖĞRENCİLER DE YER ALDI

İstanbul ve Ankara başta olmak üzere darbe girişiminin olduğu çok sayıda bölgede nerede ise tüm askeri okulların öğrencileri darbecilerle birlikte hareket etti. İstanbul’da Hava Harp Okulu’nun 400 öğrencisi, TRT’yi işgal etmek için yönlendirildi. Fakat polis tarafından gözaltına alındılar. Yine İstanbul Hava Harp Okulu’ndan 2 otobüs dolusu öğrenci, başlarında İstanbul Hava Harp Okulu 4. Filo Komutanı Binbaşı Ferhat Güner’in olmasına rağmen Sabiha Gökçen Havalimanı’nın ele geçirilmesi için darbecilerce görevlendirildi. Halkın direnişi ve polisle girdikleri çatışma sonrasında ise yakalandılar. Gelibolu’da 467 Kara Harp Okulu öğrencisi, başlarında 20 darbeci subayla birlikte İstanbul’a doğru yola çıktı. Ancak halk ve polis tarafından derdest edildiler. Ayrıca Yalova’da kamp yapan 200’den fazla Hava Harp Okulu öğrencisi ve FETÖ’cü subay, darbe gecesi İstanbul’a gelerek Tuzla’da halk ve polisle çatıştı. Burada 5 vatandaş şehit edilirken 1 darbeci subay da öldürüldü.

ÖLDÜRÜLEN ASKERİ ÖĞRENCİLER

Ankara Jandarma Okullar Komutanı (JOK) Tuğgeneral Sadık Köroğlu, darbe girişimine iştirakten 16 Temmuz’da yakalanıp, tutuklandı. Kalkışmanın Ankara’daki en önemli isimlerinden biri olan Köroğlu, 2014 YAŞ’ında, Jandarma bünyesinde albaylıktan tuğgeneralliğe yükseltilen 5 kişiden biri idi. Başarısızlıkla sonuçlanan darbe gecesi JOK’ta ve Jandarma Genel Komutanlığında askeri öğrencilerin açısından ibret verici bazı olayların yaşandığı öğrenildi. Zaman’ın ulaştığı bilgilere göre daha önce Jandarma Personel Başkanlığında şube müdürü olarak görev yapan Yarbay Süleyman Karaca, geçirdiği bir soruşturma sonunda JOK’ta öğretmen olarak görevlendirilmişti.

FETÖ’cü Yarbay Karaca, 15 Temmuz gecesi, JOK’tan yeni mezun olarak staj yapan 50 kadar öğrencinin (askeri terminolojide teğmen) başına geçip, Jandarma Genel Komutanlığını ele geçirmek üzere hareket etti. Genel Karargâı kuşattı ve saatler süren çatışma sonunda öğrencilerin önemli bir bölümü öldürüldü. Karargâhın bazı bölümlerine girmeyi başaran bu öğrenciler, FETÖ’cülere yönelik dosyaların ve soruşturmaların bazı dosyaların tutulduğu ana serverları yaktı. 20 kadarı öldürülen bu kişilerin cesetlerinin Karargâh koridorlarında 3 gün kaldığı ve koktuğu bildirildi.

LİNK : http://www.zaman.com.tr/gundem_tum-askeri-okul-ogrencileri-tasfiye-ediliyor_2381965.html

FUAT AVNİ DOSYASI /// ‘fuatavni’nin adı bile yetti : ‘Bizi kurban edemeyeceksin Kısa Seyfi !’


Yıllardır kim olduğu anlaşılmaya çalışılan Twitter fenomeni fuatavni’ye bilgi sızdırdığı öne sürülen bir başbakanlık çalışanının darbe girişimi kapsamında gözaltına alınmasıyla ‘gizem’ alevlendi.

