Etiket arşivi: Ateş

FİLM TAVSİYESİ : Ateş, Limon ve Türkiye


Ateş, Limon ve Türkiye

Limon da dışarıya çıkanlardan birisiydi. Sessiz ve ruhsuz kalabalığın sadece seyreder olması onun midesinin bulanması için yetmişti.

Hasan PAMUKOĞLU
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi

“Geldikleri günü hatırlıyor musun? 9 Nisan’ı hatırlıyor musun? Hatırladığını biliyorum. Hepimiz hatırlıyoruz. Birden her yerde bittiler. Gestapo, Werhmacht, Abwehr, SS. Alman birlikleri. Alman Naziler. Danimarkalı Naziler. Hepsi karanlıktan çıkageldiler. Hepsi de o günü bekliyormuş gibi. Onlara bakmak için dışarıya çıktın mı? Aklından ne geçti?”

Ateş ve Limon, Danimarka’ya Naziler’in girişiyle başlıyor. Tarihi görüntülerin eşliğinde Ateş’in iç konuşmaları, Türkiye izleyicisinde 1980 belgeseli izliyor hissi uyandırmıyor değil. Birbirinin peşi sıra gelen asker taburları, tanklar ve onları izleyen Nazizm yandaşı Danimarkalılar. Güncel bir betimleme yapacak olursak da Türkiye’nin Suriye’ye girmesi ile birlikte ne kadar “Danimarkalılar” durumunda olmasak da savaş yanlılarının bu süreci ya istedikleri gibi yürütmesini izleyeceğiz ya da iktidar gücünün mağdur ettiği her kişi ve kesimle yan yana gelip bu işin gidişatını değiştireceğiz.

“Onlara bakmak için dışarıya çıktın mı?” diye soruyor Ateş. O zamanın şartlarında işgal edilen bir ülkenin insanları, işgalci güçlere bakmak için nispi bir “güven” ile dışarı çıkabilecek konumdayken ülkemizde gün geçtikçe ciddi bir güvensizlikle dışarı çıkılmazlığa sürükleniyoruz.

Limon da dışarıya çıkanlardan birisiydi. Sessiz ve ruhsuz kalabalığın sadece seyreder olması onun midesinin bulanması için yetmişti. Tüm dostlarını teker teker yitirmişliğinden ve biraz da iyi bir eş, iyi bir baba olamamasından doğan yalnızlığı ve koşulların onu zorlamasına kadar hiç suç işlememiş olması Limon’a filmin masum karakteri sorumluluğunu veriyor.

Savaş ortamının puslu havası, hangi eylemin ne sonuçlar doğuracağının muamma oluşu, Ateş ve Limon’un politik tutumu bugün için güncel yaşamımızdan kesitleri seriyor önümüze.

Özü itibariyle Ateş ve Limon, bireysel terör eylemleriyle Nazilerin üstesinden geleceğine inanan iki tetikçi. Sağladıkları istihbarat doğrultusunda Nazi propagandası yapan gazetecileri, Danimarkalı olup Naziler ile işbirliği içinde olanları öldürüp kurtuluşun bu yönde olduğuna inanıyorlar. Bu esnada istihbarat aldıkları kişinin bir şirket sahibi olduğu ve kendi şirket ortaklarını da vurdurttuğu bilinmemekte. Ta ki gizemli kadın Ketty ile Ateş tanışasıya kadar. Ketty çift taraflı istihbarat sağlayan, bilgi taşıyan bir kurye. Savaş koşullarında sadece hayatta kalmayı amaç edinmiş olduğunu ifade ediyor. Ateş ve Limon’a istihbarat sağlan Winther için çalıştığını söyleyen Ketty, Ateş’in iç konuşmalarının yazılı olduğu son mektuba ve Ateş’in yerini söyleyene Gestapo şefi tarafından verilecek olan 20.000 kronluk ödemenin de sahibi.

Winther’in iş ortaklarını vurdurttuğunu öğrenmesinin ardından gerçekleşen Ateş ve Limon’un arasındaki konuşma, burjuvazinin savaş koşullarını nasıl lehine kullandığını görmek açısından çarpıcı bir nokta da durmakta.

İçine düştükleri kuşku ve yanlışlardan kurtulamayan ikili artık ne istihbarat aldıkları Winther’le ne de masaya oturdukları emperyalistlerle iş yapmayı doğru bulmamaktadır.

Peki, şimdi en başa dönelim. Ateş’in silahından o kurşunlar neden çıktı? Ketty’in odasına gizlice giren Ateş, şehrin köşe bucağında aranan biri olmasına karşın beraber dışarıda yemek yemek üzere bir teklifte bulunur. Sorunun cevabı o masada verilmekte. Yıllar önce Almanya’da bir lokanta da çalıştığı sırada sevdiği kadının Yahudi olmasından kaynaklı ihbar edildiğini, lokanta çalışanları tarafından dövüldüğünü, daha sonra da polislere verildiğini anlatmakta. Anlayacağımız her kurşun bir intikam…

Yaşadığımız şu günlerde iktidar gücünün ayrıştırıcı politikaları halkın üzerine ne kadar kin, nefret ve intikam düşüncelerini lanse etse de çözümün ne bireysel kurtuluşta ne de bireysel terörizmde olduğunu açıkça belirtmek gerek.

Çözüm, bir doktor reçetesi gibi kesin olarak verilemese de filmde de görüleceği üzere tüm baskı ve zulme karşı Kopenhag isyanı gibi topyekun bir direnişi, dayanışmayı ve birlikteliği örgütlemek gerekliliği ön plana çıkmakta. 14 yıllık bir karanlıktan çıkagelmişliğin önüne sanırım böyle geçebileceğiz.

