Etiket arşivi: FUTBOL DOSYASI

FUTBOL DOSYASI /// SONER YALÇIN : Gülen’in en değerli müridi Emr e’yi kim koruyor


iki-kupadan-biri-bu-takima-verilecek-0702171200_m2.jpg

Gülen’in en değerli müridi Emre’yi kim koruyor

Şampiyonluğa oynayan Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe tribünleri “Yaşa Mustafa Kemal Paşa Yaşa” diye yürekten İzmir Marşı’nı söylüyor…

Soner Yalçın

Şampiyonluğa oynayan Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe tribünleri “Yaşa Mustafa Kemal Paşa Yaşa” diye yürekten İzmir Marşı’nı söylüyor…

Şampiyon yapılması için çaba sarf edilen iktidarın gölgesindeki Medipol Başakşehir tribünlerindeki bir avuç taraftar “evet” pankartı açıyor.

Peki… “Koruyup-kollanan” Medipol Başakşehir kulübünü kimler yönetiyor:

Birinci sırada Göksel Gümüşdağ var; kulübün başkanı…

Biliyorsunuz… Emine Erdoğan’ın ağabeyi Hasan Gülbaran’ın kızı Müge ile evli.

Erdoğanların damadı sayılır.

Damat Gümüşdağ siyasette başarılı.

AKP’li. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin “ikinci adamı”…

Dün yazdım:

“Bu yıl Medipol Başakşehir mutlaka şampiyon yaptırılacak.”

Çünkü…

FETÖ ile ilgisi olduğu iddia edilen, -damadı hapiste olan- Kadir Topbaş’ın referandumdan sonra istifa ettirilip, yerine damat Gümüşdağ’ın belediye başkanlığına getirileceği söyleniyor.

“Başarı” göstergesi için, Medipol Başakşehir’in bu yıl şampiyon olması şart!

Fakat…

Ah! O Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım yok mu?

Damat Gümüşdağ, Kulüpler Birliği Vakfı başkanlığını da yürütüyor.

Aziz Yıldırım, Digitürk/maç ihalesinde Katarlıları parasal olarak koruduğu için geçen hafta Gümüşdağ’ı yerin dibine soktu:

– “İhale şartnamelerini bilmiyoruz. Sadece Göksel Bey biliyor. İstedik vermediler.”

– “Göksel Bey, ihaleye fesat karıştırırsan, mahkemeye götürürüm, bunu bil!”

5 yıllık toplam 3 milyar dolarlık paradan bahsediyorlar! Futbol deyip küçümsemeyin, büyük paralar dönüyor.

Bu nedenle iktidarın gölgesindeki Medipol Başakşehir’i yakından tanımak gerekiyor.

Kulüp yönetiminde damat dışında bir de kayınço var…

KAYINÇO DA VAR

Adı, Ahmet Ketenci.

Medipol Başakşehir Yönetim Kurulu Üyesi.

Erdoğan’ın dünürü -taksicilikten müteahhitliğe yükselen- Osman Ketenci’nin oğlu.

Yani, Burak Erdoğan’ın eşi Sema Hanım’ın kardeşi…

Ayrıca İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Bel-Tur genel müdürü.

Ahmet Ketenci, Fenerbahçe yönetiminde yedek üyeydi. Sonra ayrıldı.

Niye ayrıldığı bilinmiyor! Bilal Erdoğan’ın 2013 yılındaki Fenerbahçe Kongresi’nde Aziz Yıldırım muhalifi Mehmet Ali Aydınlar’ı desteklemesi bunun işaret fişeği sayılabilir!

Aile, Aziz Yıldırım’ı pek sevmiyor!

Erdoğan ailesinde futbolla ilgili çok isim var. Cumhurbaşkanı’nın kardeşi Mustafa Erdoğan’ın da -kankası Şeytan Rıdvan ile- futbol kulislerini yakından takip ettiği biliniyor. Neyse, bu aile-futbol sevgisi detaylarına girersek yazıyı toparlayamayız.

Peki…

Medipol Başakşehir kulüp yönetiminde başka kimler var?

Başkan Gümüşdağ’ın vekili Çağatay Kalkancı, İBB genel sekreter yardımcısı…

Bu göreve nasıl geldi? Kadir Topbaş’ın oğlu Hüseyin Ersan Topbaş’ın İTÜ Endüstri Mühendisliği’nden sınıf arkadaşıydı. Topbaş hakkında okul defterinde, “Sevgili manken arkadaşım, bana ekmek çıkartacak birçok iş ayarlayacağına eminim” diye yazdı.