Anadolu Ajansı’nın haberine göre darbe girişiminin ardından başlayan tasfiyeler kapsamında, daha önce örgüt üyesi olduğu şüphesiyle pasif göreve alınan Başbakanlık Uzmanı Akif Mustafa Koçyiğit bugün Fethullah Gülen Cemaati’ne bilgi sızdırdığı gerekçesiyle gözaltına alındı.

Ardından CNN Türk’e çıkan Milliyet muhabiri Tolga Şardan, dün gece başbakanlık ek binasında bir operasyon düzenlendiğini ve İstihbarat Daire Başkanlığı Bilgi İşlem Merkezi’nde görevli 10 mühendisin gözaltına alındığını aktardı. Şardan, gözaltıların 17/25 Aralık operasyonlarının ardından bürokrasi, emniyet ve yargıda birçok devlet kurumunda yapılan operasyonları önceden tahmin ederek fenomen haline gelen hesabın yönetimiyle ilgili olabileceğini kaydetti.

Bu bilgilerin ardından bir anda ‘fuatavni’nin yakalandığına dair iddialar ortaya atılmaya başladı. Birçok internet sitesi Twitter fenomeninin ifşa olduğunu yazdı.

Ne var ki 17 saatlik suskunluğun ardından fuatavni’den mesaj geldi: “Yine mi yakaladınız beni (!) Görevimin başındayım. Narsist ile hesabımı kapattığımda bu hesabı kendim kapatacağım” mesajıyla hesabın hala kullanıldığı anlaşıldı.

‘fuatavni değil, fuatavni’ye bilgi sızdıran’

İktidara yakınlığıyla bilinen gazeteci Nevzat Çiçek’se, ‘fuatavni’ hesabına bilgi sızdırdığı iddia edilen Koçyiğit’e ilişkin şu iddialarda bulundu: “İstihbarat Daire Başkanlığında darbe sonrası dokuz mühendis göz altına alınıyor. Bu mühendislerin sorgusunda kripto paralelci oldukları anlaşılıyor ve halen göz altında tutuluyorlar. Bu mühendisler İstihbarat Daire Başkanlığının tüm arşiv, video ve dijital akışını anlık olarak aktarıyorlar. Bilgilerin anlık olarak aktarıldığı kişi Başbakanlık Sektörel izleme biriminde Arif kod adlı Mustafa Koçyiğit. Mustafa Koçyiğit paralelin Türkiye Bilgi İşlem sorumlusu. Üst makamların haberi olmadan bilgiler Mustafa Koçyiğit’e geliyor oradan yurt dışına çıkarılıyor. Cumhurbaşkanı yaverinin de buraya bilgi aktarıldığı ifade ediliyor. Külliye’deki her yaver Kısa Seyfi’nin omurgasıydı. Bununla ilgili vatandaşlardan dahi birçok ihbar geldi fakat dikkate alınmadı. Baransu bu ekibe hiçbir zaman girmedi. Mutfak önlüğü gibi bir pozisyonla sanal paratoner oldu. İkinci kişi, İsmail Büyükçelebi. Ekibin beyni, data havuzundan edinilen bilgilerin onun onayı alınmadan yazılmıyor.”

‘fuatavni’ hesabıyla ilgili ilk kez ismi gündeme gelen Mustafa Koçyiğit gizemini korurken, Twitter’da Koçyiğit’in ağabeyi olduğunu iddia eden ve aynı isimle açılmış bir hesap yeni iddialar ortaya atmaya başladı.

Hesabın Koçyiğit’in ağabeyi tarafından yönetilip yönetilmediği bilinmiyor, ancak hesaptan Koçyiğit’in ‘fuatavni’yi tanıdığı, yetkilileri bu konuda defalarca uyardığı, bildikleri yüzünden ‘kurban edildiği’ öne sürüldü.

‘Davutoğlu neden susuyor?’