TARİH : Ateşin Keşfi nasıl oldu ???


Eski ef­sanelerde insanın ateşi gökten çaldığı söylenir. Ateşin “evcilleştirilmesi” yani bir kez ele geçirildikten sonra sürekli biçimde beslenerek canlı tutul­ması ilk insanlar için çok önemliydi. Kabilenin ateşini korumakla görevli ki­şi toplum içinde çok önemli ve ayrıcalıklı bir yere sahipti, zira ateşini yiti­ren bir kabile doğaya karşı savunmasız kalırdı.

Doğal olarak bunlar in­sanların henüz ateş yakmayı bilmediği ve ateşi çoğu zaman yıldırım düş­mesiyle tutuşmuş bir çalıdan alıp yaşadıkları yere özenle taşıdıktan sonra sürekli biçimde korumak zorunda oldukları çok erken dönem için söz ko­nusudur. Daha sonraları insanlar bu “mucizeyi” kendi elleriyle gerçekleş­tirmeyi de başardılar ve böylece yaşam bir ölçüde kolaylaştı.

Diğer yandan başlangıçta ateşin yakılması da oldukça güç bir işti. İlk kıvılcımı çıkarmak için insanların geliştirmiş olduğu tüm yöntemler temelde mekanik enerji­nin ısıya dönüştürülmesi ilkesine dayanıyordu. Burada kimyanın yanı sıra mineraloji de devreye girmektedir, zira ilk insanların ateş yakmakta kullan­dıkları iki tür mineralin bulunduğunu biliyoruz. Bunlardan biri ateş yakma­nın yanısıra alet yapımında da kullanılmış olan çakmaktaşıydı. Bu taş önce­leri tek başına da ateş yakmaya yarıyordu ama insanlar bir süre sonra bu­nun yanısıra metalik bir madde de kullandıkları zaman sonuca daha çabuk ve daha kolay yoldan varabildiklerini gördüler.

Çakmaktaşı ya da “ateştaşı” nı bugünkü adıyla pirit olarak tanıdığımız demir sülfürü içeren bir tür taşa sürterek istediği anda ateşe sahip olabilen ilkel insan bu nedenle ateştaşı­nı kutsallaştırmıştı. Kimya biliminin ateşle birlikte doğduğunu söyleyebili­riz. Onsekizinci yüzyılda yazılmış olan ve ateştaşları ile ateşin çeşitli kulla­nım biçimlerini konu alan Pyritologica adlı kitapta kimya sözcüğünün ateş anlamında kullanılmış olması ilgi çekicidir.

Taş Devrinde teknik amaçlarla kullanılan yöntemlere göz atacak olursak bunların o zamanki yaşam biçimi açısından neredeyse kusursuz olduğunu görürsünüz. Doğada bulunan malzeme ile yapılabilecek her şey yapılmakta ve bunların kullanımından öğrenilebilecek her şey öğrenilmek­teydi. O zamanlar insanlar güneş ve yıldızlarla fazla ilgilenmiyorlar, bunun yerine avda kullanabilecekleri çeşitli mekanik türde araç-gerecin geliştiril­mesine önem veriyorlardı.

Bu amaçla ellerindeki malzemeye kesmek, oy­mak, delmek, bağlamak ya da dikmek gibi yöntemlerle çeşitli biçimler ve­riyorlar ve bu yoldan ortaya çıkardıkları silahları sürekli daha hızlı, daha keskin, daha öldürücü kılmaya çalışıyorlardı. Bu uğraşların yanısıra yine aynı dönemde ortaya çıkan diğer bir önemli gelişme de çeşitli türlerdeki barınakların yapımının başlamış olmasıdır.

Bu dönemde insanların kendilerine bir takım kulübeler yapmaya başladık­larını düşünmemizin bir nedeni de bu kulübelerin iskeletini oluşturan ah­şap direkler için açıldığını sandığımız derin çukurların bulunmuş olması­dır.

Yine bu dönemde insanların ilk suya açılma girişimleri başlamıştı. Bu amaçla önceleri kütüklerin yanyana getirilip iplerle birbirine bağlanma­sından oluşan salların, daha sonra da kalın ağaç gövdelerinin içieri oyula­rak yapılan ilkel teknelerin kullanıldığını biliyoruz. Bir süre sonra bunların kenarlarının yükseltilmesiyle bugün bildiğimiz kayıklara daha çok benze­yen tekneler de ortaya çıkmıştır.

Önce bir tekne ve iki kürek yapmak, sonra bunu bir dümen ve yelkenle donatmak ve en sonunda da tüm bunları doğru biçim­de kullanmak için girişilen bu uğraşlardan sadece tüm incelikleriyle tekne yapımı değil, belli başlı bir bilim dalı olan denizcilik de doğmuştur. Bu iki sanatın başlangıcının ilk çağlara dayandığının bir kanıtı da ağaç kütükleri­ni oyarak yaptıkları ilkel teknelerle okyanusu aşan Polinezyalılardır.

Kaynak: J. D. Bernal- Modern Çağ Öncesi Fizik.

YÜKSEK STRATEJİ TÜRKİYE

strateji, istihbarat, güvenlik, politika, jeo-politik, mizah, terör, araştırma, teknoloji

Fight "Gang Stalking"

Expose illegal stalking by corrupt law enforcement personnel

İSTİHBARAT ALANI

Sınırsız, Seçkin, Sansürsüz, Kemalist Haber Blogu

WordPress.com News

The latest news on WordPress.com and the WordPress community.