(Kalkancı’nın yargılandığı ağır ceza mahkemesi konularına filan girmeyeyim.)

Medipol Başakşehir yönetimindeki bir diğer isim…

Kulübün asbaşkanı Mesut Altan… Aynı zamanda Kulüpler Birliği Vakfı denetleme kurulu üyesi. Bu noktada, Gümüşdağ’ın Katarlılarla yaptığı ihale konusunda Aziz Yıldırım’ın dediklerini anımsatırım!

Uzatmayayım… Diğer asbaşkan -Refah Partisi Gençlik Kollarından gelen Of’lu- Mustafa Saral ve kulübün yönetim kurulu üyesi – İBB Kiptaş genel müdürü- İsmet Yıldırım gibi isimlere girmeyeyim…

Düşünün…

Siyasette ve federasyonda bu kadar güçlü isimlerin yönetimde olduğu futbol takımı aleyhine hangi hakem cesur karar verebilir?

İddiam vermedikleri yönünde…

EMRE KORUNUYOR

Futbol sahalarında bir “görünmez el” var.

O “gizli el” Medipol Başakşehir’in şampiyonluğu için çalışıyor.

Bunu salt Başakşehir’e hakem desteği sağlayarak yapmıyor; rakipleri Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe’yi de hakem kararlarıyla karıştırıyor.

O kadar ustaca yapıyor ki…

Örneğin… 2016-2017 sezonunun ilk devresi bitiminde yandaş gazeteler “Beşiktaş ne çok penaltı kazandı” diye haber-yorum yapmaya başladı!

Maksatlı haberler diğer şampiyonluğa aday takımlar için de sürüp gidiyor. Diğer yandan…

Medya, Medipol Başakşehir’in nasıl başarılı olduğunu zihinlere kazıyor. Aleyhinde bir tek tartışmalı pozisyonu ekrana taşımıyorlar.

Bakınız…

Futboldan anlayan kişi; Beşiktaş-Fenerbahçe kupa maçında hakem Ali Palabıyık ‘ın sahayı karıştırmak için ısrarla sarı kartını çıkarmadığını gördü. Sonra maç darmadağın oldu. Oysa maçlarda sarı kartına en çok başvuran hakem o.

Hakem Ali Palabıyık’ın; Medipol Başakşehir’in bu sezon yendiği Galatasaray ve Fenerbahçe maçlarının hakemi olması tesadüf mü? Palabıyık’ın bu maçlarda Galatasaray’a 5 sarı; ve Fenerbahçe’ye 2 sarı 1 kırmızı kart gösterdiğini anımsatırım! Faul ve ofsayt kararlarına girmeyeyim.

Sonuçta…

Hakem kararları, İzmir Marşı’nı söyleyen büyük kulüp tribünlerini takımlarının aleyhine döndürmeyi başardı.

Hedef İzmir Marşı’nı söyleyenlerin maçlara gitmesinin önüne geçmek mi?

Baksanıza… Fenerbahçe maçına çıkarken Beşiktaş futbolcularının eline -radikal İslamcı örgütlerin müttefiki- IHH pankartının neden tutuşturulduğunu sanıyorsunuz? Amaç, Çarşı’yı karıştırmak.

Sinsi oyunu görmek lazım…

Medipol Başakşehir’in şampiyon olması için çalışan “birileri” FETÖ soruşturmalarını bile önemsemiyor. Öyle ki… FETÖ’cü futbolcular iddianamesini okuyanlar; Başakşehir futbolcusu Emre Belözoğlu’nun nasıl sanık yapılmadığına şaşırıp kalıyor! Gülen’in en değerli müridi Emre’yi kim koruyor?

Odatv.com

FUTBOL DOSYASI /// VİDEO : AK PARTİ’NİN BÖYLE OLUR FUTBOL FEDERASYONU – TFF İzmir Marşı’nı suç s aydı


Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) 1. Lig ekiplerinden Ümraniyespor ile Adana Demirspor’un karşı karşıya geldiği mücadelede taraftarların “İzmir Marşı’nı söylemesini ‘suç’ sayarak konuk takımı disipline sevk etti.