Hesaptan peş peşe şu tweetler atılmaya başladı: “Gözaltına alınacağını bilmesine rağmen görevini bırakmadı, kaçmadı. Zira kardeşim, FETÖ denen terör örgütünden çok çekti. Siz kurban yaptınız. Amacınız Fuat Avni ekibini yakalamak değil, siz de çok iyi biliyorsunuz ki onu teşhir ettiklerinde ucunun ‘kime’ dokunacağını. Kurban değiliz. Davutoğlu neden susuyor? Madem kardeşim, Fuat Avni’ye data sağlıyor, Davutoğlu neden susuyor? Kurban olmayacağız. Kardeşimin can güvenliğini sağlayın, Fuat Avni ve arkasındaki ekibi hakkında her şeyi anlatayım. Devletimize bir şart sunmuyorum. Alelade bir abi olarak kardeşimin hayatından endişe ediyorum. Şimdilik kısa çöp diyor ve susuyorum.”

‘Bir bakan gözlemledi, engelledi’

Aynı hesap, fuatavni’nin sıkça iddia edildiği üzere gazeteci Emre Uslu ve yanındakiler tarafından yönetildiğini iddia etti. Aynı hesabın fuatavni’ye yazarken sık sık ‘Kısa Seyfi’ diye birinden bahsetmesi ya da seslenmesi dikkat çekti.

“Fuat Avni hesabı 8 kişi tarafından yönetiliyor. İsim babası, Emre Uslu’dur. Data kaynakları arasında, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne sızdırılmış kişiler, AK Parti’den mv’ler, hatta 2 bakan da mevcut. Sonun elimden olacak. Bizi kurban edemeyeceksin Kısa Seyfi! Korkma sırası sana geldi. Korkma, titre. Hatırlarsanız, Kısa Seyfi, Külliye’ye DHKP-C’li biri sızdı demişti. Külliye’de yakalanan ilk FETÖ’cüydü; fakat fazlası vardı ve hala var. Kısa Seyfi hesabını kullananların tamamı yurtdışında. Güvenlik önlemi olarak, TOR kullanıyorlar ve virtual telefonla kayıtlılar. Emre Uslu, hesabı bir dönem kullandı. Bariz typo’lar yapınca dikkat çekti ve daha sonra yazmasına izin verilmedi. Külliye’den alınan datalar iki farklı aracıyla ABD’deki FETÖ ofisine iletiliyor. Bu zinciri gözlemleyen MİT’i bir bakan engelledi.”

Darbe girişimi sırasında hocanızın yanındaydınız hepiniz. Yine başaramadınız Kısa Seyfi, ki bu son taşınızdı. Kaybettiniz. @fuatavni_f. Üzgünüm, yazmam engelleniyor. Benden şüphelenmeden önce kaç kişiyi aradınız Kısa Seyfi? Tapeleri nasıl elde ettiğinizi de yazacağım. Susmayacağım! @fuatavni_f Büyük Turp’u hatırlıyor musunuz Kısa Seyfi? Bu akşam o turp düşecek ve sonun “yakınlarından” olacak. @fuatavni_f”

DARBEDEN NOTLAR : BUGÜNÜN FETULLAHÇI DÜŞMANLARININ GEÇMİŞLERİNDEN BİRER KARE


SOLDAN SAĞA : ABDULLAH GÜL, FETULLAH GÜLEN, TANSU ÇİLLER VE TAYYİP ERDOĞAN

SOLDAN SAĞA : TURGUT ÖZAL VE FETULLAH GÜLEN

SOLDAN SAĞA : ALPASLAN TÜRKEŞ VE FETULLAH GÜLEN

DARBEDEN NOTLAR : SÖZCÜ; 10 yıl önce siz Fethullah’a ‘Hocaefendi ‘ derken biz, ‘FETO’ diyorduk !


Link : http://www.sozcu.com.tr/2016/gundem/10-yil-once-siz-fethullaha-hocaefendi-derken-biz-feto-diyorduk-1322352/

Bu manşetleri, SÖZCÜ’ye FETÖ’cü diyenlerin gözüne sokuyoruz!

Çıktığı günden bugüne, Atatürkçü çizgisinden milim sapmayan SÖZCÜ devlete sızan Fethullah tehlikesine defalarca dikkat çekti. Dinlemediler…

Yıllardır Atatürk ilkeleri ışığında yayın yapan, özgürlükler ve gerçek demokrasi için mücadele veren, bunların karşısında duranlara ise en sert muhalefeti yapan SÖZCÜ’ye çamur atıyorlar. Adımızı, FETÖ’yle anıyorlar…

SUÇLUSUNUZ!..

Oysa AKP, cemaate her istediğini verdi. Devlete sızmasına göz yumdu. Orduya kumpas kurulurken seyrettiler. Medyalarında “Hocaefendi” diye överken, SÖZCÜ, “FETO” deyip hainliklerini yazdı… İşte aşağıdaki manşetler…

SÖZCÜ, kurulduğu yıldan bu yana FETÖ tehdidine dikkat çekti

Yandaşlar kol kolayken biz bu manşetleri attık:

TARİH: 3 MART 2008
Fethullah Gülen’in ABD’den Türkiye’deki anayasaya karıştığını manşetlere taşıdık.

Tarih: 11 MART 2008
Paralelin, bürokratlara ait ses kayıtlarını internete sızdırdığını gazetemiz yazdı.

TARİH: 12 MART 2008
Yazarımız Emin Çölaşan, iktidarın işlerine karışan Gülen’i yerden yere vurdu.

TARİH: 23 MART 2008
Hukukçu Vural Savaş, yargı ve emniyete sızan Fethullahçıları yazdı, kimse dinlemedi.

TARİH: 8 NİSAN 2008
Terör suçlamasından beraat eden Gülen’in yeniden yargılanması gerektiğini duyurduk.

TARİH: 17 HAZİRAN 2009
Yazarımız Emin Çölaşan’ın, yargı ve emniyetteki örgütlenme ikazı dikkate alınmadı.

TARİH: 20 KASIM 2009
Ergenekon davasının ardında, Gülen hareketinin olduğunu bu manşetle duyurduk.

TARİH: 25 ŞUBAT 2010
Fethullah Gülen’in 12 Eylül darbesine alkış tuttuğunu yazdık. Bu günleri işaret ettik.

TARİH: 11 EKİM 2010
Diyanet’ten Sorumlu Bakan Mehmet Aydın, Gülen’e olan hayranlığını dile getirmişti.

TARİH: 10 ARALIK 2010
Bugünün yandaşları o zaman Fethullah Gülen’e “Hocaefendi” diyerek, Pensilvanya’dan randevu beklerken SÖZCÜ, FETO manşetini attı. Bu tanımı kullanan ilk gazete oldu.

TARİH: 14 OCAK 2011
Türkiye’de 10 milyon cemaatçinin, gelirlerinin yüzde 10’unu Gülen’e aktardığını yazdık.

TARİH: 26 ARALIK 2012
Başbakan’ın odasına Gülen cemaati tarafından böcek konulduğunu duyurduk.

TARİH: 29 kasım 2013
AKP ve Cemaat arasındaki iktidar savaşını belgeleriyle manşetlere işte böyle taşıdık.

TARİH: 25 ARALIK 2013
SÖZCÜ’nün defalarca manşet yaptığı Cemaat’in kumpaslarını AKP de itiraf etti.

DARBEDEN NOTLAR /// PROF. DR. ÜMİT YAZICIOĞLU : Darbeyi düzenleyen Köstebekler


von Prof. Dr. Dr. Ümit Yazıcıoğlu

Değerli Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı ve Başbakan Binali Yıldırımı’ da yine yüce milletimiz sahip çıktı ve onları kurtardı. Zira Vatanını seven demokrasiye inanan aziz halkımız, silahsız insanlarımız, darbecilerin tanklarına karşı koydu ve hatta bazıları bunun bedelini canlarıyla ödediler, şehit düştüler. Bu bağlamda bugün bir basın açıklaması düzenleyen Başbakan Binali Yıldırım „Toplam 161 şehidimiz, bin 440 yaralımız vardır. 2 bin 839 asker gözaltına alınmıştır“ dedi. Yorum yaparken bu yaşanılan acının bilinci ve vakar içinde olmak insanlık gereği. AK-Partiye oy vermiş veya vermemiş olsun herkes bu süreçte seçilmiş hükümetin yanında olmalıdır. Darbe darbedir ve hiç kimseye ve memlekete faydası yoktur.