TFF 1. Lig’in 9. haftasında Ümraniyespor, sahasında Adana Demirspor ile karşılaştı. 1-1’lik beraberlikle sonuçlanan maça Adanademirspor taraftarlarının hep bir ağızdan İzmir Marşı okuması damga vurdu. Taraftarlar, “Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa” tezahüratlarıyla slogan attı.

Ancak TFF dün aldığı kararla Adanademirspor kulübünü, taraftarların yaptığı tezahürat nedeniyle Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu’na (PFDK) sevk etti.

Alınan kararda sevkin gerekçesi “çirkin ve kötü tezahürat” olarak belirtilmesi ise dikkat çekti.

Adanademirspor taraftarı İzmir Marşı’nı böyle okumuştu :

VİDEO LİNK :

https://www.youtube.com/watch?v=tW94bLQGT5s&feature=youtu.be

FUTBOL DOSYASI : Fenerbahçe’den MİT ve Kütahyalı açıklaması


Fenerbahçe Kulübü, dün gece Beyaz TV’deki yayında MİT logolu dosya gösteren Rasim Ozan Kütahyalı ile ilgili bir açıklama yayınladı

Fenerbahçe resmi internet sitesinden yapılan açıklama şöyle:

"MİT Kanununun 27. maddesinin ilk paragrafı şu şekildedir: “Milli İstihbarat Teşkilatı’nın görev ve faaliyetlerine ilişkin bilgi ve belgeleri, yetkisiz olarak alan, temin eden, çalan, sahte olarak üreten, bunlar üzerinde sahtecilik yapan ve bunları yok eden kişiye dört yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir.”

MİT Kanununun 27. maddesinin 3. paragrafı şu şekildedir. “Birinci ve ikinci fıkra kapsamındaki bilgi ve belgelerin; radyo, televizyon, internet, sosyal medya, gazete, dergi, kitap ve diğer tüm medya araçları ile her türlü yazılı, görsel, işitsel ve elektronik kitle iletişim araçları vasıtasıyla yayımlanması, yayılması veya açıklanması hâlinde; 9/6/2004 tarihli ve 5187 sayılı Basın Kanununun 11 inci maddesi ile 4/5/2007 tarihli ve 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunun 4 üncü ve 6 ncı maddeleri hükümlerine göre sorumlulukları belirlenenler ile bunları yayanlar hakkında üç yıldan dokuz yıla kadar hapis cezası verilir.”

Dün akşam Beyaz Tv de yayınlanan “Beyaz Futbol” isimli programda, eline geçtiği hemen her konuşma fırsatını kulübümüz, Başkanımız, yöneticilerimiz ve camiamıza nefretle hakaret etmek için kullanan ve sürekli olarak sporda şiddeti körükleyen açıklamalarıyla tanınan Rasim Ozan Kütahyalı isimli şahıs, MİT’e ait olduğunu iddia ettiği ve kapağında MİT’e ait logonun bulunduğu bir dosyadan istihbarata dair bazı (sözde) bilgileri kamuoyu ile paylaşmıştır. Yukarıda aktarılan MİT Kanunu’na göre gerek Rasim Ozan Kütahyalı’nın gerekse Beyaz TV’nin eylemleri ayrı ayrı suçtur ve cezalandırılması gerekmektedir. Keza Rasim Ozan Kütahyalı, fütursuz bir şekilde, bu (sözde) bilgilere dayalı olarak “Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı’nın ve Yöneticileri’nin 2017 yılında hapse girecekleri” iddiasında bulunmuştur.

Anayasa ile bağımsızlığı düzenlenmiş, Türkiye Cumhuriyeti Mahkemelerinin yetkisine giren bir hususta (tutuklama kararı konusunda) Rasim Ozan Kütahyalı’nın iddiası son derece vahimdir. Eski Türkiye’de, FETÖ/PDY teröristleri tarafından bir silah olarak kullanılan, bu gün de geçmişin bu alışkanlığından hala vaz geçememiş kişiler tarafından kullanılmaya devam edilen bu silah, duruma göre “tehdit” ya da “iftira” suçu mahiyetindedir.

Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Kanunların, bu kadar pervasızca ihlal edilmesi, bir hukuk devletinde asla kabul edilebilecek bir durum değildir. MİT’in görevleri Kuruluş Kanununun 4. maddesinde düzenlenmiştir. İçinden geçtiğimiz sıkıntılı süreçte devletimizin ve milletimizin, MİT’den beklentisi, Türkiye Cumhuriyeti’nin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğüne, varlığına, bağımsızlığına, güvenliğine, Anayasal düzenine ve milli gücünü meydana getiren bütün unsurlarına karşı içten ve dıştan yöneltilen mevcut ve muhtemel faaliyetler hakkında milli güvenlik istihbaratını devlet çapında oluşturması ve bu istihbaratı yasada belirtilen Anayasal kurumlara ulaştırmasıdır. Bu şahsın iddiası doğru ise ve paylaştığı bilgiler gerçekten MİT İstihbaratı ise bu şahısla MİT’e ait istihbarat paylaşan MİT görevlileri de suç işlemektedir. Milletin ve Devletin göz bebeği MİT’in, bu vahim durum karşısında harekete geçmesi, iddianın doğruluğunu araştırması, iddia gerçek dışı ise açıklama yapması, iddia doğru ise bu istihbaratı Rasim Ozan Kütahyalı ile paylaşan görevlileri hakkında yasal işlem başlatması gerekmektedir.

25 milyon Fenerbahçe taraftarı, mahkemelerin, savcılıkların, milli kurumların isimlerinin, bu şekilde fütursuzca kullanılmasına ve 3 Temmuz benzeri bir kumpasın tohumlarının göz göre göre ekranlarda ekilmesine son derece duyarlı ve tepkili olup, bu tepkinin bir sonucu olarak söz konusu bu durum ile alakalı olarak Devletimizin derhal harekete geçmesi ve açıklama yapması beklentisi içindedir. Söz konusu program ve şahıs sebebi ile ayrıca tarafımızdan suç duyurusunda bulunulacaktır.

FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜ"

FUTBOL DOSYASI : İki Açılış Arasındaki Siyah Beyaz Farkı


1

Pazar günkü renksiz, soğuk ‘’protokol açılışından’’ sonra dün Vodafone Arena’da ilk maç oynandı. Tribünler tek kelimeyle harikaydı. 42 bin Beşiktaş taraftarı tek yürek olmuş tezahüratlar, marşlar, şarkılar söylüyordu. Tek bir boş koltuk kalmadıı. Kısacası Pazar günkü açılış ne kadar soğuksa dünkü açılışta o kadar sıcaktı.

Çünkü taraftar vardı. Genci yaşlısı, kadını, erkeği, Alevisi, Sünnisi, sağcısı, solcusu herkes ordaydı. Tüm etnik ve mezhepsel kimliklerden arınmış sadece Beşiktaşlılık kimliği vardı. Samimiyet, dürüstlük vardı. Gönülden, riyasız, yalakalıktan uzak bağlılık vardı.

Dün Vodafone Arena’da yıllarca görmek istediğimiz ama göremediğimiz toplumsal hava vardı. Kimse kimsenin etnik ve dini kimliğine bakmıyordu. Tek bir kimlik vardı: Beşiktaşlı olmak.

İşte sporun güzelliği de budur. Spor, tüm etnik, dini, ideolojik kimliklerden uzaktır. Sahaya çıktığında aynı takımda Türk, Kürt, Laz, yerli, yabancı, Hristiyan, Müslüman, ateist oynayabilir. Maç kazanıldığında siyahi ve beyaz futbolcu birbirlerinin rengine bakmadan kucaklaşır. Alevi bir futbolcunun pasıyla Sünni bir futbolcu gol attığında birbirlerine sarılarak sevinirler.

Sporun bu büyüsü tribünlere de yansır. Tribünler toplumun en özgür sesini duyurduğu, insanların en çok kucaklaştığı yerlerdir. Bu yüzden toplumsal olaylara en büyük tepkiler stadlardan yükselir.

Dün Vodafone Arena’dan yükselen ses hükümete ve Cumhurbaşkanına açıkça sizi istemiyoruz mesajıydı. Gerçekten de öyle…

Düşünün… Dün maçta Cumhurbaşkanı ya da Başbakan olsaydı neler yaşanırdı? Tribünler bu kadar cıvıl cıvıl, keyifli olabilir miydi? Maç sonunda kaç kişi Cumhurbaşkanına hakaretten tespit edilip cezalandırılırdı tahmin etmeye çalışın.