Dün Türkiye Büyük Millet Meclisini bombalayanlar, kendi halkına ateş açanlar, ne Türk nede Türkiyelilerin askeri olamazlar. Bunlar birilerinden ve bir yerlerden emir alan teröristlerdir. Devlet yetkisi olmadan eline silâh alıp ortaya çıkanlar kim olurlarsa olsunlar, iddiaları ne olursa olsun suç işliyorlar demektir. Anayasamıza göre, egemenliğin kullanılması hiçbir kişiye, zümreye ve sınıfa bırakılamaz. Hiç kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz. Hele hele ellerindeki silâhı darbe teşebbüsüyle TBMM’sini ve kendi halkını bombalayarak, güvenlik güçlerine karşı bile kullanma cüretini gösteriyorlarsa onların mutlaka cezalandırılması ve vatandaşın huzurunun sağlanması gerekmektedir. İşgal orduları dahi TBMM’sine bu alçaklığı ve şerefsizliği yapmamıştır darbeci çeteciler bağımsız yargı önünde hesap vermelidir.

Hadisede Türk Silahlı Kuvvetleriyle milletimizi karşı karşıya getirmek isteyen dış güçlerin parmağı var (olabilir). Dolayısıyla Türkiye’de görev yapan emperyalistlerin “Fahri Konsoloslukları “’da MERCEK ALTINA ALINMALIDIR. Değerli araştırmacı Dr. Necip Hablemitoğlu’nun Otopsi Yayınlarından çıkan ALMAN VAKIFLARI VE BERGAMA DOSYASI kitabında “Türkiye’de faaliyet gösteren Alman vakıfları ve enstitüleri, gerçekte Alman İstihbarat servisi BND’nin kontrolünde çalışan, tüm masrafları Federal Bütçeden karşılanan taşeron NGO’lardır.” sözleri üzerinde durulmalı ve düşünülmelidir. Bu görüşü ciddiye alarak ortamla ilgili bir analiz yaparsak ülkemizde görev yapan emperyalistlerin denetimindeki ’’Fahri Konsoloslar’’ darbecilerin baston ayaklarıdır, görüşünün doğru olduğu kanaatine varabiliriz.
Silahlı kuvvetler her şeye nazaran aziziz milletimizindir, bizimdir. Bizler halk olarak oyuna gelmeyelim, olaylar silahlı kuvvetlerimizin içinde bir azınlığın yapmış olduğu eylemdir. Gördüğünüz gibi görevden alınan albaylar var. Bu kalkışma hangi aşamaya gelirse gelsin, sokaklara sahip çıkmaya halk olarak devam etmeliyiz. Zira her an yeni bir hareketlenme olabilir.

Darbelerden Türkiyeliler olarak çok çektik. Dünkü bu darbe girişimi, Türkiye’de halen demokrasi düşmanlarının internet çağında bile var olduğunu gösteriyor. Dünkü darbe girişimini lanetliyor ve özgür dünyayı Türkiye ile dayanışmaya davet ediyorum. Televizyonları seyrederken, işkence tezgâhlarına yatırıldığımız 12 Eylül darbesinin o korkunç günleri geldi gözümün önüne.

Devlet, hukuk ve kanunlara göre hür, demokratik seçimle milletin seçtiği Büyük Millet Meclisi, onun içinden çıkan Hükümet, kanunlara göre kurulan Silahlı Kuvvetler, Yargı ve Emniyet Güçlerinden teşekkül eder. Bunların hiçbiri tek başına hareket edemez ve bir bütün olmak zorundadır. Bunun bilincinde olan aziz halkımız dün sokaklara dökülerek ülkemizi darbeden kurtardı.

Uluslararası Af Örgütü, Türkiye’de idam cezasının geri getirilmesine karşı uyardı. Bu uyarının haklı yanı vardır, çünkü internet çağında idam cezası ülkemize yakışmaz. Ancak halkın ’’her talebin değerlendirilmesi demokratik ülkelerde bir haktır“, buda bir realite.

Yaşanan darbe girişimini bu darbe hareketini ve bu harekete katılanları bir Vatandaş olarak lanetliyorum. Darbeciler Türkiye’nin ve TSK’nın tarihine kara bir leke sürdüler. Milletin huzur ve asayişini sağlamak için Türk Devleti bir bütün olarak süratle harekete geçmelidir. Milletimizi topyekûn arkasındadır.

DARBEDEN NOTLAR : “Hulusi Akar’ı çok uyardık ama o cemaatçilerde n seçti”


“Hulusi Akar’ı çok uyardık ama o cemaatçilerden seçti”

Eski Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcısı Hakim Albay Ahmet Zeki Üçok, CNN Türk’te Türkiye’nin Gündemi programında Didem Arslan Yılmaz’ın sorularını yanıtladı.

“SORULARI ÇALIP MEZUN OLDULAR”

TSK içindeki Fethullahçı yapılanmayı ilk kez 2009 yılında ortaya koyan ve sonrasında iddianame hazırlarken, Balyoz davasından tutuklanan Üçok, paralel yapıya hizmet eden, Cumhurbaşkanı ve Genelkurmay Başkanı’nın askeri yaverlerinin, 1986′da soruları çalarak 94′te mezun olduklarını belirtti.

“CUMHURBAŞKANI’NI UYARDIM”

Cumhurbaşkanı’nın eşinden daha çok beraber olduğu baş yaveri olmak üzere onun çağdaşı birçok askerin 94 mezunu olduklarını vurgulayan Üçok, Ramazan ayında milletvekili Şamil Tayyar aracılığıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı uyardığını söyledi.

HULUSİ AKAR DİNLEMEDİ

Ahmet Zeki Üçok, Hulusi Akar’ın da bu konuda birçok kez uyarıldığını ancak kendisinin bu ekipten yaver ve sekreter aldığını söyledi.

“CUMHURBAŞKANI ESİR ALINSAYDI, BAŞARIRLARDI”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da saray çalışanlarına verdiği iftar yemeğinde, “Aramızda halâ paralel yapıya hizmet edenler var. Ya bırakıp gitsinler ya da biz onları göndermesini biliriz” dediğini hatırlatan Üçok, Cumhurbaşkanı yaveri tarafından esir alınsaydı, bu darbe teşebbüsünün başarıya ulaşacağını ekledi.

DUYURU : TÜRK TARİHÇİLİĞİNİN önde gelen isimlerinden KAZIM MİRŞAN’ı kaybettik. Merhuma r ahmet, yakınlarına ve tüm Türk Tarihçilerine sabır diliyoruz.


TÜRK TARİHÇİLİĞİNİN önde gelen isimlerinden KAZIM MİRŞAN’ı kaybettik. Merhuma rahmet, yakınlarına ve tüm Türk Tarihçilerine sabır diliyoruz.

ÖZEL BÜRO İSTİHBARAT GRUBU

YÜKSEK STRATEJİ TÜRKİYE

strateji, istihbarat, güvenlik, politika, jeo-politik, mizah, terör, araştırma, teknoloji

Fight "Gang Stalking"

Expose illegal stalking by corrupt law enforcement personnel

İSTİHBARAT ALANI

Sınırsız, Seçkin, Sansürsüz, Kemalist Haber Blogu

WordPress.com News

The latest news on WordPress.com and the WordPress community.