Artık çok net şekilde görülüyor ki insanlar AKP nin olmadığı ortamlarda daha mutlu, huzurlu, keyifli. Dün Dolmabahçe’de yine polisler biber gazı sıktı. Bu günü bile kirlettiler. Polis şiddetinin olmadığı yerde çatışma yok. İnsanlar kendi haline bırakılınca gönlünce yan yana kol kola eğleniyor.

Gezi eylemlerinde de aynı durum yaşanmıştı.

Polis müdahalesi olmadığı sürece insanlar sadece halay çekiyordu marşlar okuyordu, şarkılar söylüyordu. Ne zaman polis engel olmaya çalışıyor, biber gazı sıkıyor ortalık karışıyordu. Bunu bizzat gördüm yaşadım. İnsanlar polis müdahalesi olmayınca eylemini de eğlencesini de biliyor.

İstediğiniz kadar görmezden gelmeye çalışın.

Bu milletin yarısı size oy vermiş olsa da diğer yarısı sizden nefret ediyor ve AKP mitingleri dışında hiçbir ortamda istenmiyorsunuz. İnsanlar sizinle aynı ortamda olmak istemiyor. Sizi görünce protesto etmeden, yuhlamadan duramıyor. Varlığınız bile ortamın tadını kaçırmaya yetiyor. Çünkü AKP mitingleri dışında her ortam heterojen Gittiğiniz her yerde bu yüzden istenmiyorsunuz.

TT Arena’nın açılışında yaşananlar ortada…

2010 Dünya Basketbol şampiyonası final maçında yaşananlar ortada…

Fenerbahçe – Pınar Karşıyaka Basketbol Cumhurbaşkanlığı kupası maçında yaşananlar ortada…

Bursa Timsah Arena’nın açılışı AKP propagandası yaşanınca taraftarların verdiği tepki ortada…

İstanbul Tenis turnuvasında yaşananlar ortada…

Her protestocuyu dış mihrak, ajan, hain ilan ederek bir yere varamazsınız. Bu insanlar ne ajan, ne mason. Hepsi sıradan insanlar. Kimi genç kimi yaşlı, kimi işçi kimi memur kimi öğrenci… Akşam yemeğinde aynı çorbayı içen, sabahtan akşama kadar ekmek parası için çalışan insanlar. Yani sosyal ve ekonomik açıdan size oy verenlerden hiç farkları yok. Tek farkları var sizi sevmiyorlar, görmek istemiyorlar. Bu da en doğal hakları…

Vodafone Arena’ya soğuk protokol açılışı yapsanız da dün halk kendi stadını sımsıcak, festival gibi bir atmosferde açtı. Lütfen artık istenmediğinizi anlayın. Maçlarda tekbir getiren taraftarlarınızı da alın ve kendi mitingleriniz dışında hiçbir ortama girmeyin. Siz olmayınca hayat daha güzel…

TIBBIYELİ HİKMET

FUTBOL DOSYASI : Cemiyet üyelerine istihbarat yapılmış


Galatasaray’ın eski başkanı Duygun Yarsuvat’ın sürekli gittiği Galatasaraylılar Cemiyeti’nde yakın arkadaşlarının Genel Sekreter Fatih İşbecer’den şikayetçi oldukları ortaya çıktı. İşbecer’in bu derneğe üye bazı isimlerle ilgili geçmişe dönük önemli araştırmalar yaptığı bunun Cemiyet’te rahatsızlık yarattığı öğrenildi. İşbecer’in Divan’da söylediği "G.Saray’da bazıları zengin olurken G.Saray fakirleşmiş" sözüne en sert tepki eski başkan Duygun Yarsuvat’tan gelmişti.
Yarsuvat söz aldığı Mali Kongre’de yönetimden sadece İşbecer’e yüklenmiş ve "Burada 111 yıllık G.Saray Kulübü’nün tüm yöneticilerini töhmet altında bırakmışlardır. Bu genç arkadaşlarım zehir hafiye değillerdir" demişti.

YÜKSEK STRATEJİ TÜRKİYE

strateji, istihbarat, güvenlik, politika, jeo-politik, mizah, terör, araştırma, teknoloji

Fight "Gang Stalking"

Expose illegal stalking by corrupt law enforcement personnel

İSTİHBARAT ALANI

Sınırsız, Seçkin, Sansürsüz, Kemalist Haber Blogu

WordPress.com News

The latest news on WordPress.com and the WordPress community.